Ehl-i Sünnet vel Cemaat

aczmendi reþha

Well-known member
ve bihi nesteinu

Soru: Ehl-i Sünnet velcemaat ne demektir?
Neler ehl-i sünnet vel cematin özelliklerindendir..


El cevab: bir mukaddeme ile sekiz basamak kurararak maksada gidelim

Mukaddeme

Alemlerin Rabbı olan Allah, Adem a.s dan beri kullarına Peygamberler(a.s) gönderip onlara hak ve hayrlı olanı emredip insanlığı hakka ve hayra davet etmiştir.

Bu peygamberlerden(a.s) bir kısmına kitap verilmiştir, bir kısmına suhuf verilmiştir.Bunların tebası Kendi peygamberlerine(a.s) verilen kitabı yine Peygamberlerinin(a.s) o kitabı anladığı şekli ile anlayıp yaşadığı hali ilede yaşayıp kendilerinden sonra gelenlere devretmişler.

Kendilerine kitap veya suhuf verilmeyen Nebiler(a.s) ise kendilerinden önceki Peygamberin(a.s) kitabı (şeriatı) üzerine amel(devam) etmişlerdir.

Bu devam esnasında bir kac asır gemiş veya gecmemiş, birileri sadece kitabı eline alıp burda bu anlatıyor, bu zamanda böyle olur, deyip halkıda peşine takıp, kaynagın bir tarafını tahrib edip, sonrayada tahrib edilmiş halini devretmiştir.

Bir kısım ise kitaba bakmadan sadece Peygamberin(a.s)etbasından bazılarının bazı işlerini asıl alıp, onuda kendi anlayışı ile anlatıp, öyle devretmiş ve bu tarafta tahrib olunca.ortada sağlam kaynak kalmamış. Yeni bir din ile ve Peygamber(a.s) görevlendirilmiştir.Kitab tahrif edilmedikçe sadece nebiler gelip o kitab ile amel etmişlerdir.

Tüm Dinlerin ana esasları ve itikadı kanunları aynıdır.Tevhid ve haşir ve nübüvvet ve adalet ve ahiret.. ameli cenahı ve furuatı farklı olmuştur burdada ana ubudiyyet ve asıllar aynıdır.

Allah son peygamberine(a.s.m) verdiği dini, asıl menbasınıda muhafaza edeceğini bildirmiş ve Peygamberliğid(a.s.m)e ve Kitabıda son kılıp nübüvveti(a.s) mühürlemiştir.Artık yeni bir peygamber(a.s) vazife alıp gelmeyecek ve şeriat kanunları yeni bir (kitab) din verilmeyecektir.

(Haşiye:Hz isa a.s mın gelişi ise peygamberlik vazifesi ile değil velayeti ile olup şeriatı ahmediyyeye dahil olacaktır)

mukaddeme bitti şimdi maksada uruc edelim

BİRİNCİ BASAMAK: Kur'an Allah tarafından cebrail a.s ile Peygamber(a.s.m) seçilen ve Risalet görevi verilen Hz. Muhammed a.s.m 'a peyder pey göderilir.Hangi ayetten ve Nerden ne Anlaması gerektiği ve neyin nasıl olduğu kendine hususi usuller ve yollarla talim ettirilir eder. Peygamberimiz (a.s.m) Dar-ı bekaya teşrif etmeden evvel din kemalini bulup tamam olmuş eksik kalmamıştır.

İKİNCİ BASAMAK : Allah'ın son peygamberi Hz. Muhammed (a.s.m) Kendi davetine uyanlarla, kendine verilen kitaba iman eden ashabına Kur'anı ilk elden en doğru usul ve esaslarla ders verip. Bizzat kendileri kur'anı yaşayarak neyin nasıl anlaşılıp nasıl yaşanacağını en ince detayına kadar talim ettirmiş DİN KEMALİNİ BULMUŞ ve asrı saadette en kamil manasında yaşanmıştır.

(a.s.m)'ın darı bekaya teşrifinden sonra farklı anlamalar getirip kaynağı bozamayan, fakat kaynağa dayandırarak veya kendince delliller getirerek farklı anlamalar ve tahrifatta kendince başlamış

ÜÇüNCÜ BASAMAK : Ashab ra. Peygamberinden a.s.m dan aldığı emanete sımsıkı sarılıp bunu kendinden sonra gelen tabiine bu usul ve esaslarıda devretmişlerdir.
(''Ashabım gökteki yıldızlar gibidir hangisine tai olsanız necat bulursunuz'' (manasında rivayet vardır.)
Tabiin ashab ra. hın içtihadlarındaki farklı zenginlikleri ve içtihad edilen zemin ve şartlara bakıp tabi olunca usulunce Mezhebler olerak ifade edilen yollar, caddeler, kanunlar, usullerin için de olduğu, ana caddeleri, umum halkın anlayacağı halde ifade ederek (asıl menba ve kaynağa dokunmadan sadece delillerle anlaşılması için acıklama getirip aktarmışlardır.) yani hak mezhebler çoktur.

