ramazanda meal yolu ile din tahribati

  • Konbuyu başlatan forumdayim
  • Başlangıç tarihi
F

forumdayim

Misafir
Ramazanda meal yolu ile din tahribatı!Din, fıkıh, ilmihal kitaplarından öğrenilir. Bunun tersine bir davranış, dinde tahribat yapmak, yara açmak olur; bilerek veya bilmeyerek bu işte payı olan, dinin tahrif edilmesine, yıkılmasına yardım etmiş olur...

Her ramazan aynı şey tekrarlanır: On bir ay her vesile ile yüce dinimizle, kitabımız Kur’an-ı kerim ile, dinimizin emir ve yasakları ile alay eden; namaz kılanları gericilikle suçlayan, içkinin, zinanın, fuhşun yaygınlaşması için elinden gelen gayreti gösteren, bunlara mani olmak isteyenleri yobazlıkla, çağ dışılıkla suçlayan bir kısım medyamız, ramazan gelince birden değişir; ramazan programları, ramazan sayfaları yapmada, meal, tefsir kitabı vermede birbirleri ile yarışır hale gelirler...
Bunların bilhassa Kur’an-ı kerim meali üzerinde durmaları rastgele bir tercih değildir. Maksatları, dine hizmet görüntüsünde, dine zarar vermektir. Çünkü, birisinin eline meal tutuşturup, dinini bundan öğren demek, cerrah olmayan birisinin eline, ameliyatla ilgili bir tıp kitabını verip buna göre ameliyat et, demekten farkı yoktur. Hatta denebilir ki, bu daha az tehlikeli. Yanlış ameliyat geçici olan dünya hayatını karartabilir, bozuk iman, yanlış amel ise sonsuz ahiret hayatını karartır.

MEALİYYUN BİD’AT FIRKASI
Sadece gazeteler değil, pek çok vakıf, dernek ve özel kuruluşlar da ücretsiz meal dağıtımı yarışındalar. Her yıl üç milyon civarında meal dağıtılmaktadır. Diyanetin bu dağıtımda önemli bir payı vardır. 1924 yılında, “Kur’an tercümesi furyası, İkinci Meşrutiyet’in ilanından sonra başlamış zararlı bir faaliyettir” diye beyanname neşreden Diyanet, bugün bu işin öncülüğünü nasıl yapabiliyor, anlaşılır gibi değil? Tabii ki meal dağıtan herkesin art niyetli olduğunu söylememiz doğru olmaz; ancak şu var ki, bilerek veya bilmeyerek birilerinin sinsi planına alet oldukları da bir gerçek.
İşin en üzücü tarafı, bu tehlikenin farkına varan kimse sayısının çok az olması. Büyük çoğunluk estirilen kuvvetli rüzgara kendini kaptırmış durumda. Tehlikenin farkına varan aydın sayısı çok az. Bunlardan biri de M. Şevket Eygi Bey’dir. Bid’at fırkalarını anlatan bir yazısından kısa bir alıntı yapmak istiyorum:
“Meâlciler fırkası: Bunlar kendi işlerine gelen bir meal veya tercüme alarak, bundan heva, re’y ve hevesleriyle din hükmü çıkartan, Kitabullah’ı akıllarınca yorumlayan kimselerdir. Yanlış yolda olduklarında şüphe yoktur. Osmanlı ulemâsı yaşamış olsaydı bunlara “Meâliyyûn fırkası“ ismini verirdi.
Kur’âniyyûn fırkası: Bunlar Edille-i Erbaa’yı kabul etmezler, İslâm’ın tek temeli ve kaynağı vardır, o da Kur’ân’dır derler. Bunlar, bu görüşleri ile Kur’ân’a açık bir muhalefet içindedirler. Sünnet’i din kaynağı olarak kabul etmeyenler, Kur’ân deyip dursalar da dairenin dışına çıkmış olurlar.
Tarihselciler: Bunlar Kur’ân’daki ve Sünnetteki hükümlerin bir kısmının tarihsel olduğunu, bugün geçerli olmadığını iddia ederler. Ülkemizde bazı ilâhiyat fakültelerine sızmışlardır. Hadîsleri, AB standart veya normlarına göre ayarlama ve ayıklama projeleri vardır. Yüklü ‘telif’ veya ‘telef’ ücretleriyle beslenirler.”

YILLARIN ZEHİRLİ PROPAGANDASI
Son yıllarda, dış destekli belli odaklar, Müslümanları sinsice ilmihâl kitaplarından uzaklaştırıp, meallere, tefsirlere, tercümelere yönlendirme gayretine girmiş bulunmaktadır. Birçok şey alıştıra alıştıra kabullendirilir. Bazı yanlış inanç, fikir, görüş, metod ve kanaatler vardır ki, insanlar onları önce iter, reddeder. Fakat devamlı propaganda, beyin yıkama ve telkin neticesinde, bu itiş ve reddetme, zamanla zayıflar ve toplumun direnişinde gevşeme başlar.
İşte, günümüzde her Müslümanın, bir adet Kur’an tercümesi edinerek, İslâmiyeti doğrudan buradan öğrenme fikri de böyle gelişmiştir. Bu, sinsi din düşmanlarının, yıllardır yaptıkları beyin yıkama propagandalarının bir neticesidir.
Asırlardır din, fıkıh, ilmihal kitaplarından öğrenilmiştir. Bunun tersine bir davranış, dinde tahribat yapmak, yara açmak olur, bilerek veya bilmeyerek bu işte payı olan dinin tahrif edilmesine, yıkılmasına yardım etmiş olur.

