Hz.Pir Şeyh Şaban'ı Veli

ekrem

Well-known member
Kastamonu, Taşköprü ilçesi ,Gökçeağaç Bucağı ( Han önü ilçesi )Çukurçayı köyünde babasız olarak doğdu.(1470 Fatih dönemi) 3 yaşında Annesini kaybetti. Anadan yetim, babadan öksüz kaldı. Taşköprülü hayır sever bir hanım tarafından evlad edinilerek okutuldu. İlk tahsilini ve hafızlığını Kastomonu’da, yüksek tahsilinide İstanbul’da yaptı.



İkinci Bayezıd dönemi idi. Saray da dahil olmak üzere Halvetilik revaçtaydı. İstanbul’da ekseriye Fatih Medresesinde kaldı. Boş zamanlarında tekkeleri dolaştı, tasavvufa meraklıydı, nihayet müderrislik icazetini alarak Kastamonu’ya dönmek üzere yola çıktı.



1498 yılında Bolu’da Hayreddin Tokadi Dergahı’na misafir oldu. Ne var ki, bu Halvetî Tekkesi Şaban Efendiyi derinden etkilemiş ve bu uğrak yerinde 12 sene kalıvermişti. Edeb ve kemalini tamamladı. Hilafet makamına yükseldi. Hayreddin Tokadî Hz’leri 1510 yılında icazetini yazıp Kastomonu’ya vazifeli olarak gönderdi.



Kastamonu’da ilk zamanlar şehrin kuzeyinde Honsalar Camii’nde irşad vazifesini yürütürken çıkan bir yangın sonucu Hisarardı Semtinde Seyyid Yahya Şirvani Hz’nin halifesi olan ve 1459 yılında vefat eden Kastamonulu Seyyid Sünneti Hz’nin dergahına yerleşti. İrşad vazifesini buradan sürdürerek doğuyu ve batıyı aydınlatıp Halvetî yolunun Şabaniyye Kolunu inşaâ etti. Hz Pir; Nakşi, Kadiri, Halveti'yi cem edip birleştirerek, cehri ve hâfi olarak Şabaniyye'yi kurdu.



Hz Pîr evlenmemişlerdir. Mürşidi İnsü Can, Mürşidüs Sakaleyn denmesi de insanlara ve cinlere Mürşid ve Pîr olmasındandır. Yetiştirdiği sayısız zattan 360 kişiye hilafet vermiştir. Bunlar dünyanın her tarafına Halvetîyye i Şabaniyyeyi götürmüşlerdir. Afrika, Mısır, Afganistan, Pakistan, Hindistan, Makedonya’da günümüzde bile devam etmektedir



4 mayıs 1569(H 976) yılında gün doğarken Âhirete irtihal etmişler, medrese yıllarından arkadaşı olan ve tarikatın İstanbul ayağını idare eden Süleymaniye vaizi Şeyh Muharrem Efendi cenazesini yıkamış ve namazını kıldırmışlardır.



Türbesine Kethûda Ömer Bey başlamış Şeyh Ömer Fuadi Hz’leri 1614’de tamamlamıştır.Bu mübarek türbe günümüzde gece ve gündüz ziyaret mekanıdır. Pîr Hz ‘nin kerametleri çoktur, Asa Suyu diye bilinen Zemzem suyu kerameti Türbesinin avlusunda kaimdir.



Şaban ı Veli Hz'leri Kastamonu’ya vazifeli olarak ilk geldiğinde Kastamonu’da meskun İsa Dede dervişlerine “Kemâl sahibi bir boyacı geliyor” yola çıkıp karşılayın buyurdu. Dervişler, Derbend-Suluk mevkiinde beklediler. Hz. Pîr onların yanına geldiğinde musafahalaştılar ama kendini gizleyerek bir şey söylemedi. Dervişler İsa Dede’ye bahsettikleri zatın gelmediğini söylediler. İsa Dede Hz Pîr’i boyacı diye tanıtmış sırrını açığa vurmamıştır. O’nun hali böyleydi. Hep gizlenirdi.



Seyyid Yahya Şirvanî Hz 'lerinin halifelerinden Seyyid Ahmed Sünneti Hz'leri Hisarardı semtindeki dergahta bir çok kimseyi manevi olarak yetiştirdiği halde irşad postunda kimseyi bırakamadığı için üzülürdü. Böyle üzüntülü bir zamanında Hızır As.yanlarına gelerek “Ey Seyyid Ahmed üzülme bir süre sonra zamanın sahibi bir zat gelip makamınıza oturur. Dergâhınızda irşadı devam ettirir” buyurmuş. Gerçektende Seyyid Sünnetî Hz’den 40 küsur yıl sonra Hz Pîr onun yerinde gelip irşada başlamışlardır.



