Yaşar Alptekin Nasıl Hidayete Erdiğini Anlatan Röportaj

Þefkat_

Well-known member
Yaşar Alptekin Nasıl Hidayete Erdiğini Anlatan Röportaj



info.png
Yaşar Alptekin Nasıl Hidayete Erdiğini Anlatan Röportaj


Kendisi için “samimi değil” dediler, “reklam yapıyor” dediler, dediler de dediler… İtiraf ediyorum medyadan çıkan haberlerden ben de etkilenmedim değil. Aradan zamanın geçmesini, ortamın durulmasını bekledim röportaj yapmak için…

Yaşar Alptekin‘le bir televizyon programı vesilesiyle ilk kez bir araya geldik. Samimiyetine, içtenliğine yakından tanık oldum. Yaptığımız bu sohbetle kendisine inancım daha da pekişdi. Oysa yaşanan şaşalı, renkli bir hayattan sonra namazla tanışan bir insanın samimi olmaması mümkün mü?

“KARA FATMALARA BAK BAK KARA FATMALARA” DİYORDUM

Yaşar Bey, dönüşümü yaşamadan önce, o renkli hayatı yaşarken inançlı insanlara nasıl bakıyordunuz? Yani diğer tarafta iken şu anda bulunduğunuz tarafa bakışınız nasıldı?

Utanç verici şeyler söylüyordum .Çarşaflı bir bayan görünce Allah günah yazmasın, Allah’a sığınıyorum “Kara Fatma” diyordum.” Kara Fatmalara bak “diyordum. “Şalvarlılar, takunyalılar “geliyor diyordum. Mesela gittiğim bir restaurant da baş örtülü bir bayan olsa kınıyordum dışlıyordum .Ya benim yanımdaki arkadaş lafı başlatıyordu ya da ben başlatıyordum. “Bunların ne işi var burada“ diye düşünüyordum. Bir çok bilmeyen cahil insanın düşündüğü gibi düşünüyordum. Ama sonra elhamdülillah namaz kılmaya başlayınca bundan çok utanır oldum. Yani o aslında tenezzül edip de içine girmediğimiz araştırmadığımız , dünyada ibadet halinde bulunan insanların ne kadar saf, temiz ve samimi olduklarını görünce daha da şaşırdım ve daha da utandım.
Ailenizin yapısı nasıl?

Ailemizde inancını yaşayan yok.Biz göçmen bir aile olduğumuz için çok geniş bir sülale değiliz. Mesela bizim sülalemizde namaz kılan yoktur, annem ramazanda oruç tutuyor ama başı açıktır.Sadece namaz kılar onun dışında hiçbir şey yok. Ama; şimdi Allah nasip etti tekerlekli sandalyeyle onu umreye götürdüm. Şimdi elhamdülillah iyi.

ORADA RUHUMUN BEDENİMDEN AYRILDIĞINI HİSSETTİM
Cenazeye neden gittiniz, rahmetli Sakıp Bey’le tanışıyor muydunuz?
100 metre uzaktan bile rahmetliyi görmedim. İnanın niye gittiğimi bilmiyorum.Üstümü değiştirmek için eve geldim, ses olsun diye televizyonu açtım. Hani televizyonu açtığınızda ses görüntüden önce gelir ya, ilk gelen ses aynen şuydu:“Ünlü işadamlarımızdan Sakıp Sabancı, Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur. Öğlen namazından sonra cenazesi Fatih Camiinden kaldırılacaktır. “Bu cümleyi duyduğumda içim titredi, bir şey oldu. Kendi kendime bu cenaze namazına gitmeliyim” dedim. O zamanlar da çok yoğunluk vardı hayatımda. Fatih Camii nerede bilmiyordum, cenaze namazı nasıl kılınır bilmiyordum.Aklıma kızımın okulunda kantinde çalışan “Ekrem diye bir arkadaş” geldi.Bir gün kızımı okuldan almaya gittiğimde “Ben bir namaz kılıcam,sen bekle, namaz kılıp geliyorum” demişdi..Aklımda namaz kıldığı oradan kaldı.Hemen telefon açtım,yardım istedim.O gün cenaze namazına birlikte gittik. O akşam bana namaz kılmasını öğretti venamaza başladım.Sakıp Sabancı’yı hiç görmemiştim ama kendisini çok seviyordum.Mütevazi bir insan olduğu için hep saygı duymuşumdur kendisine.
Cenaze namazında ne hissettiniz?.

