Bismillâhirrahmânirrahîm,
İleri yaşlarda, dünyaca makamı yuksek bir adamdır Üstada diyen;
Evet, fitnenin ustadı şeytandır.
Bu manalarla itiraz, şeytanın niyetinde vardır; ama insan, aklen değil nefsen tenbellik ve usanmak cihetinde, buna taraftar olduğundan, kabul eder; çoğu kendini mazur görmek için türlü türlü bahaneler uretirler. İşim çok, çok çalışyorum, yoruluyorum, çalışmakda ibadettir gibi yaklaşımları, hissiyatlarına itaat eden akıllarıyla yapar.
Evet, o sözü şeytan ders verdi; nefs-i emmare taraftar oldu, istedi; akıl kelimeleri buldu; dil de tercüman oldu.
إِنَّ الصَّلاَةَ كَانَتْ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ كِتَابًا مَّوْقُوتًا
Şüphesiz namaz, müminler üzerine belli vakitler için farz olarak yazılmıştır. (Nisâ Sûresi: 103.)
Bir zaman sinnen, cismen, rütbeten büyük bir âdem bana dedi:
İleri yaşlarda, dünyaca makamı yuksek bir adamdır Üstada diyen;
Namaz iyidir. Fakat hergün hergün beşer defa kılmak çoktur. Bitmediğinden usanç veriyor. O zâtın o sözünden hayli zaman geçtikten sonra, nefsimi dinledim. İşittim ki, aynı sözleri söylüyor ve ona baktım gördüm ki; tenbellik kulağıyla şeytandan aynı dersi alıyor.
Evet, fitnenin ustadı şeytandır.
Nefs-i emmaremiz ise şeytanın dersini dinler bir özelliktedir. Bilmeliyiz ki, bizdeki nefs-i emmare her an şeytanın dersini dinler ve kabul eder.
O yaşı makamı büyük adam ne demişti; namaz iyidir fakat hergün hergün beşer defa kılmak çoktur, bitmediğinden usanç veriyor. Hergün beş defa namaz kılmak; kalbe, ruha, cisme ve sair latifeler ağır değil, hafif olduğu halde; namaz iyidir dedikden sonra beş dafa kılmak çoktur demek; Allah ve resulunun emir ve takdirini tenkid etmek, beğenmemek, itiraz etmek gibi manalara çıkar.Nefis, kabulünü; hissi tarafdarlık olarak gösterir. Eğer iman ve şuur zayıf ise; kalb nefse mağlub olur, en birinci yardımcısı olan aklı, nefse kaptırır.
Akıl ise kim güçlü ise ona tâbî çalışır. Nefs güçlü ise nefse tâbî çalışır; kalb güçlü ise kalbe tâbî olarak çalışır.
Kalbin ciddi elamanlarından biri hayal dairesidir. Hayal dairesi de akıl gibi, kim güçlü ise ona tâbî olarak çalışır.
Bu manalarla itiraz, şeytanın niyetinde vardır; ama insan, aklen değil nefsen tenbellik ve usanmak cihetinde, buna taraftar olduğundan, kabul eder; çoğu kendini mazur görmek için türlü türlü bahaneler uretirler. İşim çok, çok çalışyorum, yoruluyorum, çalışmakda ibadettir gibi yaklaşımları, hissiyatlarına itaat eden akıllarıyla yapar.
O vakit anladım: O zât o sözü, bütün nüfus-ı emmarenin namına söylemiş gibidir veya söylettirilmiştir.
Evet, o sözü şeytan ders verdi; nefs-i emmare taraftar oldu, istedi; akıl kelimeleri buldu; dil de tercüman oldu.
el Fatiha