“Şeyhlerin Şeyhi” Abdullah ibni Hafif

İlim-irfan

Well-known member
Ebu Abdullah Muhammed bin Hafif hazretleri 889 (H.276) senesinde Şîrâz’da doğdu. 981 (H.371)’de aynı yerde vefât etti. Babası sultan idi. Çağındaki “Şeyhlerin Şeyhi” olup âlemde bir tane idi. O asırda tasavvuf yolunu tutanlar hep ona başvururlardı. Büyük bir ifade gücüne sahipti. En derin hakikatlere dair kırk günde bir eser telif ederdi
nokta.gif
.


BİR REKATTE ON BİN İHLAS!
nokta.gif

Bu mübarek zatın, zahiri ilimler üzerine birçok nefis eseri vardı, hepsi de meşhur ve makbuldü. Yapmış olduğu mücahedeler, beşer takatine sığmayacak derecede idi. Hakikatler ve sırlar hakkında sahip olduğu (tesirli ve nafiz) nazar, çağından olan hiçbir kimsede mevcud değildi. Ondan sonra Faris’te sıhhatli bir şekilde ona mensub olan bir halef kalmamıştı
nokta.gif
.
İbni Hafif hazretleri, bir rekat namazda on bin ihlas okur ve birçok defa sabahtan akşama kadar bin rekat namaz kılardı. Yirmi sene âbâ giyinmişti. Her sene kırk çile çıkarırdı. Vefat ettiği sene kırk defa çileye girmiş ve bunların sonuncusunda vefat etmişti. Âbâsını sırtından çıkarmamıştı.
Onun gıdası iftar vakti, sadece yedi üzüm tanesinden ibaretti. Bedenen, ruhen hafif ve hassastı. Ona, bunun için “ibni Hafif” demişlerdi
nokta.gif
.
Bir gece hizmetçisi ona sekiz tane kuru üzüm vermiş, o da farkına varmadan bunların hepsini yemişti. Her zamanki gibi taatinden (ruhani bir) zevk alamayınca hizmetçisini çağırıp ondan durumu soruşturdu. Hizmetçi:
-Bu akşam sekiz kuru üzüm getirmiştim, deyince, ona;
-Artık sen bundan sonra benim dostum değilsin. Eğer dostum olsaydın sekiz tane değil, yedi kuru üzüm getirirdin, dedi. Bundan sonra şeyh ona hizmetten el çektirdi ve bu iş için başka bir hizmetçi tayin etti.


“DUR, EY GAFİL!
nokta.gif

Ebu Abdullah Muhammed bin Hafif, vefatına yakın hizmetçisine şöyle vasiyet eder:
“-Ben yaşarken asi bir kul idim. O nedenle vefat edince boynuma bir zincir vur, ayağımı da zincirle bağla ve beni o şekilde kıbleye çevir. Belki bu halimle Rabbimin Rahmetine kabul edilirim!
nokta.gif

Bunları söyledikten sonra ruhunu teslim etti. Vefatından sonra hizmetçi vasiyeti yerine getirmeye teşebbüs eder. Fakat gizliden gelen bir ses, daha ilk saniyelerde hizmetçiyi durdurur.
“Dur, ey gafil! Bizim üstün kıldığımızı sen aşağılamaya mı kalkıyorsun! Sakın böyle bir şey yapma!”



Meşhurların Son Sözleri
Vehbi Tülek
vehbi.tulek@tg.com.tr
08 Aralık 2009 Salı

TÜRKİYE GAZETESİ
 
Üst