Halveti tarikatının özellikleri

ekrem

Well-known member
Her yolun, cemaatın, mezhebin, sistemin, meşrebin ve tarikatın, kendini tanımlayan ve diğer sistemlerden, oluşumlardan, cemaatlerden ve tarikatlardan ayıran birtakım ayırt edici özellikleri mevcuttur. Bu özellikler o yola mahsus olup, aynı zamanda o yolun tanımını ve kimliğini ifade etmektedir.

Zira eser müessirini, müessirde eserini yansıtır. Bu manada Halveti Tarikatı da bu özellikleriyle diğer cemaat ve tarikatlardan ayırt edilmekte ve tanınmaktadır.

Halveti Yoluna mahsus bu özellikleri özetle ifade edecek olursak:

Ledün ilminin şehrinin kapısı Hz. İmam-ı Ali (KV) Efendimizden gelen Halveti yoluna, tasavvuf ve tarikatlar tarihiyle meşgul olanlar ve tasavvuf erbabı ''ehlullah'' önceleri, ''Tarikat Kuluçkası'' deyimini kullanmışlar, daha sonra da bu deyim ''Tarikat Fabrikası'' deyimi şekline dönüşerek kullanılır olmuştur. Bu yolun bu şekilde isimlendirilmesinin sebebi de, Halveti yolunun tarihi akışı içerisinde çok sayıda şube ve kollara ayrılması, bu kutsi yolda çok sayıda ''Pir'' yetişmesi ve her Pir'in de dünya coğrafyasının çeitli bölgelerinde irşada devam etmeleri sebebiyle bu tarikata , Tarikat doğuran tarikat manasına gelen, tarikat kuluçkası veya Tarikat Fabrikası gibi deyimler kullanılagelmiş olması, bu yolun kendine mahsus biir özelliğidir.

Halveti yolu tarihin her döneminde, gerek geniş halk kitlelerinin ve gerekse aydın kesimin ilgisini çekerek kolayca teşkilatlanmış ve dünyanın her coğrafyasına çok çabuk yayılmıştır.

Halveti Tarikatınınn geçmişte, toplumumn gerek geniş halk kitlelerinin ve gerekse aydın kesimin ilgisini çekerek her devirde çok çabuk ve kolayca yayılması, hatta şanlı Osmanlı Padişahlarının Onbeş tanesinin Halveti yoluna mensup olması, özellikle de yükselme devri padişahlarının her birinin yanında manevi irşadından, feyizinden, bereketinden, engin görüş ve basiretinden istifade ettikleri bir Halveti Mürşidinin bulunması, bu tarikatın,müslüman kitleler ve aydınlar arasında ne kadar etkin, yaygın ve kolayca kabul gördüğünün anlaşılması bakımından önemli bir ipucu ve fikir vermektedir.




Kaynak: Tasavvufta Halveti Yolu, Alem Yayıncılık.
 

Musekkit

Member
Halvetilik en yaygın tarikattı. Çoğu tarikat halvetiliğin kollarından zuhur etti. Padişahlar bile ekseriyetle Halveti muhibbanıydı. Son yüzyılda ise Nakşibendilik daha yaygın.
 

ekrem

Well-known member
Halveti yolunun geçmişteki yayılma durumu ile günümüzdeki yayılma konumuna bir göz atacak olursak, bu nurlu yol, geçmişte olduğu gibi günümüzde de toplumun her kesiminin ilgisini çekmekte dünya müslüman toplulukları arasında gerek makam ve mevki sahiplerinden, gerek varlıklı kesimden ve gerekse geniş halk kitlelerinden, vasıflı ve vasıfsız her statüdeki insanların ilgi ile takip ettikleri, manevi feyiz ve bereketinden istifade edebilmek için gayret sarfettikleri bereketli bir mana ocağı ve yolu olarak görülmektedir.

