Bu gün Bediüzzaman Said Nursinin vefatının 50. yıl dönümüdür

Ali Said

Well-known member
Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerini rahmetle anıyoruz.

said_nursi.jpg



HZ.BEDİÜZZAMAN GÖÇTÜ

Tabutun Hakk’a yürüdüğü an
Nasıl yıkılmadı şu koca cihan
Ağla ey gözüm, ey ciğerim yan
Bir karanlık oldu, sanki zaman göçtü
Bu dünyadan Hz.Bediüzzaman göçtü

Cihâdın âleme bir destan oldu
Ektiğin tohumlar hep gülistan oldu
Firâkın âleme yevm-i mâtem oldu
Bir karanlık oldu, çünkü Nuruzzaman göçtü
Ağlasın semâ ve arz, Hz.Bediüzzaman göçtü

Cümle ahbab ortak oldu kaderimize
Yalnız nurların teselli verdi bize
Kırılırken kabrin sığmadık bendimize
Mezarlarınla birlikte sanki şu cihan göçtü

Senin ismin vardı ol resûlün dilinde
Senin nurunu tutar Ebu Bekir elinde
Senin bahsin ımam-ı Ali Celcelutiyesi’nde
Bir karanlık oldu, evet Sahibüzzaman göçtü
Ağlayın ey kardeşler, Hz.Bediüzzaman göçtü

Karanlık âleme nurdan inciydi o
ınsanlık âlemine büyük bir münciydi o
Son müceddid çünkü onikinciydi o
Bir karanlık oldu ımâmüzzaman göçtü
Ağlasın bütün âsuman, Hz.Bediüzzaman göçtü

Nûrundan bahseder Hazret-i Kur’an
şahittir buna melek, hem ins hem can
Asrın imamısın sen, bu herkese ayan
Bir karanlık oldu, çünkü Garibüzzaman göçtü
Ağlasın Tullâb-ı Nur Hz.Bediüzzaman göçtü

Tevhid pınarından içtik kana kana
Yemin ettik sahibiz senin yüce davana
Bizden selam olsun o şanlı imama
Bir karanlık oldu, çünkü Feridüzzaman göçtü
Bu dünyadan Hz.Bediüzzaman göçtü

Fanî âlemden biz de göçeriz elbet
Kavuşuruz Üstâda, hem ebedî müddet
Risâle-i Nur’da zulümât kalmaz müebbet
Bir aydınlık oldu ve âlem nûra göçtü
Müjdeler vererek Hz.Bediüzzaman göçtü

Hasan ŞEN


Bediüzzaman Said Nursi, 23 Mart 1960'ta Hakk'ın rahmetine kavuştu.

Aziz ruhlarına el- Fatihâ

 

