Kadin Için Tesettür

Eyvàh!

Well-known member
KADIN İÇİN TESETTÜR
“ALLAH’IN EMRİDİR”…

ALLAH:
"Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman dış örtülerini üstlerine almalarını söyle.”

ALLAH:
"Eski cahiliye âdetinde olduğu gibi açılıp saçılmayın."

HAZRETİ PEYGAMBER:
"Ümmetimin son dönemlerinde giyimli, fakat çıplak birtakım kadınlar olacaktır. Bunların başlarının üstü deve hörgücü gibi bulunacaktır. Ancak onlar cennete giremez, cennetin kokusunu bile alamazlar."

HAZRETİ PEYGAMBER:
"Kadınlardan erkeklere benzeyenlerle; erkeklerden kadınlara benzeyenler bizden değildir."

HAZRETİ AİŞE:
"Eğer sizler müminler iseniz, bunlar inanmış hanımların giysileri değildir. Eğer mü'min değilseniz o zaman durum değişir".
………….

Yirmi yıldır gündemde olan bir konu başörtüsü diğer adı ile turban, daha genel manada kadının örtünmesi… Son yirmi yıldır konu ülke gündeminden hiç düşmedi. Sürekli tazeliğini korudu. Gün geçmedi ki turban yâda başörtüsü ile ilgili bir haber kamuoyunda olmasın.
Bu meselenin içinde üç gurup insan bulundu.
*Türban–Başörtüsü mağdurları…
*Türban ve Başörtüsü düşmanları…
*Türban ve başörtüsü sorunundan çıkar sağlayanlar…
Bu çalışmamızda genel manada kadının örtünmesini bütün hatları ile ele alacağız..
 

Eyvàh!

Well-known member
Cevap: KADIN NİÇİN ÖRTÜNÜR?

KADIN NİÇİN ÖRTÜNÜR?
İslam kadına örtünmeyi niçin emrettiğini öğrenmeden, hadisenin özünü kavramak mümkün değildir.
Evet! Mümin bir kadın niçin örtünür?

Bu sorunun tek bir cevabı vardır, oda "Rıza–i İlahi"
Mümin kadınlar sadece Rablerinin rızasını kazanmak için örtünürler.

Mümin kadınlar; güzel görünmek için örtünmezler.

Mümin kadınlar; saçları görünmesin diye örtünmezler.
Mümin kadınlar; gelenek diye örtünmezler.

Özetle mümin kadınlar; Rablerinin rızası dışında bir gaye için örtünmezler. Sadece Rablerinin rızasını kazanmak için ve Allah’ın emri olduğu için örtünürler.
 

Eyvàh!

Well-known member
CevapKADININ ÖRTÜSÜ NASIL OLMALI?

KADININ ÖRTÜSÜ NASIL OLMALI?
İslam dininin kesin bir üslupla yasakladığı hususlar vardır. İçki, kumar, katl gibi… Allah yasaklar için "yapmayın" buyuruyor. Ancak zina için: "Zinaya yaklaşmayın. Zira o, bir hayâsızlıktır ve çok kötü bir yoldur." buyuruyor.
Ayet–i Kerimede "zina yapmayın" denilmeyip de "zinaya yaklaşmayın" buyrulması dikkat çekicidir. Bu beyan sadece zinayı değil, kişiyi zinaya götürecek yolları da yasaklamış oluyor. Zina çok basamaklı bir merdivendir. Birinci basamağı bakış… İkinci basamağı tebessüm… Üçüncü basamağı konuşmak… Dördüncü basamağı temas… Ve devam edip gidiyor…
Bir kere zina merdiveninin basamağına adım atılınca, insanı zina yapmaya zorlayan ve cinsî arzuları kabartan ortam oluştuktan sonra, artık, bu arzuların ağır baskısı karşısında iradenin gücü oldukça yetersiz kalır ve zinadan korunmak son derece zorlaşır. İnsanın bu psikolojik zaafını dikkate alan Kur'an–ı Kerim, prensip olarak insanı kötülüklere sevk edici sebepleri ortadan kaldırmayı amaçlamıştır.
Zinaya yaklaşmayı ve zinanın önüne geçen sebeplerin başında örtü gelmektedir. Her ne kadar kadının örtüsü bahis mevzuumuz ise de, erkeğin de örtünmesi, yanı giyimine dikkat etmesi önemlidir.
Zina ve fuhşiyat cemiyet hayatını perişan eden ahlaksızlıkların başında gelmektedir. Zina cemiyet hayatının anarşiye boğmakla kalmaz, nesli de tehdit etmektedir.
 