Seyyid Sünnetî Hz’nin mübarek kabri caminin kıble tarafındadır. Şeyh Şaban’ı Veli Hz’nin Türbesi onun ayakları istikametinde olup elli altmış metre ileridedir. Bir keresinde sel gelip Seyyid Sünneti Hz’nin kabrini ayak ucundan yarıya kadar açtı. Görüldü ki Seyyid Sünneti Hz’nin mübarek cesedleri olduğu gibi duruyor ve ayakları toplanmış Hz Pîr’e saygıdan dolayı çekilmiş vaziyette. Bu hadiseyi Kastamonu halkı görmüş ve hâlâ konuşulmaktadır.



Hz Pîr Şeyh Şaban’ı Velî Külliyesi ve Türbesi Kastamonu Hisarardı Mevkiinde ziyarete açıktır. Bu Külliyede kendisinden sonra gelen bir çok Postnişinler hazire içerisinde yer almakta olup, bu Camiyi ve Külliyeyi yaptıran Ömer Fuadî Hz'leri de burada bulunmaktadır. Ayrıca Ömer Fuadî Hz’i bir de menâkıb hazırlatıp Hz Pîr’i ve O’nun yolunu anlatmıştır. Şâbaniyye Kolunun Şubeleri: Karbaşiyye, Bekriye, Sümmâniyye, Feyziyye ve Çerkeşiyyedir.



Altun Silsile






Altun silsile - Silsileyi Saâdet

Tarik ı Halvetiye i Şabaniye'ye ait;















1-Hazreti Seyyidi Kâinat Muhammeden il Mustafa Sallâllahu Aleyhi Vesellem.


2-Hazreti Aliyyül Mürteza Radiyallahu Anhü.


3-İmamu Hasanu Hüseyin Radiyallahu Anhü.


4-Hasanül Basri Kaddesallahü Sirrahül Âlî


5-Habîbî Acemî Kuddîse Sirruh.


6-Eş Şeyh Hazreti Davudu Tâi Kuddise Sirruh.


7-Eş Şeyh Hazreti Mârufi Kerhî Kuddise Sirruh.


8-Eş Şeyh Hazreti Sırrı Sakatî Kuddise Sirruh.


9-Eş Şeyh Hazreti Cüneydil Bağdadî Kuddise Sirruh.


10-Eş Şeyh Hazreti Ahmedü Mümşad id Deynûrî Kuddise Sirruh.


11-Eş Şeyh Hazreti Muhammed üd-Deynûrî.


12-Eş Şeyh Hazreti Muhammed Bekrî Kuddise Sirruh.


13-Eş Şeyh Hazreti Vahyeddîn ü Gazî Kuddise Sirruh.


14-Eş Şeyh Hazreti Ömer ul Bekrî Kuddise Sirruh.


15-Hazreti Ebâ Necîb î Sühreverdi Kuddise Sirruh.


16-Hazreti Kutbuddin Ebheri Kuddise Sirruh.


17-Hazreti Rüknüddin Kuddise Sirruh.


18-Muhammedün Neccâşi Kuddise Sirruh.


19-Şehabeddin i Tebrizî Kuddise Sirruh.


20-Cemaleddin i Tebrîzî Kuddise Sirruh.


21-İbrahim iz zahid il Geylânî Kuddise Sirruh.


22-Sadeddin i Fergânî Kuddise Sirruh.


23-Âhî Muhammed il Halvetî.


24-Eş Şeyh Ömer u Pîr Halvetî Kuddise Sirruh.


25-Muhammed bin Nûr il Halvetî Kuddise Sirruh.


26-Âhi Emîrim Muhammed il Halvetî Kuddise Sirruh.


27-Hacı İzzeddin il Halvetî Kuddise Sirruh.


28-Sadreddini Hunyadî Kuddise Sirruh.


29-Seyyid Yahya Şirvânî Kuddise Sirruh.


30-Pîr Muhammed Erzincânî Kuddise Sirruh.


31-Cemaleddin Aksarayî el Halvetî Kuddise Sirruh.


32-Dede Ömer Aladdin i Habib Karamanî Kuddise Sirruh.


33-Muhammed Behauddîn î Erzincanî.


34-Eş Şeyh Hayreddîn î Tokadî.


35-Eş Şeyh Pîri Muazzam el Halvetî Hazreti Şabanı Velî.


36-Eş Şeyh Osman ul Kastamonî.


37-Hayreddini Kastamonî.