Orada ruhumun bedenimden ayrıldıgını hissettim, insanları gözlemlemeye başladım. Kimi insanlar saatine bakıyordu, geç oldu bitse de gitsek gibi. Kimi insanlar meşhur insan görür müyüz diye etrafına bakıyordu. Kimi insanlar birbirleriyle kartvizit alışverişi yapıyordu. Hepsi işadamı ara beni görüşelim tarzında. O sırada gözüm 50 mt. uzakta duran tabuta takıldı. Türkiye’nin en zengin işadamlarından birisi yatıyordu . Sahibi olduğu zannettiği hiçbir şeyi götüremiyordu.Götürebildiği yegane şey kefen, kefenin de cebi yok. Ve düşündüm buradaki insanlar bunun farkında değil. Bu bir ibret bundan hiç kimse bir ders çıkarmıyor. Herkes bir koktey de gibi.Sigara molası verilmiş, benzinlikte mola verilmiş gibiydi.Ölüm diye bir gerçek var.O öldüğüne göre bende öleceğim, bizde öleceğiz diye düşündüm. O ana kadar vallahi, billahi ölümü hiç düşünmemiştim

İÇİMDEKİ ŞEYTAN BENİ DÜRTÜYORDU
Dönüşümünüzü ilk kiminle paylaştınız?
Semih Abi ile paylaştım.Cahiliye dönemimde, 26 yaşında hacca gitmiş bir abim. Cenaze namazını kıldım eve geldim.Gece balkonda oturdum etrafı seyrettim. Şimdi hatırlamıyorum ama tek hatırladığım şey eve yürüyerek gelmiştim. Hatırladığım şey tebessüm ediyordum. Bir ara kendimi yakaladım tebessüm ederken. Korktum,deliriyor muyum, insanlar beni görecek delirdi sanacaklar.Yeni görmeye başlayan bir insan gibiydim sanki, gözlerim yeni açılmıştı. Ameliyat olmuşum, o ana kadar körmüşüm, gözlerim açılmış gibiydi. Etrafımı yeni açılmış gözlerimle seyrediyordum.Rabbim Semih abiyi aklıma getirdi.Eskiden ona takılırdım.”Hacı abi manken kızlarla diskoya gidiyoruz gel takıl bize hayatını yaşa”derdim. Ben onu bozmaya çalışıyordum. İçimdeki şeytan beni dürtüyordu. O da ne beni kırıyordu, ne de kendi bozuluyordu. Beni o kadar güzel başından savıyordu ki daha da sinir oluyordum daha da bozuluyordum daha da ona yükleniyordum.Rabbim aklıma ilk Semih Abiyi getirtti.Beş vakit namaz kıldığımı ilk onunla paylaştım.İnanamadı. Motora atladım işyerine gittim. Gözümün içine baktı baktı hiç unutmuyorum, elini bacağıma koydu. “Senin hizmetle tanışma zamanın geldi “dedi. “Abi hizmet ne? “dedim.” Sen pazartesi günü saat 7 de Vatan Caddesi’ndeki şu adrese gel” dedi. Pazartesi günü gittim sohbete katıldım. İnanılmaz bir lezzet aldım.Orada çok samimiydi insanlar . Ben orda anladım ki samimiyetin laubalilik olmadığını. Çünkü; bizim o camiada herkes samimiyet adı altında laubali.Gerçek samimiyetin ne olduğunu o zaman anladım, Allah razı olsun.

NAMAZ KILAN NE İÇKİ İÇER NE SATAR
Dönüşümünüz basına nasıl yansıdı?
Benim namaz kılmamın Türkiye’de bu kadar ses getireceğini, insanların bu kadar ilgileneceğini aklımın ucundan bile geçirmiyordum.Suadiye’de Kızıldereli diye kafem vardı.Cahiliye dönemimde kızılderi hayranlığı vardı bende.Bir gün Yakamoz programının sunucusu Haluk Kurtoğlu röportaj yapmak için kafeye geldi.” Ne güzel kafe, içki olarak ne veriyorsun” dedi? Ben de “içki içmediğim için satmıyorum da haramdır” dedim.” Niye “dedi.”Ben namaz kılıyorum ,namaz kılan insan ne içki içer, ne satar” dedim.”Vay! Sen namaz mı kılıyorsun “dedi. “Evet “dedim. Bu program yayınlandı, yayınlandığı günün ertesi günü Kanal 7’den telefon geldi. Haber merkezinden Taha Dağlı, benimle röportaj yaptı. Sonra ne oldu ben de anlayamadım. Bir anda rağbet görmeye başladım

