Açıklamalı-11.Lem'a- Allah'ı seviyorsanız bana uyunki, Allah'ta sizi sevsin

Ukbaa

Well-known member
Bismillâhirrahmânirrahîm,

Elhamdülillâhi rabbil âlemîn velâkıbetülil müttekîn vessalêtü vessalêmü alê seyyidine Muhammedivve alê êlihi vesahbihi ecmain, alê rasulüne salevât

On Birinci Lem’a öyle bir ayetle başlar ki
her okuduğumuzda içimiz sızlar gözlerimiz dolar.

11. LEM'A
besmele_i_serif.gif
Tevbe suresinin 128. ayeti yaklaşık mealen şöyle der;
lemalar_72_1.gif

"Size içinziden öyle bir peygamber geldi ki, sizin sıkıntıya uğramanız O’na pek çok ağır gelir. O size çok düşkün, müminlere çok şefkatli, çok merhametlidir"

Şu âyetin birinci makamı Minhâcü’s-Sünnet,
ikinci makamı Mirkatü’s-Sünnettir.

lemalar_72_2.gif

"Eğer senden yüz çevirecek olurlarsa de ki; Allah bana yeter, Ondan başka ibadete layık hiçbir ilah yoktur. Ben O na tevekkül ettim, yüce arşın sahibi de O dur"
(Tevbe 129. ayet)

lemalar_72_3.gif

"De ki eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin " (Al-i İmran 31. ayet)

Bu iki âyet-i azîmenin yüzer nüktesinden on bir nüktesi icmâlen beyan edilecek.
kısaca, özetle açıklanacak ifade edilecek.

BİRİNCİ NÜKTE
Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ferman etmiş;
Yani, “Fesâd-ı ümmetim zamanında kim benim sünnetime temessük etse,
yüz şehidin ecrini, sevabını kazanabilir.”

Evet, Sünnet-i Seniyyeye ittibâ, mutlaka gayet kıymettardır.
Hususan bid’aların istilâsı zamanında
Sünnet-i Seniyyeye ittibâ etmek daha ziyade kıymettardır.

Hususan fesâd-ı ümmet zamanında Sünnet-i Seniyyenin
küçük bir âdâbına mürâât etmek,
ehemmiyetli bir takvâyı ve kuvvetli bir imanı ihsas ediyor.

Doğrudan doğruya Sünnete ittibâ etmek,
Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmı hatıra getiriyor.
O ihtardan, o hâtıra, bir huzur-u İlâhi hâtırasına inkılâp eder.

Hattâ en küçük bir muamelede, hattâ yemek, içmek ve yatmak âdâbında
Sünnet-i Seniyyeyi mürâât ettiği dakikada, o âdi muamele ve o fıtrî amel,
sevaplı bir ibadet ve şer’î bir hareket oluyor.
Çünkü o âdi hareketiyle Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâma
ittibâını düşünüyor ve şeriatın bir edebi olduğunu tasavvur eder.
Ve şeriat sahibi o olduğu hatırına gelir.

Ve ondan, Şâri-i Hakikî olan Cenâb-ı Hakka kalbi müteveccih olur.
Bir nevi huzur ve ibadet kazanır.

İşte, bu sırra binaen, Sünnet-i Seniyyeye ittibâı kendine âdet eden,
âdâtını ibadete çevirir, bütün ömrünü semeredar ve sevabdar yapabilir.

"Yok"tan "Var"a getiren,
İhtiyaçları, ihtiyaç sahibi fark etmeden gideren
Ve bunu merhameti ile yapan bir Rabb-i Rahim’imiz var.

Kahhar ismi var Rabbimizin..
Celal ismi var..
Ve bu minvalde sair isimlerin sahibi olmasına rağmen
bunlar değil en latif isimleri, en merhametli isimleri ile bize muamele ediyor.
Güç sahibi o olduğu halde, bizi gücü altında ezmiyor.

Kendisi hiç bir şeye, hiç bir övgüye hatta sevgiye muhtaç olmadığı halde
iyilik yapmak gibi bir zorunluluğu olmadığı halde
bizlere iyilikler yapıyor, iyilikle muamele ediyor.
Bu bize O’nun cc. merhametinin, sevgisinin
ne kadar muazzam olduğunu gösteren bir işaret …

Evet Allah bizi seviyor, orası kesin
Ve sevdiğini de çok aşikar gösteriyor.

Peki biz Allah’ı seviyor muyuz ???

Sevdiğimizi söylüyoruz ama bunu nasıl gösteriyoruz?
Veya gösterebiliyor muyuz?

Efendimiz a.s.m bunun yolunu bizlere çok net ifade etmiş.
Bana tabi olun ki, sevginizi gösterin, ve Allah da sizi sevsin,
Sevgisini merhametini azaba döndürmesin.

Bu tavsiyeyi bize yapan Efendimiz a.s.m’ın da
bizden belki hiç bir beklentisi, hiç bir alacağı menfaati yok.
Bir noktada ne bizim ibadetimize ihtiyacı var, ne kulluğumuza ..
Ama ayeti celile de buyrulduğu gibi
O bizim her halimizle alakadar ..
Bize bir sıkıntı dokunmasına bizden daha çok üzülüyor.
Tek tek her birimize hatta kendimizden bile daha çok önemsiyor bunu.
Bu da yine O’nun a.s.m bize olan sevgisinin merhametinin derecelerini gösteriyor.