topraktoprak

Well-known member
Bediüzzaman Said Nursi, vefatının 50. yıl dönümünde anılıyorBediüzzaman Said Nursi Hazretleri, vefatının 50. yıl dönümünde Gaziantep'te düzenlenen çeşitli organizasyonlarla anılıyor. Bugün başlayan etkinlikler bir hafta boyunca sürecek. Bediüzzaman'ın vefatının 50. yılı dolayısıyla Türkiye ve dünyada birçok program yapılırken Gaziantep'teki organizasyonun çok farklı bir yeri bulunuyor. Programa, beş dernek destek veriyor.
Anma programlarla ilgili detaylı bilgi vermek amacıyla düzenlenen basın toplantısına, Bediüzzaman'ın talebelerinden, Abdullah Yeğin, Said Özdemir ve Mehmet Fırıncı da katıldı.
Organizasyon hakkında bilgi veren Gaziantep Bediüzzaman'ı Anma ve Anlama Platformu Genel Sekreteri Sadık Paksoy, Risale-i Nur'dan istifade eden bütün grupların bir araya gelerek, bu platformu kurduğunu söyledi.
Türkiye'nin yetiştirdiği büyük bir dahi ve İslam mütefekkiri olan Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri'nin vefatının üzerinden 50 yıl geçtiğini belirten Paksoy, "23 Mart 1960 tarihinde Şanlıurfa'da bir otel odasında Ramazan ayının 25. gecesi sahur vaktinde vefat eden Bediüzzaman Hazretleri, burada defnedildikten 110 gün sonra mezarından çıkarılarak bilinmeyen bir yere götürüldü. Bütün hayatını çile ve ızdırapla geçen Bediüzzaman Said Nursi, üç devri yaşayan bir mütefekkirdir; Meşrutiyet, İttihat Terakki ve Cumhuriyet." dedi.
Bediüzzaman'ın hayatından detaylar veren Paksoy, bugün 50 kadar dünya diline çevrilen Risale-i Nur eserlerinin, hemen hemen dünyanın her yerinde okunduğunu ifade etti. Bediüzzaman'ın hayatının en büyük gayesinin, insanlığın imanını kurtarmak olduğunu söyleyen Paksoy, şu ifadeleri kullandı: "Bediüzzaman Hazretleri bu maksadına ulaşmak için, her türlü çile, sürgün ve çileye katlandı. Bu vatana ve bu vatanın evlatlarına asla küsmeden çalıştı. Bu uğurda, zindanlar O'na, medrese, zehirler panzehir oldu. Biz de, Gaziantep'te sivil toplum kuruluşları ile bir vefa borcunu yerine getirmek amacıyla vefatının 50. yıldönümünde, Üstad'ı anlamak ve anlatmak amacıyla bir platform kurduk. Bu faaliyetler ile vatanımızın birlik ve beraberliğine, insanlığımızın huzur ve saadetine hizmet etmeyi amaçladık. Bütün hemşehrilerimizi 22-29 Mart 2010 arasında sürecek organizasyonumuza davet ediyoruz."
Organizasyonun gelecek yıllarda da devam edeceğini kaydeden Paksoy, çalışmaya destek veren herkese teşekkür etti. Etkinlikler, bugün Pürsefa Hanı'nda açılacak Barla-Kastamonu Sergisi'yle başlayacak. Nadide eserlerin yer alacağı sergide, Risale-i Nur'a gönül verenlerin çarpıcı hayat hikâyeleri duvarları süsleyecek. Aynı gün Pürsefa İş Hanı'nda kitap fuarı açılacak. Bir sonraki gün Necmeddin Şahiner, İhsan Atasoy, Hamdi Sağlamer ve İsmail Yazıcı, Bediüzzaman anlatacak. 24 Mart Çarşamba günü ise hafızalarda "Çantacı Necmi" şeklinde yer edinen Necmi İlgen sevenleriyle buluşacak. Daha sonraki gün ünlü bilim adamı Rotterdam İslam Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akgündüz "Bilinmeyen Bir Dahi: Bediüzzaman Said Nursi" başlıklı konferans verecek. Bediüzzaman'ın Barla yıllarının sunulduğu tiyatro ise Şehitkâmil Konferans Salonu'nda seanslar halinde gösterilecek. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Metin Karabaşoğlu, Doç. Dr. Ahmet Yıldız, Yazar Mehmet Akar'n iştirak edeceği panelde Bediüzzaman tüm yönleriyle dinleyicilere takdim edilecek. Organizasyona, Köprü-Der, Cihan-Der, Kalem-Der, Gaye-Der ve Kar-Der gibi sivil toplum örgütleri destek veriyor. Basın toplantısında, Bediüzzaman'ın talebeleri hatıralarını katılımcılarla paylaştı.
(CİHAN)
 

müdavim

Üye Sorumlusu
042.jpeg



Felillahilhamd hizmet-i Kur'aniye ve imaniyede Cenab-ı Hak rahmetiyle öyle kardeşleri bana vermiş ki; vefatım ile, o hizmet bir merkezde yapıldığına bedel, çok merkezlerde yapılacak. Benim dilim ölüm ile susturulsa; pek çok kuvvetli diller benim dilime bedel konuşacaklar, o hizmeti idame ederler. Hatta diyebilirim: Nasılki bir tane tohum toprak altına girip ölmesiyle bir sünbül hayatını netice verir; bir taneye bedel, yüz tane vazife başına geçer. Öyle de; mevtim, hayatımdan fazla o hizmete vasıta olur ümidini besliyorum!..

