Şu sabah namazı I - II

İlim-irfan

Well-known member
Şu sabah namazı I


Sabah namazı üzerine tartışma yoktur!
Allah'a ve Muhammed aleyhisselamın Allah'ın kulu ve resulü olduğuna iman eden hiç kimsenin sabah namazının önemi hakkında bir itirazı olmamıştır. Sabah namazı üzerinde ilmî veya avamî düzeyde bir tartışma kayıtlara geçmemiştir. Namazın dindeki yerinin küfürle iman arasında durduğuna ne kadar inanılıyorsa, namazlar arasında sabah namazının yerine de o inançla bakıldığı kesindir. Namaz din ise sabah namazı o dinin ta kendisidir. Sabah namazının önemi, iman ve amel açısından bağlayıcılığı mezheplere, ekollere göre hiçbir değişiklik göstermez. A mezhebine göre bir hüküm, B mezhebine göre ise farklı bir hükmün bulunmadığı en baş meselelerden biri sabah namazının önemi, vakti ve cemaatle edasıdır şüphesiz. Buna ümmetin icmaı adını da verebiliriz, bütün Müslüman nesillerin ittifakı da diyebiliriz. Sonuç bellidir.
Kur'an'a bakıldığında verilen işaretler bu yöndedir. Hadisler incelendiğinde ise adeta sabah namazı tek başına çatıyı tutabilen bir direk gibi gösterilmektedir.
Sabah namazı hayatidir!

Sabah namazı üzerinde biri umumileşen, biri de git gide yaygınlaşan iki sorun, mü'min kimliğimizin ağır imtihanlarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Birinci mesele ki oldukça yaygın hale gelmiştir: Sabah namazı camide cemaatle kılınması gereken bir namazdır. O kadar ki, Resûlullah sall
Allah.gif
u aleyhi ve sellem sabah namazına devam etmeyenlerin evlerini yakmayı düşündüğünü söylemiştir. Sabah namazının ağırlığı kadar onun camide cemaatle kılınması da başlı başına ağır bir meseledir. Sabah namazının cemaatle eda edilmesi münafıklıktan beri olma teminatı vermektedir. (Ahmed, 9482) Hatta gecenin yarısını eda etmiş olmak türünden bir lütfu da beraberinde getirir. [Müslim, Mesacid, 46 (1489)] Buna rağmen sabah namazının cemaatle camilerde eda edilmesi unutulur hale gelmiştir. Ne yazık ki, camilerde namaz kıldırmaları için maaş alan görevlilerin bile ayda birkaç kez sabah namazı kaçırması, gençliğine bağışlanma, yorgun olma gibi şer'î olmayan özürlerle geçiştirilmektedir. Sabah namazı cemaati sanki emekli insanların yapması için tahsis edilmiş gibi durmaktadır. Kesinlikle sabah namazı cami ve cemaat namazıdır.

Sabah namazı, uykuya feda mı ediliyor?

İkinci mesele ise sabah namazının uykuya feda edilmesi tehlikesidir. Camide cemaatle kılmaya göre nispeten daha az yaygın olmasına rağmen, uyku ve sabah namazının birleştiği noktada büyük bir imtihanın her gün önümüze çıktığını söylemeye bile gerek yoktur. Git gide yaygınlaşan ve bize ait olmayan hayat tarzı, gecenin gündüzleştirilmesi, gündüzün geceleştirilmesi tutumu her şeyden önce sabah namazını harcamaya neden olmaktadır.
Namazı olmayan sabahın güneşi anlamsızdır!

Sabah namazının hatta cemaatle sabah namazının bu asırda yoğunluğu artan bir imtihan olarak ailece sınandığımız, şehevî arzularımızın önünde sabır ve dirayetimizin yirmi dört saatte bir sınandığı bir imtihandır. Böyle bir imtihanı kazanmamız için önce arızaya neden olan sebepleri tespit etmeli ardından da neler yapılabileceğinin tahlilini samimi bir şekilde yapmalıyız. Herhangi bir Müslüman, Allah rızası için yaptığı işleri bile sabah namazının engeli olarak gösterme hakkına sahip olmayacaktır. İstanbul'u haftalar süren yorucu bir kuşatmadan sonra fethetmiş olmak dahi ertesi gün sabah namazını ertelemeye özür oluşturmaz. Diyebiliriz ki, namazı olmayan bir sabahta güneşin doğması bile anlamsızlaşır.
Sabah namazı meselesi, avamın bütününü kuşatan bir mesele olduğu kadar, namaz ve ibadet konusunda konuşan, yazan ve bir nedenle Müslümanların önünde duranların da meselesidir. Sabah namazının önemine dair bir konferansın sahibi bile o günün sabahında mahallesindeki camide görülmemiş olabilir. Bu görülmeme kadar garip olan da böyle bir durumun ar olarak görülmemesidir.
Görev olan çareler

