Derler:“Sözlerin iyi anlaşılmıyor?”

Ukbaa

Well-known member
Bismillâhirrahmânirrahîm, elhamdülillâhi rabbil âlemîn velâkıbetülil müttekîn vessalêtü vessalêmü alê seyyidine Muhammedivve alê êlihi vesahbihi ecmain, alê rasulüne salevât

Üstadımızın ilk dönem eserleri diye tabir edilen risalelerinden bir bölüm

İfade-i Meram
Bir bahçeye girsem iyisini intihab ederim.
Koparmasından zahmet çeksem hoşlanırım.
Çürüğünü, yetişmemişini görsem
“Huz mâ safâ” (duru ve saf olanı al) derim
Muhataplarımı da öyle arzu ederim.
Derler:
“Sözlerin iyi anlaşılmıyor?”

Bunu bizde çok diyoruz değil mi?
Okuyorum ama anlamıyorum.
Kelimeler yabancı geliyor.
Cümle yapıları farklı geliyor.
Bu nasıl iş?
Hem oku bak burda hazine var deniyor;
Hemde böyle anlaşılmaz şeylerle dolu.
İnsana ilk zamanlar vakit kaybı gibi geliyor,
Boşa uğraşmak gibi…

Güzel amelin engelleyeni de çoktur.
Şeytanın işine gelmiyor bu işle uğraşmak,
İlimle uğraşmak.
Ve yakamızı bir türlü bırakmıyor.

Peki biz ne yapacağız bu durumda?
Nefse de zor geliyor
Evet nefise hemen kanıyor şeytana
Aman diyor anlamıyorsun uğraşma

Onları nasıl susturacağız ?
Onların bu tahriklerine verecek cevaplarımız olmalı
Onlar bizi her sıkıştırdığında, biz de o cevaplarla onları susturmalıyız.

Ne dedi Üstad giriş yaparken
Bir bahçeye girsem iyisini intihab ederim. Koparmasından zahmet çeksem hoşlanırım.
Çürüğü olmamışı gelse daha iyisi olsun isterim ve muhataplarımı da öyle isterim.

Bir bina yapmak için kolları sıvasak…
Temel kazmak var.
Oraları sonra taşlarla doldurmak var.
Sonra duvarlar örmek.
Sıra sıra tuğlaları dizmek var.
Uzun ve yorucu bir iş…
Ama eğer sonunda ortaya çıkacak eser
Bizim istediğimiz ve güzel bir eser olacaksa
O yorgunluk bizim için zevke dönüşür.
Ve aslında her bir zorluk
İçimizdeki bir istidadın, ustalığın yeteneğin
Ortaya çıkması için bir vesiledir.

Risale-i Nur bahçesine ilk adım attığımızda
Karşımıza dikenli güller çıkabilir.
Koca koca ağaçlar çıkar, yemişleri en tepede görünür.
Eğer gözümüzü korkutup, bahçe kapısından geri dönersek;
Ne o güzel güllerin kokularını alabiliriz,
Ne o yemişleri dalından koparabiliriz.
Ama o bahçe içinde
Bizim boyumuza elimize uygun daha binlerce çiçekler
Binlerce meyveler var.
Her satır arasına gizlenmiş, her sayfada bizi bekleyen hazineler var.

İnşallah Üstad’a yakışır talebeler olup,
Onun da dediği gibi daha iyisini daha iyisini arayarak
O bahçeyi gezip alabileceklerimizi toplayabiliriz.

Bir tarlamız olsun.
Bu tarlayı önce kazmak, taşlarını toplamak, sonra tohumları ekmek
Sonra onları sulamak, gübrelemek, aralarda çıkan ayrık otları toplamak gerekir.
Ve sabredip beklediğimizde bir süre sonra o tarladan ekinlerimizi toplayabiliriz.

Aklımız yüreğimiz ömrümüz bizim tarlalarımız…
Risaleyi elimize aldığımız ilk gün o çakıl taşları toplanmaya başlandı.
Sonra sürüyoruz sonra her bölümde okuduklarımız tohum olarak ekiliyor.
Ve sürekli sürekli okuyarak o tarlanın ihtiyacı olan suyu nuru sağlıyoruz.
Ve inşallah zamanla ekinlerimizi de cennet bahçelerinde toplayacağız.

Hakkıyla istifade edenlerden olmayı istiyoruz ve dua ediyoruz.
Bu istifadenin olması için "sebepler" i yerine getirelim ki
Rabbimiz de o faydayı bize daha versin.

Ey insan!
Nedendir ki şu azîm ticarete girmiyorsun?
Rabb-i kerim, senin yanında emaneten koyduğu mülkünü senden satın almak istiyor
Tâ ki zayi olmaktan muhafaza etsin.
Hem bin derece kıymeti yükselsin.
Hem bedeline büyük bir fiyat veriyor.
Hem istifaden için senin elinde bırakıyor.
Hem külfet-i idaresini kendisi deruhte ediyor.
İşte sana beş mertebe kâr içinde kâr!