(Bediüzzaman Said Nursi - 29. Mektub'dan)

(Ruhu için elfatiha)
 

memluk

Hatim Sorumlusu
50 yılda 50 dilde Bediüzzaman


Yeni Şafak gazetesinde, Bediüzzaman'ın vefat yıldönümü sebebiyle başlayan yazı dizisinini birinci bölümü...


Mustafa Çalışan, Recep Yeter ve Murat Aksoy'un yazısı
Tarih: 23 Mart 1960. Urfa'daki İpek Palas Oteli'nin 3. katında, 27 numaralı odada sabaha karşı üç devir yaşamış "bahtiyar bir ihtiyar" son nefesini verir. Dünyadan geriye bir demlik, birkaç bardak, eski bir gömlek, cübbe, sarık, misvak, biraz çay ve şeker, iki kalem, kâğıt, birkaç tane kap ve on lira para bırakır.
Bir de, her harfiyle kâinat kitabını deşifre ettiği kocaman bir eser. Küllî bir eser: "Risale-i Nur Külliyatı"
***
Tarih: 27 Mayıs 1960. Vefatından sadece 65 gün sonra, Türkiye askerî darbe ile uyanır. İhtilalin kudretli komutanları, Üstad'ın naaşının askerî bir uçakla bilinmeyen bir yere naklini emreder.
Tarih 3 Ekim 2009. Başbakanı Recep Tayip Erdoğan'ın şu sözleri günlerce konuşulmuş, Türkiye'yi ayağa kaldırmış, medyada geniş yankı bulmuştur:
"Bitlis'li Said Nursi'siz bir Türkiye'nin maneviyatı noksan kalır"
50 YIL ÜSTAD'I DAHA DA BÜYÜTTÜ
Tarih 23 Mart 2010. Vefatının üzerinden tam 50 yıl geçmiştir. Ve naşının yeri hâlâ bilinmemektedir.
Kabri ortadan kaldırılarak gayesi, mefkûresi, eserleri, talebeleri ve topyekûn hizmeti de ortadan kaldırılmak istenmişti. Ama proje büyük bir başarısızlıkla sonuçlandı.
Geride bıraktığımız 50 yıl içinde, Said Nursî ve eserleri unutulup yok olmak bir yana; büyüdü, devleşti, elleri ve kollarıyla bütün dünyaya uzandı.
Ardından cemaatler oluştu. Onun öğretisini benimseyen kitleler kendi aralarında dallara ayrıldı.
Yerli ve yabancı ilim adamları onun hakkında master, doktora tezleri hazırladı. Amerikalı, İngiliz, Arap ve Avrupalı meşhur entelektüeller hakkında ciddi ve hacimli araştırmalar yaptı. Dünyanın birçok önemli üniversitesinde eserleri ders kitabı okutulmaya başladı. Hakkında enstitüler ve araştırma merkezleri kuruldu.
Yazdığı Risaleleri okusa da benimsemeyen, onun metodolojisini kendisine rehber edinmeyen pek çok dindar Türkiyeli, onun Allah rızasından başka bir amacı olmadığı fikrinde buluştu.
Öyle veya böyle, Bediüzzaman bu ülkede çok büyük ses çıkardı.
Bu yazı dizisinde, işte bu müthiş Rıza-i İlahi hareketinin hikâyesini ve köşe taşlarını bulacaksınız.
NURS'TA BAŞLAYAN HİKAYE
Hikâyenin ilk sayfası, Doğunun kuş uçmaz kervan geçmez bir köyünü resmeder. Bugün dahi ulaşmakta zorlanacağınız dağ köyü, Bitlis'in Hizan kazasındaki İsparit Nahiyesine bağlı Nurs Köyü'nden başkası değildir.
Said Nursî, bundan 133 yıl önce, 1877'de Nuriye Hanım ve Sofi Mirza Efendi'nin oğulları olarak dünyaya gelir.
İlk eğitimini ağabeyinden aldıktan sonra, köyüne sığmamaya başlayacaktır. Bitlis, Van, Mardin üçgeninde bir ilim hayatı. Ardından İstanbul, sonra sürgünler, zindanlar, zehirler, çileler, ve yokluğun ortasına neşvünema bulan Nur filizleri.
ÜÇ DEVRE TANIKLIK ETTİ
Bir yandan "Karşımda koskoca bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor. İçinde evladım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor!" diyen dertli bir gönül, diğer yanda cephede Rus'la savaşan, TBMM'de bildiri yayınlayan bir sivil direnişçi. Öte yandan padişahının konuğu olarak Barbaros Zırhlısı ile Selanik'e, oradan da trenle Kosova'ya giden ve projelerini sunan eden bir idealist.
Bir yandan Sultanahmet Meydanı'nda, Selanik Hürriyet Meydanı'nda, Şam'daki Emevi Cami'nde on binlere hitap eden, kitleleri harekete geçiren bir din adamı, diğer yandan kendisine teklif edilen konakları, maaşları, üunvanları elinin tersiyle itip köşesine çekilen bir garip hoca.
Osmanlı'ya, Meşrutiyet'e ve Cumhuriyet'e tanıklık eden, her devirde fikirlerini açık yüreklilikle haykırmaktan, haykırmakla kalmayıp hayata geçirmekten çekinmeyen gerçek bir aktivist.
"Sürgün" gönderildiği Barla'da "yaz kardeşim" diyerek ilk Nur Risalesini yazdıran, yazdıklarıyla iman hizmetini kalpten kalbe aşılayan "rehber" bir adam. En zor zamanlarda en güzel ürünlerini ortaya çıkaran, kibrit kutularına yazılmış risalelerin parmaklıklar ardından sızdırıldığı "delice" teşebbüslerin başını çeken bir adam.
Nüfustaki adı Muhammed Said Okur. Nam-i diğer Seyda. Bediüzzaman Said Nursî.
 