Bu bakımdan halveti yolunun tarihi seyri açısından, geçmişteki tüm özelliklerini günümüzde de çalışma konumuz olan bu yolda aynen koruduğu ve devam ettirdiği, aradan geçen yüzyıllar boyunca çizgisinden hiç sapmaların olmadığı, köküne ve aslına çok titizlikle bağlı ve sadık olduğu, günümüz uygulamalarından da anlaşılmaktadır.



Kaynak: Tasavvufta Halveti Yolu, Alem Yayıncılık.
 

ekrem

Well-known member
Halveti yolu, Pir Ebu Abdillah Hazretlerinin Halifesi Seyyid Yahya Şirvani Hazretlerinden sonra şube ve kollara ayrılmıştır. Seyyid Yahya Şirvani Hazretlerine Kurucu Pir Ebu Abdillah Siracüddin Hazretlerinden sonra, İkinci Pir manasına gelen PİR-İ SANİ denmektedir. Ayrıca halveti yolunda bu sıfat, Seyyid Yahya Şirvani Hazretlerinden başka, Şeyh Şaban-ı Veli (ks) Hazretleri, Şeyh Mustafa Çerkeşi, Şeyh Nasuhi Muhammed Üsküdari ve günümüzde de Aziz Şeyh Mehmet Emin Güvener Şebinkarahisari (ks) Hazretleri için de aynı usul ve maksatla Pir-i Sani sıfatı kullanılmaktadır.

Ayrıca Pir-i Muazzam Şaban-ı Veli Hazretleri için, Hz Pir Mürşidü's Sakaleyn ve Mürşid-ü İns-ü Can, yani insanların ve cinlerin mürşidi sıfatıgeçmişte ve günümüzde aynı şekilde kullanılmaya devam etmektedir.

Geçmişte Halveti yolu müntesiplerinin dünyanın hemen her kıtasında, bölgesinde ve beldesinde görülmekte ve her yerde Halveti mensubuna rastlanabilmektedir. Bu yolda yetişen Veliler vasıtasıyla Halveti Tarikatı Azerbeycan, Hicaz bölgesi, Fas,Tunus, Cezair, o zamanlar Diyar-ı Rum diye tabir edilen Anadolu ve Rumelinde, hasılı dünyanın hemen her coğrafyasında yayılmış durumdadır.



kaynak: Tasavvuf ta Halveti Yolu
 

ekrem

Well-known member
Günümüzde de Halveti yolunun yayılma profiline bir göz atacak olursak bu kutlu yol, Türkiyenin hemen her vilayetinde yer yer kasaba ve köylere kadar, çeşitli Avrupa ülkelerinde, Avustralya Kıtasında Asya kıtasının Pakistan ve benzeri çeşitli ülkelerinde yayılmış durumda olduğu, dünyada hemen her beldede, Halveti mensuplarına rastlamanın mümkün olduğu görülmektedir.

Halveti Yolunda ''Esma-i Seb'a'' yani Yedi Esma zikri esası vardır. Bunların birincisi: Lailahe illallah (Kelime-i Tevid)' dir. Bu yolda ilk defa Kelime-i Tevhid den sonra sırasıyla; Allah, Hu, Hak, Hak, Hay, Kayyum, Kahhar Esma-i Şerifleriyle Halveti zikri tamamlanmış olmaktadır.

Geçmişte Esma-i Seba/ Yedi Esma zikri üzere tatbik edilen halveti zikri uygulaması günümüzde de bu kolda aynısıyla devam ettirilmiştir. Pirlerden Sivasi kolunun Pir-i Şemsüddin-i Ahmet Sivasi Hazretleri bu Yedi Esma zikrine beş Esma daha ilave ederek zikirde Esma sayısını On iki olarak tatbik etmiştir.Sivasi Hazretlerinin Halveti Yedi Esmasına ilave ettiği bu beş esma (Kadir, Kavi, Cebbar, Malik ve Vedud) tur.