DÖRDÜNCÜ BASAMAK: mezhebler, fıkıh, imani ve ameli olan cenahları sımsıkı tutmuşlardır.
(a.s.m)'ın: size iki şey bırakıyorum onlara sımsıkı sarılsanız necat bulursunuz dediği: biri kitabullah(kur'an) digeri Al-i beytim. al-i beytten maksad sünneti seniyyesidir. yani kur'an ve sünnet. (manasında rivayeti vardır.)Yani Asrının imamları ve insanı kamiller ve al-i beytten kasd edilenlerde kaynaktır kaynağın menbaıdır ve muhafızıdır.
Ehl-i sünnet : Kur'anı anlamak ve yaşamak ve talim gibi her konuda a.s.m ve ashabının tatbikine milimi milimine teslim olup, olduğu gibi alıp, yaşamaya ve bu esasları korumaya ve ehlinden ehline devretmeye başlamış.

BEŞİNCİ BASAMAK: A.S.M her yüz yılda(bir devirde) kuşakta. bir varisi nebi geleceğini'' rivayet etmiştir(rivayet-i bilmana) (kur'anı, sünnetleri, aslı kaynağında muhafaza edip, asrın ihtiyacı olan kısmı, kur'andan tefsir ile açıklayıp yaşayıp gösterecek bir vazifeli) geleceğini bildirmiş ve her yüz yılda müceddidler, varisi nebi zatlar, vazifelerini ifa edip, asrın maddi ve amenevi sorunlarına, kur'an ve sünnetlerden içtihad ederk, tefsir ve eserler yazarak açıklama yapıp insanlığın kur'tuluşuna çalışmışlardır.
bunlardan bir kaçı:
İmam rabbani r.a
Abdul kadir geylani r.a
mevlana hazretleri
ve bediüzzaman r.a dır.
asırlarına kur'anı sünnetler ile anlatıp, asıl kaynakları muhafaza edip, ehline devretmekle görevli olan hazret ve tebası bu işi üstlenmiş kur'an adına vazife almışlardır.

ALTINCI BASAMAK: soru: peki her varisi nebi veya müctehid eser yazıp tefsir etmişmidir? el cevab : hayır, kendinden önce tefsir eden müctehide tabi olmuş onun tefsiri ile devam etmiş olanlarıda vardır.Bu kanuladırki bazı peygamberlerin şeriatı asırlarca aynı kitab, değişik nebilerce devam ettirilmiştir. aynı kanun müceddidlerdede gecerlidir, BEDİÜZZAMAN r.a 3 asrın yani üç kuşak değişecek olan zaman diliminin müceddididir. Ondan sonra gelecek varislerin ,muceddidlerin, vazifeleri şerhtir izahattır ve aslı menbaları muhafaza ederken Bediüzzamanın tefsirine bağlı kalacaklardır.

YEDİNCİ BASAMAK: Bediüzzaman r.a cedde-i kübrayı tamir edip asrın idrakine uygun fetsir ile mesleğini tatbik ederken diger müceddidlerin velilerin eser ve meslekleride onun zımnında vazifelerini ifa ederler Bunlardan 12 hak tarikat ve kolları 4 hak mezheb ve tebaları ehl-i sünnet velcemaattir. digerleri ise yaptıkları değişiklik nisbetinde ayrılık gösterip, değişiklikleri nisbetinde isim alıp, şer-i ölçülerle isimlendirilmişlerdir.

SEKİZİNCİ BASAMAK: Ehl-i sünnet olanların en bariz vasıfları kısaca kur'an ve sünneti bir alıp, hak bir mezhebe tabi olmaktır,kendilerinden evvel sağlam alıp devredenlerle aynı usulle devam etmektir.

Ehl-i sünnet olmayanların en bariz özellikleri: kendileri kendilerinden önce kabullenilmiş bir mezhebe bağlanmazlar.
bağlananlarda değişiklik görmüş olanlara başlanmıştır.

mezhebsizler: Bunlar Kur'anı ellerine alıp hadisi şeriflerdende kendi anlamalarına destek olacak olanı secip kafalarına görede bır usul bulup kendilerince yaşamakla kalmayıp BU ZAMANDA böyle olmalı değip, bir tarafını değiştiren, bu olmamalı değip diger tarafını degiştirenlerin mesleği, kendilerinden evvelkiler değiştirdiklerini bunlara, bunlarda biraz daha değiştirip sonradan gelenlerine devreder.
değişiklik yapanlar sadece kendi kaynaklarında, ictihadlarında, mesleklerinde, yapmışlardır,yapmaktadırlar.
bunlar, ha bire değiştire durduklarından bunlara mezhebsiz denmiş.yani bir sağlamı alıp aldıkları gibide devretmiyor habire deyişip duruyorlar.

hak olmayan mezhebler:
bunlarda asrı saadete dayanan içtihadlarla oluşan bir mezhebde bazı değişiklikler yapmış, içinde doğruları olduğu gibi değiştirilmiş olan kısımlarıda olanlardır.

