akna
Well-known member
Soru
Asa-yı Musa, sayfa seksen sekizde Felâk Suresi'nin kelimelerinde buyuruluyor: "Şerri şeddesiz 500 eder, ğasîkîn 1161 eder.." bu hesaplama nedir? Neye dayanarak Üstad böyle bir sonuca varıyor? Bu rakamları nasıl buluyor? Cifr nedir? Kur'an-ı Kerim'deki Felak suresi'ni Risale-i Nur Kulliyatıyla nasıl bir bağ ile bağlıyor, açıklar mısınız?
Cevap
Bediüzzaman, cifri kullandığı yerlerde, hiç bir zaman "Ayetin açık manası budur" dememiştir. Demiş olduğu şudur: "Ayetin sarîh manasının altında müteaddit tabakalar var. Bir tabakası da, işarî ve remzî manadır. İşârî mana da bir küllîdir; her asırda cüz'iyatları bulunur."
Bu esaslara dikkat çektikten sonra, Bediüzzaman'dan cifirle ilgili iki örnek metin kaydetmekte fayda görüyoruz:
1- "Eskişehir Hapisanesi'nde dehşetli bir zamanda ve kudsî bir teselliye pek çok muhtaç olduğumuz hengamda, manevî bir ihtarla, "Risale-i Nur'un makbuliyetine dair eski evliyalardan şahit getiriyorsun. Hâlbuki "Yaş ve kuru herşey Kitab-ı Mübîn'de vardır" (En'am Suresi,6:59) sırrıyla, en ziyade bu meselede söz sahibi Kur'an'dır. Acaba, Risale-i Nur'u Kur'an kabul eder mi? O'na ne nazarla bakıyor?" denildi. O acîb sual karşısında bulundum. Ben de Kur'an'dan istimdad eyledim. Birden, otuzüç ayetin mana-yı sarîhinin teferruatı nev'indeki tabakattan, mana-yı işârî tabakasında ve o mana-yı işârî külliyetinde dahil bir ferdi Risale-i Nur olduğunu ve duhulüne, medar-ı imtiyazına bir kuvvetli karîne bulunmasını bir saat zarfında hissettim. Ve bir kısmı bir derece îzah ve bir kısmını mücmelen gördüm. Kanaatımda hiçbir şek ve şübhe ve vehim ve vesvese kalmadı" (1)
Bediüzzaman, bu otuz üç ayetin işarî manalarını, cifir ilmini de kullanarak, Birinci Şua'da izah eder. 1934-1935 Eskişehir Hapishanesinde kendisine görülen otuz üç ayetin işârî manaları, O'na ve talebelerine "gaybtan bir teyid" durumundadır.
2- "Teşrîn-i Sani(kasım) 30. gün 1358'de Karadağ başına çıkıyordum. "İnsanların, hususan Müslümanların bu teselsül eden helaketleri ve hasaretleri ne vakitten başladı, ne vakte kadar devam eder?" hatıra geldi.
Birden, her müşkilimi halleden Kur'an-ı Mu'cizu'l-Beyan, sure-i "Ve'l-asr"ı karşıma çıkardı. Dedi: Bak! Baktım. Her asra hitab ettiği gibi, bu asrımıza daha ziyade bakan "Vel asr innel insane lefî husr" ayetindeki "innel insane lefî husr" makam-ı cifrisi 1324 edip, hürriyet inkılabıyla başlayan tebeddül-ü saltanat ve Balkan ve İtalyan Harbleri ve I. Harb-i Umumî mağlubiyetleri ve dehşetli muahedeleri ve şeair-i İslâmiyenin sarsılmaları ve bu memleketin zelzeleleri ve yangınları ve II. Harb-i Umumî'nin zemin yüzünde fırtınaları gibi semâvî ve arzî musibetlerle, hasaret-i insaniye ile "innel insane lefî husr" ayetinin bu asra dahi bir hakîkatı, maddeten aynı tarihiyle gösterip, bir lem'a-yı i'câzını gösteriyor." (2)
II. Dünya Savaşı yıllarında Kastamonu'da Karadağ'a doğru çıkan Bediüzzaman, "insanların ve özellikle Müslümanların art arda gelen bu helaketleri ve zararları ne vakitten başladı, ne vakte kadar devam edecek?" diye düşünmektedir. Birden kendisine Asr Suresi gösterilir. İnsanın hüsranda olduğunu bildiren ayet, bu asırdaki Müslümanların ve diğer insanların hüsranlarına da işaret etmektedir. Evet, hiçbir asır, bu asır kadar çalkalanmalara, dehşetli savaşlara, Müslümanlar için hüsranlı günlere sahne olmamıştır. Bütün asırlara hitab eden Asr Suresi, cifrî tarihiyle özellikle asrımıza remizde bulunmaktadır.