Bunun dışında tarihin akışı içerisinde Halveti zikrindeki, bu Yedi Esma esası aynen korunmuş ve aynı minval üzere yüzyıllar boyu aynı şekilde devam ettirilmiştir.



kaynak: Tasavvuf ta Halveti Yolu
 

gantar

Yeni Üye
Pîr'imizin sözü vardır.
"Yedi kıta dört bucak Halvetî'ye akacak." bitti. daha bu nedirki şimdiden ankarada bile 5 taneden fazla dergah açıldı. Şu saatten sonra İslam yukarı küfür aşağı...

15699_115610035127069_107034702651269_167530_4999934_n.jpg


Linkteki resimde Bu Tacı Şerif 15 Şaban 1314(28 Aralık1898) tarihli olup, II.Abdülhamit Han devrine aittir. Zamanın Maarif Nezareti Celilesi (Yüksek Eğitim Bakanlığı) tarafından ruhsatlı, onaylı ve mühürlüdür. Üzerinde on iki tarikatı simgeleyen sarık şekilleri bulunmaktadır.On dört tane olmasının sebebi ise iki tanesi kol olmakla beraber devrin uleması tarafından uygun bulunmakla bu tacı şerif içerisine girmişlerdir.

Okuyabildiğim kadarıyla Sol en üstteki Şabani veli hz. nin sarığı, onun hemen yaınnda sağındaki habibi nakşibendi üstten En sağdaki Abulkadiri geylani hzz nin
Tacı şerife dahil edilen ortada altta iki tane varya onlardan sağdaki Mevlân soldaki Hacı bektaşi eli hz. nin. Diğerlerini okuyamadım tam öyle ahım şahım ilmim yok.
 

Abidin1

Well-known member
15699_115610035127069_107034702651269_167530_4999934_n.jpg


Okuyabildiğim kadarıyla Sol en üstteki Şabani veli hz. nin sarığı, onun hemen yaınnda sağındaki habibi nakşibendi üstten En sağdaki Abulkadiri geylani hzz nin
Tacı şerife dahil edilen ortada altta iki tane varya onlardan sağdaki Mevlân soldaki Hacı bektaşi eli hz. nin. Diğerlerini okuyamadım tam öyle ahım şahım ilmim yok.

Selamın aleyküm;

Bu gerçekten çok ilginç ve değerli bir bilgi. Doğrusu ben Rumeli ile ilgili okuduğum kaynakların bir çoğunda Halveti tekkeleri ile ilgili bilgilere denk geliyorum. Mesela Evliya çelebi Florinayı şöyle tasvir etmiş..

150 akçelik kaza olan Florina’da Tekke, Kara Ahmed ve Şeyh mahallesi ile birlikte 6 mahalle ve 1500 hane olarak gösterir. Kara Ahmed Ağa mektebi, Halveti tekkesi ve şeyhi Ali Dede’yi ve Bostancı Mehmed Ağa konağını zikreder ve bir selatin cami olduğunu rivayet etmektedir. Sonra mesela kaynaklar Serfiçe de de Halveti tekkeleri olduğundan bahseder..


Bahsettiğim bölgede Osmanlı zamanında Bektaşilik de daha yoğun ve çok güçlü bir tabana sahipmiş. Özellikle Kosturlu Kasım baba Arnavutluğa Bektaşiliği yayan kişi olarak tanınıyor.. Babagan kolundan oldukları için bunun gibi bir çok baba ve dedeleri dahi varmış.. Bizim büyüklerimizin aldığı isimlerde hep Ehli beyt isimleridir.

Bu durum böyleymiş ta ki 1826 yılına kadar.. İşte ilginç olan da bu.. Sizin verdiğiniz -Tacı Şerif- 28 aralık 1898 tarihli. Halbuki Osmanlı Yeniçerileri Bektaşi olduklarından 1826 yılıda Yeniçerilerle birlikte Bektaşi ocağıda yasaklanmıştı. Çatışmalar sırasında o bölgede ki bazı tekkeler tahrip oldu..Bektaşi postlarına Nakşi dedeleri atandı.. Hatta o bölgelerde yerleşik halkın yapısı nedeniyle öyle bir netice verdi ki bazı yerlerde nakşi bektaşileri ortaya çıktı.. (Sanki bir nevi sünni şii si, hanefi caferisi, nakşi bektaşisi gibi)

Bu tacı Şerif'i bilgisayarıma kaydettim. Misal Rumeli de ki eski tekkeleriniz ile ilgili bilgileriniz var mıdır. Varsa paylaşırsanız sevinirim. Çünkü ben onlarla ilgili bilgi topluyorum..

