Açıklamalı - 12. MEKTUB- 2. Sual -Şeytanın ve şerlerin yaratılış hikmeti

Ukbaa

Well-known member
Bismillâhirrahmânirrahîm

Elhamdülillâhi rabbil âlemîn velâkibetülil müttekîn vessalêtü vessalêmü alê seyyidine Muhammedivve alê êlihi vesahbihi ecmain,alê rasulüne salevât

12. MEKTUB

İKİNCİ SUALİNİZ

Şeytanların halkı ve icadı ne içindir?
Cenâb-ı Hak şeytanı ve şerleri halk etmiş; hikmeti nedir?
Şerrin halkı şerdir, kabîhin halkı kabîhtir.

Elcevap: Hâşâ, halk-ı şer, şer değil; belki kesb-i şer, şerdir.

Evet demek ki şer olan bir şeyin yaratılması kötü değildir.
Esas şer olan kötü olan fiili işlemektir.
Dünyada hiç bir kötülük olmasa idi, daha iyi değil miydi?
Her şey hayır olsaydı,
Her şey güzel olsaydı,
Hastalıklar musibetler, kan dökülmeler hiçbir şey olmasa idi,
İnsanlar melek gibi olsa idi.
Daha iyi değil miydi sual edilebilir.

Bir kere yüce yaratıcı çeşitli alemler yaratıyor.
Şerli olayları hiç bilmeyen,
Hiç suç islemeyen varlıklarda var. Melekler gibi…
Ama her şey zıddıyla bilinir.
Bir tarafta günahlar
Ve bir tarafı sevaplarla çevrili olan insana apayrı bir değer veriyor.
Bakara suresinde meleklerin insanlara secde etmesini
İnsanın kıymetini ifade için Cenab-ı Hak emrediyor.

Üstad İşaratül İcaz’da şöyle buyuruyor;
Ve keza, Cenab-ı Hak hayr-ı mahz olarak melâikeyi yaratmıştır,
şerr-i mahz olarak da şeytanı yaratmıştır,
hayır ve şerden mahrum olarak behaim ve hayvanatı halketmiştir.

Hikmetin iktizasına göre, hayır ve şerre kadir ve câmi' olarak
dördüncü kısmı teşkil eden beşerin yaratılması da lâzımdır ki;
beşerin şeheviye ve gazabiye kuvvetleri kuvve-i akliyesine münkad ve mağlub olursa,
beşer mücahedesinden dolayı melâikeye tefevvuk eder.
Aksi halde, hayvanattan daha aşağı olur; çünkü özrü yoktur.
beşerin mücadelesi onu melaikeden de üstün kılar.

Çünkü, halk ve icad bütün netâice bakar.

Bir şeyin yaratılısında hayır ve şer olması o şeyin sonuçlarına bağlıdır.
Yani mesela elektriğin icadını düşünün,
Elektrik çarpıp ölen bir çok insan vardır.
Demek ki kötü oldu diyebilirsiniz.
Ama elektriğin bütün fayda ve zararları göz önüne alınıp ölçülürse
O zaman hayır mı şer mi diye karar verilir.

Hakeza yağmur hayır mı yoksa şer midir?
İnsanın yaratılması hayır mıdır şer midir?
İlaçların icadı hayır mıdır şer midir?
Diye sualler çoğaltılabilir.
Halbuki birde burada KESB denen bir hadise var.
Sen antibiyotik kullandın, fayda gördün.
Başkası antibiyotik kullandı, zarar gördü.
Bunlara kesb diyoruz.
Yani kişinin özel teması, özel münasebeti
Bu özel münasebet genel sonucu etkilemez mi?
Etkiler tabi
Ama genel sonucun yerine geçmez.

Kesb, hususî bir mübaşeret olduğu için, hususî netâice bakar.
Meselâ, yağmurun gelmesinin binlerle neticeleri var; bütünü de güzeldir.
Sû-i ihtiyarıyla bazıları yağmurdan zarar görse,
“Yağmurun icadı rahmet değildir” diyemez,
“Yağmurun halkı serdir” diye hükmedemez.
Belki sû-i ihtiyarıyla ve kesbiyle onun hakkında şer oldu.

