Bediuzzaman ve Risale-i Nur Hizmeti-5-Harb Yılları 1914-1918

Zuhr

Talebe
Bismillâhirrahmânirrahîm,


5-Harb Yılları 1914-1918



Bediuzzaman Hazretleri son asırda kopan fırtınada teleblerinden teşkil ettiği milis alayının komutanı olarak birinci dunya savaşına iştirak etti/ Rus ve Rrmenilere karşı doğu cebhesinde savaştı. Pasinlerin dağ ve derelerinde avcı hattında kurşun yağmuru altında bir tarafda duşmanla harb ederken şehidler arasında ve şehadete çok yakın şartlar altında tefsir ilminde bir şah eser sayılan " işaret-ül icaz" isimli eserini zahiren mümkün görünmeyen bir ahval içinde sırf bir inayet i ilahiye olarak sunuhat-ı kalbiye suretinde telif etti.

Bitlis Ruslar tarafından işgal edildiğinde yaralanarak esir duştu ve rusyanın kuzey doğu taraflarına gönderildi.(1916) Volga nehri kıyısında Kosturma'da iki buçuk sene esir hayatı yaşadı. Esareti esnasında etrafındaki esirlere dini nasihatlar yaparak onları şuurlandırmaya gayret etti.

Nihayet esaretten firar ile kurtulub Petesburg, Varşova, Viyana, tarikıyle 25 haziran 1918 tarihinde İstanbul'a geldi. Halkdan ordudan ve devlet erkanından pek çok kimse kendisini ziyaret ettiler. Memnun ve mesrur oldular. Üstad Hazretleri bu dönüşünü muteakıb Osmanlının son döneminde Mehmed Akif, İzmirli İsmail Hakkı, Elmalılı Hamdi gibi alimlerin toplandığı ve yuksek bir fetva ve danışma kurulu mesabesinde olan "dar-ül hikmet-ül islamiye" ye şeyh-ül islam mustafa sabri efendinin arzusuyla haberi olmadan aza olarak tayin edildi.

Birinci Dunya Savaşı'nın sonunda Osmanlı ile aynı ittifak içinde savaşan devletler mağlub oldular. Çok geçmeden osmanlı toprakları İngiliz,Fransa, İtalyan ve Yunanlılar tarafından işgal edilmeye başlayınca Anadoluda Kurtuluş Savaşı faaliyetleri hızlandı. İstanbul'un İngilizler tarafından işgal edildiği bu yıllarda Ustad, İngilizlerin aleyginde etkili faaliyetlerde bulundu ve anadoluda Kuvayı Milliye hareketlerine destek verdi.
Ankara hükümeti, onun İstanbuldaki faaliyaetlerini takdir edirek kendisini davet etti. Bunun uzerine Ankara'ya gitti. Buyuk bir ilgi ve coşkuyla karşılandı.

Meclisde kendisi için resmi merasim duzenlendi.(1922) Ancak Ustad Hazretleri burada umduğunu bulamadı. Zira mebusların çoğunun dine lakayd kaldıklarını, namaz kılmadıklarını gördÜ. Yazdığı on maddelik bir beyanname ile onlara namazın ehemmiyetini anlattı. bu beyannameden sonra namaz kılanlar çoğaldı. Ancak onun bu etkili faaliyetlerinden hükümet erkanı hoşlanmadı ve başdakilerle anlaşamadı. Kurtuluş Savaşı kazanılmıştı. Fakat Bediuzzaman Hazretleri işgal kuvvetlerinin koğulmasına rağmen Anadoluda avrupai zihniyet ve yaşantının gittikce yaygınlaştığını islama bağlılığın itikadın gün geçtikce zayıfladığını yakınen göruyor ve uzuluyordu. Ankara'daki durumdan hoşlanmadığı için Van'a dönemeye karar verdi. Kendisine millet vekilliği, diyanet muşavere azalığı, şark vilayetleri umumi vaizliği gibi yüksek ucretli cazib teklifler sunuldu isede, o kendisini hükümet kontrolu altında tutmayı hedefleyen bu vazifeleri kabul etmedi kararından dönmedi Van'a gitti.(1923)

Van'da Erek Dağı'nda inziva hayatı yaşamaya başladı. Bu arada kendince bir iç muhasebe yapıyordu. Bir tarafdan ihtiyarlığın hemen arafesinde bulunmanın ruhuna verdiği tesir, diğer tarafdan siyasi olarak yaptığı faaliyetlerin hiç birinden doyurucu neticeler alamayışı ona daha esarette iken niyetlendiği inziva hayatını cazib kılıyordu bu dönemde o, adeta buyuk bir manevi inkılabın yaşanacağını ruhen hiss etmiş ve kaderin kendisine tevdi' edeceği vazifeyi bekliyor gibiydi çok geçmenden Şeyh Said hadisesi patlak verdi. Hadise çok kanlı bir şekilde bastırıldı.

Hazreti Ustad “asırlardır kur'ana bayraktarlık yapmş necib bir milletin çocuklarına kılınç çekilmez” diyerek tasvib etmediği bu hadise ile ilişkisi olmadığı halde 1925 senesinde istanbula oradan burdura ve ispartaya sürgün edildi. Daha sonrada ehl-i siyasetin vehmiyle göz altında tutulmak ve insanlarla görüşmekden men' edilmek maksadıyla Isparta'nın küçük bir kasabası olan barlada ikamete mecbur edildi.



سُبْحَانَكَ لاَعِلْمَ لَنَاۤ اِلاَّ مَاعَلَّمْتَنَا اِنَّكَ اَنْتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ

el Fatiha
 

memluk

Hatim Sorumlusu
Hazreti Ustad “asırlardır kur'ana bayraktarlık yapmş necib bir milletin çocuklarına kılınç çekilmez” diyerek tasvib etmediği bu hadise ile ilişkisi olmadığı halde 1925 senesinde istanbula oradan burdura ve ispartaya sürgün edildi. Daha sonrada ehl-i siyasetin vehmiyle göz altında tutulmak ve insanlarla görüşmekden men' edilmek maksadıyla Isparta'nın küçük bir kasabası olan barlada ikamete mecbur edildi.




allah razı olsun çok etkileyici
bu düşüncede olan bir mustesna şahsa yapılan haksızlıklar !
allah üstadımızın ve risalelerin kıymetini bilenlerden etsin
 
Üst