Eyvàh!

Well-known member
CevapKUR'AN'DA ÖRTÜNME

KUR'AN'DA ÖRTÜNME
Kur'an–ı Kerim'de kadının örtünmesini emreden ayet–i kerimeler vardır. Bunlardan birinde: "Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Başörtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler…" buyurulmaktadır.
Bir başka ayet–i kerimede: "…eski cahiliye âdetinde olduğu gibi açılıp saçılmayın…" buyrulmaktadır.
Bir diğer ayet–ı kerimede peygamber hanımlarının şahsında bütün kadınlara hitap vardır. Kadın erkek ilişkilerine net bir çizgi konulmaktadır.
"…Peygamber'in hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Bu, hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temiz bir davranıştır…"
Yine bir ayet–i kerimede Allah celle cellauhu peygambere emrediyor:
"Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına (bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) dış örtülerini üstlerine almalarını söyle. Onların tanınması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur. Allah bağışlayandır, esirgeyendir."
Bütün bu ayet–i kerimelerde gösteriyor ki: kadının örtünmesi Allah'ın emridir. Geçmişten günümüze bütün İslam âlimleri bu ayet–i kerimeleri kadının örtünmesi olarak anlamışlar ve öylede uygulamışlardır.
 

Eyvàh!

Well-known member
Cevap:SUNNETTE ORTUNME

SÜNNETTE ÖRTÜNME

Kur'an nasıl ki; yirmi üç yılda kademe kademe indi, İslam dininin insanlığa vaaz ettiği kurallarda Hazreti Muhammed'in yirmi üç yıllık risalet hayatında merhale merhale uygulandı.
Namazın beş vakit olarak farz kılınması…
Ardından ramazan orucunun faiz kılınması…
Sonra içkinin yasaklanması…
İslam'ın bütün kuralları belli aralıklarla sıraları geldikçe uygulandı.
Kadının örtünmesi de bu şekilde oldu. Örtünme ile ilgili ayetler inmeden önce, kadınların giyim kuşamları cahiliye döneminde olduğu gibiydi.

Tesettürü bildiren ayet–i kerimelerden sonra Kadınlar tepeden tırnağa örtündüler. Medine farklı bir görünümü bürünmüştü. Tesettürle ilgili birkaç Medine manzarasını sizlerle paylaşalım.
Yıllar sonra bir Medine gününde İbn Abbas ile Ata İbn Ebi Rebah arasında şöyle bir konuşma geçti.
–Ey Ata! Sana cennet kadınlarından bir kadın göstereyim mi?
Ata ibn Ebi Rebah:
–Evet, göster, dedi.
İbn Abbas:
–Şu gördüğün iri yapılı ve uzun boylu, Habeşi, siyah kadın yok mu, bu kadın bir kere Peygamberimize geldi ve:
"Ey Allah'ın Resulü! Ben sara hastasıyım. Sara hastalığı gelince açılıyorum. Allah'a benim için dua buyurunuz" dedi.
Peygamberimiz:
"Ey Kadın! Hastalığına sabret, bunun neticesinde sana cennet vardır. İstersen, afiyet vermesi için Allah'a dua edeyim" buyurdu.
Kadın:
"Ey Allah'ın Resûlü! Hastalığıma sabrederim, ancak açılmamak lığım için Allah'a dua buyurunuz" diye rica etti. Peygamberimiz dua etti. Kadının, sara hastalığı gelince bir daha edep yerleri açılmaz oldu…"
Kendinden geçen kadının saçı başı, açılıyordu. Hastalık gibi mecburiyet dahi kadının zınet yerlerinin açılması hoş görülmemiştir. Kâinatın Efendisi kadına bu yönde dua etmiştir. Burada şu yapılabilirdi. Sara gibi insanı kendinden geçiren bir hastalıktan dolayı açılmak mazur görülebilirdi. Kadının örtünmesi o kadar önemlidir ki; zaruret halinde dahi örtüye dikkat edilmesi vaaz edilmektedir.

