Ukbaa
Well-known member
Bismillahirrahmanirrahim
Elhamdülillâhi rabbil âlemîn velâkıbetülil müttekîn vessalêtü vessalêmü alê seyyidine Muhammedivve alê êlihi vesahbihi ecmain,
Alê rasulüne salevât
Demek iman tevhidi, tevhid teslimi, teslim tevekkülü, tevekkül saadet-i dareyni iktiza eder."
Bu vecizeyi biraz irdeleyelim, üzerinde mütalaa edelim inşallah.
Burada ilk ikiliye baktığımızda, iman ve tevhidi görüyoruz.
İman olmadan tevhid olur mu? Olmaaz
Öncelikle iman olmalı…
Peki iman nedir?
Lügat manası inanmaktır.
İnanıyoruz, hepimiz bir şeye inanıyoruz
Buna yaradılış nazarıyla baktığımızda iman çeşitlilik kazanıyor.
Kimileri kendi kendine teşekkül ettiğine,
Kimileri mucid ve müessirin esbab olduığuna,
Kimileri tabiatın iktiza ettiğine,
Kimileri ise; kendi varlığına dahi inanmıyor.
Sofestai deniyor bunlara. Sorduğunda inanmıyorum diyor, ama aslında inanmadığına inanıyor heberi yok…
Son kısım ise hak ve hakikatin gerektirdiği gibi Allah ın masnuu olduğuna,
bir tek Vahid-i Ehad’in ‘kün’ emri ile husule geldiğine inanıyor.
İlk dört yolun batıl olduğu Risale-i Nur’larda tafsilatıyla beyan edildiğinden ona havale ediyoruz.
Bizi ilgilendiren son kısımla devam ediyoruz.
İman - Tevhid ilişkisiyle inanan biri yani iman eden bir tek olana inanır.
Risale-i Nur’ların iman esasları üzerine bina edildiği herkesçe malumdur.
Bazı eleştirmenler, efendim biz inanan ve iman eden insanlarız, dediğinde
bir kardeşimiz Hz. Ebu Bekir r.a. da inanıyordu ama onun için Resul s.a.v ümmetimin imanı bir kefede onunki bir kefede demiş.
Demek imanında dereceleri var.
Risale-i Nur taklidi olan imanları tahkikiye çevirmeye çalışıyor.
Tabi isteyene… Ben istemedikden sonra dünya toplansa benim için birşey yapamaz.
Evet…
En baştaki iman nasıl olursa, derecesi nasıl olursa, ondan neşet eden tevhid inancıda o nisbette oluyor.
Kuran’ın 4 temel üzerine bina edildiğini hatırlar isek;
Bunlardan biride tevhid inancı idi.
İnsanlar bir olana inanmaya davet ediliyor.
Peki tevhid nedir???
TEVHİD : Birleme, Allah`ın bir olduğuna ve Ondan başka İlâh olmadığına inanma.
Adama soruyorsun. Allah varmı?
Cevap peşin. Vaaaaar…
eeee yok gibi yaşıyorsun….
Demek imanla tevhidin doğrudan bir ilişkisi var.
İmanı kavi olan bir olana o kavilikte bağlanır. O zaman yok gibi yaşayamıyor…
Tevhid - Teslim ile
TESLİM : Bir emâneti verme. * Kabul etme. * Doğru ve haklı bulma. * Selâmetle dua etme. * Karşısındakinin hükmü altına girme. * Kendini Allah'ın takdirine terketme, emri altına girme. * Belâ ve âfetten korunur olma. * Bir şeyi, yeni sâhibine verme. * Dayanamayıp pes deme. * Hakikat olduğunu söyleyip i'tiraf etme.
Bakınız…
Teslim olduğumuzda çokluğa değil tekliğe teslim oluruz.
İsterseniz burayı Risale-i Nur’un değişik yerlerinden alınan vecizelerle anlamaya çalışalım.
“Hayat ve vücudun yükünü, Onun kudretine, rahmetine teslim edip; kendine yüklemeyip belki kendisi o hayatına ve nefsine biner hükmünde bir rahat makam bulur."
Hem onu, hakikî mahbub olan Kadîr-i Mutlak’a tevekkül ile teslim etmiyorsunuz, daima elem çekiyorsunuz." .
Eğer Kadîr-i Zülcelal’e dayanıp tevekkül etmezse ve itimad edip teslim olmazsa, vicdanı daim azab içinde kalır."
Eski zamanda, esasat-ı imaniye mahfuzdu, teslim kavî idi."
Bu teslimi tevekkülle birleştirelim. Teslim ve tevekkül ilişkisine bakalım.
Evet tevekkül nedir???
TEVEKKÜL : Sebeplere sarıldıktan sonra neticesini Allah`a bırakma, neticeye rıza gösterme.,
Yani tarlaya tohumu ekecez. Neticede ne kadar mahsul çıktı ise ona rıza göstereceğiz.
Bu ne kadar teslim olduğumuzla alakalı. Yani teslimiyetimizi etkiliyor.
