İLİM VE İRFAN ÂBİDESİ: HZ. ÂİŞE (R.ANHA)
Hz. Aişe (r. anha)'yi anlat-mak âdeta Nebiler Ne-bisini anlatmak gibi... Çünkü Hz. Aişe'nin her anı onunla dolu... Bu ayrılmaz birliktelikten ise, bize öte-ler ötesinden sevgilinin tuttuğu ay-nadan; en sevgilinin berrak yansı-ması ulaşıyor… Hz. Aişe, onunlaydı Bedir'de zaferi, Uhud'da hüznü ya-şarken. Onunlaydı izleyicisi olma-yan en unutulmaz koşu yarışını ya-parken. Onunlaydı vahiy gelirken, ve onunlaydı en son nefesini verir-ken. O, nebinin sırdaşıydı. O, güçlü hafızası ve hitabetiyle Rasülullah (s.a.v.)'tan aldığını onun ümmetine hediye etmişti.
Dini hükümlerin zahiri olanla-rının ashabın görüp bilmesi her zaman mümkündü. Ama İslam'ın aile mahremiyetine ait hükümlerin duyurulması için böylesine zeki ve ferasetli bir hanıma ihtiyaç vardı.
Şu fazilet tablolarını sizinle paylaşmak istiyorum ..
1- "Ey Allah'ın Rasülü! İnsanlar-dan kimi daha fazla seversin?" dedi-ler. Efendimiz :
"Aişe'yi" buyurdular. "Kadınları sormuyorum." dediklerinde, Rasü-lullah (s.a.v.):
"Aişe'nin babasını." buyurdu-lar. (1)
2- Bir gün Ümran bin Zeyd hu-zuruna girmiş ve “Selamün aley-küm, ey anne” demişti. "Aleyküm selam" dedikten sonra Hz. Aişe ağ-lamaya başlamıştı. Ümran “Ey anne seni ağlatan ne?” diye sorunca, Hz. Aişe, şöyle cevap vermişti: "Duy-dum ki, sizlerden bazıları her çeşit yemekten istediği kadar yiyebiliyor ve bu kendilerine hoş geliyormuş. Nebinizi hatırladım, onun için ağlı-yorum. Çünkü o bu fâni âlemden ayrılıncaya kadar midesini bir gün-de iki yemekle doyurmamıştı. Kah hurmadan yer ekmekten yiyemez-di, ekmeği bulduğunda da hurma-dan yiyemezdi.” (2)
3- Rasülullah (s.a.v.) bir gün eve dönmüş, Hz. Aişe (r.a.)'nin ba-şının şiddetle ağrıdığını görmüştü Hz. Aişe ağrının şiddetinden "Vah başım, vah başım !" diyordu. Bunun üzerine Rasülullah, kendisine:
"Ne önemi var Aişe! Eğer ben-den önce vefat edersen seni kendi elimle teçhiz eder, tekfin eder, na-mazını kılarım." diye latife etti. Hz. Aişe “Yoksa ölmemi mi istiyor-sun?” dedi. Bunun üzerine Rasülul-lah “Ey Aişe! Senin başının ağrısı geçicidir. Asıl baş ağrısı benimkidir ki, ondan kurtuluşum yoktur.” di-yerek kendisinin vefat edeceğini haber verdi... Sonra da Hz. Aişe'nin evinde kalmak için diğer hanımla-rından izin istedi. Başını onun göğ-süne dayadığı halde ruhunu Rahma-na teslim etti ve onun odasına def-nedildi. (3)
4- Hz. Aişe hassas bir mizaca sahipti. İnsanlık icabı zaman zaman sinirlenir ve kızardı. Kızdığında bu-nu Rasülullah'a olan hitab tarzı ile ortaya koyardı. Bir defasında Ra-sül-i Ekrem,"Ey Aişe, senin kızdığın ve memnun olduğun zamanları ben bilirim." buyurdu.