Bir başka Medine gününde yaşananları da Hazreti Ali Radıy
Allah.jpg
u Anh anlatıyor:

"Yağmurlu bir gün, Baki Kabristanı'nda Resulullah'ın yanındaydım. Eşeğe binmiş bir kadın önümüzden geçti. Biraz ileride hayvan bir çukura rastlayıp tökezledi ve kadın düştü. Resûlullah hemen yüzünü başka tarafa çevirdi.
Orada bulunanlar:
–Ey Allah'ın Resulü! O kadın şalvarlı idi, dediler.
Bunun üzerine Resulullah:
–Allah'ım! Ümmetimden şalvarlı kadınları bağışla, buyurdu.
Burada da kadının değil organlarının görünmesi; iç giysinin dahi görünmesini doğru bulunmamıştır.


Medine gününü Hazret–i Âişe validemizden dinleyelim:
"Bir gün kız kardeşim Esma, ince bir elbise ile Allah Resulü'nün huzuruna girmişti. Rasûlullâh yüzünü başka tarafa çevirdi ve şöyle buyurdu:
"Ey Esma! Şüphesiz kadın erginlik çağına ulaşınca, onun şu ve şu yerlerinden başkasının görünmesi uygun değildir."
Hazret–i Peygamber bunu söylerken, yüzüne ve avuçlarına işaret etmişti."
Burada tesettürün çizgileri belirlenmektedir. Peygamberimiz kadının örtüsünü; yüz ve avuçların dışında kalan bütün vücut olarak bildirmiştir.

* * *
Bir başka Medine gününde müminlerin anası Hazreti Aişe kadının örtüsünü net bir şekilde ortaya koydu.
"Temimoğulları kabilesinden birtakım kadınlar, Hazret–i Âişe'yı ziyarete gelmişlerdi. Üstlerinde ince giysiler vardı. Hazret–i Âişe, onlara ikaz mahiyetinde şöyle dedi:
"Eğer sizler müminler iseniz, bunlar inanmış hanımların giysileri değildir. Eğer mü'min değilseniz o zaman durum değişir."

* * *
Yine bir Medine gününde kadının örtüsünün nasıl olacağını net bir şekilde ortaya konulmaktadır.
Hazreti Aişe validemizin yanına, ince başörtülü bir gelin getirilmişti. Örtü ve giyimini beğenmemiş ve şöyle demişti:
"Nûr Sûresine inanan bir kadın böyle örtünmez."

Resulullah Sall
Allah.jpg
u Aleyhi ve Selem Efendimiz, 1400 yıl öncesinden bugüne sesleniyor ve tesettür konusunda ümmetini uyarıyor:

"Ümmetimin son dönemlerinde giyimli, fakat çıplak birtakım kadınlar olacaktır. Bunların başlarının üstü deve hörgücü gibi bulunacaktır. Ancak onlar cennete giremez, cennetin kokusunu bile alamazlar."
Bu hadisi şerif günümüzde turban kullanan bir takım kadınları işaret ettiği aşikârdır. Bu kadınlar sadece saçlarını örtüyor, tesettürün gerçek amacına muhalefet eder şekilde, namahreme güzel görünme, karşı cinse kendini beğendirmek amacı gütmektedir. Bu kadınlar maalesef "cennet kokusu" alamayacaktır.

* * *
Resulullah'ın bundan 1400 yıl önce söyledikleri birebir günümüz hal ve ahvali ile örtüşmektedir. Resulullah buyurdu ki:
"Bir kadın koku sürünerek dışarı çıkar ve koku ulaşsın diye bir topluluğun yanına uğrarsa, zinaya bir adım atmış olur."

* * *
Kâinatın Efendisi buyurdu ki:
"Kadınlardan erkeklere benzeyenlerle; erkeklerden kadınlara benzeyenler bizden değildir."
Hayatı öneme haiz bir uyarı. Kimin Müslümanlardan olup olmadığını haber veriyor.
 

Eyvàh!

