On Birinci Lem'a (İkinci ve Üçüncü Nükte)

sahici159

Well-known member
İKİNCİ NÜKTE
İmâm-ı Rabbânî Ahmed-i Fârûkî (r.a.) demiş ki:
“Ben seyr-i ruhanîde kat-ı merâtip ederken, tabakat-ı evliyâ içinde en parlak, en haşmetli, en letâfetli, en emniyetli, Sünnet-i Seniyyeye ittibâı esas-ı tarikat ittihaz edenleri gördüm.

Bu zat ruhani makamlarda sehayat ederken , manevi mertebeler içinde
en görkemli
en güzel

en emniyetli
mertebenin
sunneti seniyyeyi yaşayanlarda gördüğünü söylüyor
Hattâ o tabakanın âmi evliyaları, sair tabakâtın has velîlerinden daha muhteşem görünüyordu.” 4

bu devir çok garip bir devir
hani böyle mağazalar kapanırken
muazzam indirimler olur
büyük fırsatlarla bir sürü şey alınır
onun gibi bizim dünyamızda kapanmaya yaklaştıkça
binler gece hükmünde tek gecelerimiz( kadir gecesi gibi)
binler ay hükmünde aylarımız oluyor ( ramazan ayı gibi)
ve bizim peygamberimiz
aleyhisselatu vesselama uyanlar dan
en ami olanları bile, diğer normal velilerden daha yüksek seviyelere çıkabiliyor
muazzam bonuslar
demi arkadaşlar


Evet, Müceddid-i Elf-i Sâni İmam-ı Rabbânî hak söylüyor. Sünnet-i Seniyyeyi esas tutan, Habibullahın zılli altında makam-ı mahbubiyete mazhardır

evet üstadımız da o asrın müceddidini doğruluyor
sünneti seniyyeyi esas tutan
habibullahın gölgesi altında
Allah'ın sevgisini kazanmaya hak kazanır diyor

ÜÇÜNCÜ NÜKTE
Bu fakir Said, Eski Said’den çıkmaya çalıştığı bir zamanda, rehbersizlikten ve nefs-i emmârenin gururundan gayet müthiş ve mânevî bir fırtına içinde akıl ve kalbim hakaik içerisinde yuvarlandılar.
üstadın 40 yaşına kadar olan kısmı
çok hareketli ve aktif geçmiş malum
siyasetin içinde
bir çok gazetelere dergilere yazılar yazıyor
çevresindeki insanların ona karşı tutumları farklı
yüksek makamlardan teklifler geliyor
ama üstadın aklında
iman derdi var hep
milletin imanı nasıl kurtulur
cumhuriyetin yeni ilan edildiği
islamın hatta dinin ülkeden silinmeye çalışıldığı zamanlar
inkılaplar vs.
bu arada
bütün alimlerin eserlerini okumuş
ve hangisini kendime yol gösterici olarak seçeyim diye düşünürken
malum herbiri farklı bir şekilde imana ulaşıyor
tarikat ehlinin yolu farklı
kelam ilmi ile ilgilenenler farklı
bu düşünceler içindeyken
diyor ki
bu alimlerin hepsi Kur'an dan ders almışlar
o zaman asıl yol gösterici Kur'an dır
deyip sadece Kur'an ayetlerinin tefsirleri üzerine çalışıp, düşünüp
onların ışığında yolunu çiziyor ve başka hiçbir kalıba uymayan risale-i nur ortaya çıkıyor
bu değişim süreci 2 yıl kadar sürmüş
eski said diye nitelediği halinden yeni said e dönüşüm
iki sene kadar istanbulda inzivaya çekilip
o dönüşümü yaşıyor
önceki yaşantısını düşünürsek
ankara dan meclisten kendisine çağrılar geliyor
devrin bütün önemli insanları onu tanıyor ve alaka gösteriyor
kendi ilmi, zekası zaten muazzam
bu kadar ilgi alaka karşısında
nefis ister istemez gurura kapılıyor
diyor ya
rehbersizlikten ve nefs-i emmârenin gururundan gayet müthiş ve mânevî bir fırtına içinde akıl ve kalbim hakaik içerisinde yuvarlandılar
ama sonra mübarek Kur'an dan aldığı nurla
dersini alıyor ve inayet-i ilahi onun içindeki bu fırtınaları dindiriyor

Kâh Süreyya’dan serâya, kâh serâdan Süreyya’ya kadar bir sukut ve suud içerisinde çalkanıyorlardı.
İşte, o zaman müşahede ettim ki,
Sünnet-i Seniyyenin meseleleri, hattâ küçük âdâbları, gemilerde hatt-ı hareketi gösteren kıblenâmeli birer pusula gibi,
hadsiz zararlı, zulümatlı yollar içinde birer düğme hükmünde görüyordum
yani sünneti seniyyeler insanın hayatının pusulaları hükmünde ve karanlık yollarda yol gösterici bir fener hükmünde

uyulması gereken asıl yol kendisini gösteriyordu demek
Hem o seyahat-i ruhiyede, çok tazyikat(baskılar, sıkıntılar )altında, gayet ağır yükler yüklenmiş bir vaziyette kendimi gördüğüm zamanda
Sünnet-i Seniyyenin o vaziyete temas eden meselelerine ittibâ ettikçe

benim bütün ağırlıklarımı alıyor gibi bir hiffet buluyordum


ruhani alemde çok baskılar altında , çok ağır yükler yüklenmiş olarak kendini müşahede ettiğinde
sünneti seniyyeye ittiba ettikçe

yüklerinin hafiflediğini
söylüyor
Bir teslimiyetle, tereddütlerden ve vesveselerden, yani, “Acaba böyle hareket hak mıdır, maslahat mıdır?” diye endişelerden kurtuluyordum
Ne vakit elimi çektiysem, bakıyordum, tazyikat çok
ne vakit uzaklaşsa sıkıntılar artıyor
Nereye gittikleri anlaşılmayan çok yollar var
Yük ağır, ben de gayet âcizim
Nazarım da kısa, yol da zulümatlı

Ne vakit Sünnete yapışsam yol aydınlaşıyor
selâmetli yol görünüyor
yük hafifleşiyor, tazyikat (baskılar, sıkıntılar)kalkıyor gibi bir hâlet hissediyordum
Nereye gittikleri anlaşılmayan çok yollar var
Yük ağır, ben de gayet âcizim
Nazarım da kısa, yol da zulümatlı

Ne vakit Sünnete yapışsam yol aydınlaşıyor
selâmetli yol görünüyor
yük hafifleşiyor, tazyikat kalkıyor gibi bir hâlet hissediyordum
İşte o zamanlarımda İmam-ı Rabbânînin hükmünü bilmüşahede tasdik ettim
Ne demişti İmam-ı Rabbani
“Ben seyr-i ruhanîde kat-ı merâtip ederken, tabakat-ı evliyâ içinde en parlak, en haşmetli, en letâfetli, en emniyetli, Sünnet-i Seniyyeye ittibâı esas-ı tarikat ittihaz edenleri gördüm.
ruhani makamlarda sehayat ederken , manevi mertebeleri içinde en görkemli, en güzel , en emniyetli mertebenin sünneti seniyyeyi yaşayanlarda gördüğünü söylemişti
 
Üst