38-Abdulbaki İskilibî.


39-Muhyidini İskilibî.


40-Derviş Ömer ul Fuadî.


41-İsmail Çorumî.


42-Mustafa Çelebi Çorumî.


43-Aladdin i Karabaş Veli.


44-Nasuhî Muhammed Üsküdarî.


45-Abdullah Rüşdî.


46-Zaralı Hacı Muhammed Efendi.


47-Çerkeşli Pîri Sani Hacı Mustafa Efendi.


48-Ankaralı Tiridzade Hacı Hüseyin Efendi.


49-Yozgatlı Aziz Ahmed Hakkı Efendi.


50-Aziz Hüseyn ül Keşâbî.


51-Muhammed bin Haydar Baba.


52-Piri Sani Aziz Hacı Şeyh Mehmed Emin Efendi hazretleri Şebinkarahisarî Kuddise Sirruhul Âli.



Not: Bu Silsileyi Şerif Küçük Tacı Şerifte yazılanların tercümesidir.


HALVETİYYENİN TEŞEKKÜLÜ






Halvetîlik, İslam Dünyasında ve Osmanlı’da en yaygın tasavvuf yolu olarak bilinir.



Hazar Denizi’nin güney batısında bulunan Geylân bölgesindeki Lâhcan’da doğup büyüyen Siraceddin Ömer el Halvetî, İbrahim Zahid Geylâni’nin halifesi olarak Harizm’de irşad faliyetlerinde bulunan amcası Âhi Muhammed Halvetî’ye intisab etmiş, vefatından sonra onun yerine geçmiştir.1378 (H780) Ömer el Halvetî amcasından gördüğü ve benimsediği Halvet, yalnızlık, ilâhi aşk ve heyecan, zikri gizli yapması gibi özel halleri onların Halvetî ismiyle anılmasına sebep olmuştur. Ömer el Halvetî kırk defa üst üste erbain çıkarmış ve Halvetiyye’nin ilk pîri olmuştur.(vefatı 1349 h.750)



Ömer el Halvetî Hoy, Mısır, Hicaz gibi bölgelerde vazifeli olarak bulunmuş, daha sonra Tebriz’e geçmiş ve irşad faaliyetlerine burada devam etmiştir. İbrahim Zahid Geylani’nin diğer halifesi Sadreddin Erdebîli’den Safeviyye, Safeviyye‘den Bayramiyye, Bayramiyye’den Celvetiyye doğmuştur. Ömer el Halvetî’den ise Halvetiyye yolu doğmuştur.



Daha sonra Azerbaycan bölgesinde Yahya Şirvanî Hz nin Halvetiyye’yi yeniden inşası ile, Halveti yolu Peygamberimizden günümüze kadar aynı ile aktarılmış, Azerbeycan’dan Anadolu’ya geçmiş Anadolu’dan Balkanlar, Suriye, Mısır, Kuzey Afrika, Sudan, Habeşistan ve Güney Asya’ya kadar yayılmıştır. Halvetiyye İslam dünyasının en yaygın tasavvuf yolu olmuştur.



Halvetiyye, Anadolu ve İstanbul’a dört ana koldan girmiş ve her tarafa yayılmıştır. Birincisi Yahya Şirvani’nin halifelerinden Dede Ömer Ruşeni’nin kurduğu (vefatı 1487 h.892) Ruşeniyye kolu; Ruşeniyye’den Gülşeniyye ve Sezaiyye şubeleri doğmuştur. , İkincisi Cemâleddin Aksarayi el Halvetî’nin kurduğu (vefatı 1494 h. 899) Cemaliyye kolu; Şâbaniyye, Sünbüliyye, Nasuhiyye, İbrahimiyye, Assaliyye, Bahşiyye, Karabaşiyye, Çerkeşiyye şubeleri doğmuştur.Üçüncüsü Şemseddin Ahmed Marmaravi’nin kurduğu (vefatı 1504 h.910), Ahmediyye kolu; Cerrahiyye, Mısriyye, Ramazaniyye, Buhariyye, Raufiyye, Cihangiriyye, Sinaniyye, Uşşakiyye şubeleri doğmuştur. Dördüncüsü Şemseddin Ahmed Sivasi’nin kurduğu(vefatı 1597 h1006 ) Şemsiyye kolu. Bir de Cemaleddin İshak Karamani’nin kurduğu (vefatı 1527 h.933) Karamaniyye kolu vardır.



Halvetîyye’de nefsin kötülüklerden arındırılması esastır.Bunun yolu dille, kalple, ruhla ve sırla yapılan zikirdir. Tasavvufta önem verilen az yeme, az uyuma, az konuşma, inziva, zikir, fikir, mürşide gönülden bağlılık, Halvetîliğin başlıca esaslarındandır. Müşahede mertebesine ulaşmak için mücahede şarttır.