Namaz kılmaya başladıktan sonra eski çevrenizle iletişiminizi kopardınız mı? Ne oldu?
İnsanlar bana ulaşmasın, ben o insanlara ulaşamayayım diye bütün cep telefonlarımı kapattım, Telefon hattımı değiştirdim. Fihristimi de bayan arkadaşlarımın numaralarını da yırttım. ilk namaza başladığımda, Türkiye’de ne kadar cemaat varsa hepsine girdim çıktım. Herhalde oralardan etkilenmiş olacağım ki,sakal bırakmaya başladım. Eyüp Sultan’da sakalla, cüppeyle dolaşmaya başladım.Bir gün hiç unutmuyorum feshanedeyiz. Bende sakal, cüppe sarık var Eyüp’e gidiyorum. Beni cahiliye dönemimden 2-3 arkadaş gördü.” Aaa Yaşar! pardon abi çekimde misiniz “dedi. Yok dedim. “Abi bu ne hal, çekim filan yapmıyorsunuz değil mi”dedi. Çekim yapıyoruz da çekimin içine girdiklerini zannetmişlerdi.

EVLENMEYECEĞİM BİR BAYANLA DOLAŞMAM CAİZ DEİL
O dönemde bir bayan arkadaşınız var mıydı?
Vardı, fakat hemen ayrıldım.

Aaaa! Neden?
Ona söylemeye cesaret edemedim.2-3 ay sonra bir yerde karşılaştık,durumu izah ettim. “Seninle evlenemem ve şu durumda evlenmeyeceğim bir bayanla dolaşmam caiz değildir” dedim. “Kendimi toparlamam ve İslamiyet’teki sorumluluklarımı tam anlamıyla yerine getirebilmem ve pişebilmem için benim süreye ihtiyacım var. Bende gönlün varsa beklersin, yoksa sen yoluna ben yoluma” dedim. O da kendi yoluna gitmeyi tercih etti.

Peki, aileniz nasıl bir tepki gösterdi?
Annem-babam dahil olmak üzere herkes bana “delirdi, kafayı yedi” dedi. Hatta; seni bir psikologa götürelim hiç iyi değilsin dediler. İyiyim diyorum ama bana inanmıyorlardı. Hiçbir deli “ben deliyim” demez oğlum zaten sen farkında değilsin, dediler. İnanın hiç birine kızmadım. İçimden yalnızca “ Allah’ım bana nasip ettin bu güzel kullarına da nasip et ya Rabbim”diye dua ettim.

KIZIM BENİ HEP UZAKTAN SEYRETTİ
Kızınız da delirdiğinizi düşündü mü?
Elhamdülillah çok akıllı bir kızım var. Asla benimle oturup “baba ne oluyor, nedir bu değişiklik” demedi. Hiçbir şey yokmuş gibi davrandı. Beni hep uzaktan seyretti.

Kızınıza müdahale etme gereği duydunuz mu?
Bir baba olarak istemez miyim? En iyisi göz görür taklit eder, sonra hakikate dönüşür dedim. Akşam ve yatsı namazlarını onun yattığı yerden beni göreceği mesafede bir yerde kıldım.Bütün tavan spotlarını söndürdüm bir tek kendi tepemdeki spotu açık bıraktım. Orada beyaz kıyafetlerimle namazlarımı kıldım ve yüksek sesle dualarımı okudum.”Allah’ım ne olur bana nasip ettin kızıma da nasip et Allah’ım” diye dua ettim. Beş gün sonra bir cumartesi sabahı, kızım “baba sana bir şey söyleceğim”dedi.” Buyur kızım” dedim. “Bana namaz kılmasını öğretir misin, bende namaz kılmak istiyorum “dedi. O zaman çok heyecanlandım. Hemen bana namaz kılmasını öğreten Ekrem’e telefon açtım. O bir kız arkadaşını getirdi. Kız arkadaşı ona öğretti. Ama; evde baş örtüsü yoktu. Gece saat 11 gibiydi. Bizim motorcuların bandana dediği, boyna sarılan ya da başa bağlanan, üzerinde Harley Davidson motor resmi olan üçgen bir örtü vardı. Zar zor düğüm atarak başını örttük. Çizgi film kahramanları gibi bir şey oldu. Bir de kız çocuklarını bilirsiniz, süse çok düşkün olurlar, “baba nasıl oldu bir bakayım aynaya” dedi. “Ya çok güzel oldu namazdan sonra bakarsın” dedim. Aynaya baktırmadım, baktırsaydım eminim baş örtüsünü çıkaracaktı.