Erken uyuyup erken kalkmak gerekir
Sabah namazı ile bitecek bir gecenin sorumsuzca harcanması anlamı taşıyabilecek davranışlardan kaçınılmalıdır. Yatsı namazının vaktinde eda edilmesini esas alarak uygulayacağımız bir takvimde, işlerimizi sağlık, maişet ve dinimize hizmet gibi bölümlerden oluşan birinci grup, eğlence ve kültür gibi ertelenebilirden oluşan ikinci gruba ayırmalıyız. Sonra da bunların arasında bir sabah namazını ertelemeye değebilecek olanı var mıdır diye tekrar bir tasnif yapmalıyız.
Neticede bizim için sabah namazı, o günü feyizli ve bereketli geçirmenin, Allah'ın zimmetinde olarak güne başlamanın teminatıdır. Sabah namazı değil, onun camide cemaatle edasını kendimize hedef haline getirmek durumundayız.
Yaşadığımız hayatın, bize dayatılan tarzın namazımıza rağmen değil, namazla paralel yürümesi, bizim bir imtihanı kazanmamız veya kaybetmemiz anlamına gelecektir.
Geceden sabahı gösteren işaretler
'Resûlullah sall
Allah.gif
u aleyhi ve sellem yatsı namazından önce uyumayı, yatsıdan sonra da konuşmayı hoş görmezdi.' (Buhari, Mevvakit, 13, (547) Başka bir rivayette de Resûlullah sall
Allah.gif
u aleyhi ve sellemin ashabına yatsıdan sonra oturmayı menettiği rivayet edilmiştir. (İbni Mace, Salat, 12 (703)

Gece uykusunun gecikmesi dolayısıyla da sabah namazının kaçırılmasına karşı tedbir öne çıkarılıyor.
Bu yüzden âlimler, yatsıdan önce kestirmeyi, namazdan sonra da ilmî ve dini faaliyetler dışında bir nedenle oturmayı kerih görmüşlerdir. (Tühfetülehvezî, 18, hadis şerhi)
Sabah namazı ciddiyeti, onun vaktinin girmesinden önce, yatsı namazında başlamaktadır. Bu bir yaşam türüdür. Hayatın beşe bölünüp kullanılması mantığı buna dayandırılmıştır.
 

İlim-irfan

Well-known member
Şu sabah namazı II


Niyetimiz ciddi olmalı
Sabah namazına kalkma niyetimizde ciddiyet olması, Allah'ın yardımına sebep olur. Niyetimizdeki ciddiyet de o niyete göstereceğimiz destekle ortaya çıkar. Niyet yalın bir düşüncenin adı değildir. Niyet kararlılığın adıdır. Bu nedenle abdestli yatmayı, yatmadan önce hadisi şeriflerde tavsiye buyrulan ezkârı okumayı, yatış şekli olarak gösterilen tarza riayet etmeyi, yatmadan önce sabah namazını eda etmeyi kolaylaştırması için Allah'a dua etmeyi önemsemek durumundayız.
Namazı, bütün ev halkının meselesi yapın!
Sabah namazına kalkma meselesi ev halkının meselesi olmalıdır. Evde bulunanlar bu konuda birbirlerini desteklemelidir. Herkes bir çeşit görev üstlenmelidir.
Sizi kaldırabilecek bir saat edinin!
Uygun bir cihaz kullanarak teknolojik imkânlardan yararlanmayı ihmal etmemeliyiz. Namaz hangi saatte kılınacaksa uyarıcı cihaz o saate en yakın vakte ayarlanmalıdır ki, cihaz uyandırmayı sağladığında bir iki dakika daha kestirmek gibi bir tavize neden olmasın. Tek başına uyunmamalıdır. Uykuya engel olacak şekilde aydınlık bir yerde uyunmamalıdır ki, uyanıldığında ışığın yanması ile beraber uyku dağılsın. Akşam yemeği geciktirilmemeli, ağır şeyler yenmemelidir. Uyku saatinden dört saat önce yemekle bağlantı kesilmelidir.
Geceyi uykusuz geçirmeyin
Teheccüd nedeniyle bile olsa gece uyanık bulunulan süre uzatılmamalıdır. Teheccüd namazının çok mühim bir sünnet olması, sabah namazını kaçırmaya neden olmasını gerektirmez. Yüzlerce teheccüd namazı bir tek sabah namazı değildir.
Yaş ve iş durumuna dikkat edilmesi şartıyla öğlen vaktinde kaylûleden gece uykusu için istifade edilebilir. Böylece bir sünnet de yaşanmış olur. Yatsı ve akşam namazlarından sonra uyunmamalıdır.
Her halükarda sabah namazı en mühim ibadetlerden biridir. Bütün asırlarda yaşayan Müslümanlar için bir imtihandır. Ancak bizim zamanımızda bu imtihan ağırlaşmış, şüphesiz ecri de eziyeti de farklı olmuştur.
Aydınlık geceler karanlık gündüzler

