Hacerül Esved Taşi

nurhadimi

üye Sorumlusu
Hakikaten bu taş cennetten mi geldi? Yani bu durum sağlam mı bir bilgi?
Cennette taş mı var? Eğer öyleyse ahireti fiziksel olarak tasvir edebiliriz.
Ama ben bunların müteşabih olduklarına inanan bir insanım ve bu durum bende çelişki yaratıyor.
Bu taşın böyle bir özelliği olmadığını bildiren rivayetler de var mı?

Yardımcı olursanız sevinirim.
Teşekkürler...

Hz. Ömer, onu öperken "Ey taş biliyorum ki, sen bir taşsın, ne fayda ne de zarar verebilirsin. Eğer Allah Rasûlünün seni öptüğünü görmeseydim seni asla öpmezdim" der. Arkasında duran Hz. Ali fısıldar. “Ya Ömer! O'nda saklı sırları bilseydin şimdi ona böyle seslenmezdin!'” mukâbelesinde bulunduğu rivâyet edilir. Her şeyin en doğrusunu Allah bilir.

Hz.Ömer'den öyle bir rivayet okumuştum, ancak Hz.Ali'den gelen rivayet ilginç doğrusu, biri Hz.Ali'yi konuşturmuş sanki...Allahu A'lem...

Hacer-i Esved, muhtelif zamanlardaki yangınlarda kırılmıştır. Şimdi 12 parça olarak birleştirilmiştir. Ufak bir parçası Kanuni Sultan Süleyman zamanında bir Hadım Ağası tarafından İstanbul’a nakledilmiş, Süleymaniye civarındaki Kanuni Sultan Süleyman türbesine asılmıştır.
İbnu Abbas anlatıyor:

Resulullah buyurdular ki:

"Haceru'l-Esved, cennetten indi.İndiği vakit sütten beyazdı. Onu insanların günahları kararttı." Tirmizi, Hacc, 40 (877)

Abdullah İbnu Amr İbni'l-As (radıyallahu anhümâ)'ın merfu bir rivayeti şöyledir: "Haceru'l-Esved ve Makam, cennet yakutlarından iki yakuttur. Allah celle celâluhu, onların nurunu örtmüştür. Eğer örtülmemiş olsalardı, meşrikle mağrib arasını aydınlatırlardı."

Yine İbnu Abbâs'tan (merfu) olarak: "Bu taşın bir lisanı, iki de dudağı vardır. Kendisine hak üzere istilâmda bulunanlar lehinde kıyamet günü şahidlik yapacaktır."

Hz. Ali'den yapılan bir rivayette, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Kıyamet günü, Haceru'l-Esved getirilir. O zaman o, beliğ bir lisanla, kendisine tevhidle istilâmda bulunanlar lehine şehâdette bulunur."

Hz. Aişe'nin bir rivayeti şöyledir: "Bu siyah taş, yeryüzünden kaldırılmazdan önce ondan istifade edin. Çünkü cennetten çıkmıştır. Cennetten çıkan bir şeyin kıyamet gününden önce ona dönmemesi gerekir."

Nasreddin'in aktardığı kısım da Hz. Ali'nin sözü eklenmiş gibi duruyor. Rivayetin kaynağı nedir? Ravileri kimlerdir ya da ?

Konuyla ilgili İbrahim Canan'ın Kütüb-i Sitte isimli eserinin c.12, s.510 - 511 de bilgi var.


İbnu Abbas anlatıyor:

Resulullah buyurdular ki:

"Haceru'l-Esved, cennetten indi.İndiği vakit sütten beyazdı. Onu insanların günahları kararttı." Tirmizi, Hacc, 40 (877)

Abdullah İbnu Amr İbni'l-As (radıyallahu anhümâ)'ın merfu bir rivayeti şöyledir: "Haceru'l-Esved ve Makam, cennet yakutlarından iki yakuttur. Allah celle celâluhu, onların nurunu örtmüştür. Eğer örtülmemiş olsalardı, meşrikle mağrib arasını aydınlatırlardı."

Yine İbnu Abbâs'tan (merfu) olarak: "Bu taşın bir lisanı, iki de dudağı vardır. Kendisine hak üzere istilâmda bulunanlar lehinde kıyamet günü şahidlik yapacaktır."