SABAHLARA KADAR AĞLAYARAK NAMAZ KILDIM
Hacca gitmeye nasıl karar verdiniz?
Hacca gitmeye, namaza başladıktan bir ay sonra karar verdim. Ama; benim kimseyle paylaşamadığım sorunum vardı. “Cahiliye dönemi”mden kalmış vergi borcum vardı. Vergi borcumdan dolayı da yurt dışına çıkış yasağım vardı. Gittiğim konferanslarda “umreye gittin mi, hacca gittin mi?” diye soruyorlardı. “Yurt dışına çıkış yasağım” var diyemiyordum, utanıyordum. Baktım olacak gibi değil en iyisi ben yazılayım dedim. Nasılsa yazılıp üç-beş senedir gidemeyen insanlar var. “Valla çok gitmek istiyorum, yazıldım çıkmadı” derim dedim Yüce Rabbim kısmet etti yazıldıktan 20-25 gün sonra çıktı.

ALLAHIM SEN BENİM İÇİN YASAYI DEĞİŞTİRDİN
Yurtdışı yasağı ne oldu?
Sabahlara kadar ağlayarak namaz kıldım. “Allah’ım beni huzuruna çağırdın ama sen biliyorsun gelemiyorum ne olur bana bir çıkış yolu göster. Bana kapı aç ya Rabb’im ne olur işimi kolaylaştır.” Sabahlara kadar ağlamaktan gözlerim şişti. İki hafta sonra muhasebeciden haber geldi. “Yaşar Bey müjde mi isterim, vergi affı çıktı. 100 milyar aşağısı affediliyor, 100 milyar yukarısına çıkış yasağı var” dedi. Benim de 53 milyar vergi borcum vardı. O akşam koşa koşa eve gittim, yine aynı şekilde sabahlara kadar ağlayarak, “Allah’ım sen benim için yasayı değiştirdin. Benim, Senin huzuruna gelmem için, yasayı değiştirdin. Sen, beni seviyorsun ya Rabbi. Sen beni, benim seni sevdiğimden daha çok seviyorsun biliyorum. Benim sana verebileceğim hiçbir şey yok ya Rabbim. Malım mı, canım mı, onlar bende emanet. Benim sana verebileceğim yalnızca ibadet. Sana yalnız ibadet edebilirim. Ve ölene kadar sana söz veriyorum, namazımdan bir an dahi vazgeçmeyeceğim. Allah’ım son nefesime kadar imanlı al canımı” diye dua ettim.

Hac dönüşünüzde magazincilere, habercilere kim haber verdi?
Allah şahidimdir, gazetecileri biliyorsunuz, lafını esirgemez. Bir gazeteci desin ki, “Yaşar Alptekin bize haber verdi, o bizi çağırdı “desin… THY’ye telefon açarak uçak saatini öğrenmişler. Ne ben, ne abim, ne annem ne kız kardeşim hiçbir gazeteciye haber vermedik. Tamamıyla kendi imkanlarıyla bulmuşlardır. Benim hatam Eyüp Sultan’a gideceğimi söylemem oldu.Yoksa sessiz sedasız gelecektim. Adapazarı’ndan dahi insanlar beni görmeye gelmişler.Allah’ın sevdiği kuluymuşum ki, benim uçağım rötar yaptı.Kalabalığın bir kısmı dağıldı.