Tüfek icat olunca mertliğin bozulması gibi, elektrik icat olunca tabiliğimiz bozuldu. Geceler aydınlandı, günler uzadı. Gündüzler geceyi yemeye başladı, geceler de gündüzü yedi. Kaybeden biz olduk. Rahat ve dengeli bir uyku uyuyamadığımız için yorgun bedenlerle işe açıldık. Stresli, bitkin insanlar haline geldik. Elektrik bize kazandırdı mı kaybettirdi mi belli olmadı.
Gerçekte ise elektrik bir nimetti; onu ölçüsüz kullanınca zararını gördük. Gecelerimiz suni bir aydınlık içinde olduğu için doğal olmayan aydınlıklarda vakit geçirir olduk. Gecenin gündüz gibi kullanılması, gündüzün de gece gibi yatakta geçirilmesi sünnete da aykırıdır insan fıtratına da. Sahih hadislerde yatsıdan sonrasının oturma ve eğlenme zamanı olarak kullanılamayacağına dair uyarılar vardır. Bedenlerimizin sıhhati açısından da yatsıdan sonrası uyku haricinde harcanamayacak kadar değerlidir. Buna rağmen en rahat harcanan zaman dilimimiz geceler oldu. Baş ağrılarımıza, stresimize ve bitkin bedenlerimize rağmen
nokta.gif
.

Allah, Ömer bin Hattab'tan razı olsun. Geç yatılmasına karşı insanları döver ve: 'Yatsıdan sonra bekleyip sabahı da uyuyarak mı geçireceksiniz?' dermiş. (Fethulbarî, 599. hadisin şerhi)
Geç yatmanın her türlüsü sakıncalı değildir şüphesiz. Bedenin zarar görmediği ve haram noktasına kaymayan işler nedeniyle uykunun geciktirilmesi ile 'boş' işlerden ötürü geciktirilmesi aynı tutulamaz. Bilhassa ilim tahsili, geceyi ihya etme, dini hizmetler nedeniyle geciktirilmiş uykular kazanılmış ecirlerdir. Ancak bunlar için bile sabah namazını geciktirmeye, ihmale sebep olmama şartını unutmamak durumundayız. Uyku nimetini zarara sokmanın yanında bir de Allah'a isyan olan işlerle gecenin batırıldığını düşünmemiz halinde ne denli büyük bir yanlışın içinde bulunduğumuz gayet iyi anlaşılacaktır.
Geceyi neden karartıyoruz?

Oluşan yeni kültürün gece anlayışımızı yönlendirdiği muhakkaktır. Bize ait, bizim değerlerimizi koruyan ve ihya eden bir hayat tarzı ilke edinilmeli ve uğrunda gayret sarf edilmelidir.
İkinci önemli sorun arkadaş sorunudur. Uyku düzensizliği bulunanların arasında düzenli uykusu olan biri olmak zordur. Böyle bir durum da bizi, çevre seçimine mecbur eder.
Bir başka sorun, insanların 'boş vakit' bulabilmeleridir. Ahiret endişesi taşıyan ve dünyanın halini gören bir mü'min nasıl 'boş vakit' bulabilir? Doğrusu bunu anlamak çok zordur. İnsanların 'boş vakit' bulabilmeleri ve bu vakti uykuya dahi tahsis edememeleri düşündürücüdür. Sabahın erken vaktindeki bereket kaybolduktan sonra günlerin yetersizliğine gerekçe aramanın da anlamı kalmamaktadır.
Anlaşılan odur ki, biz bu asırda Siyonizm tehlikesi yanında pek çok tehlikeyle iç içe yaşıyoruz. Bunlardan biri de heder ettiğimiz gecelerimiz ve o gecelerin sabahındaki namazdır.

Nureddin Yıldız - Milli Gazete
02 - 03/12/2009
 
Üst