Teslimiyyette tevekkülümüzü baştan sona bir zincir halinde devam ediyor.
Bu kısımda aklımıza merhum şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un bir dörtlüğü geliyor.
Allah’a dayandım diye sen çıkma yataktan
Manayı tevekkül bu mudur hey gidi nadan
Zannetmeki ecdadın asırlarca uyurdu
Nereden bulacaktın eldeki yurdu
Demek tevekkülün manası; Allah’a dayandım deyip uyumak değil…
Bununla ilgili Risale-i Nur’dan vecizelere bakalım…
Allah’a tevekkül edene, Allah ona kâfidir.
O’na tevekkül edene, o mevcudat adedince nurlar tezahür eder.
“Tevekkül ile istinad edip her musibete karşı tahassun eder."
Bırak bîçare feryadı, beladan gel tevekkül kıl!"
Cihan dolu bela başında varken, ne bağırırsın küçük bir beladan, gel tevekkül kıl!"
“Tevekkül ile bela yüzünde gül, tâ o da gülsün."
Tevekkül - Saadet-i Dareyn ikilisine geçtik.
Saadeti dareyn nedir???
SAADET-İ DAREYN: Dünya ve âhiret saadeti demek
Evet iki cihan saadeti iki cihan kim istemez bunu…
Bu denklemi baştan okursak demek imanla başlayan bu hareket, saadeti dareynle devam buluyor.
Şükürler olsun…
Iman da doğru olana iman etmekten geçiyor…
Rabbim yanlız ona ibadet edenlerden eylesin bizi…
İmanımızı kavleştirsin.
Tevhidi kalbimize nakşettirsin.
Teslimiyyetimizi artırsın.
Tevekkülü anlayanlardan eylesin.
İki cihanda mesud eylesin.
Bu aciz biçare kullarını affeylesin.
Bizleri af dilenenlerden eylesin.
Bir an bile nefsimizle başbaşa bırakmasın.
Kendine kulluğa kabul ettiklerinden aylesin bizleri.
Hastalıklarımıza şifa ver Yarab.
Günahlarımıza mağfiret ver.
Bu dehşetli asırda bizleri muhafaza eyle.
Biz senin kapında dilenciyiz, başka kapımız yok.
Vermek şanından, bizi de o orduya dahil et
Ne olur affet, affet bizi…
ELFÜ ELFİ AMİNNNN…
Subhaneke la ilmelelena illama allemtena inneke entel alimul hakim veahiru davahum enil hamdulillahi rabbil alemin
Allah rızası içün el-fatiha
21.30’da sohbet kanalında işlenen derstir…
Elhamdülillâhi rabbil âlemîn velâkıbetülil müttekîn vessalêtü vessalêmü alê seyyidine Muhammedivve alê êlihi vesahbihi ecmain,
Alê rasulüne salevât
Demek iman tevhidi, tevhid teslimi, teslim tevekkülü, tevekkül saadet-i dareyni iktiza eder."
Bu vecizeyi biraz irdeleyelim, üzerinde mütalaa edelim inşallah.
Burada ilk ikiliye baktığımızda, iman ve tevhidi görüyoruz.
İman olmadan tevhid olur mu? Olmaaz
Öncelikle iman olmalı…
Peki iman nedir?
Lügat manası inanmaktır.
İnanıyoruz, hepimiz bir şeye inanıyoruz
Buna yaradılış nazarıyla baktığımızda iman çeşitlilik kazanıyor.
Kimileri kendi kendine teşekkül ettiğine,
Kimileri mucid ve müessirin esbab olduığuna,
Kimileri tabiatın iktiza ettiğine,
Kimileri ise; kendi varlığına dahi inanmıyor.
Sofestai deniyor bunlara. Sorduğunda inanmıyorum diyor, ama aslında inanmadığına inanıyor heberi yok…
Son kısım ise hak ve hakikatin gerektirdiği gibi Allah ın masnuu olduğuna,
bir tek Vahid-i Ehad’in ‘kün’ emri ile husule geldiğine inanıyor.
İlk dört yolun batıl olduğu Risale-i Nur’larda tafsilatıyla beyan edildiğinden ona havale ediyoruz.
Bizi ilgilendiren son kısımla devam ediyoruz.
İman - Tevhid ilişkisiyle inanan biri yani iman eden bir tek olana inanır.
Risale-i Nur’ların iman esasları üzerine bina edildiği herkesçe malumdur.
Bazı eleştirmenler, efendim biz inanan ve iman eden insanlarız, dediğinde
bir kardeşimiz Hz. Ebu Bekir r.a. da inanıyordu ama onun için Resul s.a.v ümmetimin imanı bir kefede onunki bir kefede demiş.
Demek imanında dereceleri var.
Risale-i Nur taklidi olan imanları tahkikiye çevirmeye çalışıyor.
Tabi isteyene… Ben istemedikden sonra dünya toplansa benim için birşey yapamaz.
Evet…
En baştaki iman nasıl olursa, derecesi nasıl olursa, ondan neşet eden tevhid inancıda o nisbette oluyor.
