Birbirinin Yardımına Koşan Organlar )

Turab3

Well-known member


Üniversitede ne zaman ‘kalb ve damar ile bunların içindeki kanın dokularımızın imdadına yetiştirilmesi’ konusunu anlatacak olsam, bir bahçenin kuyuya atılmış pompa vasıtasıyla sulanması aklıma gelir. Çünkü kalbimiz bir pompa gibi, organlarımızı besin ve oksijensiz bırakmayacak şekilde sürekli çalışmak üzere yaratılmıştır.

Çalışma temposu, organların ihtiyacına göre artırılıp azaltılır. Meselâ kalbe gelen kan miktarı arttığında, kalb daha hızlı ve kuvvetli çalışarak daha fazla kan pompalamaya başlar. Tersine, kendisine gelen kan miktarı azalırsa, bu durumda kasılma kuvveti ve hızı azaltılarak daha düşük tempoda çalışması sağlanır. Buna Frank-Starling Mekanizması denir. Gelen kirli kan miktarı artarsa kalb kası hücrelerinin boyu uzar ve kalb daha kuvvetli kasılır. Eğer kalbe gelen kan miktarı azalırsa, buna paralel olarak kalbdeki kasılma kuvveti de azaltılır.

Kalbden organlara dağılan damarlar gittikçe daralır ve hücrelerin etrafında kılcal damar şeklini alır. Kılcal damarlar oldukça ince duvarlıdır. Bu sebeple yüksek basınca veya kanın hızlı akmasına dayanamaz. Kılcal damarlardan hemen önceki damarlara artercik mânâsında arteriol denir. Arterioller, kalbden gelen yüksek basınç ve hızdaki kanın kılcallara ulaşmasını engellemede rol alır. Arterioller, kılcal damarları korumakla vazifelendirilmiş damarlar olarak düşünülebilir. Arterioller ayrıca dokuya ihtiyaçtan fazla kanın gitmesini engellemekle de vazifelidirler. Diğer bütün damarlar gibi, bu damarlar da dokunun kan ihtiyacına göre daralıp gevşeme kabiliyetiyle donatılmıştır. Bir dokuda oksijen azalmışsa, arterioller genişletilir ve bu şekilde dokuya daha fazla kan gitmesi sağlanır. Tersine, dokuda oksijen yeterliyse, damar daraltılır ve dokuya giden kan miktarı azaltılır. Bu şekilde bir düzenlemeyle dokuya gereksiz kan gönderilmesinin önüne geçilmiş olur.

Arteriollerle kılcal damarlar arasında düz kaslardan oluşan ve iki damar arasında musluk vazifesi gören sfinkterler vardır. Bu musluklar her zaman açık değildir. Yani dokulara sürekli kan akımı yoktur. Bunun sebebi, hem dokuya aşırı kan verilmesini engellemek, hem kanı ihtiyacı olan diğer dokulara yönlendirmek, hem de ihtiyacı olmayan dokulara kan sevkini engelleyerek kalbin aşırı yorulmasını önlemektir. Bütün dokuların kan ihtiyacının azaldığını ve arteriollerle kılcallar arasındaki muslukların çoğunun kapandığını farz edelim. Bu durumda dokulardan kalbe daha az kan gelecek, kalb de nispeten dinlenmeye geçecektir. Meselâ uyku esnasında arterioller daraltılır, kapillerin başlangıcındaki musluklar büyük nispette kapatılır ve kalb istirahat hâline geçer.

Egzersizde yardımlaşma


Egzersiz esnasında çalıştırılan kaslardaki kan akımı 20 kat artırılabilir. Sebepler dairesinde bunun olması diğer organların fedakârlıklarına bağlıdır. Egzersizde sempatik sinir sistemi aktivitesi artırılır. Sempatik sinirlerden salgılanan noradrenalin, kas damarlarında diğer organ damarlarına göre daha az daralma yapar. Bir mânâda kasların egzersizdeki kan ihtiyacı da göz önüne alınarak, onlara fazla kan gönderilir. Sempatik sistem ayrıca böbrek üstü bezinden noradrenalin ve adrenalin salgılanmasına vesile olur. Noradrenalin hormonu da, sempatik sinirler gibi kasların lehine çalışır. Adrenalin hormonu çok şaşırtıcı bir tesir ile kaslarda damarların genişletilmesinde, kan akımının artmasında; kas dışı organlarda da, kan akımını azaltacak şekilde damarları daraltmakla vazifelendirilmiştir. Ancak egzersizde kaslardaki kan akımı artırılıp diğer organların kan akımları azaltılırken, beyin ve kalb bundan muaf tutulur. Çünkü diğer organlarımız, oksijensizliğe beyinden çok daha uzun süre dayanabilmektedir. Eğer egzersizde kaslarda fazla kan akımı olsa, kalb ve beynin kan akımları ihmal edilseydi, egzersiz çok önemli iki organın beslenmesine zarar verecek, oksijensiz kalmasına sebep olabilecekti.

Kanama durumlarında yardımlaşma

Normal erişkin insan vücudunda yaklaşık 5,5 litre kan mevcuttur. Bunun yaklaşık 750 ml’si atardamarlarda, yaklaşık 3 litresi de toplardamarlarda bulunur. Toplardamarlardaki kan, herhangi bir ihtiyaç hâlinde kullanılmak üzere depo edilmiş kandır. Kanama durumlarında atardamarlarda bulunan ve kalbin pompaladığı kan miktarı azalır, tansiyon düşer, dokuların beslenmesi ve oksijenlenmesi bozulur. 1 litreye kadar kan kaybı, Kadîr-i Alîm’in koyduğu ek mekanizmalarla tolere edilebilir. Yani kalbin pompaladığı kan miktarı azalmaz, tansiyon düşmez ve doku oksijenlenmesi normal kalabilir. Bundan dolayı kişi bir seferde herhangi bir zarar görmeden 500 ml (1 torba) kan verebilir. Kanama miktarı 1-2 litre arasında ise, kalbin pompaladığı kan miktarı azalır; ancak bundan tansiyon etkilenmez. Kan kaybı 2 litreden fazla olduğunda ise, kalbin kan pompalaması ve tansiyon hızla düşer; kişi ölümle yüz yüze gelebilir.

