Bayram Yuksel agabeyden hatirlar

heysem

Well-known member
1- Üstad Hazretleri, (Mevlid-i Nebevi gecesi hâriç) diğer leyâli-i Mübâreki ihyâ ettirir, uyutmazdı. Uyuyanları ibrikle su dökerek uyandırırdı. Ayrıca Ramazan’ın 15′inden sonra uyutmazdı. Üstad Hazretleri, kendi de mübarek gecelerde ve Ramazan’ın son 15 gününde uyumazdı…
2- Bir ders esnasında 17. Lem’a'daki Nota’lar bahsi okunurken Üstad Hazretlerinin hazır olduğu bir derste Ağabeylerden biri, “Ey gafil Said” ibâresini okuyunca, Üstad Hazretleri, “Keçeli, beni itham etmeye hakkınız yok!” dedi. O ibâre yerine “Ey gafil nefsim veya Ey gafil filan!” (Okuyan kendi ismini söylesin) ma’nasında sözler söyledi…
3- Bir gün, Üstad Hazretleri, “Kardeşim, bu zaman çok acâib olmuş, elini versen kolunu alır, kolunu versen vücûdunu alır. Zarûrî rızkı bulsanız, kifayet ediniz .” diyerek Ağabeylere ve bizlere buyurdular ki, “Size, hayat-ı içtimâiyeye girmeye mecbur kalırsanız, ancak çobanlığa izin veriyorum!” dedi…

4- Bingöl Milletvekili (Said), Üstad Hazretlerinin yanına geliyor ve Ankara’dan çok sıkıldığını söylüyor. Üstad Hazretleri, “Yok, yok! Ankara’nın her mahallesinde, her semtinde bir dershane olacak!” diyor. “Ankara’da, en kara bir hâlet hissettim, fakat sonra Ankara nurlandı!” diyor.

5- Mustafa Birlik Ağabey, Üstad Hazretlerine, “Zekât yerine Risale-i Nur kitablarından dağıtabilir miyim ?” diye sorunca, Üstad Hazretleri, “Olur!
” dedi.
6- Üstad Hazretleri, “Tenbellik, hastalık ve yorgunluk nefsin desisesidir !” diyor ve hiç sevmiyordu!
7- Üstad Hazretleri, “Gavs-ı A’zam, Allah’tan hizmet için ömür rica etmiş. Ben de, Risale-i Nur, matbaalarda basılıp bitinceye kadar Allah’tan ömür istiyorum.” dedi.
8- Öğlene kadar ders yaptığımız oldu. Fakat bu, Arabça Mesnevi’yi okuma zamanına mahsus idi.Sâir zamanlarda, birer ikişer sahife olarak, sabah dersinde okurduk.
9- Üstad Hazretleri, “Evladlarım, evladlarım, Risale-i Nur dinsizlerin, Komünistlerin, Masonların belini kırmıştır., merak etmeyiniz! Risale-i Nur dâima galiptir. Yeter ki, siz Risale-i Nur!a sadık kalın!” diyordu.
10- Üstad Hazretleri, “Eğer mümkün olsaydı, Risale-i Nur’un bir sahifesinin yazılması için on
altın verecektim
.” dedi.
 

akna

Well-known member
BUNLARDA KOMİK HATIRALAR (alıntıdır)

**
hatırladığım kadar bizim mahdum küçüktü hizmette cok sevdiğimiz bir kardeşimiz Allah rahmet etsin.ona sen büyüyünce ne olacaksın diye sormuş.bizim evlad büyüyünce nurcu olcam demiş.oda neden demiş.
cocukta baksana herkez doktor olmuş,ögretmen olmuş ama sonunda nurcu olmuş.demekki en güzeli nurcu olmakmış burdaki herkez nurcu olmuş deyivermiş

**
Acı ama gerçek
Biz yetiştirme yurdundan bazı çocukları dershanemize getirir ders yapardık
birgün çocuklarla namaz kıldık ve imam aşir okuyunca
çocuklardan biri : abi ben bu okuduğun şarkıyı çok sevdim daha önce bu şarkıyı hiç duymamıştım dedi.
Biz de bu durum karşısında bir hayli üzülmüştük (alıntı)

**
bızım kardeş kamptan yenı donmuştu soz arasında "vakıf abı"şoyle dedı boyle dedı dıye sureklı bahsedıyordu.yanı ıkı lafının bırısı vakıf abıler oluyordu.Babamsa ılk defa vakıf abı ıfadesını duymaya başladıgından olacak kı bıgun kardeşıme dedı vakıf abıne benden selam soyle.kardeşse baba vakıf abı bı tane degılkı hangısıne soylım deyınce.babam hayret ıcınde abının ısmı "VAKIF" degılmıydı demesınmı.hatırladıkca hala gulerım.. (alıntı)