Asa-yı Musa, sayfa seksen sekizde Felâk Suresi'nin kelimelerinde buyuruluyor: "Şerri şeddesiz 500 eder, ğasîkîn 1161 eder.." bu hesaplama nedir? Neye dayanarak Üstad böyle bir sonuca varıyor? Bu rakamları nasıl buluyor? Cifr nedir? Kur'an-ı Kerim'deki Felak suresi'ni Risale-i Nur Kulliyatıyla nasıl bir bağ ile bağlıyor, açıklar mısınız?
Cevap
Bediüzzaman, cifri kullandığı yerlerde, hiç bir zaman "Ayetin açık manası budur" dememiştir. Demiş olduğu şudur: "Ayetin sarîh manasının altında müteaddit tabakalar var. Bir tabakası da, işarî ve remzî manadır. İşârî mana da bir küllîdir; her asırda cüz'iyatları bulunur."
Bu esaslara dikkat çektikten sonra, Bediüzzaman'dan cifirle ilgili iki örnek metin kaydetmekte fayda görüyoruz:
1- "Eskişehir Hapisanesi'nde dehşetli bir zamanda ve kudsî bir teselliye pek çok muhtaç olduğumuz hengamda, manevî bir ihtarla, "Risale-i Nur'un makbuliyetine dair eski evliyalardan şahit getiriyorsun. Hâlbuki "Yaş ve kuru herşey Kitab-ı Mübîn'de vardır" (En'am Suresi,6:59) sırrıyla, en ziyade bu meselede söz sahibi Kur'an'dır. Acaba, Risale-i Nur'u Kur'an kabul eder mi? O'na ne nazarla bakıyor?" denildi. O acîb sual karşısında bulundum. Ben de Kur'an'dan istimdad eyledim. Birden, otuzüç ayetin mana-yı sarîhinin teferruatı nev'indeki tabakattan, mana-yı işârî tabakasında ve o mana-yı işârî külliyetinde dahil bir ferdi Risale-i Nur olduğunu ve duhulüne, medar-ı imtiyazına bir kuvvetli karîne bulunmasını bir saat zarfında hissettim. Ve bir kısmı bir derece îzah ve bir kısmını mücmelen gördüm. Kanaatımda hiçbir şek ve şübhe ve vehim ve vesvese kalmadı" (1)
Bediüzzaman, bu otuz üç ayetin işarî manalarını, cifir ilmini de kullanarak, Birinci Şua'da izah eder. 1934-1935 Eskişehir Hapishanesinde kendisine görülen otuz üç ayetin işârî manaları, O'na ve talebelerine "gaybtan bir teyid" durumundadır.
2- "Teşrîn-i Sani(kasım) 30. gün 1358'de Karadağ başına çıkıyordum. "İnsanların, hususan Müslümanların bu teselsül eden helaketleri ve hasaretleri ne vakitten başladı, ne vakte kadar devam eder?" hatıra geldi.
Birden, her müşkilimi halleden Kur'an-ı Mu'cizu'l-Beyan, sure-i "Ve'l-asr"ı karşıma çıkardı. Dedi: Bak! Baktım. Her asra hitab ettiği gibi, bu asrımıza daha ziyade bakan "Vel asr innel insane lefî husr" ayetindeki "innel insane lefî husr" makam-ı cifrisi 1324 edip, hürriyet inkılabıyla başlayan tebeddül-ü saltanat ve Balkan ve İtalyan Harbleri ve I. Harb-i Umumî mağlubiyetleri ve dehşetli muahedeleri ve şeair-i İslâmiyenin sarsılmaları ve bu memleketin zelzeleleri ve yangınları ve II. Harb-i Umumî'nin zemin yüzünde fırtınaları gibi semâvî ve arzî musibetlerle, hasaret-i insaniye ile "innel insane lefî husr" ayetinin bu asra dahi bir hakîkatı, maddeten aynı tarihiyle gösterip, bir lem'a-yı i'câzını gösteriyor." (2)
II. Dünya Savaşı yıllarında Kastamonu'da Karadağ'a doğru çıkan Bediüzzaman, "insanların ve özellikle Müslümanların art arda gelen bu helaketleri ve zararları ne vakitten başladı, ne vakte kadar devam edecek?" diye düşünmektedir. Birden kendisine Asr Suresi gösterilir. İnsanın hüsranda olduğunu bildiren ayet, bu asırdaki Müslümanların ve diğer insanların hüsranlarına da işaret etmektedir. Evet, hiçbir asır, bu asır kadar çalkalanmalara, dehşetli savaşlara, Müslümanlar için hüsranlı günlere sahne olmamıştır. Bütün asırlara hitab eden Asr Suresi, cifrî tarihiyle özellikle asrımıza remizde bulunmaktadır.