Ahmediyye Kolunun Mısriyye Şubesinin Kurucusu Niyazi Mısrî şiirlerinde,Muhyiddin Arabînin “Vahdeti Vücud” görüşünden etkilendiği görülür.Halvetî yolu genel olarak bu görüşü benimser ve destekler.



Halvetîyye dünyada olduğu gibi Anadolu ve İstanbul’da da en yaygın tasavvuf yoludur. Görüldüğü üzere diğer bir çok büyük tasavvuf yolları ve kolları Halvetî den ayrılmıştır.1925’te Tekke ve Zaviye kanunu çıkmış ve resmi rakamlara göre İstanbul’da kapatılan tekke ve zaviyelerin dağılımı şöyledir. Halvetî 89 ,Nakşî 65, Kadirî 57, Rufai 35, Celvetî 22, Mevlevi 5, Şâzelî 3, tekkeleri var idi. Bu tesbitten anlaşılacağı üzere Halvetî diğerlerinden çok ve ağırlıkta idi.Zahirde ise ismi gibi gizli ve az bilinen bir yoldur.

Not.Alıntıdır.
 

ekrem

Well-known member
icon4.gif
Kastamonu - Şeyh Şa'ban-ı Veli ( Hz.Pir )
wol_error.gif
Orjinal Boyutunda Açmak İçin ( 800 x 600 ve %3$s KB ) Buraya Tıklayın
P1030743.jpg



wol_error.gif
Orjinal Boyutunda Açmak İçin ( 800 x 600 ve %3$s KB ) Buraya Tıklayın
P1030680.jpg
 

ekrem

Well-known member
Tasavvuf Nedir?


Damarlara kan hücrelere can
Güle renk alemlere ahenk veren
Rahman ve Rahim Allah'ın adıyla

İslami tasavvufi eserlerde ''tasavvuf'' teriminin kelime iştikakı açısından çeşitli açılımları ve tanımları yapılmıştır.Mana itibarıyla muhtevası oldukçageniş bir kavram olan bu terimin fazla ayrıntılarına inmeksizin pratikteki özünü kısaca ifade ederek geçmeyi uygun buluyoruz.

Manevi hayatı ifade etmek üzere kullanılan tasavvuf terimi kısaca ''safa ve vefa göstermektir.

SAFA; kalbin ve nefsin fenalıklardan arınmasına ve manen temizlenerek rahmani manada saf hale gelmesine;
VEFA; ise Allah a kulluk bilincini O'na vefa ve sadakatle tam bağlılığı ifade eder.

Tamamen islami kültür ve yaşantının ürüün olan bu terim sof giymek saf olmak ilk safta bulunmak suffe ashabı gibi yaşamak manalarına da gelmektedir.

Tasavvufi manada
Tasavvuf baştan sona edeptir
Tasavvuf kötü huyları terk ederek iyi ve gezel huylar edinmektir.
Tasavvuf kimseden incinmemek ve kimseyi incitmemektir.
Tasavvuf nefse karşı girişilen ve barışı olamayan bir savaştır.



KAYNAK:Tasavvufta Halveti Yolu Alem
yayıncılık.


Devamı gelecek inşallah
 

ekrem

Well-known member
Tasavvuf herkesin yükünü çekmek kimseye yük olmamaktır.
Tasavvuf bütün mensuplarının birbirlerini sevdiği dost ve kardeş bildiği cemaatleşme emri ve sünnetinin icra edildiği bir oluşumdur.
Tasavvuf zahiren halkla batınen de Hak Teala ile her an bir olma halidir.
Tasavvuf Hakkın seni sende öldürmesi yine kendisi ile diriltmesi ve yaşatmasıdır.
Tasavvuf ilahi sırları keşif ve temaşa halidir.
Tasavvuf temiz bir kalp ve pak bir gönül sahibi olmaktır.
Tasavvuf nefsinde fani Hak ile baki olmaktır.
Tasavvuf Hakkın sırlarına ermiş kamil bir insan olmaktır.Ve benzeri gibi bir çok manalara gelmektedir.

Tasavvuf büyükleri velilerin tasavvufi tanımlarına bazı örnekler vermek gerekirse

Büyük Veli Hafız Ebu Nuaym ra. ın tasavvufi tanımlarından bazıları şöyledir:

Tasavvuf Allah’ü Teala’yı şanına layık bir veçhile tanımak O’na sağlam bir şekilde kulluk etmek ve kulluğunu aralıksız sürdürmektir.
Tasavvuf İslami yüce ahlak ı her an yaşamaktır.
Tasavvuf Allah aşkının ateşinde yanmaktan zevk almaktır.
Tasavvuf ebedi olana talip olmak ve fani olanı terk etmektir.