Allah Razı olsun. Saygılar..
 

gantar

Yeni Üye
Selamun aleykûm... Halveti Târikatı çok sayıda azizler ve pirler yetiştirmiştir. Bu sebebden dolayı Tarikat doğuran tarikat olarak da söylenir. Tarikatlar Osmanlı ordularına asker gönderirlerken halveti tarikatı Mürşid-i kâmilleri, şeyhleri ve azizleri en önde olmak üzere arkasında bütün müridanı ile ordunun en ön saflarında bulunurlardı. Mehmetçik arasında deli dervişler denilir. Bu ordudan çok az sayıda gazi geriye gelirdi.
Tâcı şerifteki sol en üstteki Pîr-i Muazzam Şeyh Şâban-ı Velî Hz. 'nin tacıdır. Halveti Tarikatı'nın Şâban-i Kolunu kurmuştur. Ve Şu anki Mürşîd-i Kamili Azîz Abdulkâdir Efendi Hz. İstanbul'da bulunmakta ve Zâhîrî ve Bâtınî olarak sancağı taşımaktadır. Azîz Abdulkadir Efendi Hazretleri Zahîrî ve Batınî olarak sancağı Pîr-i Sanî Mehmet Emin Güvener k.s. Hazretlerinden devralmıştır. Pîr-i Sanî Mehmet Emin Güvener k.s. nin kabri yanında Halvetî dergahı bulunmaktadır. Ziyâret ederseniz daha engin ve geniş bilgiler elde edebilirsiniz. Halvetî tarikatının Şeyh Şâban-ı Velî hz den sonra yetiştirdiği ikinci büyük Pîr'i de Çankırı ili Çerkeş ilçesinde bulunun Pîr-i Sânî Şeyh Mustafa Çekeşî Hz. dir. Kabri çerkeştedir. Babası ve Dedesi Nahşîbendi Târikatının önde gelenlerinden olmaktadırlar ve Şeyh Mustafa Çerkeşî hz. bebekken dedesi bu çocuk halveti halveti diyor, inşâallah halvetî tarikatnın şeyhlerinden olur demiştir. Çok sayıda menkıbeleri vardır. Vatanımızın her karış toprağında bir mübareğin kabrine rastlamak mümkün. Bir yanda koyun kuzu otlatır, diğer yanda kayak yaparız. Ne güzel bir memleketteyiz, heryeri gidip görmek gezmek lazım.
 

Abidin1

Well-known member
Tâcı şerifteki sol en üstteki Pîr-i Muazzam Şeyh Şâban-ı Velî Hz. 'nin tacıdır. Halveti Tarikatı'nın Şâban-i Kolunu kurmuştur. Ve Şu anki Mürşîd-i Kamili Azîz Abdulkâdir Efendi Hz. İstanbul'da bulunmakta ve Zâhîrî ve Bâtınî olarak sancağı taşımaktadır. Azîz Abdulkadir Efendi Hazretleri Zahîrî ve Batınî olarak sancağı Pîr-i Sanî Mehmet Emin Güvener k.s. Hazretlerinden devralmıştır. Pîr-i Sanî Mehmet Emin Güvener k.s. nin kabri yanında Halvetî dergahı bulunmaktadır. Ziyâret ederseniz daha engin ve geniş bilgiler elde edebilirsiniz. Halvetî tarikatının Şeyh Şâban-ı Velî hz den sonra yetiştirdiği ikinci büyük Pîr'i de Çankırı ili Çerkeş ilçesinde bulunun Pîr-i Sânî Şeyh Mustafa Çekeşî Hz. dir. Kabri çerkeştedir.