CAHİL KADIN ERKEĞİNİ KISKANIR
İlk evliğiniz aşk evliliği miydi?
Önce mantık sonra aşk. Bütün kadınlar beni sahiplenme iç güdüsüyle kıskanıyorlardı .Ben de balık burcuyum. Balık burcu biraz özgürlükçüdür. Onu sahiplenemezsiniz. O ancak kendi kendine teslim olur. Ben kadınlara karşı biraz tepkiliydim. Evliliğe karşı olumsuz bakıyordum. Biz eşimle Paris’te tanıştık. Paris’te ben defileye gitmiştim. Orada laf lafı açtı. Bir cümlesi çok hoşuma gitti. Artık ısınma turları filan filörte yakın bir dönemdeyiz.”Cahil kadın, erkeğini kıskanır. Kendini bilen, kendine güvenen kadın asla erkeğini kıskanmaz. Kıskançlık bana göre basitliktir, acizliktir.” dedi. Öyle bir konuştu ki hoşuma gitti. Kendisi iş kadınıydı.Ne kadar derin, güzel düşünüyor dedim.Yavaş yavaş mantık aşka dönüştü. Benim aradığım bu dedim. Ve ben bunu kaçırmamalıyım dedim.

4 yıl evli kaldık.4 senenin bir buçuk yılında maç bitti biz penaltıları atmaya başladık. Bir buçuk sene sonra her şeyin rengi değişti. Kendine güvenmeyen kadın kıskanç kadındır diyen kadın ne yapmaya başladı biliyor musunuz? Arabaya biniyordu, Allah şahidimdir, yüzüne karşı da söylerim gıybete girmez bu. Arabanın emniyet kemerini kokluyordu. Bu arabaya kadın binmiş sen bu arabaya kadın almışsın.Sen gel bakayım, senin saçın sigara kokmuyor,sen yeni yıkanmışsın.Sen bugün niye takım elbise giyiyorsun, sen bugün koku sürdün, kadına gidiyorsun. Sen o kadının niye sigarasını yaktın. Sen o kadının niye sandalyesini tuttun. Artık önlenemez şeylere dönüştü.

ASLINDA DETAYLAR BÜTÜNLERDE GİZLİDİR
Acaba, sizden mi kaynaklandı bu güvensizlik?
Allah şahidimdir ona yanlış yapmadım. Meşhur olduğum halde dışarıya çıkmıyordum. Hanım yemek yapmasını bilmediği için evde yemek yapıyordum. İlk başta hata nerde oluyor biliyor musunuz? Evliliğin başında, herkes gerçek yüzünü göstermiyor, herkes maske takıyor.İ nsanlar bazı detayları küçümsüyor, aslında detaylar bütünlerde gizlidir. O küçük küçük detaylar sonra size çığ gibi üzerinize geliyor. Soğuk savaşa başlıyorsunuz.

Boşanmayı siz mi talep ettiniz?
Üç kere boşanma talep ettim. O istemedi. “Başka bir kadın mı var?” dedi, yok dedim. “O zaman tekrar deneyelim” dedi. Denedik, yine baktık olmuyor. “Sen başka bir kadınla birliktesin” demeye başladı.. “Hayır Nilgün olmuyor” dedim. “Sen çok güzel bir yüzüksün, vitrindeki en güzel yüzüksün. Şimdi bak, parmağıma olmuyor. Bu, parmağın sakat olduğunu göstermez, yüzüğünde kötü olduğunu göstermez.. Sadece uymuyor. Ama bu yüzüğe uyan bir parmak var, bu yüzük o parmağı bulacak. Biz uymadık birbirimize bunu anla.” dedim. Yine ısrarla “ Hayır deneyelim” dedi. “Dene, dene nereye kadar deneyeceğiz bunu Nilgün, hayat geçiyor, ömür geçiyor kendimize haksızlık ediyoruz. Belki sen dışarıda başka birisiyle daha mutlu olacaksın, ben başka birisiyle daha mutlu olacağım,ayrılalım” dedim. Ayrıldık ama bir hafta akşamları gidip dışardan evi seyrettim.. Salondalar, şu anda mutfakta yemek yiyorlar, şu anda yatak odasındalar diye düşündüm.Hakikaten bekara boşanmak kolay gözüküyor ama boşanmak zor bir şey. Allah kimseye nasip etmesin.

“BU KIZI DİNCİ YAPACAKSIN” DİYE KIYAMETİ KOPARTILAR
Eski eşiniz dönüşünüzden kızınız adına tedirgin oldu mu?
Kızımı bir cemaate bağlı okulda okuttum.Kayınvalidem ve eşim ”bu kızı dinci yapacaksın” diye kıyameti kopartılar.

Hala o okulda mı okuyor?
Hayır okulu bitirdi, şimdi tiyatro okuluna gidiyor. Kızıma önce uzun etekler giydirmiştim. Her şey çok güzeldi. Annesine gide gele, onu doldurmuş olmalı ki kızım bir gün ağlayarak “Herkes baban seni dinci yapacak diyor. Ben uzun etek giymek istemiyorum.O okula gitmek istemiyorum” dedi. Anlıyacağınız okulu zar zor bitirdi.