http://www.turkiyegazetesi.com/makaledetay.aspx?ID=417748
 
F

forumdayim

Misafir
“Mealcilik sinsi emeli olanların işi!”II. Meşrutiyetten sonra, Mısır Ezher Üniversitesi mensubu dinde reform yanlısı kimselerin fikirlerinin etkisi ile, dinin dört kaynağından, icma ve kıyas (mezhepler) yok farz edilerek, doğrudan hadis-i şeriflere ve özellikle de Kur’an-ı kerim meali ve ve tercümeleri yolu ile Kur’an-ı kerime yönlendirme gayretlerini görüyoruz.
Bu çalışma ile, asırlardır yapıla gelen uygulamaları bir tarafa bırakıp, dine yeni yorumlar getirerek dinde karmaşa yolu açıldı. Geçmiş âlimleri ve kitaplarını çeşitli bahanelerle gözden düşürerek, halkı doğrudan Kur’an-ı kerime yönlendirdiler. Maksatları, dinde birlik ve beraberliğin kaynağı olan, âlimleri ve fıkıh kitaplarını yok ederek birliği bozmak, dini tartışılır hale getirmekti. Onlar da biliyorlardı ki, her meal farklı olacak, bunları okuyan herkes de ayrı bir mana, ayrı bir hüküm çıkartacaktı.

TEHLİKEYİ GÖRENLER VAR!..
Meal konusunda Müslümanlar yanlış yönlendiriliyor. Maalesef bu yanlışı düzeltecek, yanlış yapanları ikaz edecek kimse de çok az; ancak az da olsa var. Bunlardan biri, meslektaşımız Ebubekir Sifil’dir. Bu tehlikeyi köşesinde -özetle- şöyle dile getiriyor:
“Diğer meallerin her birinin şu veya bu eksiklikle/arızayla malul olduğunu söyleyen meal yazarları haklıysa, birinin “ak” dediğine öbürünün “kara” dediği mealler bağlamında yukarıda kullandığım “tehlike” kelimesinin abartı ifade ettiğini düşünenler bir daha düşünsün!
Meal olgusuna mesafeli yaklaşmamın tek sebebi sadece mealin teknik olarak Kur’an ayetlerinin çok boyutlu ve çok katmanlı anlam örgüsünü yansıtmaktan mahrum bulunuşu değil. Aynı zamanda kendi bakış açısını, meşruiyet kaynağı olarak Kur’an’a tescil ettirme gayesiyle kaleme alınmış meallerin, mevcutların önemli bir yekûnunu oluşturuyor oluşu da gözden uzak tutulmamalı. “Meal üzerinden din tasavvuru inşası” adını verdiğim bu faaliyet, pek çok meal yazarının yaptığı işin “Kur’an’ı tahrif” anlamı taşıdığı tesbitine dayanıyor.
Soru şu: Geçmişte Batınîler’in, modern çağda Kadıyânîler’in ve bunlarla şu veya bu ölçüde örtüşen çizgileri benimsemiş kesimlerin Kur’an’ı kendi gayeleri istikametinde yorumlamaları birer “tahrif” (anlamın tahrifi) girişimidir de, günümüzde aynı işi kendi amaçları doğrultusunda yapan meal yazarlarının yaptığı iş neden “masum”dur?”
Bu meal, tercüme konusu yaygınlaşmaya başladığı yıllarda gazetelerde dergilerde tartışıldı. Dini, Kur’an tercümelerinden ve meallerinden öğrenmenin dine vereceği zararlar, 1924 yılında Sebilürreşad dergisinde günlerce münakaşa edildi.
Geçmişte kimler meal, tercüme yapmamış kı? Mason Ömer Rıza Doğrul, İsmail Hakkı Baltacıoğlu... Yıllar geçtikten sonra ehl-i sünnet olmadığını, kendisi ilan eden Abdülbaki Gölpınarlı ve daha niceleri... (Günümüzdekilerin nasıl birileri olduğunu siz biliyorsunuz) Yine, Türkiye’de Lions Kulüplerinin örgütlenmesini yapan Osman Nebioğlu, 1943 yılında kurduğu Nebioğlu Yayınevi tarafından “Türkçe Kur’an-ı kerim” adı ile meal bastırmıştır.
Son devrin büyük din âlimlerinden Şeyhülislâm Mustafa Sabri Efendi, Bedir Yayınevi’nin neşrettiği Mes’eletü Tercümeti’l-Kur’an adlı eserinde, Kur’an tercümesi modasının arkasındaki gizli ve sinsi emelleri ve dinimizi içten yıkma plânlarını açıklamaktadır.

AKIL VE MANTIK DIŞILIK
Mealden din öğrenmenin mümkün olmayacağı o kadar açık ki... Kur’an-ı kerim, İslâmiyetin temel kitabıdır, anayasasıdır. Bunu, Resulullahın, müctehid imamların ve diğer âlimlerin sözleri açıklar, tatbikini sağlar. Kur’an-ı kerimden başkasını kabul etmemek, bir devletin anayasasının dışındaki bütün kanunlarını, tüzüklerini, yönetmeliklerini, genelgelerini kabul etmemek, onları yok saymak gibidir. Bu ise akıl ve mantık dışılıktır.
Netice olarak şunu söyleyebiliriz: Asırlardır din, meallerden, Kur’an tercümelerinden değil, fıkıh kitaplarından, ilmihâl kitaplarından öğrenilmiştir. Dinimizi doğru olarak öğrenebilmek için, bu sağlam yolu devam ettirmemiz, çıkmaz yollara sapmamamız şarttır. Çıkmaz yollara sapan, kurda kuşa yem olmaya mahkûmdur.


http://www.turkiyegazetesi.com/makaledetay.aspx?ID=417840
 

meftun

Active member
tesekkürler forumdayim allah razi olsun türkiyeden bir yakinimi bu sekilde namazdan dahi uzaklastirdilar mealciler önce sünneti terk sonra farzida terk etti.((
 
Üst