Kuran’ın 4 temel üzerine bina edildiğini hatırlar isek;
Bunlardan biride tevhid inancı idi.
İnsanlar bir olana inanmaya davet ediliyor.
Peki tevhid nedir???
TEVHİD : Birleme, Allah`ın bir olduğuna ve Ondan başka İlâh olmadığına inanma.
Adama soruyorsun. Allah varmı?
Cevap peşin. Vaaaaar…
eeee yok gibi yaşıyorsun….
Demek imanla tevhidin doğrudan bir ilişkisi var.
İmanı kavi olan bir olana o kavilikte bağlanır. O zaman yok gibi yaşayamıyor…
Tevhid - Teslim ile
TESLİM : Bir emâneti verme. * Kabul etme. * Doğru ve haklı bulma. * Selâmetle dua etme. * Karşısındakinin hükmü altına girme. * Kendini Allah'ın takdirine terketme, emri altına girme. * Belâ ve âfetten korunur olma. * Bir şeyi, yeni sâhibine verme. * Dayanamayıp pes deme. * Hakikat olduğunu söyleyip i'tiraf etme.
Bakınız…
Teslim olduğumuzda çokluğa değil tekliğe teslim oluruz.
İsterseniz burayı Risale-i Nur’un değişik yerlerinden alınan vecizelerle anlamaya çalışalım.
“Hayat ve vücudun yükünü, Onun kudretine, rahmetine teslim edip; kendine yüklemeyip belki kendisi o hayatına ve nefsine biner hükmünde bir rahat makam bulur."
Hem onu, hakikî mahbub olan Kadîr-i Mutlak’a tevekkül ile teslim etmiyorsunuz, daima elem çekiyorsunuz." .
Eğer Kadîr-i Zülcelal’e dayanıp tevekkül etmezse ve itimad edip teslim olmazsa, vicdanı daim azab içinde kalır."
Eski zamanda, esasat-ı imaniye mahfuzdu, teslim kavî idi."
Bu teslimi tevekkülle birleştirelim. Teslim ve tevekkül ilişkisine bakalım.
Evet tevekkül nedir???
TEVEKKÜL : Sebeplere sarıldıktan sonra neticesini Allah`a bırakma, neticeye rıza gösterme.,
Yani tarlaya tohumu ekecez. Neticede ne kadar mahsul çıktı ise ona rıza göstereceğiz.
Bu ne kadar teslim olduğumuzla alakalı. Yani teslimiyetimizi etkiliyor.
Teslimiyyette tevekkülümüzü baştan sona bir zincir halinde devam ediyor.
Bu kısımda aklımıza merhum şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un bir dörtlüğü geliyor.
Allah’a dayandım diye sen çıkma yataktan
Manayı tevekkül bu mudur hey gidi nadan
Zannetmeki ecdadın asırlarca uyurdu
Nereden bulacaktın eldeki yurdu
Demek tevekkülün manası; Allah’a dayandım deyip uyumak değil…
Bununla ilgili Risale-i Nur’dan vecizelere bakalım…
Allah’a tevekkül edene, Allah ona kâfidir.
O’na tevekkül edene, o mevcudat adedince nurlar tezahür eder.
“Tevekkül ile istinad edip her musibete karşı tahassun eder."
Bırak bîçare feryadı, beladan gel tevekkül kıl!"
Cihan dolu bela başında varken, ne bağırırsın küçük bir beladan, gel tevekkül kıl!"
“Tevekkül ile bela yüzünde gül, tâ o da gülsün."
Tevekkül - Saadet-i Dareyn ikilisine geçtik.
Saadeti dareyn nedir???
SAADET-İ DAREYN: Dünya ve âhiret saadeti demek
Evet iki cihan saadeti iki cihan kim istemez bunu…
Bu denklemi baştan okursak demek imanla başlayan bu hareket, saadeti dareynle devam buluyor.
Şükürler olsun…
Iman da doğru olana iman etmekten geçiyor…
Rabbim yanlız ona ibadet edenlerden eylesin bizi…
İmanımızı kavleştirsin.
Tevhidi kalbimize nakşettirsin.
Teslimiyyetimizi artırsın.
Tevekkülü anlayanlardan eylesin.
İki cihanda mesud eylesin.
Bu aciz biçare kullarını affeylesin.
Bizleri af dilenenlerden eylesin.
Bir an bile nefsimizle başbaşa bırakmasın.
Kendine kulluğa kabul ettiklerinden aylesin bizleri.
Hastalıklarımıza şifa ver Yarab.
Günahlarımıza mağfiret ver.
Bu dehşetli asırda bizleri muhafaza eyle.
Biz senin kapında dilenciyiz, başka kapımız yok.
Vermek şanından, bizi de o orduya dahil et
Ne olur affet, affet bizi…
ELFÜ ELFİ AMİNNNN…
Subhaneke la ilmelelena illama allemtena inneke entel alimul hakim veahiru davahum enil hamdulillahi rabbil alemin
Allah rızası içün el-fatiha
21.30’da sohbet kanalında işlenen derstir…