NE İMANLI KADINLAR BİLİRİM BAÖRTÜSÜ ÖRTMEYEN
Peki yeni bir evlilik düşünüyor musunuz? Evleneceğiniz bayanda ne tür kriterler arıyorsunuz?
Kriter olarak sadece benim gibi Allah yolunda olsun istiyorum. Başörtülü olması şart deil. Ne ihlaslı, ne imanlı kadınlar biliyorum başörtüsü örtmeyen. Ben ona bakmam, ben yüreğe bakarım. Yüreği güzel olsun. Bana artık bu yaştan sonra, hem arkadaş, hem eş, hem hoca olacak biri lazım.Bir de din bilgisinin benden üstün olmasını isterim.

Öyle biri var mı şu anda?
Arıyoruz.

O CAMİADA OLSAYDIM GÖZÜM AK PARTİYİ GÖRMEYECEKTİ
Bu değişiminizle beraber siyasi görüşünüz de değişti mi?
47 yaşındayım 3 veya 4 kere oy kullandım.A nnemler CHP’liydi. Bizim Trakya Bölgesi hep CHP’lidir. Ben de CHP’ye oy veriyordum. Bir dönem MHP’ye oy verdim. Ama şimdi AK Partiye oyumu verdim.

Neden AK Parti’ye oy verdiniz? CHP’nin de Kuran kursu, çarşaf açılımı gibi çıkışları oldu. Samimi bulmadınız mı?

Kesinlikle, samimi bulmuyorum. Namaza başlayarak, AK Parti’yi tercih ettiğim anlaşılmasın. Takım tutar gibi parti tutmuyorum. Kim doğru, dürüst, samimi çalışıyorsa ona oy veririm.

Eskisi gibi hayatınızı yaşasaydınız yine AK Parti’ye oy verir miydiniz?
O camiada olsaydım, benim gözüm AK Parti’yi görmeyecekti. Şu anda baştaki yönetime bakıyorum samimi. İstanbul, İstanbul olalı bu kadar iyi hizmet gördü mü? Bu kadar park ,bahçe, çalışma hangi hükümet döneminde yapıldı? Bunu herkesle tartışırım. AK Parti’li değilim. Hiçbir kolunda üye değilim. Hiçbir AK Parti’li milletvekili, belediye başkanıyla da görüşmüş değilim. Tanışmış da değilim. Ben AK Parti’nin fahri savunucusuyum.

Anladığım kadarıyla siz partici değil, Tayyip Erdoğan’cısınız
Aynen.

ESKİDEN HALKIN TAKDİRİ İÇİN ÇALIŞIYORDUM,ŞİMDİ HAKK’IN TAKDİRİ İÇİN ÇALIŞIYORUM

Peki, şu anda en samimi arkadaşınız kim, kimlerle görüşüyorsunuz?
En samimi arkadaşlarım namaz kılanlar. Sümbül Efendi Camisi imamı İbrahim Abi, Topkapı Sanayi Sitesi Cami imamı Ahmet Yuter Abi, Kozyatağı Modern Mehmet Çavuş Cami imamı Yunus Abi, Faruk Abi, Ekrem Abi, Eşref Abi… Eskiden halkın takdiri için çalışıyordum. Şimdi Hakk’ın takdiri için çalışıyorum, şimdi daha dikkatliyim. Eskiden serseri mayın gibiydim ama şimdi hedeflerimi seçiyorum.

Kazancınızı nerden sağlıyorsunuz?
Katalog çekimi, broşür çekimi yapıyorum. Sunuculuk yapıyorum. Onun dışında bir de tişört yaptırdım. Eskiden daha fazla para kazanıyordum ama; helal para değildi. Bereketsiz para geliyordu, gidiyordu. Şimdi o kadar az kazanıyorum ki, yetiyor bir de biriktiriyorum. Mankenliğe geri döndüm ama eskisi gibi teklif gelmiyor. Namaz kıldığım için olabilir ya da istedikleri gibi medya maymunu yapamıyacakları için. Ya da “içimize girer bizi de bozar” diye düşünüyor olabilirler. Bilmiyorum, birazda gerçekçi olmak lazım. Bazen kendimle yüzleşiyorum. Her şeyin son kullanma tarihi vardır. Benim son kullanma tarihim geçti demek ki. Nasıl benden önce insanlar vardı, geldi, geçti, gitti. Bende geldim, geçtim, gidiyorum.