Kanama durumunda tansiyonun düşmesi, Hâlık-ı Alîm tarafından damarların duvarlarına yerleştirilmiş alıcılarla (reseptörler) algılanır. Bu reseptörlerden gelen sinyaller beyinde bulunan ve tansiyonun düzenlenmesinde vazife gören merkez tarafından alınır ve cevap olarak sempatik sinir sisteminin aktivitesi artırılır. Kanama durumlarında devreye giren sempatik sistem, düşmüş olan tansiyonu birkaç saniye içinde 2 kat artırabilecek kabiliyette yaratılmıştır. Bu aşamada, “Sempatik sistemde ne oluyor da, çok kısa sürede tansiyon iki katına kadar yükseliyor?” sorusu sorulabilir. Kanama durumlarında sempatik sistemin esbab açısından ölümü geciktirici beş önemli fonksiyonu vardır:

1) Kalbin atma hızının artmasına vesile olur.

2) Kalb kasının kasılma kuvvetinin artmasına vesile olur. Bu şekilde, daha az kan ile daha fazla kan pompalanmış olur. Daha az miktardaki kan, vücudu daha hızlı dolaşır ve dokuların oksijen ihtiyacı giderilir.

3) Sempatik sistem fazla miktarda kanın depolanmış olduğu toplardamarların daraltılmasına ve buradaki kanın sıkıştırılarak kalbe ve kalbden de atardamarlara gönderilmesine vesile olur.

4) Sempatik sistem ayrıca diğer bazı kan depolarında bulunan kan ile kan hücrelerinin damarlara geçmesine ve kan ihtiyacının giderilmesine vesile olur. Vücudumuzda kan depolayan en önemli organımız dalaktır. Dalakta iki tür depo vardır:

a) Alyuvar deposu,
b) Kan deposu.

Alyuvar deposu çok önemlidir. Sempatik sistem kanama durumunda dalaktaki kasılmada ve alyuvarların kana geçmesinde rol alır. Ayrıca buradaki depo kan da damarlara verilir.

5) Sempatik sistem atardamarları daraltarak, genel olarak organlara daha az kan gitmesine vesile olur. Böylece organlarımız kanı iktisatlı kullanır ve kanamanın zararlı tesirleri telâfi edilir. Atardamarların daraltılması, ayrıca tansiyonu yükselterek fayda sağlar.

Kanama durumlarında esas ölüm sebebi, beyindeki kan akımının azalması veya durmasıdır. Kanama durumunda önce tansiyon düşer, tansiyondaki düşme ile başta beyin olmak üzere dokular oksijensiz kalır. Beyin ortalama 4 dakika oksijensizliğe dayanabilir. Âni tansiyon düşmelerinde, geçici bayılmaların olduğu herkesin mâlûmudur. Bu yüzden, kanama durumlarında beyin beslenmesini devam ettirebilmek için tansiyonun düşmesi mutlaka önlenmelidir. Sempatik sistem yukarıda sayılan mekanizmalar üzerinden tansiyonun yükseltilmesinde ve beyin ölümünün geciktirilmesinde vazifelidir.

Kâinatta esaslı bir kanun olarak işletilen ‘yardımlaşma’ prensibinin çok hikmetli bir misâli vücudumuzda da görülmektedir. Alarmların, sigortaların ve sistem içi müdahalelerin anlık olarak devreye girdiği organizmamızda, kalb ile şahdamarımızın her an O’nun elinde olduğu ne kadar da açık bir şekilde görülmektedir.

Birbirinin Yardımına Koşan Organlar
Prof.Dr. Ömer ARİFAĞAOĞLU


 

VUSLAT

Well-known member
yine ismini hatırlayamadığım bir prof'dan dinlediğim bir bilgiyi yeri gelmişken paylaşmak isterim...


vücudumuzda ağrı kesici hormanlar olup,biz hareket esnasındayken devreye girerek,
her hangi bir uzvumuzdaki ağrının giderilmesinde rol oynarmış...


neden, hep geceleri ağrılar daha çok hissediliyor?
çünkü hareket enerjisi kesilince,ağrı kesici hormonlar devre dışı kalıyor ve biz ağrıyı daha çok hissediyoruz...


Rabbim öyle muntazam yaratmış ki bizi, her şey birbiriyle orantılı ve,
konuda da bahsettiği gibi birbirinin yardımına koşan organlarla mevcut...


Allah c.c. razı olsun Turab kardeşim,:gül:
çok ilgimi geçen konulardan birini merakla okudum...
böyle konuları çok severim hiç bir yerde kaçırmam, okur veya can kulağıyla dinlerim...:048:
 

Turab3

Well-known member
Bu yazıyı okurken dikkatimi çeken; hocanın ilminin kimin tarafından ona verildiğini idrak ederek çok geniş bir pencereden bakması...Ki her bilim adamı bu kadar bi açıyla görebilecek bir yeteneğe sahip değil.

Mevlam ilmin de ilmini versin inşallah cümle insan tahsil görüp de harap olan da var.Böyle zenginliği görüp de kendinden bilmeyen de var.

Benim de dikkatimi çeker vuslat kardeşim bu tarz konular...Allah razı olsun ayrıca...
 
Üst