Büyük Velilerden Nasrabazi ye göre tasavvuf;

Kitap ve sünnete dört elle sarılmak .
Bidatlere nefsin heva ve arzularına tabii olmamak
Şeyhlere hürmet etmeye büyük değer vermek.
Halkın özürlerini kabul etmek.
Vird ve zikre devam etmek .

Büyük Veli Cüneyd i bağdadi ks. Hazretlerine göre tasavvuf on temelden oluşur.bunlar.

Tasavvuf fani dünyaya ait olan her şeyin kararınca olanıyla yetinmektir.
Tasavvuf sebeplere değil sadece Allah a itimat etmektir.
Tasavvuf dünyaya ait bir ihtiyacın karşısında şikayet etmek değil sabretmektir.
Tasavvuf varlık halinde helal ve haram sınırlarına takvaca riayet etmektir.
Tasavvuf başka şeylerle değil her an Allah’ü Teala hazretleriyle meşgul olmaktır.
Tasavvuf cehri ve hafi zikirle her an Allah’ın ziriyle meşgul olmaktır.
Tasavvuf ihlaslı olmayı başarabilmekle imanını ve manevi yakinini şüphelerden uzak tutmaktır.
Tasavvuf Cenab ı Hak ile yakınlık dostluk ve ünsiyet kurarak sadece O’na yakınlığında huzur ve sükun bulmaya ermektir



KAYNAK:Tasavvufta Halveti Yolu Alem
yayıncılık.
 

ekrem

Well-known member
Aziz Şeyh Mehmet Emin Güvener Şebinkarahisari (KS)Hazretlerine göre ise;
Tasavvuf Kur’an ve Sünnet hakikatinin livası altında sabırla sebatla metanetle erkanınca amel etmeye devam etmektir.
Tasavvuf her yerde ve her zaman kendi nefsinin değil Hakkın tercihini tatbik etmektir.
Tasavvuf Allah’ın rızasına engel olan her şeyden yüz çevirmektir.


Aziz Şeyh Abdülkadir Demirkaya Efendi hz.’e göre ise;
Tasavvuf Allah a Rasülullah a Evliyaya ve insanlara karşı dürüst ve samimi olmaktır.
Tasavvuf baştan sona laubaliliklerin tamamından uzaklaşmak her zaman vakar ve ciddiyet sahibi olmaktır.
Tasavvuf sabır ve şükür ehli olmak dilini tutmayı bilmek ve nefes almayı da ganimet bilmektir.




KAYNAK:Tasavvufta Halveti Yolu Alem
yayıncılık


 

ekrem

Well-known member
Selef uleması da tasavvufu;
Tasavvuf baştan sona edepten ibarettir.Her vaktin her halin her makamın ve her mekanın kendine göre ayrı ayrı edebi vardır.Her halde bulunduğun halin edebini muhafaza ederek hareket etmektir.
Görülüyor ki Tasavvuf;Her hususta manevi deruniliği derinliği ve olgunluğu ifade etmektedir.İnsanın kavi, köklü,sağlam bir inanç ve düşünce yapısına sahip olmasını,hareketlerinde ise daima erdemli,aklıselimle ve ahlak-ı hamideye (Hak katında övülmüş yüce ahlak) göre hareket etmesini adet edinmesini ifade etmektedir.
Tarihin her devrinde tasavvuf yollarında yetişen yüce veliler,sof giymişler,saf olmuşlar,Ashab’ı suffe gibi islamı yaşamaya gayret etmişlerdir.
Günümüzde de tüm insanlık,tasavvuf yollarında yetişen yüce Velilerin hayırlı,bereketli ve kutlu dualarına,her zamankinden daha çok ihtiyaç hissetmektedir.Aynı şekilde gelecekte ve başı dara düştüğü anlardada onları özellikle arayacaktır.

Hakiki insan yetiştirme gayesini gerçekleştirebilmek için de tasavvuf Hakkın gören velileri vasıtasıyla,kalbin her an değişebilen hallerini öğretir ve bildirir.Beden dilini,vücut iklimini ve azalarını yaratılıştaki İlahi maksat ve hikmetine uygun olarak kullanması gerektiğinin yol ve usullerinin öğretir.Bu manada tasavvufi öğretiler insanlara,ömür boyu faydalı sözler söylemeyi,malayani,boş,zararlı,kaba ve küfürlü sözler sarfetmeyi terk etmenin gereğini öğütler,öğretir ve emreder.