Well-known member
Cevap: ALLAH’IN RIZASINI CELBEDEN EN İDEAL

ALLAH’IN RIZASINI CELBEDEN EN İDEAL
TESETTÜR ÇARŞAF’TIR!…

"Başörtülerini yakalarının üzerine vursunlar" başlarını, saçlarını, kulaklarını, boyunlarını, gerdanlarını, göğüslerini açık tutmayıp bu şekilde sımsıkı örtünsünler ve o halde bu emri yerine getirebilecek başörtüsü kullansınlar.

Tefsircilerin nakline göre cahiliye kadınları da hiç başörtüsü kullanmaz değillerdi.

Fakat yalnız enselerine bağlar veya arkalarına bırakırlar, yakaları önden açılır, gerdanları ve gerdanlıkları açığa çıkardı, zinetleri görünürdü. Demek ki, son zamanlarda ortaya çıkan açılıp saçılmak eski bir cahiliye âdetinden başka bir şey değildir.

İslâm böyle açıklığı yasaklayıp başörtülerinin yakalar üzerine örtülmesini emir ile tesettürü farz kılmıştır.
 

Eyvàh!

Well-known member
Cevap:ÇARŞAFLARINI ÜZERLERİNE ALSINLAR

ÇARŞAFLARINI ÜZERLERİNE ALSINLAR
“Ey Peygamber! Hanımlarına da, kızlarına da, bütün müminlerin kadınlarına da söyle." Görülüyor ki, burada yalnız Peygamberin hanımlarına ve kızlarına değil, Nur Sûresi'ndeki "örtülerini yakalarının üstüne koysunlar, zinet yerlerini göstermesinler." âyeti gibi müminlerin kadınları dahi bu hükmün kapsamına dâhil edilmiştir. Bununla birlikte müminlerin kadınlarında aslolan hürriyet olduğu için, bundan kastolunanın hür kadınlar olduğu beyan edilmiştir.
Araplarda tesettür adet değildi. Cahiliyet devrinde kadına hürmet yoktu. Eski cahiliye kadınlarında erkeklerin dikkatlerini çekecek şekilde göz alıcı biçimde açık saçık çıkan, açılıp saçılan orta malı olanlar bulunurdu. Bundan dolayı kız çocuklarını diri diri gömenler olmuştu. İslam ise kadının şanını iffet ve ismetle, vakar ve haysiyetle yükseltiyordu.

Nur Sûresi âyetleri:
"Mümin erkeklere söyle, gözlerini sakınsınlar."

"Mümin kadınlara da söyle, gözlerini sakınsınlar."

Mümin erkeklerin ve mümin kadınların, yani bir cinsin karşı cinse göz
dikmeyip, bakışlarını kısarak edeblerini ve iffetlerini korumayı öğreterek terbiyelerini yükseltmiş olduğu gibi, burada da imanlı hür kadınların hiçbir şekilde eziyete uğramamalarını pekiştirmek için buyruluyor ki: "Cilbablarını üzerlerine örtsünler."

CİLBAB: "Baştan aşağı örten çarşaf, ferace, çarşaf gibi dış elbisenin adıdır." "Kadınların elbiselerinin üstüne giydikleri her çeşit giysidir. Tepeden tırnağa örten giysidir" "Kadınların tesettür ettikleri her türlü elbise ve başka şeylerdir."

Kur'an–ı Kerim'de bahsedilen "zinet" sözünü, yaratılıştan olan güzellikler dışındaki süsler manasına alanlar da şöyle demişlerdir:

Hak Teâlâ zinetten bahsetmiştir. Çünkü o zinetlerin, kadının üzerinde takılı olmadıkları sürece, onlara bakmanın helâl olduğu hususunda şüphe yoktur.

Binaenaleyh Cenâb–ı Hak, o zinetlere bakmayı, onların kadının üzerinde olması şartına bağlı olarak haram kıldığına göre bu, kadınların uzuvlarına bakmanın haram oluşunu göstermede, te'kidli bir ifade olmuş olur.
Yani bu, o uzuvları bir tarafa, onlarda takılı olan zinetlere bile bakmayın demektir…
 

Eyvàh!

