Ayetleri Yorumlamada Temel İlkeler

genc_kalem

Okumak,Yaþamaktýr
Ayetleri Yorumlamada Temel İlkeler


ayetelKursi2.jpg


TEFSİR YAPMANIN (AYETLERİ YORUMLAMANIN) TEMEL İLKELERİ

1- Ayetin, Kur’an’ın bütünlüğündeki temel akideye (iman esaslarına) uygun yorumlanması gerekir. Bu nedenle yorumlama faaliyetlerinde bulunan kişinin İslam’ın ana ilkelerini, Kur’an’ın mesajını, peygamberin hayata bakış açısını ve müslüman olmanın sorumluluklarını iyi bilmesi ve bu tutarlılık içerisinde yorumlama yapması gerekir.

2- Nüzul (iniş) sebebinin bilinmesi gerekir. Ayetin hangi olay üzerine, ne zaman, hangi dönemde (Mekke, Medine, fetih öncesi ve sonrası gibi) indiğinin iyi tespit edilmesi, ayetin indiği ortamdaki sosyal şartların, sağlam rivayetler ve gerçekçi tarihi vesikalarla iyi belirlenmesi gerekir.

3- Vahye muhatap olan ilk neslin, başta peygamberimizin, sonra sahabelerin, daha sonra tabiindeki bazı alimlerin ve en sonunda geçmişteki ve günümüzdeki alimlerin ayetlere getirdikleri yorumlarının dikkate alınması gerekir.

4- Ayetin, kendisinden önceki (siyak) ve kendisinden sonraki (sibak) ayetlerle bir konu bütünlüğü içerisinde değerlendirilmesi gerekir.

5- Aynı konuyla ilgili Kur’an’daki diğer ayetlerin hüküm ve mesajlarının da dikkate alınarak yorumlanması gerekir.

6- Ayetlerin; kendi içerisinde tutarsız, akla ve mantığa aykırı, ilimsel temele dayanmayan teori, düşünce ve yargılardan uzak, önyargısız bir şekilde yorumlanması gerekir.

7- Ayetleri oluşturan kelime ve kavramların, vahyin ilk muhatap olduğu Arap toplumunda ve değişik toplumlarda nasıl algılandığı ve tarih içerisindeki seyrinin ne doğrultuda olduğu iyi tespit edilmeli. Bu doğrultuda içeriklerinin Kur’an perspektifine uygun olarak doldurulması ve bu tutarlılık içerisinde ayetin yaşanılan çağa ve kişiye ulaşan mesajının iyi kavranması gerekir. Vahyi mesajı güncelleştirirken, kavramları bağlamlarından koparmamaya ve asıl anlamından uzaklaşmamaya dikkat edilmelidir.

8- Yorumlama yapılacak metin olan K.Kerim’in, herhangi bir beşer mahsulü olmadığı, eksiklikten münezzeh olan Allah’ın sözü olduğu gerçeği hiçbir zaman gözardı edilmemelidir. Bu nedenle Allah’ın kelamını, samimiyetten uzak, sorgulama ve eleştirme gibi nefsani endişelerle okumaya çalışan kimse onu kesinlikle anlayamaz. Kur’an’ın, ancak samimi bir imanla kendisine yaklaşan muhatapları için bir yol gösterici olduğu unutulmamalıdır.

9- K.Kerim, kendisine özgü üslubu olan bir kitaptır. Dolayısıyla bu üslup içerisinde okunursa gerektiği gibi anlaşılır. (Bir roman veya hikaye kitabı okur gibi tekdüze bir mantıkla okunmamalıdır.)

10- Kur’an, hayatın dışındaki konulardan bahsetmeyen hayatın merkezinde bulunan hayati bir kitaptır. Evrenin odak noktası olan insanın yaratılış vazifesini olağan, hayati boyutlarıyla, kainat ve hadisat ayetlerine dikkat çekerek örneklerle ve en açık bir şekilde anlatır.

11- Kur’an; diğer kaynakları (rivayetleri, menkıbeleri, gelenekleri, örf ve adetleri) belirleyen, şekillendiren ve sınırlandıran birinci dereceden temel kaynaktır. Çünkü doğruluğunda şüphe bulunmayan yüce Allah’ın bizzat kendisinin koruma altına aldığı sözüdür. Bu gerçek gözardı edilerek , diğer kaynaklar tarafından belirlenen, şekillendirilen, sınırlandırılan ve ikinci plana itilen bir söz haline getirilirse yok sayılmış olur. Sonuçta ortaya çıkan yorumlar ise islami düşünceden uzak, birçok çelişkiyi ve şüpheyi içinde barındıran sığ bir düşünce olarak kalır. Bu yüzden Kur’an’ın etki alanını diğer kaynakların sınırlarıyla değil; diğer kaynakların etki alanını Kur’an’ ın sınırlarıyla belirlemeliyiz.
 
Üst