KAYNAK:Tasavvufta Halveti Yolu Alem
yayıncılık
 

ekrem

Well-known member
Ehlullahın velayet yollarında müridanına emrettikleri emir ve telkinlere bakılınca tasavvuf,güzel huylarla bezenmek ve çirkin huylardan da kaçınmaktır.Nitekim alimler,Kuran’da altmış kadar kalbi ve manevi kötü huy,yetmiş kadar da kalbi,manevi güzel huydan bahsedildiğini ifade eder.(1)
Yüce Kuran’da sayılan bu güzel huylar,Hak Teala’nın bir emri olduğu halde,bunlara sahip olabilmek çok kola olmadığı gibi,kendi kendine bu güzel sıfatlara sahip olabilmek oldukça güç bir davadır.zira bu yol,çok ciddi bir mücadele ve gayret gerektirir.Bu güzel huylara sahip olabilmek için,aldatıcı dünyanın geçici cazibeleriyle,daima kötülükleri isteyen kendi nefsiyle,kötü yollara düşüren insanlarla,şeytan ve avanesiyle,hasılı bu uğurda hak yolunun bil-cümle engelleriyle,bir ömür boyu,ara vermeksizin ve yorulmaksızın mücadele etmek şarttır.
Zira hayat ciddi olup,ömür denen manevi sermayede bir saniyesi dahi geri gelmemek üzere,su misali heder olup gitmektedir.
Bu nedenledir ki,her insanın,nebilerde zirvede bulunan ve onları manen doyurarak zirvelere taşıyan İlahi aşka,şevke,muhabbete,erdiren ibade ve ibadet anlayışına ihtiyacı vardır.Bu bakımdan her insan,mütefekkirler gibi aydınlatıcı tefekkür ufkuna,muhasebeciler gibi her anını kontrol eden bir muhasebe anlayışına,ihtiraslarını firenlemeyi başarabilmesi açısından oldukça muhtaç durumda bulunmaktadır.Çok hassasiyetlere riayet edilmesini gerektiren bu manevi enginliklere,nefsi ele hırs ile akılla değil,İlahi aşkla ve muhabbetle erişilebilmektedir.İnsanın yaratılışından özünde mevcut olan bu İlahi muhabbete erebilmesi,ticaretini iyi bilen uyanık tüccarlar misali manevi kazancına dikkat ederek karını ve zararını iyi hesap ederek yaşamasına bağlıdır.
Mana yollarında ilerleyebilmek için,görünen ve görünmeyen düşmanlardan emr-i rabbe sığınmak,her an O’ndan yardım dilemek ve bilcümle şerlerden korunabilmek için,çok çetin,prensipli ,dikkatli,kapsamlı,bilinçli,manevi bir hayat mücadelesi vererek nefsiyle Büyük Cihat etmek,her kula bunun için farz kılınmıştır.
Tasavvuf’un ana konusunu oluşturan bu büyük cihadı zaferle sonuçlandırabilmeside,ancak Kamil bir insanın eğitimi,emeği,terbiyesi ve duasının aydınlığında yürümekle gerçekleşmektedir.Ateşte kızdırılan demirin huyunu değiştirmesi gibi,onun kutlu elinden,eğitiminden ve terbiyesinden geçen insanlar da,kötü huylarını iyi huylara dönüştürmek suretiyle değişir ve gelişirler.
(1)[FONT=&quot] [/FONT]Mehmet Zahit KOTKU,Tasavvufi Ahlak

Kaynak=Tasavvuf ta Halveti Yolu
Alem Yayıncılık
 

ekrem

Well-known member
Bu manevi yolda başarı için ise İnsan ı Kamiller,şu dört temel tasavvufi esasın herkesçe bilinmesinin elzem olduğunu ifade ederler. Bu dört temel esasların;

Birincisi:Allah u Teala’yı O’nun isimlerini sıfatlarını ve fiillerini layıkıyla ruhi ve deruni dünyamızda hissetmek suretiyle bilmektir.

İkincisi:Kendi nefsimizi bütün halleriyle tanımak;nefsimizin insanı saptırma yollarını bilmek ve sonu gelmeyen arzularının gizli ve aşikar şekillerinden emin olabilmenin usullerini gereği gibi öğrenmektir.

Üçüncüsü; İnsanoğlunun vesvese verme ezeli ve manevi düşmanı olan şeytan ı,onun saptırma yollarını,insana vesvese verme usullerini,şekillerini,yaklaşma metotlarını,bin bir çeşit hilelerini tuzaklarını ve aldatma usullerini iyi tanıyarak onlardan sakınmaktır.