Hz. Ali'den yapılan bir rivayette, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Kıyamet günü, Haceru'l-Esved getirilir. O zaman o, beliğ bir lisanla, kendisine tevhidle istilâmda bulunanlar lehine şehâdette bulunur."

Hz. Aişe'nin bir rivayeti şöyledir: "Bu siyah taş, yeryüzünden kaldırılmazdan önce ondan istifade edin. Çünkü cennetten çıkmıştır. Cennetten çıkan bir şeyin kıyamet gününden önce ona dönmemesi gerekir."

Nasreddin'in aktardığı kısım da Hz. Ali'nin sözü eklenmiş gibi duruyor. Rivayetin kaynağı nedir? Ravileri kimlerdir ya da ?

Konuyla ilgili İbrahim Canan'ın Kütüb-i Sitte isimli eserinin c.12, s.510 - 511 de bilgi var.

Eyvallah. Bu konu hakkında ayrıca hacer için Allah'ın yeryüzündeki "sağ eli" gibi bir rivayet okumuştum. Sıhhatini bilmiyorum ! İbn Abbas'tan aktarılan rivayetlere genellikle temkinli yaklaşırım. İki sebebten ötürü. Bir, aktarımlarını genellikle İkrime yapıyor ve ona yalan isnadda bulunabiliyor. İkincisi, İsrailiyat ondan gelen rivayetlerde had safhada neredeyse.

Ancak Tirmizi hadisine şahsen inanıyorum. Üstelik Aliyyu'l-Kari ve İbn Hacer'in bu konudaki açıklamaları bana mantıklı geliyor. Cennette buradan tanınan meyveler olacaksa, cennet ehline ikram edilenler daha önceden bilinenlere benziyorsa taş neden olmasın ayrıca?


Hacer'ül-Esved'i de doğru tanımlamak için Adem(a.s.)'ın yaratılışını ve yaratıldığı yeri de doğru bilmek lazım. Yanlış bilgilerle doğru sonuçlara ulaşılmadığı gibi kafalarda karışıklık meydana geliyor. Âdem’in yaratıldığı cennet dünyada olup, Âdem dünyada yaratılmıştır. Cennet sözcüğü, “bağ, bahçe, çiftlik, yeşillik bitkisiyle toprağın örtüldüğü yer” demektir. Cennet sözcüğü, bu anlamıyla Kur’an’da şu ayetlerde geçmektedir: Bakara; 265, Sebe; 15, 16, Kehf; 32-40, Necm; 15 ve Kalem; 17.
Ayrıca, Kur’an’da, Âdem’in yeryüzünde ve topraktan yaratıldığına dair bir çok ayet vardır. Diğer taraftan, ahiretteki mükâfat yurdu olan “Cennet”i konu alan ayetler incelenirse; orası ebedîdir ve orada yükümlülük, yasaklar yoktur. Oysa, Bakara suresinin 25. ve A’râf suresinin 19. ayetlerinde belirtildiği üzere, Âdem’e yasak konulmuştur. Yine, Ta Ha suresinin 120. ve A’râf suresinin 20. ayetlerine göre de, Âdem’in bulunduğu cennet ebedî değildir. Bütün bunlar bir tarafa, eğer Âdem’in bulunduğu cennet, ahiretteki mükâfat yurdu olan “Cennet” ise, “Şeytan”ın ahiretteki mükâfat yurdu olan “Cennet”te ne işi vardır?
“Hübut (iniş)” meselesine gelince: “İhbitû (ininiz)” emri, çoğul olup Âdem ve eşinden başkalarını da kapsamaktadır. Ayrıca “hübut”; “yüksekten iniş” demek olmakla birlikte daha çok “züll (düşüklük)” anlamında kullanılır (Lisan ül Arab, c: 9. s: 18). Burada da sözcük, yukarıdan aşağıya iniş anlamında değil, “düşüş” anlamında kullanılmıştır. Yani, Âdem’in iyi şartlardaki bir yaşamdan kötü şartlara düşmesi konu edilmektedir. Meselâ, yeşil bitek bir alandan, çöl hayatına düşmesi gibi… Buna bir nevi askerî tabirle “apolet sökme” de denilebilinir."
 
Üst