memluk

Hatim Sorumlusu
Ben cemiyetin iman selameti yolunda dünyamı da, ahiretimi de feda ettim.
Gözümde ne Cennet sevdası var, ne de Cehennem korkusu.
Cemiyetin, yirmi beş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil,
bin Said feda olsun. Kur’an’ımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa, Cennet’i de istemem;
orası da bana zindan olur.


bu nasıl iman ALLAHIM nasıl merhametki kendini feda etmiş
rabbim ebeden razı ol Said Nursi kulundan
 

memluk

Hatim Sorumlusu
Aziz Üstadım

Aziz Üstadım benim,seni çok üzmüşler

Eritmişler mum gibi,imbiklerden süzmüşler

Karakollar,hapisler olmuş sana hep durak

Sensiz gönlüm hüzünlü,sensiz ömrüm hep çorak.

İman ilmini verdin,Kur'an'dan ders alarak.

Enbüyük hizmet ettin,bu vatan da kalarak.

&&&&&&&&

Katı kalpler kasveti bırakıp nura gelsin.

Cemiyet aydınlansın aydınlık nura gelsin.

Sensin seni gönüller artık kıymetin bilsin.

Neşroldukca nurların naşirlerin sevinsin.

Affet bizi Üstadım seni çok seviyoruz.

Artık kadri kıymetin bizlerde biliyoruz
 
Üst