Zira şeytanın ezeli düşmanı olduğunu sadece bilmek yetmez.Bilakis onun aldatma usullerini tam olarak öğrenmek,onun düşmanlığıyla vereceği zararlardan sakınmak ve korunmak için gerekli tedbiri almak,bilinçli her kulun görevleri arasındadır.

Dördüncüsüde;İçinde yaşadığımız fani ve aldatıcı dünyayı iyi tanımak,onun insanı aldatma,oyalama ve kendine bende etme esas ve usullerini iyi bilmek,onun insana sunacağı sahte cazibelere kapılmadan ondan istifade etmenin yollarını pratikte iyi kavramak ve bu yollarda sabırla sebatla yürümektir.(23)


(23)İsmail İbn Yusuf Nebhani,Veliler ve Kerametleri

Kaynak Tasavvufta Halveti yolu Alem Yayıncılık
 

ekrem

Well-known member
Diğer bir açıdan Tasavvuf,İslam’ın manevi pratik yönünden,onun emrettiği züht ve takva hayatının açılımından ibarettir.Diğer bir ifadeyle Hz. Peygamber (SAV) Efendimizin ve Ashab’ı Kiramın yaşadığı züht,takva,tefekür ve tevekkül hayatının,yine İlahi irade’nin hikmetine uygun olarak açıklanmasından ve yaşanmasından ibarettir.

Malum olduğu üzere Ahkam’ı şeriyye başlıca üç kısımdır.

Birinci kısmı itikat,yani inançlar:Buna (ilm-i tevhit de denir)

İkinci kısmı muamelattır.Yani kulların günlük amelleri ile ilgili kısımdır ki buna,ilm-i fıkıh veya İslam hukuku denir.

Üçüncü kısmı da Ahlakiyatla,maneviyatla ve kemalat ı kalbiye ile ilgili hususlardır.Bu da,kalbi tezkiye ve tavsiye,ile Allah katında övülen yüce Ahlak’ın nasıl elde edilebileceğini,Ayetlerden,Hadislerden,Ümmet’in icmasından ve Din bilgini Fakihlerin kıyaslarından çıkararak açıklayan kısımdır.


Bu hususu bir nebze daha açarsak İslam Akaid,Fıkıh ve tasavvufi Ahlak’ın özüdür.



KAYNAK:Tasavvufta Halveti Yolu Alem
yayıncılık
 

ekrem

Well-known member

Bütün Peygamberlerin tebliğ ettiği ve haber verdiği İlahi dinler incelendiğinde,bu İlahi dinlerin yukarıda zikredilen inanç ibadet ve Ahlaki yaşantıdan ibaret olduğu görülecektir.

Aynı şekilde İslam dininin itikat,ibadet ve ahlak gibi üç temelle şekillendiğini ’’Cibril Hadisi’’ diye bilinen Hadis i şerifte de görmek mümkündür.Hadis i şerif şöyledir;

Ebu Hüreyre (RA) rivayet eder ki: Bir gün Rasülullah (SAV) efendimiz açıkta oturuyordu.Birden yanına beyaz elbiseli ve temiz giyimli bir adam geldi.Hürmetle elini öptükten sonra ona:

Ya Rasülullah iman nedir,diye sordu.
Rasülullah (SAV) efendimizde;

İman Allah a,O’nun Meleklerine,Peygamberlerine,Kitaplarına,Kadere veöldükten sonra Allah a mülaki olmaya inanmaktır.Cevabını verdi.O da ya İslam nedir?dedi

Hz. Peygamber (SAV) efendimizde

İslam Allah a ibadet edip hiç bir şeyi O’na ortak etmemek ve kulluğa devem etmektir.Her ne kadar da sen Allah ı göremiyorsan da O her an seni görüyor. Buyurdular.

Sahih i Buhari





KAYNAK:Tasavvufta Halveti Yolu Alem
yayıncılık
 

ekrem

Well-known member
Hz Peygamber (SAV) Efendimizin İlahi bir kontrol sistemiyle her an kontrol edilmekte olduğunu ifade ettiği Kuran’ı Kerimde Cenab ı Hak;

O Peygamber kendiliğinden bir şey konuşmaz.O’nun konuşması ancak vahiyden ibarettir.26 İlahi buyruğundan hareketle Cibril hadisindeki imanın;İslam dininin inanç yönünü,İslam’ın;ibadetlerimizi ve dinimizin ameli yönünü,İhsanın da;bir müslüman’ın işlerinde,ibadetlerinde ve Ahlaki kemalatında bulunması gereken en kamil dereceyi,günlük hayatında uyması gereken edebin ve erkanın mihengini oluşturmakta olduğunu görülecektir.


