Dünya hayatı herkesin en büyük gayesi olmuş !

zerrat

Well-known member
Evvelce, hayat-ı dünyeviyeyi hayat-ı uhreviyeye tercih etmeye dair yazılan iki parçaya tetimmedir.

Bu acip asrın hayat-ı dünyeviyeyi ağırlaştırması ve yaşamak şeraitini ağırlatması ve çok etmesi ve hâcât-ı gayr-ı zaruriyeyi görenekle, tiryaki ve müptelâ etmekle hâcât-ı zaruriye derecesine getirmesiyle hayatı ve yaşamayı, herkesin her vakitte en büyük maksat ve gayesi yapmıştır. Onunla hayat-ı diniye ve ebediye ve uhreviyeye karşı ya set çeker, veya ikinci, üçüncü derecede bırakır. Bu hatasının cezası olarak öyle dehşetli bir tokat yedi ki, dünyayı başına cehennem eyledi. İşte bu dehşetli musibette, ehl-i diyanet dahi büyük bir vartaya düşüyorlar ve kısmen anlamıyorlar.

Ezcümle:
Ben gördüm ki, ehl-i diyanet, belki de ehl-i takvâ bir kısım zatlar bizimle gayet ciddi alâkadarlık peyda ettiler. O bir iki zatta gördüm ki, diyaneti ister ve yapmasını sever, tâ ki hayat-ı dünyeviyesinde muvaffak olabilsin, işi rastgelsin. Hatta tarikatı, keşif ve kerâmet için ister. Demek ahiret arzusunu ve dinî vezâifin uhrevî meyvelerini dünya hayatına bir dirsek, bir basamak gibi yapıyor. Bilmiyor ki, saadet-i uhreviye gibi saadet-i dünyeviyeye dahi medar olan hakaik-i diniyenin fevâid-i dünyeviyesi, yalnız müreccih (tercih edici) ve teşvik edici derecesinde olabilir. Eğer illet derecesine çıksa ve o amel-i hayrın yapmasına sebep o fayda olsa, o ameli iptal eder; lâakal ihlası kırılır, sevabı kaçar.

Bu hasta ve gaddar ve bedbaht asrın belâ ve vebasından ve zulüm ve zulmetinden en mücerreb bir kurtarıcı, Risâle-i Nur’un mizanları ve muvazeneleriyle, neşrettiği nur olduğunu kırk bin şahit vardır. Demek Risâle-i Nur’un dâiresine yakın bulunanlar içine girmezse, tehlike ihtimali kavîdir.
Evet “Onlar dünya hayatını seve seve ahirete tercih ederler.” (İbrahim Sûresi, 14:3.) işaretiyle, bu asır hayat-ı dünyeviyeyi hayat-ı uhreviyeye, ehl-i İslâma da bilerek, severek tercih ettirdi.

Hem 1334(miladi:1916) tarihinden başlayıp, öyle bir rejim ehl-i İslâm içine de sokuldu. Evet “Ale’l-âhireti” cifir ve ebced hesabıyla 1333 veya dört ederek, aynı vakitte, eski Harb-i Umumîde İslâmiyet düşmanları galebe çalmakla, muahede şartlarını, dünyayı dine tercih rejimi mebdeine tevafuk ediyor. İki üç sene sonra bilfiil neticeleri görüldü.

(Kastamonu Lâhikası)


Esselamu Aleyküm,
Yukarıda Ehli diyanetin vartaya düşmesi nasıl oluyor o kısmı nasıl anlamalıyız ?
 

FaKiR

Meþveret Bþk.
ve aleykum selam ve rahmetullah zerrat kardes;

"Ehli diyanetin vartaya düşmesi " demiyor , "ehl-i diyanet dahi "bu buyuk vartaya dusebiliyor diyor ve gordugu iki Zatten ornek veriyor.Ehli diyanete yonelik bir genelleme yok yani, buna dikkat cekmek isterim oncelikle.

Sozlukte ehli diyanet "Din kurallarına tam bağlı olma durumu" diye geciyor, yani ehli diyanet ve ehli tarikat diye bilinen ve ahiretini kurtarmis, bu yonden kazancli diye bilinenler dahi bu hataya dusebiliyorlar ve "saadet-i uhreviye gibi saadet-i dünyeviyeye dahi medar olan hakaik-i diniyenin fevâid-i dünyeviyesi, yalnız müreccih (tercih edici) ve teşvik edici derecesinde" olabilecegini "kismen anlamiyorlar".