Allah Razı olsun... Selamın Aleyküm..
İnşaallah bir gün oraları görüp ziyaret etmek hemde bu sayede bilgi edinmek nasip olur..

Halveti Târikatı çok sayıda azizler ve pirler yetiştirmiştir.

Geçen gün bu konuyu gördükten sonra şöyle bir netten baktım ne diyorlar diye. Bizim memleketimizde ki Halveti tekkesi bu gün hala ayaktaymış. (Nasıl olduysa - Halbuki mezarlıkları bile düzlediler.) Florina da bu gün Yunan milli bankası binası olarak kullanılıyormuş. Sözde yeniden restore edeceklermiş. Hadi o gene bina olarak ayakta kalmış. Bir kitapta okuduğuma göre Kosova, Arnavutluk ve Makedonya da 204 Halveti tekkesi varmış. Bu gün sanırım topu topu bir kaç tanesi ayakta.

Okuduklarımdan anladığıma göre Balkanlarda başlıca üç ekol var. Bizim memleketimize mesafe olarak en yakın olan Hayati kolu. Çünkü en yakın yer olan Ohri de ki tekke de hayati kolundan. Tiran da ki de sanırım öyle. En kuvvetli olasılık olan Hayati kolu dışında Selanik civarında etkin olan Cerrahi kolu ikinci önemli olasılık.. Bize Uzakta olan bir üçüncü kol var ismi Gülşeni koluymuş. O teselya ve Yenişehir merkezli..

Pir Muhammed Hayati Horasan dan kalkıp 1500 lü yıllarda iki küçük kızıyla Makedonya ya gelmiş. O bölgelerde böyle büyük insanlar İslamiyeti yerleştirmişler. Ondan çok önceleri bile bir sürü dervişler gelmişler oralara.. Geliş öyküleri dahi destansılaşmış.. Kasım baba tee 1300 lerin sonunda bölgeye geldiği düşünülüyor. Üzerinde bulunduğu tepeden kocaman bir kaya yuvarlayıp kilise cemaatinin içerisine atmış. Böylece o insanlar bunu görünce Müslüman olmuşlar. Destansı biraz tabi ama halkın onlara sevgisinden sanırım bu hikayeler. Sarı saltuk dahi seccade ile geçmiş derler karadenizi :)

İşte bu bizim artık var olmayan tarihimiz. Şimdi kitaplardan okuyoruz. Bunlar bir nevi güzelliktir. İnsanların değerlerin kıymetini bilmesi lazım. Yoksa gelecek kuşaklar Allah korusun bizler gibi bizi de kitaplardan okumaya başlar..

Anadoludakilerin hepsine de baktım tabii. Halveti - Şabani sitesini gördüm. Çok güzel açıklayıcı bir site. İnşaallah gezip görmek de nasip olur..

Allah razı olsun cevabınız için teşekkür ederim..
 

gençderviþ

Yeni Üye
s.a. kardeşler.
Gantar rumuzlu arkadaşın" Halveti tarikatının özellikleri " başlıklı yazısı üzerine bu açıklamayı uygun gördüm.DİKKATİNİZE.
Halveti tarihi ile ilgili bilgileriniz SON MÜRŞİD konusuna kadar doğrudur. Ancak Mehmed emin Ef.Hz. vefatından sonra tarikat içerisinde meydana gelen bölünme sizin böyle bir sonucu kesinmiş gibi burada yazmanızı önleyici bir durumdur.
Özellikle Abdülkadir abinin zahir ve batın tarafından sancağı devraldı mevzusu çok tartışmalı bir konudur.
Böylesine tartışmalı bir mevzuda net ortamına kesin hüküm veren yazıları yazmamanızı rica ederim.
En azından zahirde sancağı,evleri,eşyaları vb. bilumum tarikata ve kendine ait eşyaları Abdülkadir abiye bırakmamışken....
Mehmed Emin Güvener efendi hakkında doğru bilgi almak isteyenler zaten net ortamında araştırarak sonuca ulaşabilirler...
 