İnsan bu kadar sevgi karşısında
Kendi iyiliğini düşünen,
Kendisi için bir şeyler yapanlar karşısında kayıtsız kalmamalı.

Bugün ümmet fesada uğramış, dinini unutmuş
Hatırlamanın ve hatırlatmanın en kestirme yolu
Efendimizin a.s.m ahlakı ile ahlaklanmak,
O’nun a.s.m halleriyle hemhal olmaktır.
Ve bir küçük çabanın bile bu zamanda kıymeti çok büyüktür.


Nasıl ki savaş zamanında kimse askerin ayakkabısının boyasına
yok efendim tırnaklarına, kılık kıyafetine bakmaz.
Ondan beklenen her ne şekilde olursa olsun savaşmaktır.
Bir silahı taşıması bile ona aferin kazandırır.
İçinde bulunduğumuz zamanda da din-i islam öyle bir saldırı altında.
Hem kendi içimizdeki, kalbimizdeki, ruhumuzdaki dinimiz imanımız tehlikede,
Hem de ümmetin dini imanı tehlikede.
Bir gün bakıyoruz bir kardeşimiz ya da kendimiz
manevi olarak rahatlamış, ibadetlerine başlamış her şey gül gülistan
Ertesi gün bakıyorsun vazgeçmiş bırakmış.

Bu kadar gitgeller olması imanın dışarıdan ve içimizden
ne kadar çok saldırıya uğradığını gösteren bir işaret.
Madem hal bu haldir, o zaman bir küçük çaba bile
bu durumda bizim için büyük önem taşıyor.
İpin bir ucundan yakalayabilmemiz için bize yardım ediyor.

Başka hiç kimse yoktur ki hayatının her bir anı
Efendimiz a.s.m gibi korunmuş, kaydedilmiş ve aktarılmış olsun.
Yemesi, içmesi, yürümesi, konuşması ..
Ciltlerle hadis kitabı var.
Oku oku bitmez belki.
Nakledilen hadislerin bu kadar çok olmasında bir hikmette budur.
Bir yerden yakalansın, bir yerden tutulabilsin.
Çünkü her "an"ımız tehlikede.
Mayın tarlasında yürümek gibi.

Elimizde Efendimiz a.s.m’ın sünnetlerinden oluşmuş bir harita var.
Onlardan birisine riayet etmesek, bir mayına dokunuveriyoruz.
Her ince ayrıntı önem arz ediyor.
Çünkü her ayrıntı, bir ışık yakıyor, yol çiziyor.
Efendimiz a.s.m’ı aklımıza getiriyor.
Oradan bir kanunlar bütünü olduğunu,
Bu kanunlar bütününün hak din İslam olduğunu,
Bu dinin bir sahibi, bu kanunların bir sahibi olduğunu
Ve Cenab-ı Hakk’ı aklımıza getiriyor.

Cenab-ı Hakk’a bir yol çiziyor.
Bizim O’nu cc. bulmamıza, fark etmemize vesile oluyor inşallah.

Ahlakı bütün çok insan vardır belki
Ama bunu annesi babası komşusu için edinmiştir.
Gelenek görenekleri ile edinmiştir.
Ve belki farkında bile değildir bu halin sünnet olduğunun..
Bu garip bir nokta
İnsan bu dünyaya bir şeyler yapsın,
Düzgün konuşsun, düzgün yaşasın vs için gelmemiş
İnsan Rabbini bulmak O’nu cc. tanımak için gönderilmiş.
Öyleyse farkında olmadan yapılanların bir anlamı kalmıyor.

Belki biz sünnete uygun yaşıyoruz
Ama bunun farkında değilsek
O hal bize Efendimiz a.s.m
Cenab-ı Hakk’ı hatırlatmıyorsa
İfade edilen ödülü tam manasıyla kazanamıyoruz.

O zaman öğrenmek lazım.
Hadis kitaplarını karıştırmak okumak lazım
Ki, belki zaten adab olarak, kişilik özelliği olarak
hayatımıza geçirdiğimiz davranışlarımız
bizim için hem bu dünyada hem ahirette kazançlı birer kapı olsun.
Ve yenilerini öğrenmeye vesile olsun.

Cenab-ı Hak sünneti seniyyeden istifademizi ziyadeleştirsin inşallah.

Subhâneke lâ ılmelene illema allemtene inneke entel alîmul hakîm ve ahiru de'vehüm enilhamdülillahi rabbil âlemin, el fatiha

22.00’da sohbet kanalında yapılan derstir.
Muhabbet-i Bakiye
 

memluk

Hatim Sorumlusu
Peygamber'imizi (S.A.S.) şöyle buyurur:
— Bana yüz çevirenler müstesna, ümmetimin hepsi cennete gire-cektir» Sahabîler sordular, «ey Allah'ın Resul'ü! Yüz çevirenler, kimlerdir?

Peygamber'imiz sözlerine şöyle devam etti,
«kim bana uyarsa cennete girecek, bana isyan edenler, bana yüz çevirmişler demektir. Sünnetime uygun olarak yapılmayan her iş, isyandır.»
 
Üst