BURDA ASIL OLAN KUR'ANI KİMSE DEĞİŞTİREMEZ
VE HADİS KAYNAKLARIDA MUHAFAZA EDİLMİŞTİR VE İÇTİHADLARDA.

EHL-İ SÜNNET VEL CEMAAT OLANLAR: Bunlar kur'anın asrı saadetteki anlışılan amel edilen her halini alıp muhafaza edip milimi milimine uyanlardır. aldıklarını sapa sağlam devrederler ve hiç bir değişiklikte yoktur. kendi asrında tefsir yazan müceddidler dahi tefsirlerini bunların zımnında tutup o asrın hususi bir tefsiri göstermişlerdir. asıllar aynı, asra göre, aynı asıl ve ibadetlerin insanlığın anlayacağı hali ile açılımı ve asrın hususiyetleri açılmıştır.

Bediüzzaman r.a ahir zaman denilen 3 asrın yani üç insanlık kuşağının müceddidir. kendisi imani ve manevi meslekler konusunda ictihad edip,uzun olan yolları kısa almıştır.asra uygun ilmi hakikatler alınıp tatbik edilmiştir.
Risale-i Nur 12 hak tarikin hulasısı olarak mesleğini tatbik etmiştir ve etmektedir ve edecektir.
Bir asır (devir) (normal bir insan ömrüdür) buda yaklaşık 60 yıldır. Bediüzzamandan sora asra vekalet edecek olan varisler, o eserlere bağlı kalarak vazifelerini ifa edeceklerdir.Diger tarikler ve manevi mesleklerde vazifelerini (vazifeli olan mesleğin ve varisin eserleri zımında) ifa edeceklerdir.
.........................
diger bir mes'ele..

Cevşen ve benzeri konularda oluşturulan kargaşanın mahiyetide şudur:

Cevşene itiraz edenler evvela iki kaynaktan al-i beyt olan kısmı almayanlardır.
Yani onların nazarında İNSAN, VARİS, KAYNAK DEĞİLDİR. geriye kalır, Kur'an ve kendi idrakleri ile anlamalarını doğrulamak için bulacakları deliller.

Hey Hat İMAM GAZALİ R.A delil değilde nedir.

İmam ali r.a.ha dayandırdıkları, itiraz delilleri dahi, kime ne dayandırdıklarını bilmediklerine delildir.
İmam nerde, ne demişse doğru demiştir, anlayanlar ne anlamışsa anladıklarında yanılmıştır.

Bediüzzaman, mahkemede kendine sorlan: SEN TARİKAT DERSİ VERMİŞSİN? sorusuna
cevaben:ZAMAN TARİKAT ZAMANI DEĞİL, İMANI KURTARMAK ZAMANIDIR DEMİŞ.

Bunu yanlış anlayanlar anlamışki hah bu tarikatler yoktur bitti diyor ve tarikatleri kabullenmiyor.. vb..
Oysa BEDİÜZZAMAN DEMİŞ Kİ: ZAMAN MAHKEME ZAMANI VE SİZİN ELİNİZDEN İMANI KURTARMA ZAMANIDIR.

Hem gine demek istemişki: sarık sardı diye iskilipli atıf efendi gibi, ehl-i imanların can verdiği, camilerin ahır yapıldığı zaman dilimi, tarikat zamanı değil yani(emrazı kalbiyyenin tasfiyyesi ile insanı kemalata sevk) zamanı değil..
imana taaaruz var imanı kurtarmak zamanıdır.

Hem demişki: Hususi tallebelerine bizim meslekte tarikat(tasavvufu tatbik etmeyeceğiz )hakikat ilmini ve mesleğini tatbik edecez..Şimdi ise, bizim için zaman imanı kurtarmak zamanıdır.(yani sizler iman hakikatlerini neşr etmekle vazifelisiniz.
Sonra ehilleri gelir mesleğimizin
safayı kalb,
tezkiye i nefs,
terakk-i ruh,
tekemmül-ü akıl,
olan kısımlarını gereken ehemmiyette ele alır tatbik ederler.
yani acz,fakr şefkat,tefekkür, tarıkı ile insanları Allaha vasıl eden yolda risale-i nur mesleğindedir ve Allaha vasıl eder tebasını.

denilse inşaallah isabet edilmiş olunur.
__________________
اِهْدِنَاالصِّرَاطَ الْمُسْتَقِيمَ صِرَاطَ الَّذِينَ اَنْعَمْتَ عَلَيْهِمْ
 
Üst