Okumak Beyni Koruyor

nurhadimi

üye Sorumlusu
Okumak, anlamak, düşünmek.. İnsan beyninin birbiriyle bağlantılı en üst faaliyetleri. Somut alemde, okumak yalnızca insana has. Başka canlıların böyle bir özelliği yok. Kaç gün, kaç yıl ya da kaç bin yıl sonra kıyamet kopacaksa, o zamana kadar tazeliğini koruyacak olan kitap; Kur’an, on dört asır önce inmeye başladığında, ilk kelimesi; "ikra!" idi. Yani biran için Kur’an yalnızca bu bir tek kelimeden ibaretti: "Oku!" Kitabın ilk sözüydü bu! Özellikle seçilmiş, önemsenmiş, öne çıkarılmış ve açılış onunla yapılmıştı. Bunda büyük hikmetler olmalı.





Okumak Beyni Koruyor..!


Bilimsel çalışmalar insanın beyninin okumayla korunduğunu gösteriyor. Okuma esnasında, beyin kan akımı, beyin elektrik aktivitesi ve metabolizmasında büyük artışlar görülüyor.


Okuma, anlama ve anladığını ifade etme ile birlikte olduğunda beyinde en geniş alanları çalıştıran büyük bir aktivite oluşturur.


Bundan uzak kalmanın kayıpları bir başka şeyle asla telafi edilemez.


Vücudun, ölünce yenilenmeyen tek hücresidir sinir hücresi. Bu ölümler başka bazı faktörlerle de artarsa kaçınılmaz olarak, az veya çok bunama ortaya çıkar. Okumayan kişi, 20’li yaşlarından itibaren sürekli ölen sinir hücreleri ile bunamaya doğru yol alır. Düzenli okuyan kimselerse, başka bir organik sebep yoksa bundan kurtulma şansını elde eder, çünkü okumak beyin hücrelerini korur.


Böylece Kur’an’ın, daha ilk kelimesi ile bir mucize olduğu görülüyor.


"Alimin ilminin hafızasından silinmek suretiyle alınmayacağı" hadisi de bunu müjdeliyordu.


"Okumamak!" Kutsala karşı pasif direniştir Kutsal kitap, ilk emir olarak "Oku!" derken, bunu yapmayan ama inandığını öne sürenler kutsala karşı direniş içinde bulunuyorlar demektir. Okumamak, hem yaratılış amacına hem de Yaratıcı Kudrete karşı bir pasif direniştir.


Bir emrin önemi ona karşı direnişin cezasının da büyük olacağını gösterir. Okumanın meydana getireceği çok büyük kazançlara karşılık okumamanın da başka bir yolla telafi edilmesi imkansız kayıpları ortaya çıkacaktır.


Okumaya karşı direnişin cezalarından biri ve belki başta geleni, insanın eşref mevkiinde bulunmasının esasını teşkil eden beynin dumura uğraması ve buna bağlı olarak da aklın eksilmesidir.





Okumayanlar organik olarak beynini, fonksiyonel olarak da aklını kaybetme tehlikesine karşı korumasız kalacaklardır.





"Oku"maya karşı direnenin karşılığı; Bunama..!


İnsanlar okumaya karşı direniyor. İnsanımız ve bilgi çağında İslam alemi inatla okumaya karşı direniyor.


Bunun faturası ise çok ağır; tek kelime ile zillet!


Kur’an’dan bu ilk kelime yeterince anlaşılmadığı sürece de bu faturanın ödenmesi hiç bitmeyecek. Ta ki, Rabb’in emrine muhalefetten dolayı tövbe edip; Kitabı, tabiatı, olayları, hayatı ve kendini hakkıyla okuyuncaya kadar!.


Bir insan hayattaysa ve aklı varsa "okumak" onun en büyük mükafatlara ulaşacağı, ihmal ettiğinde de zararlarını başka hiç bir şeyle asla telafi edemeyeceği bir durum. Okumayan toplumların çok büyük zararları yanında bizatihi okumayan ferdi ilgilendiren ve telafisi imkansız zararların başında, sonuçta aklını kaybetmek demek olan "bunama"dır!


Normal şartlarda hemen her insanda, 20 yaştan sonra sinir hücresi kaybı başlar, günde ortalama 50 bin sinir hücresi yok olur. Bu kayıp yaş ilerledikçe artar ve 60 yaşlarından sonra günde tahminen 100 bin sinir hücresi ölür. Buna bağlı olarak da beynin ağırlığı azalır.