**
bu da bi arkadaşın erkek kardeşinin başından geçmiş
sanırım abilerimiz evlerine gelen talebelere isimden ziyade şakird die hitap ediolarmış o gün orda ilk defa kalmış çocukta abiler sabah namazına uyandırıo talebeleri tabi "şakird kalk dierek" neyse tüm talebeler uyanmış bi o talebe kalmış abiler hala bağırıo "şakird kalk" die en sonunda dayanamamış çocuk "kimse şu şakird kalksın artık uykum kaçtı ya...." (alıntı)

**
Bir sabah namazını kılarken herkes uykuluydu. ben tesbihatı okudum, sıra aşir okumaya geldi. Onun da okunması için bir kardeşe işaret ettim. O da gözünü hafifçe araladıktan sonra :
"Alâ Râsulina salavât..." (alıntı)

**
hayatımızda belkide en çok anlatabilecegimiz anılar okuma programlarıdır ben okuma programlarınmın her bir sn sini hayatımla eş tutabilirim.okuma programlarından birinden size bana göre en komik bir anımı anlatayım.

yıl:2003 yer:ankara/kavaklıdere dersanesi(gidenler bilir bahçeli villa tipi bir ankara cemaatinin dersanesi) ozmanlar urfadan 20 kişilik bi okuma grubuyla kavaklıdereye gittik.süleyman polat agabey ve osman kan agabeylerle birlikteydik allah razı olsun ki hizmet de onlardan çok istifade ettik.ankara daki feyzi abi,adem baba furkan abi gibi abilerimizle okuyoruz.bir gün denildiki mustafa sungur abinin annesi babası için sungur abinin memlketinde mevlit okutuluyo zaten yakın çevredeki nurcularda o gün oraya iştirak ediyorlar.ankarada yakın oldugu için bi otobüs gittik oraya.neyse oraya vardık dan sonra cami ye gittik namaz vazifemizi eda ettik inş.daha sonra sungur abi orda yapılan yeni dersaneye geçti ve herkes de oraya gitti.hem orda yemek yenilecekti hemde orda oturulacaktı.zaten çok kalabalık dı da.her yerin büyük vakıf abileri gelmişlerdi.sungur abii geniş bi salona gitti ve orda oturdu tam o arada bende içeriye girdim normalde büyük abiler le birlikte görüşmek için orda oturmuşlardı.ozamanlar ben de daha baya bi küçügüm lise yılları.sungur abi her ilden gelen vakıf abilere ordaki hizmetleri kuran kurslarını soruyor.bana dogru baktı ama meger arkamdakine soruyormuş.dedi sizin orda hizmetleri anlat bakayım.bende bir an afalladım tam konuşacaktım ki arkamdaki abi anlatmaya başladı derin bi ohh çekmiştim ozaman iyiki konuşmamışız yoksa fırçayı yerdik (alıntı)

**
bir kardeşimin babası sadık bir nur talebesi gittiği derse bir gün arkadaşın dedesinide götürüyor amcada RİSALE İ NURLARA vakıf bir amca değil birde genelde yaşlılarda uyuklama hali çok olur dersi kaçırırlar ara sıra uyanırlar bir parça dinlerler tekrar uykuya devam işte tam arkadaşın babası sinek bahsini yapıyorken uyuyan amca uyanır uykusunun bölünmesine kızmış ve bir el şakırtısı sesi ve sinek artık rahmetli olmuş tabi herkes kahkahalarla gülmeye başlamış ama amca olup bitenin farkında değil o uykusunu bölen sineği öldürmüştür sağdece ama insanlar niye gülüyorlar anlamıyor tabi sineği öldürmeninde verdiği rahatlıkla oturup uykuya kaldığı yerden devam

**
olayı kulaktan doğma anlatıyorum. eksikler olabilir..
risaleinurun yasaklandığı malum yıllar.. polisler bir evi basıyor eğer evde yerde minderler ve çok çay bardağı varsa burası "nurcu evi" deyip kapatıyorlarmış.. bir gün abilere haber geliyor felan ev basılacak.. abi gidiyor evdeki çay bardaklarını saklayıp, salonun ortasına bir sandalye koyuyor dersane kapatılmaktan kurtuluyor

**
okuma programı.ve ders akşamı.dersaneya gelen bir 10 yaşındaki çoçuk akşam namazında bizle.tesbihatı bakarak okururduk (ezbere bilsekte).Kardeşin biri akşam tesbihatını bakarak okudu.namaz derisinide o okudu.Ve kalabalık cemeat içindede yatsı tesbihatınıda garibime yıktık.onuda bakarak okuyunaca.10 yaşındaki çocuk o kadar kişinini içinde bağırmazmı ABİ SEN DE HİÇBİŞE BİLMİYOSUN HEP BAKARAK OKUYOSUN....