Well-known member
Cevap: O GÖRMÜYOR AMA SEN GÖRÜYORSUN

O GÖRMÜYOR AMA SEN GÖRÜYORSUN
Ümmü Seleme ve Meymûne Allah Resulü'nün yanında imişler.
Ümmü Seleme şöyle anlatıyor:
"Biz, Allah Resulü'nün yanında iken! Ümmü Mektûm gelip Hazreti Peygamberin yanına girdi. Bu, biz örtünme ile emrolunduktan sonraydı. Allah Resulü:
"Ondan örtünün buyurdu."
Ben:
"Ey Allah'ın elçisi, o kör değil mi? Bizi görmüyor ve tanımıyor," dedim.
Allah Resûlü:
"Siz ikiniz de kör müsünüz? Siz onu görmüyor musunuz?” buyurdu.


Safiyye Bint Şeybe'den rivayetinde şöyle anlatıyor:
Biz Hazreti Âişe'nin yanında iken Kureyş'in kadınlarını ve üstünlüklerini anmıştık.


Hazreti Âişe şöyle dedi:
"Şüphesiz Kureyş kadınlarının üstünlüğü vardır.

Allah'a yemin ederim ki ben, Allah'ın kitabını tasdikte ve indirilenlere imanda ensâr kadınlarından daha üstününü ve daha güçlüsünü görmedim.

Nur suresinde "Başörtülerini, yakalarının üstüne salsınlar." âyeti nazil oldu.

Erkekleri evlerine dönüp Allah Teâlâ'nın kendilerine kadınlar hakkında indirmiş olduğunu onlara okudular.

Herkes bu âyeti karısına, kızına, kız kardeşine ve akrabasına okudu.

Onlardan hiç bir kadın kalmayıp, nakışlı, resimli elbiselerine yöneldiler ve bunlarla başlarından aşağı örtündüler ki Allah Teâlâ'nın kitabından indirmiş olduğuna iman etmiş ve onu doğrulamış olsunlar.

Sabahleyin namazda Allah Resulü'nün arkasında baştan aşağı örtülü olarak durdular. Sanki başları üzerinde kargalar vardı."
 

Eyvàh!

Well-known member
Cevap: KAMUSALCILARIN ALLAH İLE OLAN SAVAŞINI KİM KAZANACAK?

KAMUSALCILARIN ALLAH İLE OLAN SAVAŞINI KİM KAZANACAK?

TÜRBAN'IN SİYASİ SİMGE OLDUĞUNU İSPATLAYAMAYANLAR MÜFTERİDİR


Artık şuna iyice görelim ki, bu ülkede başörtüsü sorunu yok, din düşmanlığı var.

Türban ve başörtüsü bahane edilerek, dine saldırılıyor. Bu ülkede başörtüsü yada turban sorun olmaya başladığı zamandan beri başını siyasal simge için örten bir kişi gösterilebilir mi?


Kim iddia ediyorsa ki; türban, başörtüsü siyasi simgedir, bunun somut örneğini ortaya koymalıdır. Aksı halde türban, başörtüsünü siyası simge olduğu iddiasında bulunanlar müfteridirler.


Özellikle bir kısım siyasi, bürokrat ve aydın takımı yıllardır türban ve başörtüsünün siyasal simge olduğunu söyleyip durdular. Bu takıma şöyle bir önerimiz var; "bilgi çağının her tülü iletişim imkânına sahipsiniz. İmkânlarınızı seferber ederek, başını siyasal simge için örten birini bulup ortaya çıkarın."
Devletin sivil asker bürokratlarına:


"Toplum mühendisliğinde üzerinize yok. Siz de imkânlarınızı seferber ederek, türbanını siyasal simge olarak kullanan bir örneği kamuoyuna deşifre edin..."
YÖK ve üniversite yöneticilerine:

"Sizde yıllardır türban ve başörtüsü ile uğraşarak, siyasal simge yalanını savundunuz. Siz direk işin içindesiniz, başını siyasal simge olarak örten bir kişi bulup çıkarın."

Hiç kimse bulup çıkarmaz çünkü iddialarınız boş ve mesnetsizdir.
 

Eyvàh!

Well-known member
Cevap: ALLAH RIZASI İÇİN ÖRTÜNENLERİN UĞRADIĞI ZULÜM NE OLACAK?

ALLAH RIZASI İÇİN ÖRTÜNENLERİN UĞRADIĞI ZULÜM NE OLACAK?
Türban ve başörtüsünü siyasal simge olarak kullananların var olduğundan hareket edelim.


