Türkiye'de Din Hürriyeti var mıdır? & TOPLUM GERÇEKTEN DİNDARLAŞIYOR MU?

İlim-irfan

Well-known member
TÜRKİYE'DE din ve inanç hürriyeti var mı? Elbette var ama kimler için var, kimler için yok ve ne kadar var? Maddeler halinde inceleyelim.
1. Ülkenin çoğunluğunu oluşturan Müslümanlara verilen din hürriyeti çok kısıtlıdır. İngiltere'ye ve ABD'ye göre yüzde on...
2. Rejim laik ama din işleri ve hizmetleri devletin sıkı kontrolü, baskısı, kısıtlaması, sınırlaması altında.
3. Resmî bir genel müdürlük seviyesinde bir Diyanet İşleri Başkanlığı var. Hani din ve devlet birbirinden ayrıydı?
4. Laik rejimin 75 bin camisi, 500 resmi din okulu, iki düzineye yakın İlahiyat Fakültesi, yüz binden fazla imamı, müezzini, din dersi öğretmeni, vâizi, müftüsü var. Böyle laiklik mi olurmuş... Bizdeki din görevlileri laik rejimin, İslam'a karşı olan resmî ideolojinin sıkı baskısı, kontrolü, denetimi altındadır.
5. Laik rejim ve resmî ideoloji Cuma hutbelerine kadar karışır.
6. Din hürriyeti vardır ama benim izin verdiğim kadar vardır zihniyeti hakimdir.
7. Kuşsevenler Derneği kurabilirsiniz ama "İslâmseverler derneği" kuramazsınız, çünkü din derneği kurmak yasaktır.
8. Dini inkâr edenlerden bir grup Komünist Partisi kurabilir ama bir grup dindar "Müslüman Partisi" kuramaz.
9. Yaz ve hafta tatillerinde 12 yaşından küçük çocuklara yüzme dersi vermek serbesttir ama din ve Kur'ân dersi vermek yasaktır.
10. Laik ve Kemalist rejim Rumların ve Ermenilerin patriklerine, Yahudilerin başhahamlarına, kilise ve sinagog işlerine karışmaz ama Müslümanların başlarına bağımsız ve hür bir din önderi seçmelerine karışır, bunu büyük bir tehdit ve tehlike olarak görür ve engeller.
11. Mason locası açmak serbesttir ama İslâmî tasavvuf dergahı açmak yasaktır. Mason âyini yapmak serbesttir, tasavvuf ve zikir âyini yapmak yasaktır.
12. Müslümanların, bin yıldan fazla kullanmış oldukları İslâm yazısıyla Türkçe gazete, dergi ve kitap çıkartmaları yasaktır.
13. Ülkedeki bütün tarihî İslâm kabristanları ya tamamen, yahut kısmen tahrip edilmişlerdir. Buna mukabil Rumların, Ermenilerin mezarlıkları, Haydarpaşa ve Gelibolu'daki İngiliz mezarlıkları korunmuştur. Üsküdar Bülbülderesi'ndeki Sabataycı Kabristanı yüzde yüz, itina ve dikkat ile korunmuştur.
14. Müslümanlar, Çanakkale'deki şehitliklere kendi hocaları ve rehberleri ile gidip serbestçe dua edemezler, Kur'ân okuyamazlar.
15. Laik Fransa'da Katolik okulları vardır, devlet onlara bütçeden yardım yapar, Müslümanlara da İslâm okulu açmaları konusunda izin verilir ama Türkiye Müslümanları (devletin denetiminde) İslâm okulları açamaz.
16. Bir liseli kız mini etek giyebilir ama başını örtemez.
17. İslâm dini uygun görmez ama büluğ çağındaki kız ve erkek çocukların karma eğitim görmeleri, hattâ sınıflardaki sıralarda kız oğlan karışık oturmaları mecburîdir.
18. Okullardaki din dersi kitaplarına İslâm ile ona zıt resmî ideoloji harman eden acayip ve aldatmaca bir eğitimi (veya anti-eğitimi) verilir.
19. Bir lisenin bodrum katında izbe ve küçük bir odada üç beş dindar gencin namaz kılmaları gericilik olarak görülür, yaygara kopartılır, mescit kapatılır, namaz engellenmeye çalışılır.
20. Dinî inançları dolayısıyla, İslâm'ın emri olduğu için başlarını örtmek isteyen memurelere, doktorlara, avukatlara, hemşirelere izin verilmez.
21. Küçük gizli bir azınlık olan Sabataycılar kendi dinleri hususunda yüzde yüz hür ve serbesttirler, onlara baskı yapılmaz ama Müslümanlar onlar kadar hür, güvenli ve serbest değildir.