**
Geçenlerde bizim çarşamba dersinde bir hadise yaşandı...
Bizim çarşamba dersleri kalabalık olur ( elhamdülillah, Rabbim ayırmasın) ... Bu aciz bir ara sözü almıştı. Benden sonra çok sevdiğim bir kardeşim sanırım Üstad hazretleri diyeceğine yanlışlıkla gayet ciddi bir eda ile '' Evet gülşah hazretlerinin de dediği gibi... '' demez mi bütün salon kahkahalarla çınladı. Hem ben hemde o kardeşim epey utanmıştık ...

**
dersin brinde halk-ı şer, şer değiş; kesbi şer, şerdir bahsi okunyo ama o grup nurların acıklanarak okunmaması gerektiğine inandıgı için acıklamadan okuyup geciyolar. derste yeni bi kardes de varmış çay faslında nasıl beyendin mi dersi ne öğrendin fln die. cevaba dikkat:..ewet halka seker seker degil kesme seker sekermiş ... bugun bunu öğrendim diyor)

**
bi abinin babası bir derse gelmiş... dersane kalabalık... bi de adamın sigara tiryakiliği de var.. dersi yapan abi de uzattıkça uzatmış...sıkıntı basmış tabi adamı..
artık adam dayanamamış " wallahi de iman ettim billahi de " deyivermiş..

**
Tireli Nihat abi bir gün ders yapıyor. İnsanın ehemmiyetine dair..Mesele sayısal çokluğa ve kaliteye geldi..Örnek verirken bir kardeşe sorarak..
-Mesela bir tarafta 50 tane yılan var diğer tarafta 1 tane koyun hangisini tercih edersin.
Kardeş hiç tereddütsüz
- Yılan dedi.. Tabi dersin gidişatı bir anda kesildi...zira yılanın derisiyle ve zehiriyle çok değerli işler yapılabiliyordu...
Ama tabiki konu güzelce vuzuha bilahere kavuştu...

**
Bir gün Üstad Hz.ile Abdullah Yeğin abi(ozaman gençmiş) bir tanıdıgın evine yemeğe davet edilmişler.O yemeğe davet eden kişide çok zengin biriymiş.SSofra epey çeşitliymiş.Ustad o sofranın halini görünce oturmamış o masaya,çok israf edilmiş burda diye..Abdullah Yeğin abi de gençlik hevesiyle oturmuş bir güzel yemiş.Dönüşte arabada,eve dönene kadar üstad,Abdullah Yeğin abiyi epey bir azarlamış.O gün bugundur Abdullah Yeğin abi çok az yemek yemesiyle meşhur olmuş...

**
Bir gün bir kardeş dershanede kitap okuyormuş.Dershanede de iki vakıf uzanmış gunun yorgunlugu..
Kardeş hazır uyumuşlarken ben biraz sesli okuyayım demiş kitabı.
Aziz Sıddık kardeşlerimi okurken(bu kardeşimiz biraz peltek konuşur) Aziz Sıddık Fıstık kardeşlerim gibi bir ses duymuşlar.İki vakıf uyanmış sesi duyunca ve hala beş senedir o espri gundemdedir

**
azıız ceylan abıden hatıralar
Bir meseleden dolayı Ceylân’ın canı sıkılınca, Üstad gönlünü almak için iltifat ederek, “Ceylân, size malta eriği alacağım” deyince, Ceylân, “Üstadım, gönlümüzü mü alıyorsun, yoksa yeni dünya mı alıyorsun?” diyerek mukabele etmiş.

**
l96l yazında Nur talebeleriyle birlikte Ceylân Çalışkan’ı birinci şubede nezarete koymuşlardı. Hadisede mühim bir unsur olan Said Özdemir, elindeki içinde Nur’un matbaa klişeleri, formaları da çantasıyla birlikte, fırsatını bulup firar etmişti. Yirmi üç gün kadar Nur talebeleri nezarette kalınca Ceylân Çalışkan şu mısraları yazmıştı:

“Ağustos’un dördüncü haftası

“Said ve çantası

“Birinci şubeden bırakıp kaçtı

“Başımıza sevaplı belâlar açtı.”