hlvt

Yeni Üye
Aziz dostlarım,
Fakirin gönlüne gelen şey talibin yani müridin önce mürşid-mürid ilişkisini çok iyi anlaması gerekir. ismi o olmuş bu olmuş değil. hazreti Niyazi efendimiz
(Hakkın kullarını bazı kul eyler. Anı kul eylemez yine ol eyler) buyurmuştur. Kulu irşad eden Allahtır. Bu irşadı kendi benliğinden sıyrılarak Hakta fena bulmuş. Rabbminde ben onların gören gözü olurum, tutan eli olurum,konuşan dili olurum.... buyurduğu kullarıyla yapar hakiki derviş bunu bilmeli mürşidi put etmemelidir. Mürşid önünde ölünün yıkayıcının önünde olduğu gibi olmalı her sözü tutmalıdır. yoksa şuan tarikatin başı şudur dememeli, her şeyin sahibi Allah olduğunu bilmelidir. af edersiniz bağışlayın.
selam ve sevgiyle kalınız AŞK olsun...
 

Halehli

Yeni Üye
Değerli arkadaşlar Halveti tarikatının Şaban-i kolunun Mehmet Emin Efendi hz.sonra makamın kime bırakıldığını öğrenmek için herkes Rabıtasına sorsun ve cevabını alsın.
 

halvetii

Yeni Üye
s.a. kardeşler.
Gantar rumuzlu arkadaşın" Halveti tarikatının özellikleri " başlıklı yazısı üzerine bu açıklamayı uygun gördüm.DİKKATİNİZE.
Halveti tarihi ile ilgili bilgileriniz SON MÜRŞİD konusuna kadar doğrudur. Ancak Mehmed emin Ef.Hz. vefatından sonra tarikat içerisinde meydana gelen bölünme sizin böyle bir sonucu kesinmiş gibi burada yazmanızı önleyici bir durumdur.
Özellikle Abdülkadir abinin zahir ve batın tarafından sancağı devraldı mevzusu çok tartışmalı bir konudur.
Böylesine tartışmalı bir mevzuda net ortamına kesin hüküm veren yazıları yazmamanızı rica ederim.
En azından zahirde sancağı,evleri,eşyaları vb. bilumum tarikata ve kendine ait eşyaları Abdülkadir abiye bırakmamışken....
Mehmed Emin Güvener efendi hakkında doğru bilgi almak isteyenler zaten net ortamında araştırarak sonuca ulaşabilirler...

Arkadaşlar bu yazıya kesinlikle itibar etmeyiniz.
Heyy seni gidi fitne sırf sana yorum yazmak için üye oldum.
Cennetmekan Efendi Hz.leri dünyasını değiştirdikten sonra tarikatın önde gelen isimlerinden olan Cemal abimiz teheccüd namazına kalktığı sırada bulunduğu yere Peygamber Efendimiz s.a.v ve bütün Azizler,Pirler intikal etmişler.(Şeyhlik ilk önce Cemal abimize verilmiştir ancak Cemal abimiz; Benim fazla zamanım yok diyerek görevi almamıştır. Dediği gibi Kısa bir süre sonra dünyasını değiştirmiştir. Allah mekanını Cennet eylesin AMİN.) Sonrasında Cemal abimize batından Şeyhlik . şuanki Mürşid-i Kâmilimiz olan Abdülkadir Demirkaya Efendi Hz.lerine verildiği söylenmiştir. Ardından Cemal abimiz tarikattan bir kaç kişiye telefon ederek Efendi Hz.lerinin yanına gitmiş durumu aktarmıştır. Efendi Hz.leri ben bu görevi üstlenemem demiştir. Bunun üzerine Cemal abimiz; bu Dünyadada, Ahirettede sana yardım edicem merak etme diyerek gönlünün rahatlamasında yardımcı olmuştur.
Elhamdulillah.


gençderviş rumuzlu arkadaşın bahsettiği kişi ise mehmet akif arlı'dır.Cennetmekan Efendi Hz.lerinin yanında büyümüş kendisi ve şuanda şeyhlik iddia ediyor ve elini öptürüyor. Cemal abimiz mehmet akif arlı hakkında ise apartmanını göstererek, mehmet, Efendi Hz.lerine yaptığı hizmetin karşılığını bu dünyada aldı demiştir. Allah ıslah etsin.

