Kader Gelince Göz Kör Olur !

Huseyni

Müdavim
Cevap: Risale-i Nur'dan Seçme Kısa Soru ve Cevaplar.

Kader Gelince Göz Kör Olur.



Eğer denilse: "Hazret-i Ömer'in (r.a.) minber üstünde, bir aylık mesafede bulunan Sâriye namındaki bir kumandanına,
b192.gif
[Ey Sariye, dağa dikkat et dağa!] (Müsned,Fezailü's-Sahabe:355;Taberi,Tarih,2:380.)deyip, Sâriye'ye işittirip, sevkülceyş noktasından zaferine sebebiyet veren kerâmetkârâne kumandası ne derece keskin nazarlı olduğunu gösterdiği halde, neden yanındaki katili Firuz'u o keskin nazar-ı velâyetiyle görmedi?"




Elcevap: Hazret-i Yâkup Aleyhisselâmın verdiği cevapla cevap veririz.Haşiye (Said-i Şirazinin Gülistan'dan bir şiiri olup, manası haşiyenin bulunduğu paragrafın altındadır.)

Yani, Hazret-i Yâkup'tan sorulmuş ki, "Niçin Mısır'dan gelen gömleğinin kokusunu işittin de, yakınında bulunan Kenan kuyusundaki Yusuf'u görmedin?" Cevaben demiş ki:

"Bizim halimiz şimşekler gibidir; Bazen görünür, Bazen saklanır. Bazı vakit olur ki, en yüksek mevkide oturup her tarafı görüyoruz gibi oluruz. Bazı vakitte de ayağımızın üstünü göremiyoruz."

Elhasıl, insan her ne kadar fâil-i muhtar ise de, fakat
b199.gif
["Allah dilemedikçe siz hiçbir şeyi isteyemezsiniz." İnsan Sûresi: 76:30.] sırrınca, meşiet-i İlâhiye asıldır, kader hâkimdir. Meşiet-i İlâhiye, meşiet-i insaniyeyi geri verir,
b200.gif
[Kader gelince göz kör olur.] hükmünü icra eder. Kader söylese, iktidar-ı beşer konuşmaz, ihtiyar-ı cüz'î susar.



15. Mektup s.56
 

Huseyni

Müdavim
Cevap: Risale-i Nur'dan Seçme Kısa Soru ve Cevaplar.

Az Bir Şeyle Çok Şeyler Kazanmak.

Üçüncü Sualiniz: "O mübarek zatların başına gelen o feci, gaddârâne muamelenin hikmeti nedir?" diyorsunuz.


Elcevap: Sabıkan beyan ettiğimiz gibi, Hazret-i Hüseyin'in muarızları olan Emevîler saltanatında, merhametsiz gadre sebebiyet verecek üç esas vardı:


Birisi: Merhametsiz siyasetin bir düsturu olan, "Hükûmetin selâmeti ve âsâyişin devamı için eşhas feda edilir."

İkincisi: Onların saltanatı unsuriyet ve milliyete istinad ettiği için, milliyetin gaddârâne bir düsturu olan, "Milletin selâmeti için herşey feda edilir."


Üçüncüsü: Emevîlerin Hâşimîlere karşı ananesindeki rekabet damarı, Yezid gibi bazılarında bulunduğu için, şefkatsiz bir gadre kabiliyet göstermişti.


Dördüncü bir sebep de, Hazret-i Hüseyin'in taraftarlarında bulunuyordu ki, Emevîlerin, Arap milliyetini esas tutup sair milletlerin efradına "memâlik" tabir ederek köle nazarıyla bakmaları ve gurur-u milliyelerini kırmaları yüzünden, milel-i saire Hazret-i Hüseyin'in cemaatine intikamkârâne ve müşevveş bir niyetle iltihak ettiklerinden, Emevîlerin asabiyet-i milliyelerine fazla dokunmuş, gayet gaddârâne ve merhametsizcesine, meşhur faciaya sebebiyet vermişlerdir.


Mezkûr dört esbab, zâhirîdir. Kader noktasından bakıldığı vakit, Hazret-i Hüseyin ve akrabasına, o facia sebebiyle hasıl olan netâic-i uhreviye ve saltanat-ı ruhaniye ve terakkiyât-ı mâneviye o kadar kıymettardır ki, o facia ile çektikleri zahmet gayet kolay ve ucuz düşer. Nasıl ki bir nefer, bir saat işkence altında şehid edilse, öyle bir mertebeyi bulur ki, on sene başkası çalışsa ancak o mertebeyi bulur. Eğer o nefer şehid olduktan sonra ona sorulabilse, "Az birşeyle pek çok şeyler kazandım" diyecektir.

15. Mektup s.59
 
Üst