İşte tasavvuf, buradaki kalbi ve manevi ihlası,adab ı erkana riayetteki samimiyeti ve bunlara sadakatla devamlılığı ifade eder.


Kısaca tarihi seyrine bakıldığında,İslam kültür ve medeniyeti açısından tasavvuf;

İslam toplumunun,kültür ve medeniyetinin eriştiği ahlaki kemalattaki engin seviyeyi çizgiyi,


Gönül terbiyesini,
Felsefi derinliği ve,
Bedii güzelliği temsil ve ifade etmektedir.


26-Necm 3-4




KAYNAK:Tasavvufta Halveti Yolu Alem
yayıncılık

 

ekrem

Well-known member
TARİKATLAR ise,Tasavvufi sistemin,yaşama,yaşatma,anlama,anlatma,olma ve olgunlaştırma tarzının mektepleri,müesseseleri ve ekolleridir.Tarikat,cemaatleşme,bir cemaatin rahmetinden,psikolojisinden istifade etme ve bu yollara ait erkani bir disiplin içerisinde talim etme müesesesidir.

Diğer bir ifadeyle Tarikatlar Tasavvuf yollarında yaşanan halleri,bir eğitim ve disiplin içerisinde doğruları yanlışlardan ayırarak gerçekleri öğreten mana ocakları,adresleri ve çatılarıdır.Tüm manevi yönelişler ve gayretler,bu müesseselerin idare merkezinin zirvesinde bulunan kamillerin mükemmelliği ile bir mana kazanır.Her Tarikat müessesesinde yürütülen sosyal ve ictimai faliyetler, o tarikin mürşidinin işareti,icazeti,planlaması ve yönlendirmesi ile yürütülür.Ayrıca her Tarikat yolunda irşad ve ictimai faaliyet alanları,kendine has bir özellik arz eder.

Tarikatların Varlığı Ve Sayılarının Birden Çok Oluşu ise;

İnsanın fıtratındaki tabiatların,mizaçların çeşitliliğinin,renkliliğinin yaşanan pratik hayata aksetmesinden başka bir şey değildir.

Diğer taraftan İslam Tasavvufuna,bir hal idi,kar oldu.Fedakarlıktı kazanç kapısı oldu.Gizlenmekti,şöhret oldu.Eskilere uymaktı,geçim yolu oldu.Kanaatkarlıktı,israfçılık oldu.Allah yolunda nefisle cihattı miskinlik oldu.Gönülleri abad etmekti,gururu okşamak oldu.Zahitlikti,sefahat oldu ve benzeri gibi daha nice aykırı sözlerle ve şaşı gözlerle bakan ve o nu öyle görenlerin bahsettikleri bu sözler,İslam’ın öz tasavvuf’u değil,bilakis bu yollara ihanet edenlerin,şarlatanların,dalkavukların,dünya perestlerin,hasılı onu karalamak isteyen art niyetli,cahil,ham kaba,ve bu yollarda yaşanan hallerden ve manadan anlamayan,basiret yoksunlarının mesnetsiz yakıştırmalarıdır.
KAYNAK:Tasavvufta Halveti Yolu Alem
yayıncılık
 

ekrem

Well-known member
Yani buradaki bahse konu eleştiriler,İslam tasavvufu adı altında bir takım faaliyetler icra edenleredir.Gerçek tasavvufi yollara ve anlayışlara değildir.Öyle olsaydı asırlardan beri bu yollarda binlerce kümmel evliya yetişebilir miydi?

Zira bir şeyin kötü olduğunu söylemek veya onu inkar etmek,dünyada yapılabilecek en kolay iştir.Ama iddiasını ilmi,dini,tarihi vesika ve gerçeklerle ispat edebilmek ise,er oğlu erlerin işidir.

Günümüz İslam toplumlarının,insanlığından birçok şeyler yitirdiğini hissederek bir arayış içerisinde bocalayan biçarelerin islam’ın bu manevi güzelliklerinden habersiz gayri Müslim milletlerin ,özellikle eğitimcilerin,pedogogların ve psikologların,hakiki İslam tasavvufundan alacakları çok çok dersler,ibretler ve hikmetler olduğuda bir gerçektir.

Son Söz:Tasavvuf,İslam ı Hz. Muhammed Mustafa (SAV) Efendimiz gibi yaşamaktır.


KAYNAK:Tasavvufta Halveti Yolu Alem
yayıncılık
 
Üst