ve bihi nesteinu
Bizleri azçok tanıyanlar bilir bir şey demek istedikmi açıkça deriz ve sonuna kadar arkasında dururuz, yeterki doğru olsun, doğruluğunuda kur'an ve sünnet mihenginden alsın yani şer-i ve mesleki emir ve yasaklar ölçüsünde olsun..
Bu dersin maalesef kasdettiğiniz makam ile ilgisi yok, bir mürşidden, risale-i nur dairesindeki saffı evvel olanlardan fenafilihvanın yaşanabilmesi için gerekli olan mürşidden bahsediyoruz..
Bunun içinde mesleğin kurucusu olan bediüzzaman r.a alimmiydi, mürşidmiydi, diye kardeşlerimizin ne anlayıp ne tatbik ettiklerini derse açtık, ifadelerimizde bahsettiğiniz hitaba mazhar olacak manalar olmasa gerek, o yazdığımız derslerde risale-i nurdan dı, ONLAR KANUNDUR ADETULLAHTA, ister birileri kabul etsin ister etmesin, kanun değişmez, zira sünnetullahtır..
şimdi sizden ricamız kendi anlamanız ile her dersin hududlarını çizmeyi bırakıp müsaade etmeniz olur..
Burda şer-i ve mesleki esaslar dışına çıkılmadığı müddetce yazmak serbest olsa gerek, zira formun adı RİSALEFORMU, eger sadece BİR GURUBA HİZMET için açtı iseniz burayı ismini değiştirip.........CEMAATİ, VEYA .................GURUBU , gibi bir ifade ile belirtirseniz, bizlerde ,has ve hususi olan dairelere girip yazmayız şimdiye kadarda o tür yerlere yazmamışız..
şidi dersimizi tekrar yazıyoruz ve silinmemesini rica ediyoruz görevli kardeşimizden..!!
evet heppimiz üzüm yeriz fakat, Bizler ÜZÜMÜ SAPI İLE TANIYORUZ NE YAPALIM..!!
Allah üzüm salkımlarını kuru üzüm çubuğuna takarak yaratıyor..!!
.....................................
ve bihi nesteinu
Bu Kardeşiniz hem elektrikçidir hemde avrupada elektroteknik eğitimi almıştır..
Hiç bir yerde bağlantısı olmayan bir tesisat göremedim, her biri belirli bağlantılar ile ana kaynağa bağlanır ve ordan nur alır..Evinizdeki elektrik le ışık saöan lambalara bakın..
Yani evinizi aydınlatan lambaların açıktan görünmesede, KENDİ KENDİNE NURLANIYOR GÖRÜNSEDE,O LAMBALAR NUR VERMEDEN EVVEL TESİSATLAR İLE HATLAR İLE BİR ANA MENBAA KADAR BAĞLAR İLE BALIDIR, velevki siz görmesenizde, görünmemesi yok doluğuna delil değilde, sanatkarın sanatını nasıl icra ettiğine delil olur..
üstad r.a hın verdiği elektirik misaline bakalım ne ders vermiş hemde sözlerde hemde 24. söz gibi bir derste:
..Meselâ:
Nasılki bir saray bulunsa, büyük bir dairesinde büyük bir elektrik lâmbası bulunur. O elektrikten teşa'ub etmiş ve onunla bağlı küçük küçük elektrikler, küçük menzillere taksim edilmiş. Şimdi birisi o büyük elektrik lâmbasının düğmesini çevirip ziyayı kapatsa, bütün menziller derin bir karanlık içine ve bir vahşete düşer.
Ve başka sarayda büyük elektrik lâmbasıyla merbut olmayan küçük elektrik lâmbaları, her menzilde bulunuyor. O saray sahibi büyük elektrik lâmbasının düğmesini çevirerek kapatsa, sair menzillerde ışıklar bulunabilir. Onunla işini görebilir, hırsızlar istifade edemezler.
İşte ey nefsim! Birinci saray, bir müslümandır. Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm, onun kalbinde o büyük elektrik lâmbasıdır. Eğer onu unutsa, el'iyazü billah kalbinden onu çıkarsa, hiçbir peygamberi daha kabul edemez. Belki hiçbir kemalâtın yeri ruhunda kalamaz, hattâ Rabbini de tanımaz.
Mahiyetindeki bütün menziller ve latifeler, karanlığa düşer ve kalbinde müdhiş bir tahribat ve vahşet oluyor. Acaba bu tahribat ve vahşete mukabil hangi şeyi kazanıp ünsiyet edebilirsin? Hangi menfaati bulup o tahribat zararını onunla tamir edersin?
Halbuki ecnebiler, o ikinci saraya benzerler ki, Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm'ın nurunu kalblerinden çıkarsalar da, kendilerince bazı nurlar kalabilir veya kalabilir zannederler. Onlarınmanevî kemalât-ı ahlâkiyelerine medar olacak Hazret-i Musa ve İsa Aleyhimesselâm'a bir nevi imanları ve Hâlıklarına bir çeşit itikadları kalabilir.
(24-s,öz 5.dal)
..O Hâkim-i Zîşan bu kasrı, şu mezkûr maksadlar için bina etmiştir. Şu maksadların husulü ise, iki şeye mütevakkıftır:
Birisi:Şu gördüğümüz ve nutkunu işittiğimiz üstadın vücududur. Çünki o bulunmazsa, bütün maksadlar beyhude olur. Çünki anlaşılmaz bir kitab, muallimsiz olsa; manasız bir kâğıttan ibaret kalır.
İkincisi: Ahali, o üstadın sözünü kabul edip dinlemesidir. Demek, vücud-u üstad vücud-u kasrın dâîsidir ve ahalinin istimaı, kasrın bekasına sebebdir. Öyle ise denilebilir ki: Şu üstad olmasaydı, o Melik-i Zîşan şu kasrı bina etmezdi. Hem yine denilebilir ki: O üstadın talimatını ahali dinlemedikleri vakit, elbette o kasr tebdil ve tahvil edilecek.
(11.Söz)
..Şimdi soruyoruz,
varis-i nebi r.a ne demektir ?
varisler ESERE SADIK KALARAK,KAYNAĞI BOZMADAN TAHRİF ETMEDEN vazifesi EDA EDER, peki varis nedir ? ..
her yüzyılda bir varisi nebi gelir diye olan rivayetleri nasıl anlayacaz ?
velilerin, alimlerin, gizli birer kutub olan nur talebelerinin, benim vekilim, aynım oldu diye hitablara mazhar olanlar, dairemizde ne vazife görmekteler..?