Ülkemizde başını örten kadınların yüzde ellisi, bunu siyasal simge olarak uyguluyor varsayımını doğru kabul etset, geri kalan yüzde ellinin gasp edilen hakkı ne olacak.

Devlet sadece, türbanı siyasal simge olarak kullananlara değil de, tırpanı her önüne gelene vuruyor.

Başını sadece Allah rızası için örtenlerin gasp edilen hakları ne olacak? Bu zulüm değil de nedir?

Devlet, sırf inancı için başını örten vatandaşının, insan haklarından istifade etmesini nasıl engelleyebilir?

Bu zulüm değil, zulümden de öte bir şeydir.
İnsanlık tarihinde, zulümle payidar olan görülmemiştir.

Kısa vade de emellerine ulaşmış görünseler de, orta vadede tepe taklak gitmeleri mukadderdir.

Bu zulme seyirci kalanlarda onu işleyenle birlik olmuş gibidir.
 

Eyvàh!

Well-known member
Cevap: BAŞÖRTÜSÜ YA DA TÜRBAN'A YAPILAN HAKARETLER MİLLETİN

BAŞÖRTÜSÜ YA DA TÜRBAN'A YAPILAN HAKARETLER MİLLETİN
SABRINI ZORLUYOR
Son aylarda başörtüsü ve türban odaklı olaylar insanların midesini bulandırmaya başladı.
Yer Ankara Esenboğa havaalanı, cumhurbaşkanı uğurlanıyor yada dönüşünde karşılanıyor. Karşılayanlar arasında bir general dikkat çekiyor. Cumhurbaşkanının eşi ile karşılaşmamak için adeta köşe kapmaca oynuyor. Bu manzara koskoca generale hiç ama hiç yakışmadı.
Siz bu milletinin emrinde olan generaller!
Başörtüsü ve türbana karşı takındığınız tavırla, sadece inancı için başını örten milyonlarca ana ve ana adayının kalbini kanattığınızın farkında mısınız?

* * *
Yer Ankara, askeri hastahane…
Tiyatrocu Nejat Uygur askeri hastanede tedavi görmekte. Yetkililer Nejat Uygur'a ziyarette bulunuyor. Başbakan Erdoğan'ın eşi, Nejat Uygur'un eşini ziyaret etmek istemiş.
Ne yazık ki; hastaneye sokulmadı. Görüşme hastane yakınlarındaki bir parkta yapıldı. Niçin? Burası askeri hastanedir, başörtülüler buraya giremez.
Olacak iş mi?
Bu ne saçmalık, akıl ve ilim dışı bir hadisedir.
İddia ediyoruz ki, bu hadise ülke nüfusunun yüzde doksanının tepkisini çekmiştir.

* * *
Yer Adana…
Başarısından dolayı, ödül almak üzere, kürsüye çıkan imam hatip öğrencisine tahammül edilemiyor. Daha ödülünü almadan, izleyicilerin gözleri önünde platformdan adeta kovuluyor.
Sebep başörtüsü.
Bu nasıl vicdandır. Bazen sözün bittiği nokta olur ya, işte bu hadisede sözün bittiği noktadır.
 

Eyvàh!

Well-known member
Cevap: YAPILAN DİN DÜŞMANLIĞININ ÂLÂSIDIR!...

YAPILAN DİN DÜŞMANLIĞININ ÂLÂSIDIR!...

Bu yaşananların arka planında başka niyetler yatmaktadır. Bu yasağı gündemde tutan ve savunanların problemi İslam dini iledir. Her ne kadar bunu inkâr etseler, "benim dedem hacıdır, anneannem de başörtülüdür" deseler de, artık bu palavralara inanan kalmadı.
“Benim dedem hacı, anneannem başörtülü" demagojileri, kapalı toplumların propaganda aracıydı.
Artık açık ve bilgi toplumu var.
Her şey ortada.
Mızrak çuvala sığmıyor.
Dinle uğraşmayı bırakın.
Dine inanmayabilirsiniz…
Dinin hiçbir kuralını benimsemeyebilirsiniz…
Dinsizde olabilirsiniz…
Bütün bunlar sizin hakkınızdır. Bu hakkınızı kullanmanıza kimse karışamaz, müdahale de edemez.
Netice olarak, bir gün gelecek herkes gibi "sizde imamın kayığına bineceksiniz." O zaman her şey ortaya çıkacak.
Fakat şunu unutmayın ki; dini red etmek, dinsiz olmak ayrı şeydir, dine savaş açmak ayrı şeydir. Allah buyuruyor ki:
"Kul, küfürle, isyanla, günah işleyerek dünyada hedefine ulaşabilir. Fakat! Zulümle asla… Zulme rızam yoktur."
 