Hz. Aişe, "Nasıl biliyorsun Ya Rasülallah?” diye sordu. Peygam-berimiz, "Memnun olduğu zaman 'Muhammedin Rabbine' diye yemin ediyorsun. Kızdığın zaman ise 'İb-rahimin Rabbi, hakkı için' diyor-sun.” Hz. Aişe Validemiz, Peygam-berimizi sevindiren ve ona olan saygısını ifade eden şu mukabelede bulundu.
“Evet, Ya Rasülallah, Vallahi öyledir. Fakat ben sinirli olduğum zamanlarda sadece sizin isminizi di-limden bırakırım, sevginiz ise dai-ma gönlümde yaşar.”(4)
5- Bir gün kardeşi Abdurrah-man (r.a.)'ın kızı yanını geldi. Üze-rinde içini gösteren şeffaf bir elbise vardı. Hz. Aişe bunu görünce o el-biseyi giymemesi için ikazda bu-lunmuş ve “Bilmiyor musun, Allah Teâlâ, Nur Sûresinde ne buyuru-yor?” demiştir.(5)
6- Hz. Aişe hadis, fıkıh ve diğer dini hususlarda ümmetin kendisine yaptığı müracatlara cevaplar verir-di. Ebu Musa El Eşari (r.a.), onun hadisteki derecesini ifade ederken: “Biz Peygamberin ashabı, bir hadis üzerinde müşkilata uğradığımızda Hz. Aişe'ye sorar ve Hz. Aişe'yi mu-hakkak o hadisin üzerinde bilgi sa-hibi olarak bulurduk.” demiştir.
7- Hz. Aişe, 2210 hadis rivayet ederek en çok hadis rivayet eden yedi sahabenin dördüncüsü oldu. Bu hadislerin bazıları şunlardır: "Allah yumuşaklıkla muamele edil-mesini sever." "Kadınların en hayır-lısı ile evlenmeye bakın. Denginiz olan kadınlarla evlenin ve emsalini-zin kızlarını isteyin.”(6)
8- Muaviye devrinin son za-manlarıydı. Bir çok karışık hadise-leri görüp geçiren ve ismi etrafında dalgalanmalar meydana gelen Hz. Aişe, artık hastalanmıştı. Hicretin 58. senesi Ramazan ayının 17. ge-cesi 66 yaşındayken vitir namazın-dan sonra ruhunu Rahmana teslim etti.
1- Tabakat, 8/67.
2- age. 1/406.
3- Tabakat, 2/226.
4- Müslim, Fezailü's-Sahabe 2/13.
5- Tabakat, 8/81.
6- İbni Mace, Nikah 48.
Dini hükümlerin zahiri olanla-rının ashabın görüp bilmesi her zaman mümkündü. Ama İslam'ın aile mahremiyetine ait hükümlerin duyurulması için böylesine zeki ve ferasetli bir hanıma ihtiyaç vardı.
Şu fazilet tablolarını sizinle paylaşmak istiyorum ..
