Herşey Kur’an’da var mıdır?

Ukbaa

Well-known member
Herşey Kur’an’da var mıdır?

“Yaş ve kuru herşey Kitab-ı Mübin’de vardır.”

“Biz Kur’an’ı sana herşeyin apaçık bir beyanı olarak indirdik” gibi ayetlerden hareketle, bazıları “her şey Kur’an’da vardır” derler. Acaba, gerçekten her şey Kur’anda var mıdır? Varsa nasıl vardır?

Evet, her şey Kur’anda vardır. Fakat ayrıntılarıyla değil, esaslarıyla vardır. Küçük bir çekirdekte, ağacın plan ve programının yazılı olması şeklinde vardır. Kainatta ve insanlık aleminde cereyan eden kanunlara işaretler şeklinde vardır.

Kur’an ve kainat, Allah’ın iki kitabıdır. Biri kelam sıfatının, diğeri kudret sıfatının tecellisidir. Allah’ın kudret sıfatından gelen kainatta da her şey vardır ama, herkes her şeyi göremez. Mesela, Edison elektriği buluncaya kadar, alemde elektrik vardı. Fakat insanlar farkında değillerdi. Edison, elektriği yoktan var etmedi. Var olan bir şeyi buldu. Dolayısı ile, Edison, Newton, Arşimet gibi bilginler, tabiattaki kanunların koyucusu değil, bulucusudurlar. Mucidi değil, keşşafıdırlar.

Aynı durum, Kur’an ayetleri için de geçerlidir. Müfessirler, Kur’anın engin manalarına muhatap olmaya çalışır. Her biri, bir takım sırlar görebilir, bulabilir. Zamanın akış seyri de, Kur’anın sırlarının ortaya çıkmasına yardımcıdır. Mesela, “Biz insanı parmak uçlarına varıncaya kadar yeniden diriltmeye kadiriz” ayetinde geçen “parmak uçları”ndaki sır, 19. yüzyılda, herkesin parmak izlerinin farklı olduğunun keşfedilmesiyle daha iyi anlaşılmıştır. Bu konuda, fenni gelişmelere işaret eden yüzlerce ayeti örnek olarak vermek mümkündür. Celal Kırca’nın Kur’an-ı Kerim ve Modern İlimler isimli kitabından konunun örnekleri ve ayrıntıları görülebilir.

Ayrıca, Kur’an-ı Kerim’de geçen peygamberlerin mu’cizeleri de, ileriye yönelik mesajlar taşımaktadır. Hz. Musa’nın asası gibi basit aletlerle, yerden su çıkarmanın; Hz. İsa gibi her türlü hastalıklara şifa bulmanın; Hz. Süleyman gibi kuşlardan bile yararlanmanın; Hz. Davud gibi demiri şekillendirmenin; Hz. İbrahim gibi ateşte yanmamanın; Hz. Nuh gibi büyük gemiler yapmanın; yine Hz. Süleyman gibi, çok uzak mesafeden eşyayı ya suretiyle, veya aynıyla getirmenin mümkün olduğuna, ayetler işaret etmektedir.

Kur’an’daki bilgiyle alakalı şu esaslara dikkat çekmek istiyoruz:

1. Kur’an’da her şeyden bahis vardır. Sema-arz, dünya-ahiret, sevap-günah, cennet-cehennem, Allah-alem gibi bütün temel konulardan ayetler bahsetmiştir.

2. Kur’an’da günümüz fen ve teknolojisine de işaretler vardır. Fakat ilgili ayetler ayrıntılı bir şekilde değil, esaslar itibariyle işaret etmektedir. “Kur’an’da ilmi gelişmelere işaret yok” denilmesi tefrit olduğu gibi, “Bu ilmi gelişmelere ayrıntılarıyla işaret vardır” demek de, ifrattır. Her iki aşırılıktan da uzak kalmak gerekir.,

3. Kur’an, tarih-coğrafya kitabı değildir. Kur’anın asıl gönderiliş hikmeti “Daire-i Rububiyetin Kemalat ve şuunatını ve daire-i ubudiyetin vezaif ve ahvalini talim etmektir.” Yani Allah’ı bize tanıtmak ve kulluk vazifelerimizi bize öğretmektir.

4. Bulunan her yeni keşfe veya revaçta olan teorilere “İşte, Kur’an’da bu da var!” şeklinde İslam vahyinin mührünü vurmak, ilerde bir takım mahzurları netice verebilir. İlm-i İlahi’den gelen Kuran’ın, bir takım, “bilimsel payandalarla” desteklenmeye ihtiyacı yoktur. Böyle bir destek bulmaya çalışmak, bilimi asıl, Kuran’ı ise, ikinci derecede kabul etmek demektir. Halbuki asıl olan, Kur’anın ezeli ve ebedi değişmez hükümleridir. Fennin ve ilmin hiçbir hükmü , Kuran’a aykırı olamaz. Kainatı yaratan Zat’ın kelamı, kainattaki kanunlara nasıl aykırı olabilir.
 
Üst