Ya Vitr Esmasi ile tefekkür

heysem

Well-known member
Ya Vitr


Allah (c.c.), Vitr'dir. Yani bir olan, tek olan, yegâne olan, eşi ve benzeri olmayan, dengi, nazîri, ortağı ve yardımcısı aslâ bulunmayandır. Cenâb-ı Allah hem Zâtı itibariyle birdir, hem isim ve sıfatları itibariyle tektir, eşsizdir, benzersizdir, misli ve misâli yoktur.

Vitr ismi, Hazret-i Ali'nin (r.a.) Peygamber Efendimizden (a.s.m.) rivâyet ettiği Cevşenü'l-Kebir'de zikri geçen isimlerdendir.
Şu akıp giden mevcûdâtın vücut ve hayatlarıyla, Cenâb-ı Hakkın vacip varlığına ve ehadiyetine şehadet ettiklerini beyan eden Bedîüzzaman, zevâlleriyle ve ölümleriyle de Cenâb-ı Allah'ın ezeliyetine, sermediyetine ve ehadiyetine işâret ettiklerini kaydeder. Bedîüzzaman'a göre gece ve gündüzün, kış ve yazın, asırların ve devirlerin değişmesiyle, ölmek ve yeniden doğmak biçiminde tazelenen bütün güzel ve latîf varlıklar elbette bir, tek, yüksek, sermedî, tecellîsi dâim ve cemâl sahibi olan Cenâb-ı Hakkın vücûdunu, bekâsını ve birliğini göstermektedirler.

Bediüzzaman'a göre, kâinatta göz ile görünen hakîmâne fiiller ve basîrâne tasarruflar bir Kebîr-i Kâmilin hudutsuz sıfat ve isimleriyle, bir Hâkim-i Hakîmin nihâyetsiz ve mutlak ilim ve kudretiyle yapılmaktadır. Kâinatta îcat edilen eserlerden, Yaratıcının umûmî rubûbiyet derecesinde hâkimiyeti ve âmiriyeti; mutlak ulûhiyet derecesinde kemâli ve istiğnâsı; hiçbir kayıt altına girmeyen ve hiçbir hududu olmayan faaliyeti ve saltanatının var olduğu anlaşılmakta, kat'î bilinmekte ve görünmektedir. İşte hâkimiyet, kibriyâ, kemâl, istiğnâ, ıtlak, ihâta, nihâyetsizlik ve hadsizlik sıfatları vahdeti, yani Allah'ın birliğini gerekli ve zorunlu kılmakta, şirki esastan iptal etmektedir.

Her bir hayat sahibinin en sondaki en cüz'î halleri ve meyveleri iki cihetle vahdete ve tevhide, yani Allah'ın birliğine işâret eder:

1. Allah'ın isimlerinin cilveleri, zuhurları, bilinmeleri ve varlıkların yaratılışının neticeleri ve faydaları meyvelerinde toplandığından; her bir meyve, "Ben bütün kâinatı halk eden Zâtın malıyım, fiiliyim ve eseriyim" diye îlân etmektedir.

2. O cüz'î meyvenin kalbinin, yani çekirdek gibi özünün, Allah'ın ekser isimlerinin incecik bir aynası olması ve o kalbin ve aynanın emsallerinin bütün kâinat yüzünü âdetâ istîlâ etmişçesine her tarafta yaygın bir şekilde bulunmaları, bütün kâinatı tasarrufunda tutan bir tek Zâta işâret etmektedir. İstîlâ içindeki her bir meyvenin kalbi, "Yalnız Allah'ın eseriyim ve yalnız Allah'ın san'atıyım!" diye bağırmaktadır.

Demek, nasıl her bir meyve faydalılığı cihetiyle ağacının sahibine bakarsa, çekirdeği cihetiyle bütün o ağacın eczâ, âzâ ve mâhiyetine nazar eder; bütün emsalinde aynı bulunan yüzündeki mühür cihetiyle de o ağacın bütün meyvelerini temâşâ eder ve hep bir ağızdan, "Biz biriz! Bir elden çıkmışız! Bir tek Zâtın malıyız! Birimizi yapan, elbette umûmumuzu da o yapar!" diye îlân ederler. Çokluk âleminde birlik tecellîsi olan hayat ve hayat sahibi varlıkların en mümtazı olan insanın yüzündeki mühür, kalbindeki çekirdeklik ve mâhiyetindeki neticelik ve meyvelilik de, doğrudan doğruya bütün kâinatı tasarruf elinde tutan Cenâb-ı Hakka bakar ve birliğine şehâdet eder.


ALINTI
 
Üst