Namaz tespihatinda tembellik gösterenler

topraktoprak

Well-known member
57839.jpg




Bismillahirrahmanirrahim

Bugünlerde iki ince mesele kalbe geldi, vaktinde kaleme alamadım. O vakit geçtikten sonra o ehemmiyetli hakikatlere birer işaret ederiz.

Birincisi: Kardeşlerimizden birisinin namaz tesbihatında tekâsül göstermesine binaen dedim:

Namazdan sonraki tesbihatlar tarikat-ı Muhammediyedir (a.s.m.) ve Velayet-i Ahmediyenin (a.s.m.) bir evradıdır. O noktadan ehemmiyeti büyüktür. Sonra, bu kelimenin hakikati böyle inkişaf etti:

Nasıl ki, risalete inkılâp eden velayet-i Ahmediye (a.s.m.) bütün velayetlerin fevkindedir. Öyle de, o velayetin tarikatı ve o velayet-i kübranın evrad-ı mahsusası olan namazın akabindeki tesbihat, o derece sair tarikatların ve evradların fevkindedir. Bu sır dahi şöyle inkişaf etti ki:

Nasıl zikir dairesinde bir mecliste veyahut hatme-i Nakşiyede bir mescidde birbiriyle alâkadar heyet-i mecmuada nuranî bir vaziyet hissediliyor. Kalbi hüşyar birzat namazdan sonra sübhânallah, sübhânallah deyip tesbihi çekerken, o daire-i zikrin reisi olan zât-ı Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselamın müvacehesinde yüz milyon tesbih edenler, tesbih elinde çektiklerini manen hisseder. O azamet ve ulviyetle sübhânallah, sübhânallah der.

Sonra o serzâkirin emr-i manevisiyle, ona ittibaen elhamdü lillâh, elhamdü lillâh dediği vakit, o halka-i zikrin ve o çok geniş dâiresi bulunan hatme-i Ahmediyenin (aleyhissalâtü vesselam) dairesinde yüz milyon müridlerin elhamdü lillâh, elhamdü lillâh'larından tezahür eden azametli bir hamdi düşünüp içinde elhamdü lillâh ile iştirak eder, ve hâkezâ

Allahu ekber, Allahu ekber ve duadan sonra lâ ilâhe illâllah, lâ ilâhe illâllah otuz üç defa o tarikat-ı Ahmediyenin Aleyhissalâtü Vesselam halka-i zikrinde ve hatme-i kübrasında o sabık manayla o ihvan-ı tarikatı nazara alıp o halkanın serzâkiri olan zât-ı Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselama müteveccih olup (Milyon kere salât ile milyon kere selam Senin üzerine olsun ey Allah'ın Resûlü.) der, diye anladım ve hissettim ve hayalen gördüm. Demek tesbihat-ı salâtiyenin çok ehemmiyeti var. (Kastmonu Lahikası)

Bediüzzaman Said Nursi
 

Nûrolog

Well-known member
Namaz tesbihatında tembellik gösterenler

Bismillahirrahmanirrahim

Bugünlerde iki ince mesele kalbe geldi, vaktinde kaleme alamadım. O vakit geçtikten sonra o ehemmiyetli hakikatlere birer işaret ederiz.

Birincisi: Kardeşlerimizden birisinin namaz tesbihatında tekâsül göstermesine binaen dedim:

Namazdan sonraki tesbihatlar tarikat-ı Muhammediyedir (a.s.m.) ve Velayet-i Ahmediyenin (a.s.m.) bir evradıdır. O noktadan ehemmiyeti büyüktür. Sonra, bu kelimenin hakikati böyle inkişaf etti:

Nasıl ki, risalete inkılâp eden velayet-i Ahmediye (a.s.m.) bütün velayetlerin fevkindedir. Öyle de, o velayetin tarikatı ve o velayet-i kübranın evrad-ı mahsusası olan namazın akabindeki tesbihat, o derece sair tarikatların ve evradların fevkindedir. Bu sır dahi şöyle inkişaf etti ki:

Nasıl zikir dairesinde bir mecliste veyahut hatme-i Nakşiyede bir mescidde birbiriyle alâkadar heyet-i mecmuada nuranî bir vaziyet hissediliyor. Kalbi hüşyar birzat namazdan sonra sübhânallah, sübhânallah deyip tesbihi çekerken, o daire-i zikrin reisi olan zât-ı Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselamın müvacehesinde yüz milyon tesbih edenler, tesbih elinde çektiklerini manen hisseder. O azamet ve ulviyetle sübhânallah, sübhânallah der.