Rabbimiz bize verdiği ömür sermayesini yine kendi yolunda sarf ederek
geçirmemizi istiyor.
Aslında bizim olmayan bize emaneten verdiği ömrümüzü ve
vücudumuzu ve tüm duygu düşünce istidatlarımızı
Yine hak yolda kullanmamakla ona satmamızı istiyor.
Böyle bir ticaret sunuyor bize.

Diyor ki size 24 saatlik gün.
Ama bunun 1 saatini namazla bana satın.
Alın bu vücut sizindir.
Ama şu şu yiyecekleri değil bunları bunları yiyin.
Yine onun taht-ı idaresinde kullanmamızı istiyor.

Verdiklerinden biriside akıldır, kalptir.
Aklı onun yolunda sarf etmek, yine ona satmak
İlim öğrenmekle Marifetullah’la oluyor.
Allah ı tanımak,
O’nun isimlerini sıfatlarını anlamaya çalışmak,
Her yere yazdığı bu isimleri okumaya çalışmakla oluyor.
Kalbimizi onun sevgisi ile doldurup,
Bir tasdik mekanizması olarak kullanmakla oluyor.
Vücudumuzdaki kalp değil bu,
Manevi alemimizin kalbi bir tasdik mekanizmasıdır.

Bilgiler akla gelir.
Akılda işlenir.
Kalbe sunulur.
Oradan onay gelecek mi???

Bir işe kalkışıyoruz
Bu işi yapalım mı?
Bunun onayı kalbten geliyor.
İstiyoruz veya istemiyoruz.
Eğer kalb dünyevi işlerle nefsani duygularla doluysa
Verilen kararların sonuçları bizi daha da beter yerlere sürüklüyor.
Ama eğer hak sevgisi ile dolu, hakka teslim olmuş ise,
O vakit iman dolu kalb ten gelen tasdikler doğru işler için oluyor.

Bu noktalara gelebilmek ilim öğrenmekle olabilecek bir iş.
İlim yolu uzun…
Bu uzun yolda rehberimiz Kur'an,
Kılavuzumuz Efendimiz aleyhisselatu vesselam
Ve onların bu çağın anlayışına en uygun yorumları Risale-i Nur

İnşallah bu uzun yolda hızlı çıkış yapıp yol ortasında tıkananlardan
Yada tembellik edip hiç girmeyenlerden değil
Azimli, kararlı, bir plan program dahilinde emin adımlarla yürüyenlerden oluruz.

Allah hepimizi bu muazzam meyvelerden hazinelerden tam istifade edenlerden eylesin.

Subhâneke lâ ılmelene illema allemtene inneke entel alîmul hakîm ve ahiru de'vehüm enilhamdülillahi rabbil âlemin, el fatiha


21.30'da sohbet kanalında yapılan derstir.
Muhabet-i Bakiye
 

FaKiR

Meþveret Bþk.
İHTAR:

Risale-i Nur, sair kitaplara muhalif olarak, başta perdeli gidiyor; gittikçe inkişaf eder.

Hususan bu risalede Birinci Mertebe çok kıymettar bir hakikat olmakla beraber çok ince ve derindir. Hem bu Birinci Mertebe, bana mahsus gayet ehemmiyetli bir muhakeme-i hissî ve gayet ruhlu bir muamele-i imanı ve gayet gizli bir mükâleme-i kalbî suretinde, mütenevvi ve derin dertlerime şifa olarak tebarüz etmiş. Bana tam tevafuk eden tam hissedebilir. Yoksa tam zevk edemez... şualar 4.şua

----------------

Anlamak için okuyan insanlar biraz emek verdiklerinde anlarlar.

Risalei nur okumak, bir ilim tahsilidir.

Yeni seyler ogrenme yolunda elbette zorlaniriz; 4 saat boyunca bildigi bir isi yapan bir memur , ve yeni seyler ogrenme çabasinda olan bir talebe arasinda , zorluk açisindan buyuk bi fark vardir.

Lakin azim sebat ve kararlilikla bu ilim ve tefekkur deryasinda gun gectikce ilerlemek mumundur. Yeterki insanda azim ve samimi istek olsun.
 

Livza

Well-known member
İnşallah bu uzun yolda hızlı çıkış yapıp yol ortasında tıkananlardan Yada tembellik edip hiç girmeyenlerden değil Azimli, kararlı, bir plan program dahilinde emin adımlarla yürüyenlerden oluruz.

Allah hepimizi bu muazzam meyvelerden hazinelerden tam istifade edenlerden eylesin.

Amin.. insallah..Allah razi olsun
 
Üst