Evet bu bakımdan Üstad yağmur neticesini veriyor.
Yağmurun binlerce neticesi vardır ve hepsi de güzeldir.
Bu durumda birisi kendi tedbirsizliği sonucu yağmurdan zarar görse,
Yağmur rahmet değildir diyemez.
Yağmurun yaratılması şer oldu diye bir sonuç çıkartamaz.
Aksine kendi yanlış hareketim yüzünden ben yağmurdan zarar gördüm diyebilir.
Kişisel münasebeti yüzünden…

Hem ateşin halkında çok faideler var; bütünü de hayırdır.
Fakat bazıları, sû-i kesbiyle=kendi yanlış hareketleri sebebiyle,
sû-i istimaliyle=yanlış temas sonucu ateşten zarar görse, “Ateşin halkı şerdir” diyemez.
Çünkü, ateş yalnız onu yakmak için yaratılmamış.
Belki o, kendi sû-i ihtiyarıyla, yemeğini pişiren ateşe elini soktu
ve o hizmetkârını(yani ateşi ) kendine düşman etti.

Sonuç olarak çok faydaları olan birşey için biraz zarara katlanılır.
Az bir zarar o faydalar için tolere edilir.
Ama azda olsa hiç zarar görmeyelim denilirse
Çok faydaları olacak bir is bu yüzden terk edilirse
Çok faydaları islerden kaçınılırsa daha çok zarar görülür.
Az zarardan kaçarken çok zarar görülebilir.

Elhasıl: Hayr-i kesir için şerr-i kalil kabul edilir
Eğer şerr-i kalil olmamak için, hayr-i kesiri intaç eden bir ser, terk edilse,
o vakit şerr-i kesir irtikâp edilmiş olur.
Meselâ, cihada asker sevk etmekte,
elbette bazı cüz’î ve maddî ve bedenî zarar ve ser olur.
Fakat o cihadda hayr-i kesir var ki, Islâm, küffârın istilâsından kurtulur.

Evet savaş örneği durumu en güzel şekilde özetleyen örnek
Mesela savaşa katılınca muhakkak çeşitli zararlar görülür.
Devletin milletin bir zararı olur.
Maddi bir zarar vardır.
İnsan kaybı vardır sonunda hatta manevi…
Ve hakeza
Ama o savaşın sonunda öyle büyük bir hayır vardır ki
Müslümanlar başka bir milletin istilasından kurtulmuşlardır.
Düşünsenize düşman gelip kapıya dayanmış.
Biz savaşmayalım, burada insan olur, maddi zararımız olur dersek
Büsbütün düşmanın eline geçer memleket.
Ve daha büyük tehlikelerle karşı karşıya geliriz. Hafizanallah
Ama savaşa girilirse o savaşın sonunda milletin düşman istilasından kurtulması
çok büyük bir ihsan ve berekettir.

Eğer o şerr-i kalil için cihad terk edilse,
o vakit hayr-i kesir gittikten sonra, şerr-i kesir gelir. O ayn-i zulümdür.
Hem meselâ, kangren olmuş ve kesilmesi
lâzim gelen bir parmağın kesilmesi hayırdır, iyidir.
Halbuki zâhiren bir serdir. Parmak kesilmezse el kesilir, şerr-i kesir olur.

Yine müthiş örnekler daha…
Hayatımızdaki hizmetlerimize de böyle bakabiliriz.
Hizmet etmeyince bütün vaktimizi kendimize ayırsak, istirahat etsek,
bütün paramızı kendimize ayırsak yaşadığımızı ve yaşacağımızı zannedebiliriz.
Ama buda bir cihadın yapılması, gereken bir himmetin terk edilmesi,
bundan doğacak zararlar çok daha fazladır.
Bizim rahatımızdan elden gider, maddi imkanlarımız kesilir.
Çok büyük zararlar görebiliriz.
Hem hayır ve bereketten oluruz.
Hem ayrıca zarar görürüz.

Yine Üstad misal vermeye devam ediyor
Bu misaller zor anlaşılır konuların kolayca anlaşılmasına vesile oluyor
Kangren örneğini veriyor.
Parmak kesilmezse sonunda el kesilir ki bu çok daha kötü olur.
İşte şeytanların , musibetlerin vs yaratılmaları şer değildir, çirkin değildir.
Çünkü onlar bir çok önemli ve hayırlı sonuçlara vesiledir.
İnsandaki istidatların inkişafına ve imanı kamile ulaşması için bir vasıtadır.

