İnsanın ilmi arttıkça...

İlim-irfan

Well-known member
İnsanın ilmi arttıkça, Allahü teâlâdan korkması artar, günâh işlemeye cesâret edemez, tevâzû sâhibi olur. Bir kimsenin ilmi arttıkça, öğrendikleri ile amel ettikçe, bunları ihlâs ile yaptıkça ve böylece evliyâlık derecelerinde yükseldikçe, Allahü teâlâdan korkusu da artar. Hucurât sûresinin 13. âyetinde meâlen;
(Allahü teâlâ indinde en yükseğiniz, Ondan en çok korkanınızdır) buyuruldu.
Korkmak, üzülmek, yalnız başına, ibâdet değildir, günâh da değildir. Sebebine, niyetine göre ibâdet veyâ günâh olur. Büyüklüğünü düşünerek, Allahü teâlâdan korkmak, ibâdettir. Bu korku, insanı harâm işlemekten korumaktadır. Allahü teâlâdan korkan bir insan, iffetsiz, hayâsız olamaz. Allahü teâlâdan korkmak için, Allahü teâlâyı iyi bilmek yani Onun büyüklüğünü, sıfatlarını öğrenmek lâzımdır.
Resûlullah efendimize, Cennete girmeye sebep olan şeylerin başlıcası nelerdir diye sual edilince, cevaben;
(Allahü teâlâdan korkmak ve iyi huylu olmaktır) buyurmuşlardır.

KORKMAK, SEVMEK DEMEKTİR?
Allahü teâlâdan korkmak, Onu çok sevmek demektir. İnsan, nasıl çok sevdiği bir kimsenin üzülmesini istemez ve onu üzeceğim diye korkarsa, Allahü teâlâya ibâdet de, Ona olan sevgimizi ispatlayacak bir şekilde yapılmalıdır. İnsanların her bakımdan en üstünü olan Muhammed aleyhisselâm;
(Allahü teâlâdan en çok korkanınız ve çekineniniz, benim) buyurmuştur.
Allahü teâlâdan korkmak, bir zâlimden korkmak gibi sanılmamalıdır. Bu korku, saygı ve sevgi ile karışık olan bir korkudur. Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanları saâdet ve huzûra kavuşturan iki kanat gibidir. Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
(Bir kimse, Allahtan korkarsa, her şey ondan korkar. Bir kimse Allahtan korkmazsa, her şeyden korkar olur.)
Allahtan korkan bir kimse, Onun emirlerini yapmaya, yasaklarından sakınmaya titizlikle çalışır. Hiç kimseye kötülük yapmaz, kendine kötülük yapanlara sabreder. Yaptığı kusûrlara tövbe eder. Sözünün eri olur, her iyiliği Allah için yapar. Kimsenin malına, canına, nâmûsuna göz dikmez. Çalışırken, alışveriş ederken, kimsenin hakkını yemez, herkese iyilik eder. Şüpheli şeylerden kaçınır. Makâm sâhiblerine, zâlimlere yaltaklanmaz. İlim ve ahlâk sâhiblerine saygı gösterir. Arkadaşlarını sever ve kendini sevdirir. Kötü kimselere nasîhat verir, onlara uymaz. Küçüklerine merhametli ve şefkatli olur. Misâfirlerine ikrâm eder. Kimseyi çekiştirmez, keyfi peşinde koşmaz. Zararlı ve hattâ faydasız bir şey söylemez. Kimseye sert davranmaz. Cömert olur, malı ve mevkiyi herkese iyilik etmek için ister. Riyâkârlık, ikiyüzlülük yapmaz, kendini beğenmez. Allahü teâlânın her ân gördüğünü ve bildiğini düşünerek hiç kötülük yapmaz. Onun emirlerine sarılır, yasaklarından kaçar. Allahü teâlâdan korkanlar böyle faydalı olur.
İnsanlardan Allah korkusunu kaldırarak, Allahü teâlâyı yalnız ihsân sâhibi sanmak ve kulların dertlerine, sıkıntılarına devâ olacak şeklinde düşünmek, Hıristiyanlık inancıdır. Hıristiyanlar, Allahü teâlâyı, yalnız rahîm, kerîm bilir, Onun kahrından, azâbından korkmazlar. Böylece Onu, kanûnlarını yürütmeye gücü yetmeyen bir hükûmet gibi zayıf, yâhut çocukların yalnız arzûlarını yaparak, onları şımartan ana, baba gibi beceriksiz olarak tanımaktadırlar.

TEVÂZÛ SAHİBİ OLUR
nokta.gif
.
Netice olarak, insanın ilmi arttıkça, Allahü teâlâdan korkması da artar. Daha alçak gönüllü yani tevâzû sahibi olur. Tevâzusu artan kimse, artık kendisinden utanır hâle gelir. Allahü teâlâya yakınlığı ve ölüm hâlleri artar. Kişinin ilminin artması demek, âhirete, cenâb-ı Hakka yaklaşması demektir. Hatta böyle olan bir kimse, kendisini, aslanın ağzındaki yem gibi görmeye başlar. Aslan ağzını kapatsa, kişi, öldüğünü hisseder. Allahü teâlânın haşmeti, büyüklüğü karşısında kendini, çok büyük bir korku kaplar. Çünkü ilim, insanı, Allahü teâlâyı ve kendini tanımaya doğru götürür. Fâtır sûresinin 28. âyetinde meâlen buyurulduğu gibi:
(İlmi çok olanların, Allah korkusu çok olur.)



Gönül Pınarı
Osman Ünlü
osman.unlu@tg.com.tr
06 Aralık 2009 Pazar

TÜRKİYE GAZETESİ
 
Üst