Başörtüyle Gelen Sorumluluk
Başörtülü kadınlar olarak başımızda taşıdığımız örtümüzün bize yüklediği misyona ne ölçüde sahip çıkıyoruz?
Tesettürün, İslam ahlakı ile kenetlenmesi neticesinde tam manasıyla anlamını bulduğunun bilincindemiyiz?
Olumsuz her hareketimiz de şahşiyetimizden evvel dinimize yönelik eleştirilere maruz kalacağımızın hesabını kaçımız yapıyoruz?
Toplum içindeki olumsuz davranışlarımız bizi yaftalamaya çalışanların ekmeğine yağ sürmekten öteye geçmiyor.Üzerimizdeki her negatif tutum, ister hal dili ister kal dili olsun;taşıdığımız sembole istinaden dinimizin hanesine yazılıyor.
Bulunduğumuz farklı farklı ortamlarda ,tavır tutum ve davranışlarımızı islam ölçüleriyle bağdaştırmazsak;şahsi vebalimizin yanısıra dinimizi yanlış temsil etmenin vebalinide yükleniriz.
Oysa ki, peygamberi ahlakın güzel yüzü bizim gülen yüzlerimizde yansımalı.Mesleğimiz ne olursa olsun herbirimiz bu ahlakın neşv-ü nemasında gönüllü elçiler olmalıyız.Tebliğ sadece dille yapılan nasihatlerden müteşekkil değildir.Bazen tebessümdür tebliğ,bazen sükuttur.Kimi zaman tevazu kimi zaman teslimiyettir.Sözünün eri olmak yahut emanette emin olmaktır. Bazen hiç tanımadığımız komşumuza selam vermek,mahallenin çocuklarını muhatap alıp hal hatır sormaktır.Başkalarının ayıbını kendi ayıbı gibi örtmek,settar isminin gereğini yapmaktır.
Kısacası kuru kuruya öğütlerden sıyrılıp Kur'anı hayatına nakış nakış dokumaktır. Niyetimize dinimize güzel ayna olma fikrini koyarsak bizim vesilemizle İslam'a duyulan her sempati, her yöneliş defter-i amalimizi sevaplarla dolduracaktır.Unutmayalım ki ''sebep olan yapan gibidir''sırrınca bu gayretlerimiz boşa çıkmayacak Rabbimiz rahmetiyle karşılığını kat kat verecektir.
Nur sûresi otuzbirinci ayetle gelen başımızın tacı başörtümüz dinimizin sembollerinden bir tanesi...
Yüce yaradan lütfetmiş de o sembolü taşıma şerefine nail olmuşuz.Elimizden geldiğince ahlakımızı güzelleştirerek dinimize teveccühü arttıralım.Kur'ani edebe mugayir davranışlar sergileyip kendini hançerleyen bahtsızlardan olmayalım inşallah..
Başörtülü kadınlar olarak başımızda taşıdığımız örtümüzün bize yüklediği misyona ne ölçüde sahip çıkıyoruz?
Tesettürün, İslam ahlakı ile kenetlenmesi neticesinde tam manasıyla anlamını bulduğunun bilincindemiyiz?
Olumsuz her hareketimiz de şahşiyetimizden evvel dinimize yönelik eleştirilere maruz kalacağımızın hesabını kaçımız yapıyoruz?
Toplum içindeki olumsuz davranışlarımız bizi yaftalamaya çalışanların ekmeğine yağ sürmekten öteye geçmiyor.Üzerimizdeki her negatif tutum, ister hal dili ister kal dili olsun;taşıdığımız sembole istinaden dinimizin hanesine yazılıyor.
Bulunduğumuz farklı farklı ortamlarda ,tavır tutum ve davranışlarımızı islam ölçüleriyle bağdaştırmazsak;şahsi vebalimizin yanısıra dinimizi yanlış temsil etmenin vebalinide yükleniriz.
Oysa ki, peygamberi ahlakın güzel yüzü bizim gülen yüzlerimizde yansımalı.Mesleğimiz ne olursa olsun herbirimiz bu ahlakın neşv-ü nemasında gönüllü elçiler olmalıyız.Tebliğ sadece dille yapılan nasihatlerden müteşekkil değildir.Bazen tebessümdür tebliğ,bazen sükuttur.Kimi zaman tevazu kimi zaman teslimiyettir.Sözünün eri olmak yahut emanette emin olmaktır. Bazen hiç tanımadığımız komşumuza selam vermek,mahallenin çocuklarını muhatap alıp hal hatır sormaktır.Başkalarının ayıbını kendi ayıbı gibi örtmek,settar isminin gereğini yapmaktır.
Kısacası kuru kuruya öğütlerden sıyrılıp Kur'anı hayatına nakış nakış dokumaktır. Niyetimize dinimize güzel ayna olma fikrini koyarsak bizim vesilemizle İslam'a duyulan her sempati, her yöneliş defter-i amalimizi sevaplarla dolduracaktır.Unutmayalım ki ''sebep olan yapan gibidir''sırrınca bu gayretlerimiz boşa çıkmayacak Rabbimiz rahmetiyle karşılığını kat kat verecektir.
Nur sûresi otuzbirinci ayetle gelen başımızın tacı başörtümüz dinimizin sembollerinden bir tanesi...
Yüce yaradan lütfetmiş de o sembolü taşıma şerefine nail olmuşuz.Elimizden geldiğince ahlakımızı güzelleştirerek dinimize teveccühü arttıralım.Kur'ani edebe mugayir davranışlar sergileyip kendini hançerleyen bahtsızlardan olmayalım inşallah..