Başka yerde de verdiği bir misal vardır Üstadın,diyor ki
Atmaca kuşu serçeye musallat olur,
Serçenin uçma kabiliyetini kaçma meleksini geliştirir diyor.
Hayatımızda bir çok sıkıntılar ayni şekilde…
Bizi pişirirler, olgunlaştırırlar.
Ve daha olgun daha iyi düşünebilen tecrübeli
Ve kamil insan olma yolunda bizi geliştirirler.
Ama bi çok insan vardır ki hiç zorluk yaşamamış.
O hamlığın verdiği sıkıntıyı ömür boyu yaşarlar.

Yine misal veriyor Üstad
Meleklere şeytanlar musallat olmadığı için
Meleklerde manevi yükselmede yoktur, makamları sabittir, ilerleme olmaz.
Keza hayvanlara da şeytanlar musallat olmadığı için mertebeleri nakistir.
İnsanlarda ise yükselişinde düşüşünde sonsuz basamakları var.
Nemrutlardan firavunlardan tutun enbiyaya kadar
Makamlar ve gayet uzun mesafeler var diyor Üstad.

Âlem-i insaniyette ise, merâtib-i terakkiyat ve tedenniyat, nihayetsizdir;
Nemrutlardan, Firavunlardan tut, tâ siddikîn-i evliya ve enbiyaya kadar
gayet uzun bir mesafe-i terakki var.

İşte, kömür gibi olan ervâh-i sâfileyi, elmas gibi olan
ervâh-i âliyeden temyiz ve tefrik için, şeytanların hilkatiyle
ve sırr-i teklif ve ba’s-i enbiya ile, bir meydan-i imtihan
ve tecrübe ve cihad ve müsabaka açılmış.

Eğer mücahede ve müsabaka olmasaydı,
maden-i insaniyetteki elmas ve kömür hükmünde olan istidatlar beraber kalacaktı.

Âlâ-yi illiyyîndeki Ebu Bekr-i Siddik’in ruhu,
esfel-i sâfilîndeki Ebu Cehil’in ruhuyla bir seviyede kalacaktı.

Bi yandan şeytanlar yaratılmış, bi yandan din teklif edilmiş.
Nasıl ki ateş, altının arınması için, ateş ile akkor seviyesine getirilir.
Kirinden pasından arındırılır, saflaşır.
Böyle kimyasal tepkimelere sebep olan ateş yakıcıdır, işkencedir
Ama arınmaya vesiledir.

Demek, şeyâtin ve şerlerin yaratılması, büyük ve küllî neticeye baktığı için,
icadlari şer değil, çirkin değil.
Belki, sû-i istimâlâttan ve kesb denilen mübaseret-i hususiyeden gelen serler,
çirkinlikler, kesb-i insana aittir; icad-i Ilâhiye ait değildir.

Eğer bu mücadele olmasaydı insanın madenindeki elmas
Ve kömür hükmündeki istidatlar beraber kalacaktı.
Madenler hem bir birinden ayrılamayacak hem saflaşmayacaklardı.

Halbuki Cenab-ı Hak insanlara bir yükselme meydanı açmış.
Bunu sağlamak içinde musibetleri,
Hayatımızdaki zıtları( hayır ser hadiseleri) vesile etmiş.
Demek ki şeytanların yaratılışları büyük ve külli neticelere baktıkları için
Onların icatları şer değil, aksine kesb den doğan çirkinlikler insana aittirler.
Allah’ın yaratmasında bir çirkinlik yoktur.
Cenab-ı Hak asidi yaratmıştır ateşi yaratmıştır.
Yanlış kullanırsanız bunlardan zarar görürsünüz diye
Benzer misalleri verdi Üstad.

Subhâneke lâ ilmelene illema allemtene inneke entel alîmul hakîm ve ahiru de’vehüm enilhamdülillahi rabbil âlemin

21.30’da sohbet kanalında işlenen derstir.
Muhabbet-i Bakiye
 

FaKiR

Meþveret Bþk.
Cevap: Açıklamalı - 12. MEKTUB- 2. Sual -Şeytanın ve şerlerin yaratılış hik

Şeytanın yaratılışı cebrî olmasına karşılık, şeytanın şeytanlaşması kendi irade ve hatasıyla olmuştur. Zira Allah'ın secde emrini dinlemeyip isyan etmiş, daha sonra da bu temerrüdünü hep sürdürmüştür.

Cok muthis örnekler sunulmus..Allah ebeden razi olsun..
 
Üst