Bismillâhirrahmânirrahîm,
Birinci cümlede; aklının mukayese etmesi gerektiği; eğer muakayese etse yarına senedinin olmadığını anlayacağını; ama akılın, nefsin tesiri hasebiyle mukayeseyi yapamadığından mağlub olduğunu anlıyoruz.
Bu cümlede insanda vehim duygusunun çokça çalıştığını;
siyah bir bulut gibi, akıl ve kalbin hakikati görmesini engellediğini görüyoruz.
Gözünün önünde hergün binlerce cenazeyi gördüğü halde;
sanki görmemiş gibi kendisinin daimi yaşayacağını sanması vehimdir; vehimden gelen bir aldanıştır.
[Birinci ikaz]
Ey bedbaht nefsim! Acaba ömrün ebedî midir! Hiç kat'î senedin var mı ki, gelecek seneye belki yarına kadar kalacaksın. Sana usanç veren, tevehhüm-i ebediyettir.
Ey bedbaht nefsim! Acaba ömrün ebedî midir! Hiç kat'î senedin var mı ki, gelecek seneye belki yarına kadar kalacaksın. Sana usanç veren, tevehhüm-i ebediyettir.
Birinci cümlede; aklının mukayese etmesi gerektiği; eğer muakayese etse yarına senedinin olmadığını anlayacağını; ama akılın, nefsin tesiri hasebiyle mukayeseyi yapamadığından mağlub olduğunu anlıyoruz.
Sana usanç veren, tevehhüm-i ebediyettir.
Bu cümlede insanda vehim duygusunun çokça çalıştığını;
siyah bir bulut gibi, akıl ve kalbin hakikati görmesini engellediğini görüyoruz.
Gözünün önünde hergün binlerce cenazeyi gördüğü halde;
sanki görmemiş gibi kendisinin daimi yaşayacağını sanması vehimdir; vehimden gelen bir aldanıştır.
Sana usanç veren, tevehhüm-i ebediyettir. Keyf için, ebedî dünyada kalacak gibi nazlanıyorsun. Eğer anlasa idin ki, ömrün azdır hem faidesiz gidiyor. Elbette onun yirmidörtten birisini, hakikî bir hayat-ı ebediyenin saadetine medar olacak bir güzel ve hoş ve rahat ve rahmet bir hizmete sarfetmek; usanmak şöyle dursun, belki ciddî bir iştiyak ve hoş bir zevki tahrike sebeb olur.
el Fatiha