20’li yaşlardan sonra, her gün ölen 50 bin civarındaki sinir hücresi kaybı azalmaya yüz tutan beyin dokusunun hemen hemen tek doğal ilacıdır "okumak!


Okumayan insan, kendine ve çevresine yabancılaşır


Bilgiden uzak kalan kimseler bir taraftan gelişmelere ve çevreye yabancılaşırken, öte yandan giderek kendini anlayamaz, tanıyamaz hale gelir. "İnsanları anlayamıyorum", hatta "beni anlamıyorlar" gibi yakınmalara sık rastlarız. Bazen de, "Ben bunu nasıl yaptım" der, kendimize şaşarız.


İnsan, önceden öğrendiklerine yenilerini katmaz ve onları sürekli tazelemezse zihninin zindeliğini koruyamaz.


Eski bilgilerle, o bilgilerin oluştuğu zamandaki şartlarla ‘şimdi’ arasına giren yeni bilgiler, önemli olanın önemini azaltacak, önemsiz gibi görünenleri de öne çıkarıp önemli hale getirebilecektir.


Gelişen ve değişen şartlara göre yeni bilgilere ihtiyaç hissedilir.


Öğrenilenler "zaman üstü bilgiler" değillerse demode olmaları kuvvetle muhtemeldir. Ancak vahiy kaynaklı bilgiler eskimez, değerinden bir şey kaybetmez. Beşeri bilgilerin zamanın gerisinde kalması kaçınılmazdır.


Yenilenmeyen, yeni bilgilerle desteklenmeyen ‘kalıntı bilgiler’le "şimdi"lerde yaşananları anlamak zordur. Eskiyen bilgiler bir taraftan önemini yitirirken, öte yandan buna bağlı olarak, bilincin, tanıma ve değerlendirme yeteneği gerileyecektir. Bunun tabii bir sonucu olarak da kişi kendini, çevresini ve olayları anlama ve değerlendirmede zorluk çekecek, insanlarla iletişimi güçleşecek. Kavramlar ve kelime haznesi yeterince gelişmediği için de ifade yeteneği güdük kalacaktır.


Okumayan insanın en az kullandığı organ; BEYİN..!


"İnsanoğlunun en az kullandığı organ hangisidir?" diye sorulsa, pek çok kimse için buna verilecek cevap ‘beyin!’ olacaktır.


Midesini yada başka bir organını kullanmak kişiye haz verirken, beynini kullanmak adeta bir eziyet olarak görülüyor.


Okumamak düşünce aygıtını malzemesiz-hammaddesiz bırakmak demektir ki, o zaman düşüce cihazı olan "beyin" kendi kendini öğütür. Bilgiye aç kalmış insanın ne kendisine ne de topluma bir yararı olması ve kendini geliştirmesi düşünülemez.


"Eşref_i Mahlukat" olarak yaratılmış olmak yetmez; "Eşref" kalmak İçin "Okumak" gerek!


"Oku..!" emrinin, insanın "eşref-i mahlukat" olarak yaratılışı ile de sıkı bir alakası vardır. İnsanoğlu bedensel ve ruhi yönden eşref olduğu gibi, harikulade işlevlere ve gelişmelere istidatlı olarak da yaratılmışların pek çoğundan üstün yani "eşref". Ancak bu yönüyle negatif gelişmelere de açık, ‘aşağıların aşağısına’ düşme, hayvandan bile aşağı olmak tehlikesi! İstidat yönüyle yaratılış gayesine uygun bir yaşam tarzına yükselmesi için, Yaratıcı Kudret insana "irade" vermiş ve ona bildiğimiz hiçbir canlıya vermediği okuma yeteneğini lûtfetmiş.. Okuması için de, sonsuz kereminden çok büyük lütuf olarak muhteşem "Kitab"ı indirmiş.


Bağışladığı istidatlar (kalbi, ruhi, akli yetenekleri) ile ilerleme yolunda; "Al, istifade et, yüksel, büyük kurtuluşa ve her iki cihanda Rabb’inin sayılamayacak nimetlerine eriş" der gibi; "Oku..!" buyurmuş.


Dolayısıyla "Okumak", insanın doğuştan getirdiği "eşref" olma istidadını tamamlayan ve gerçekleştiren son derece önemli ve vazgeçilmez bir yol ve yöntemdir.
 

ebrar172

Well-known member
güzel paylaşım nurhadimi teşekkürler...

ayrıca hep uzmanlar bunu eskiden beri söyler ama pek faydası olmuyor heralde...yine insanlar okumamakta ısrarlı..birde bulmaca çözmek beyne çok faydalı hücreleri koruyor ve belleği tazeliyor...
 
Üst