Sonra o serzâkirin emr-i manevisiyle, ona ittibaen elhamdü lillâh, elhamdü lillâh dediği vakit, o halka-i zikrin ve o çok geniş dâiresi bulunan hatme-i Ahmediyenin (aleyhissalâtü vesselam) dairesinde yüz milyon müridlerin elhamdü lillâh, elhamdü lillâh'larından tezahür eden azametli bir hamdi düşünüp içinde elhamdü lillâh ile iştirak eder, ve hâkezâ

Allahu ekber, Allahu ekber ve duadan sonra lâ ilâhe illâllah, lâ ilâhe illâllah otuz üç defa o tarikat-ı Ahmediyenin Aleyhissalâtü Vesselam halka-i zikrinde ve hatme-i kübrasında o sabık manayla o ihvan-ı tarikatı nazara alıp o halkanın serzâkiri olan zât-ı Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselama müteveccih olup (Milyon kere salât ile milyon kere selam Senin üzerine olsun ey Allah'ın Resûlü.) der, diye anladım ve hissettim ve hayalen gördüm. Demek tesbihat-ı salâtiyenin çok ehemmiyeti var. (Kastmonu Lahikası)

Bediüzzaman Said Nursi

SÖZLÜK:


ALLAHÜ EKBER : Allah en büyük ve en yücedir.
AZAMET : Büyüklük.
BİNÂEN : Bağlı olarak, dayanarak, -den dolayı, bu sebepten.
DAİRE-İ ZİKR : Zikir dâiresi, halkası.
ELHAMDÜLİLLÂH : Her ne kadar hamd ve şükür varsa,ezelden ebede ve kimden kime olursa olsun hepsi Allah'a mahsustur.
EMR-İ MÂNEVÎ : Mânevî emir, İlâhi kanun.
EVRÂD : Kur'ân'ı Kerîmden veya başka şeylerden sık sık ve devamlı okunan duâlar, kısımlar, virdler.
EVRÂD-I MAHSUSA : Hususî, özel virdler, zikirler, dualar.
FEVK : Üst, üzeri.
HATME-İ NAKŞİYE : Nakşî tarîkatı mensuplarının okuyup bitirdikleri belirli duâlar.
HEYET-İ MECMUADA : Heyetin toplu halde bulunması
HÜŞYAR : Uyanık, akıllı, zekî.
İHVÂN-I TARÎKAT : Aynı tarikata mensup mânevî kardeşler.
İNKILÂP : Bir halden diğer bir hâle geçme; değişme, köklü değişim.
İNKİŞÂF : Gelişme, açılma, keşfetme, meydana çıkma; terakkî etme.
İTTİBÂEN : Bağlanarak, uyarak.
MÜRİD : Tarîkat öğrencisi, bir şeyhe bağlı kişi.
MÜVACEHE : Karşı karşıya, yüzyüze geliş.
RİSÂLET : Peygamberlik. Vahiy yoluyla peygamberlere İlâhî bir kitabın gönderilmesi.
SÂBIK : Geçen, geçen devre, geçmiş, daha önce, önceki, evvelki.
SERZÂKİR : Zikredenlerin başı.
SÜBHÂNALLAH : Allah her türlü eksiklikten uzak ve bütün üstün sıfatlara sahiptir demek; tesbih etmek.
TARÎKAT : Yol, mânevî yol; kalbi dünyanın fânî işlerinden ayırıp Allah sevgisi ile bağlamak.
TARÎKAT-İ MUHAMMEDİYE : Hz. Muhammed'in (a.s.m.) tarikatı olan sünnet yolu.
TEKÂSÜL : Tenbellik üşenme
TESBİHÂT : Tesbihler; Allah'ı eksik sıfatlardan tenzih etmeler.
TESBİHÂT-I SALÂTİYE : Peygamberimize (a.s.m.) getirilen salât ve selâm duaları.
ULVİYET : Yücelik, yükseklik.
VELÂYET-İ AHMEDİYE : Peygamberimizin (a.s.m.) vefâtından sonra, nübüvvet tarzındaki hizmetinin sureten, fiilen, şeklen sona ermesiyle velâyet tarzında ve makamında devam eden mânevî hizmet tarzı ve mânevî varlığı bu şekilde isimlendirilmektedir.
 
Üst