Bu şiiri eline alıp okuyan Birinci Şube Müdürü, “Bunu kim yazdı?” diye sormuştu. “İçinizden en eski kimse onunla konuşalım” diyen Birinci Şube Müdürü Muzaffer Yılmaz’a Ceylân Çalışkan, “Eskilere itibar olsa, bit pazarına nur yağardı” diye şaka yapmıştı.

**
bir gün izmir de. dershanede...
o gün final vardı ve mutlaka geç kalmaması gerekiyordu.... namazı kılıp tesbihatı yolda yapmaya karar verdi hızlıca çıktı hemen minübüse bindi ...
"abi bir kişi alırmısın?"
şöför "olmaz hocam"..
bizim ki" abi alsana bizim istiğna düsturumuz var"
şöför "almam hocam " neyse bu münazara uzuyor. Bizim kardeş bende bir tıhaflık var diyor ama neyse okula geliyor 9 eylül okul ikiye ayrılıyor onu görünce ne oldu Allah'ım diyor bana derken merdivenlerden çıkarken camlı olan merdivenlerden kendine bakıyor ve kafasında takke....

**
Kalabalık derste bizde kanepe 4 kişiliktir, Küçük bir çocuk 8 yaşılarında derse gelmiş kanepenin köşesine konmuş..gelen bir abi oturur .bir abi + bir abi+bir abi daha olunca sıkıştılar.Çocukta epey sıkıştı..Abi ders arası lavaboya kalkınca Cocuk Bağırmasınmı ..OH BE GİTTİ Oh be .....

**
Bir abimizden dinlemiştim:
Rahmetli Birinci abi Namazı vaktinde kılma konusunda çok hassasmış..İkindi namazına az bir süre kala Abimiz abdest alırken Birinci ağabeyde abdesthaneye gelir.Derki: "Maşallah kardeş, nur talebesi işte böyle olmalı, ezan okunmadan namaz hazırlığını yapmalı"..
Ben suskun suskun abdesthaneden hızlıca çıktım,
ahh Birinci ağabey.bilseydinki Ben Öğleyi yetiştirmeye çalışıyorum

**
Babamın dükkanının orda akşamları hep böyle kağıt toplayan küçük çocuklar gelir...
bigün babam semih adında kağıt,karton toplamada babasına yardım eden ,7 yaşlarında küçük ,ufak tefek bi çocuk çağırdı ...
__semih..gel bakim buraya ..İslamın Şartı kaçtır???
semih:
__5 tanedir...
babam:
__say bakalım ...
semih:
__1,2,3,4,5
deyince halimizi düşünün artık :))

**
2002 senesinde ilk defa urfaya mevlide katıldım. mevlitten önce bizi misafir eden abiler ders yaparken sohbetin bir yerinde Cennet ehli için sırat köprüsüsünün ne kadar geniş ve güvenli olduğunu anlatmak için "gidiş dönüş gibidir" dedi.
o sırada sohbeti dinleyen8 yaşlarında bir çocuk dediki
- abi oranın dönüşü yok ki.
abi bir an durdu ve haklısın dedi.
demek çocuk can kulağıyla sohbeti dinliyordu

**
bir gün ders okunurken biri uyur..
dersi okuyan abinin yanında bir âmâ abimiz de dersi kabartma harflerle takip eder..
derken elektrik kesilir her taraf karanlık olur..
derse o âmâ abi kabartma harflerle devam eder...
hani derste uyuyan vardı ya o da uyanır...
bakar her taraf kapkaranlık ama ders devam ediyor..
bağırır: ''GÖREMİYORUUUM KÖR OLDUUUM''

**
çok eskilerde kalan bir hatıra. Adalet partis mi-milli selamet mi tartışmalrı sürerken, ankara otogarında iki grup genç karşılalır. birileri nurcudur, ve diger gençlerle tanışmak isterler. diger gençler bunların nurcu olduğunu anlar ve konuyu siyasete getirirler.
"biz de risale okuyoruz ama sizin gibi AP yi desteklemiyoruz." deyince bizimkiler de
"siz hangi risalede MSP nin destekleneceğini okudunuz" sorusunu sorunca kem küm etmeye başlamışlar.
Bizimkiler "tamam hangi risalede olduğunu söyleme. bize hangi risaleyi okuduğunu söyle" diye sorunca, o da:
"lambalar la yeni lugat" cevabını vermiş.
Tartışmanınn devamını siz getirin artık.
 
Üst