GÜNAH İŞLEMEKTEN ZİYADE GÜNAHA YAKLAŞMIYORUM
Eski arkadaşlarınızla görüşüyor musunuz?Ya da karşılaşıyor musunuz?
Hayır karşılaşmıyorum. Çünkü onlarla karşılaşabileceğim yerlere gitmiyorum. Günah işlemekten ziyade, günaha yaklaşmama taraftarıyım. Bana göre; günaha yaklaşmakla günah işlemek eşit. Çünkü; günaha yaklaştığın an, gidişat oraya doğru gidiyor.Cahiliye dönemimdeki arkadaşların yanına gidersem bozulurum. Zaten onlar beni kendilerine çevirmek için uğraşırlar.Katıldığım konferanslarda gençlere nasihatlarda bulunuyorum. “Sakın kendinize güvenmeyin.Sakın bana bir şey olmaz demeyin,temkin ve tedbiri elden bırakmayın”. Dünyanın en tehlikeli kelimesi “bana bir şey olmaz” dır.

Gençlere ne tavsiye ediyorsunuz?
Şunu söylüyorum. Ölmek ve namaz kılmak yaşlılara özgü bir şey değil. Ölmeyi ve namaz kılmayı yaşlı işi zannediyorsanız, gidin mezarlıklara doğum ve ölüm tarihlerine bakın. Kaç yaşında ölmüş. Gazeteleri okuyun, TV’leri seyredin.Ölmenin ve namaz kılmanın yaşı yoktur. Şuanı iyi değerlendirin. Nasıl bir arkadaşın sana bir şey hediye edince 10 defa teşekkür ediyorsun, Rabbim sana nimetler vermiş, senin teşekkürün ne olacak? Şükür…Şükürün ne olacak? İbadet… İbadetin ne olacak? Namaz. Trafik kurallarına uyuyorsun. Sola dönme, sağa dönme, park yapma gibi. Ya da okula giderken, kıyafetlerine dikkat ediyorsun. Rabbim sana içki içme diyor, içki içince ne yapıyorsun, zinaya yöneliyorsun. Zina yapınca ne yapıyorsun, ne çocuğun ne karın kimse kimseyi tanımıyor.

TARKAN’LA ÇOK GÖRÜŞMEK İSTEDİM
Cem Yılmaz ve Tarkan için neden özel dua ettiniz? Niye başka isimler değil de bu iki isim?
Tarkan’da ve Cem Yılmaz’da bir şeyler hissediyorum. Tövbe haşa! Yanlış anlaşılmaktan da çok korkuyorum. İnsanlar benim için “kendini medyum mu?” zannediyor demesinler. Aynı şeyi Seda Sayan’da da Hülya Avşar’da da hissediyorum. Hepsi için özel dua ettim. Rabbim inşallah dualarımı kabul eder.

Ne hissediyorsunuz?
Tarkan’ın özellikle boş bir dönem geçirdiğini hissediyorum. Ruh halinde bir arayışta olduğunu hissediyorum. Aslında Tarkan’la, Cem Yılmaz’la tanışıklığım yok. Elhamdülillah o his geldi bana. Tarkan’la çok görüşmek istedim. Defalarca menejerini aradım en sonunda “ne görüşüceksiniz” dedi.. O çevre de Allah hakkı yoktur.Hep bir menfaat vardır .“Kabe’den zemzem getirdim, hurma getirdim onları vermek istiyorum” dedim. Aylar oldu, hemen hemen belli aralıklarla telefon açıyorum, ulaşamıyorum. Ve hala da görüşemedim.

Nursel Tozkoporan’ın röportajı
tozkoparan@haber7.com
Kaynak: Haber 7
 

Merih

Well-known member
Bunu daha önce defalarca okumuşumdur. Bir mevzuyu bu denli dillendirmek ne derece doğru bilemiyorum açıkcası bahsini ettiği noktadan hidayete erdiyse şayet buna tevazu edip içinde yaşaması bence en mantıklı olanı bu şekilde devamlı bir şekilde kamuoyunun gözü önünde bunu dillendirmesi bu yönde beyanatlar vermesi mevzuyu farklı noktalara çekebilir.
 
Üst