Eyvàh!

Well-known member
Cevap: HANİ 28 ŞUBAT BİN YIL SÜRECEKTİ?

HANİ 28 ŞUBAT BİN YIL SÜRECEKTİ?
Yakın tarihte bunu bizzat yaşadık ve gördük.
Hatırlayın bundan on yıl öncesini…
*Üniversitelerde başörtülülere insan muamelesi yapılmadığı günleri. Kızlarımız dövüldü, sövüldü, kovuldu…
*Konya'da on dört yaşında bir kız çocuğu elindeki bir kâğıt parçası ile zamanın Milli Eğitim Bakanını protesto etti. Kâğıtta "dinsiz bakan başörtümden elini çek" yazıyordu. Bu kız çocuğunu polis tutukladı, bir aydan fazla cezaevinde yattı.
*Erzurum'da; şehit anası oğlunun mezuniyet törenine alınmadı. Sebep başörtüsü…
*Askeri yemin törenlerine başörtülü analar alınmadı…
*İstanbul–Kadıköy imam hatip öğrencilerinin direnişini kırmak için okul çıkışı çocuklar zorla polis otobüsüne bindirilerek, Sultanbeyli ilçesine yakın bir yere bırakıldılar.
*Çapa Tıp Fakültesine gelen başörtülü hasta tedaviye alınmadı. Sebep başörtüsü…
Yaşananlardan sadece bir kaçı, hepsini yazmaya kalksan ciltlerle kitap dolar.
Bütün bunlar 28 Şubat sürecinin ürünü idi.
28 Şubatçıların asker sivil liderleri ne diyordu birde ona bakalım.
"28 Şubat 1000 yıl sürecek."
Aklınıza şaşarız…

* * *
Herkesin bir hesabı var Allah'ın da bir hesabı var.
Yukarıda belirttik, Allah'ın zulme asla rızası yoktur.
Siz 28 Şubat'ta Müslümanlara, başörtülülere zulmün âlâsı yapıldı. Bundan on yıl önce biri çıkıp dese ki; "2007 yılında Çankaya köşkünde bir türbanlı bayan oturacak." Yetmedi; "başbakanlık konutunda da bir türbanlı bayan olacak." Buda yetmedi. "Anayasa mahkemesi, merkez bankası ve birçok kuruluşun tepe noktasında olanların eşleri de türbanlı olacak."
Bunu söyleyeni deli diye tımarhaneye atmazlar mıydı?
Kim inanırdı böyle deli saçması bir şeye?
Ne oldu?
 

Eyvàh!

Well-known member
Cevap: ZALİMİN ZULMÜ VARSA MAZLUMUN ALLAH'I VAR

ZALİMİN ZULMÜ VARSA MAZLUMUN ALLAH'I VAR
Bu çok önemli bir ders konusudur.
Aklıselim olanlar bundan ders çıkarmalıdır. Fakat görüyoruz ki, kimsenin ders falan çıkardığı yok.
Aynı kafa, aynı mantık devam ediyor. Biz keramet sahibi değiliz.
Aklıselimimi kullanarak burada yazıyor ve sesleniyorum.
"Ey sistemin elitleri!
On seneye varmaz, ‘türbanlı rektör’ görmeye hazırlanın.
Mecliste türbanlı milletvekili görmeye hazırlanın."
Daha neler göreceksiniz neler…
Tekraren yazıyoruz;
"zalimin zulmü varsa, mazlumun da Allah'ı var."
Siz dayatmaya, baskıya, zulme devam edin…
Allah ile bir yarışa girdiniz bakalım bu yarışı Allah mı yoksa kamusalcılar mı kazanacak…

Hep birlikte göreceğiz…

BEDİRHAN SELÇUK A TESEKKURLER
 
Üst