Ayrıca konu ile alakalı olarak, Cennetmekan Efendi Hz.leri dünyasını değiştirmeden önce 1970'li yıllarda Hacc'a giderken mola verirler ve Cennetmekan Efendi Hz.leri bir Zuhurat görür.
Zuhuratta Abdülkadir Geylani Hz.leri ; Tek İrşad makamı Halveti tarikatıdır, demiştir.

Daha fazla bilgi için İstanbul-Habibler-Yayla köyüne gelmenizi kesinlikle tavsiye ediyorum. Mehmet Emin Güvener Camii'yi sormanız yeterli olacaktır. Efendi Hz.leri ile bir vakit namazı kılın ve manevi hissiyatın zevkine varın.
Allah'ım Efendi Hz.lerinin ömrünü uzun ve hayırlı kılsın inşaAllah. AMİN.

 

onlyformyself

Yeni Üye
Arkadaşlar bu yazıya kesinlikle itibar etmeyiniz.
Heyy seni gidi fitne sırf sana yorum yazmak için üye oldum.
Cennetmekan Efendi Hz.leri dünyasını değiştirdikten sonra tarikatın önde gelen isimlerinden olan Cemal abimiz teheccüd namazına kalktığı sırada bulunduğu yere Peygamber Efendimiz s.a.v ve bütün Azizler,Pirler intikal etmişler.(Şeyhlik ilk önce Cemal abimize verilmiştir ancak Cemal abimiz; Benim fazla zamanım yok diyerek görevi almamıştır. Dediği gibi Kısa bir süre sonra dünyasını değiştirmiştir. Allah mekanını Cennet eylesin AMİN.) Sonrasında Cemal abimize batından Şeyhlik . şuanki Mürşid-i Kâmilimiz olan Abdülkadir Demirkaya Efendi Hz.lerine verildiği söylenmiştir. Ardından Cemal abimiz tarikattan bir kaç kişiye telefon ederek Efendi Hz.lerinin yanına gitmiş durumu aktarmıştır. Efendi Hz.leri ben bu görevi üstlenemem demiştir. Bunun üzerine Cemal abimiz; bu Dünyadada, Ahirettede sana yardım edicem merak etme diyerek gönlünün rahatlamasında yardımcı olmuştur.
Elhamdulillah.


gençderviş rumuzlu arkadaşın bahsettiği kişi ise mehmet akif arlı'dır.Cennetmekan Efendi Hz.lerinin yanında büyümüş kendisi ve şuanda şeyhlik iddia ediyor ve elini öptürüyor. Cemal abimiz mehmet akif arlı hakkında ise apartmanını göstererek, mehmet, Efendi Hz.lerine yaptığı hizmetin karşılığını bu dünyada aldı demiştir. Allah ıslah etsin.

Ayrıca konu ile alakalı olarak, Cennetmekan Efendi Hz.leri dünyasını değiştirmeden önce 1970'li yıllarda Hacc'a giderken mola verirler ve Cennetmekan Efendi Hz.leri bir Zuhurat görür.
Zuhuratta Abdülkadir Geylani Hz.leri ; Tek İrşad makamı Halveti tarikatıdır, demiştir.

Daha fazla bilgi için İstanbul-Habibler-Yayla köyüne gelmenizi kesinlikle tavsiye ediyorum. Mehmet Emin Güvener Camii'yi sormanız yeterli olacaktır. Efendi Hz.leri ile bir vakit namazı kılın ve manevi hissiyatın zevkine varın.
Allah'ım Efendi Hz.lerinin ömrünü uzun ve hayırlı kılsın inşaAllah. AMİN.


abi kimsin nesin bilmiyorum ama ellerin dert görmesin Allahım senden razı olsun açık açık söylemişsin umarım onlarda doğru yolu bulurlar
 
Üst