22. Şortla, tişörtle, kot pantolonla dolaşmak, şapka giymek serbesttir ama Müslümanların dinî imame ve cübbe ile dolaşmaları serbest değildir.
23. Kadınların ve kızların haysiyet, şeref, namus ve iffetlerini korumak, onların rahat ve güvenli seyahat etmelerini sağlamak için toplu taşıma vasıtalarında kadınlarla erkeklerin yerlerinin ayrılmasını istemek gericilik sayılır ve böyle bir istek kabul edilmez.
24. Dindar bir vatandaş turistik bir otel açsa, içinde içki satmak istemese bu otele ruhsat verilmez. Müslümana ille de içki sattırılacaktır.
Evet Türkiye'de hem din hürriyeti vardır, hem de yoktur.
Türkiye'de İngiltere'de olduğu gibi geniş bir din hürriyeti yoktur.
Laik Fransa'da olduğu gibi bile yoktur.
Kısıtlı bir din hürriyeti vardır.
Resmî ideoloji baronlarının izin verdiği, uygun gördüğü kadar vardır.
(İkinci yazı)
TOPLUM GERÇEKTEN DİNDARLAŞIYOR MU?
İSTANBUL boğazında çeşitli akımlar vardır. Karadeniz'den Marmara'ya yüzeyden bir akım, dipte ise Marmara'dan Karadeniz'e doğru bir akım.
Türkiye'nin dindarlaşması veya dinsizleşmesi de böyledir. Ülke ve halk dindarlaşıyor gibi gösteren faktörler vardır, dinsizleşiyor gibi gösterenleri vardır.
Bundan üç yüz sene önce yaşamış Müslümanlar mezarlarından çıkıp şu şehre ve halka baksalar, bunların Müslüman olduğunu kabul etmezler. Evet her yer cami dolu, ezanlar okunuyor ama vakit namazlarında camilerin çoğu boş. Bir İslâm ülkesinde kadınlar tesettürlü olur, bizde milyonlarca tesettürsüz İslâm kadını var.
Bir Cuma namazı ezanı okunduktan sonra (camiye biraz geç giderek) İstanbul'a bakınız. Sokaklar, caddeler, meydanlar, otobüsler, tramvaylar, otomobiller, lokantalar, çayhâneler, dükkanlar, çarşı pazarlar, iş yerleri insan dolu. Evet camilerde de cemaat var ama cami dışı da dopdolu. Böyle dindarlaşma olur mu?
Ya kafaların ve kalplerin içindeki dindarlık?
Adam Müslüman, lakin kafası iyice sekülerleşmiş.
Kılık kıyafette, küçük istisnâlar dışında İslâmlaşma, dindarlaşma yok. Kılık kıyafetin dinle alakası olur mu? Hiç olmaz mı?
Nice Müslüman hanım açık geziyor, namaz vakti gelince başını örtüp namaz kılıyor, sonra örtüyü dürüp büküp bir kenara koyuyor. Bu ne biçim bir dindarlıktır.
Dindar aileler çocuklarını hangi eğitim sistemine teslim ediyor?
Şu bazı İslâmcıların haline bakınız: Ramazanlarda, İslâm'a kesinlikle aykırı şenlikler, etkinlikler tertipliyor... Lüks ve israf içinde yaşıyor... Bozuk sistemi, bozuk düzeni, statükoyu ayakta tutmak için çırpınıyor...
Şu dindara bakınız: Ehl-i Kitab da ehl-i necat ve ehl-i Cennet'tir diyerek "Allah katında tek hak ve muteber din İslâm'dır" âyetine ters işler yapıyor.
Hanım hem Müslüman, hem Feminist. Bu dindarlık mıdır?
Evet Türkiye'de İslâm bakımından olumlu gelişmeler vardır ama madalyonun öteki yüzünde dehşet verici bir irtidat görülmektedir.
Ülkeyi fısk, fücur, nifak, şikak, fitne, fesat, günah ve isyan kaplamıştır.
Bozuk düzenin haram, kirli, kara, necis, cehennem ateşi rantlarına aç köpkeler gibi saldıran bir takım sahte dindarlara siz dindar mı diyorsunuz?
Medâris-i islamiyenin kapalı ve yasak olduğu, tasavvuf tarikatlarının kapalı ve yasak olduğu; din, inanç, inandığı gibi yaşamak hürriyetinin son derece kısıtlı olduğu bir ülkede dinsizlik, dindarlıktan fazla ilerler.
Müslümanların büyük kısmının bedevî ve varoş kültürü bataklığına saplanmış olduğu bir ortamda sağlıklı dindarlık olmaz.
Bugünkü korkunç ve dehşet verici irtidat cereyanının karşısına yeni bir Ebûbekir çıkmadıkça işimiz çok zordur.

Mehmet Şevket Eygi - Milli Gazete
25/12/2009
 
Üst