1- "Ey Allah'ın Rasülü! İnsanlar-dan kimi daha fazla seversin?" dedi-ler. Efendimiz :
"Aişe'yi" buyurdular. "Kadınları sormuyorum." dediklerinde, Rasü-lullah (s.a.v.):
"Aişe'nin babasını." buyurdu-lar. (1)
2- Bir gün Ümran bin Zeyd hu-zuruna girmiş ve “Selamün aley-küm, ey anne” demişti. "Aleyküm selam" dedikten sonra Hz. Aişe ağ-lamaya başlamıştı. Ümran “Ey anne seni ağlatan ne?” diye sorunca, Hz. Aişe, şöyle cevap vermişti: "Duy-dum ki, sizlerden bazıları her çeşit yemekten istediği kadar yiyebiliyor ve bu kendilerine hoş geliyormuş. Nebinizi hatırladım, onun için ağlı-yorum. Çünkü o bu fâni âlemden ayrılıncaya kadar midesini bir gün-de iki yemekle doyurmamıştı. Kah hurmadan yer ekmekten yiyemez-di, ekmeği bulduğunda da hurma-dan yiyemezdi.” (2)
3- Rasülullah (s.a.v.) bir gün eve dönmüş, Hz. Aişe (r.a.)'nin ba-şının şiddetle ağrıdığını görmüştü Hz. Aişe ağrının şiddetinden "Vah başım, vah başım !" diyordu. Bunun üzerine Rasülullah, kendisine:
"Ne önemi var Aişe! Eğer ben-den önce vefat edersen seni kendi elimle teçhiz eder, tekfin eder, na-mazını kılarım." diye latife etti. Hz. Aişe “Yoksa ölmemi mi istiyor-sun?” dedi. Bunun üzerine Rasülul-lah “Ey Aişe! Senin başının ağrısı geçicidir. Asıl baş ağrısı benimkidir ki, ondan kurtuluşum yoktur.” di-yerek kendisinin vefat edeceğini haber verdi... Sonra da Hz. Aişe'nin evinde kalmak için diğer hanımla-rından izin istedi. Başını onun göğ-süne dayadığı halde ruhunu Rahma-na teslim etti ve onun odasına def-nedildi. (3)
4- Hz. Aişe hassas bir mizaca sahipti. İnsanlık icabı zaman zaman sinirlenir ve kızardı. Kızdığında bu-nu Rasülullah'a olan hitab tarzı ile ortaya koyardı. Bir defasında Ra-sül-i Ekrem,"Ey Aişe, senin kızdığın ve memnun olduğun zamanları ben bilirim." buyurdu.
Hz. Aişe, "Nasıl biliyorsun Ya Rasülallah?” diye sordu. Peygam-berimiz, "Memnun olduğu zaman 'Muhammedin Rabbine' diye yemin ediyorsun. Kızdığın zaman ise 'İb-rahimin Rabbi, hakkı için' diyor-sun.” Hz. Aişe Validemiz, Peygam-berimizi sevindiren ve ona olan saygısını ifade eden şu mukabelede bulundu.
“Evet, Ya Rasülallah, Vallahi öyledir. Fakat ben sinirli olduğum zamanlarda sadece sizin isminizi di-limden bırakırım, sevginiz ise dai-ma gönlümde yaşar.”(4)
5- Bir gün kardeşi Abdurrah-man (r.a.)'ın kızı yanını geldi. Üze-rinde içini gösteren şeffaf bir elbise vardı. Hz. Aişe bunu görünce o el-biseyi giymemesi için ikazda bu-lunmuş ve “Bilmiyor musun, Allah Teâlâ, Nur Sûresinde ne buyuru-yor?” demiştir.(5)
6- Hz. Aişe hadis, fıkıh ve diğer dini hususlarda ümmetin kendisine yaptığı müracatlara cevaplar verir-di. Ebu Musa El Eşari (r.a.), onun hadisteki derecesini ifade ederken: “Biz Peygamberin ashabı, bir hadis üzerinde müşkilata uğradığımızda Hz. Aişe'ye sorar ve Hz. Aişe'yi mu-hakkak o hadisin üzerinde bilgi sa-hibi olarak bulurduk.” demiştir.
7- Hz. Aişe, 2210 hadis rivayet ederek en çok hadis rivayet eden yedi sahabenin dördüncüsü oldu. Bu hadislerin bazıları şunlardır: "Allah yumuşaklıkla muamele edil-mesini sever." "Kadınların en hayır-lısı ile evlenmeye bakın. Denginiz olan kadınlarla evlenin ve emsalini-zin kızlarını isteyin.”(6)
8- Muaviye devrinin son za-manlarıydı. Bir çok karışık hadise-leri görüp geçiren ve ismi etrafında dalgalanmalar meydana gelen Hz. Aişe, artık hastalanmıştı. Hicretin 58. senesi Ramazan ayının 17. ge-cesi 66 yaşındayken vitir namazın-dan sonra ruhunu Rahmana teslim etti.
1- Tabakat, 8/67.
2- age. 1/406.
3- Tabakat, 2/226.
4- Müslim, Fezailü's-Sahabe 2/13.
5- Tabakat, 8/81.
6- İbni Mace, Nikah 48.