"""""""O bir iki zatta gördüm ki, diyaneti ister ve yapmasını sever, tâ ki hayat-ı dünyeviyesinde muvaffak olabilsin, işi rastgelsin. Hatta tarikatı, keşif ve kerâmet için ister. Demek ahiret arzusunu ve dinî vezâifin uhrevî meyvelerini dünya hayatına bir dirsek, bir basamak gibi yapıyor""""""""""

Ehli diyanetin vartaya dusmesi, uçuruma yaklasmasi , ibadeti , dunya hayatinda muvaffak olabilmek icin bir basamak yapmasinin vartaya yaklasma oldugunu ifade ediyor, acizane bu sekilde anladim.

Ilim ogrenme ornegini verebiliriz mesela:

"İlim öğrenmek isteyene merhaba! Melekler ilme olan sevgilerinden ötürü kanatlarıyla ilim tâlibinin çevresinde birinci kat semâya kadar halka oluştururlar." (hadisi şerif)
Allah içinizden iman edenlerin ve kendilerine ilim verilenlerin derecelerini yükseltir." buyurmaktadır. (el-Mücâdele 58/11)
ilim ogrenmek bir ibadettir lakin bunu Allah rizasini kazanma yolunda yapmayinca , asagidaki hadisi serifle karsilasiyoruz.
"Kendisi ile Allah'ın rızası kazanılan bir ilmi, sırf dünya menfaati elde etmek için öğrenen bir kimse kıyamet günü cennet kokusu bulamayacaktır."

 
 
Oruc tutmak rejim yapmak için degildir-Nmaz kilmak gunluk spor yapmak sihhat bulmak icin degildir-Hacca gitmek bir kongre ortaminda bulunmak veya seyahat etmek icin degildir.Ornekler çogaltilabilir.Herseyden once yaratilis gayemiz oldugu icin ibadet ederiz.Rabbimizin bize verdigi nimetlere sukur etmek için ibadet ederiz.Zira Rabbimiz "Ben insi ve cinni ancak beni (îmanla tanıyıp) ibâdet etsinler diye yarattım." (ez-Zâriyât, 56).diye beyan ediyor Kuran i Kerim de.

Bu ibadetler dunya hayatinda basarili olabilme adina degil, evvela yaratilis gayemiz oldugu icindir.Gosteris icin degil, makam sahibi olmak veya takdir gormek icin degildir.


Tarikati , kesif ve keramet icin istiyorlar.Allah sevgisini keramete ulasmada basamak edinmek istiyorlar. Ictimai hayattaki gibi bir ticaret soz konusu oluyor: nasilki bir insan gunluk calismasindan dolayi bir maas beklentisi icerisindedir, bu insanlarda dini vazifelerini, dunyevi lezzetleri tadabilme adina eda ediyorlar.
Bir benlik ve beklenti içerisindeler; egerki bir insan Allah'in ona verdigi kabiliyetler ve istidatlar olcusunde bir beklenti icerisindeyse, yaptigi isi iltifat kazanmak ve saygi gormek icin yapiyorsa (dunyevi meyve), boyle bir beklenti icerisindeyse onun yaptigi kustahliktan ote birsey degildir.

O kisi ahiretimide dunyamida ayni anda kurtaracagim diye sevinirken aslinda derin bir gaflete dusmustur. bakipta gormeyen isitipte anlamayanlardan olmustur.
"İnsanın kendini ve yaptıklarını beğenmesi, iç çöküntüsünün emaresidir; bu bozukluk istiğfar ile tamir edilmezse tehlikeli bir kopuşa sebebiyet verir."

Bilmiyor ki, saadet-i uhreviye gibi saadet-i dünyeviyeye dahi medar olan hakaik-i diniyenin fevâid-i dünyeviyesi, yalnız müreccih (tercih edici) ve teşvik edici derecesinde olabilir.

Eğer illet derecesine çıksa ve o amel-i hayrın yapmasına sebep o fayda olsa, o ameli iptal eder; lâakal ihlası kırılır, sevabı kaçar.

selam ve dua ile...
 

zerrat

Well-known member
ALLAH(C.C.) Razı Olsun,çok teşekkür ediyoruz.Çok önemli bir mevzu.

ALLAH(C.C.) Rızasını unutarak gaflete dalanların sonu hüsran sonu kocaman bir hiçtir şüphesiz.Her işimizde O'NUN Rızası esas gayemiz olmadıkça ALLAH(C.C.) muhafaza insan zarardadır.ALLAH(C.C.) şaşırtmasın kimseyi..bizi göz açıp kapayıncaya kadar bile bize bırakmasın inşaALLAH.(Amin)
 
Üst