Sâd bin Ebi Vakkas (R.A)…

seray

Active member
Üsküdar’dayım…
İçimde tarifsiz bir huzur olur hep bu mekânda…
Denizin kıyısında, bir bankın kenarında oturmaktayım…

İki elim arasında Rasûlüllah (s.a.v) in her haline aşık, her haliyle hallenen, merhamet timsali, gözlerinden cennet yağmuru göz yaşları döken ashab ve Sâd bin Ebi Vakkas (R.A) ‘ın hayatının da bulunduğu, cennet yürekli ashabın hayatları…

Ellerim ıslanıyor, göz yaşlarım ellerime geliyor, ashabın güzelliğinden geliyor olmalı bu yaşlar gözlerimden ellerime, bir sızı kaplıyor yüreğimi, deniz üzerinde Sâd bin Ebi Vakkas (R.A)’ı görüyor sanki gözlerim ve dua ya açılıyor ellerim …


"Ey Sa'd Anam babam sana feda olsun" övgüsünü duyuyorum Rasûlün…

Hani Uhud harbinde müşrikler saldırırken Rasûlüllah’a, onun yanından ayrılmayıp gövdeni siper edercesine setr etmiştin alemlerin sultanını. Oklarını bir bir gönderirken müşriklere, imanının kuvvetini gösteriyor rabbim bana… Bin küsür ok fırlıyor yüreğinden, evet doğru söylüyorum ta yüreğinden. Yoksa ellerin gücü yeter mi göndermeye bu kadar oku bileğinden.

Gıbta ediyorum sana Ey Sâd, benim de Anam babam sana feda olsun diyor dilim fütursuzca...

Bu ne büyük bir övgü ey Sâd, ne muhteşem bir iman sendeki… Gözlerim dayanamıyor hücum eden yaşlara, bir yumru var boğazımda kilitlenen, sendeki iman coşturuyor yüreğimi, kıpırdıyor dudaklarım “Ey Sâd Anam babam sana feda olsun” diyor o coşkuyla. Kalbimde atışlar hızlanıyor, hangi taş kalpli dayanır buna Ey Sâd, Alemlerin sultanının mübarek ağzından dökülen cümlelere bir bak. “Anam babam sana feda olsun Ey Sâd”…


Mekke’deyiz sanki,
Bir avuç mü’min ile beraber Rabbe itaatle meşgul gönüllerimiz gizli ve tenhalarda… Birden içeriye küfründen kokuşmuş yürekli müşriklerden bir grup giriyor, utanmadan hayasızca alay etmeye kalkıyorlar dînimle, Allah’ın Rasûlü ile. Bendeki iman yetmiyor bildirmeye haddini. Şükürler olsun Rabbim ki Sâd orada, bir deve kemiği ile bildiriyor haddini küffara… Kanlar içinde küffar… Rabbi için, Rabbinin Rasûlü için ilk kanı akıyıtor Sâd… Benim de Anam babam sana feda olsun ey Sâd…

Yine gıbta ediyorum sana Ey Sâd…


Ardından Medine geliyor gözlerimin önüne. Yeni hicret etmişiz güzide şehir Medine’ye… Ensar muhteşem bir karşılama hazırlamış Rasûlü Ekrem’e. Şiirler yazmışlar o Nebi yi muhterem’e. Allah’ın Rasûlü şereflendiriyor Medineyi. Rabbinin elçisi ile şerefleniyor Medine…

Bu kutlu şehirde bir gece uykusu kaçıyor alemlerin efendisinin…

"Keske ashabımdan Salih bir zat bu gece beni korusa" diye niyaz ediyor Allah’ın Rasûlü… Hemen oracıkta sen karşılıyorsun Rasûlün bu niyazını ey Sâd.

Soruyor Rasûl :
“Neden buraya geldin Ey Sâd”

"İçime Rasûlüllah (s.a.s) hakkında bir korku düştü de onu korumak için geldim" diyerek çıkıyorsun ortaya.

Sana kim haber verdi ey Sâd, iman insanın sadrında böyle mi güzelleşir, bu kadar mı hassaslaşır, sende görüyorum imanın zirvelerinden bir zirveyi… Rasûl ile hemhâl oluşun, onun gülşen-u gülzarında yetişmenin farkını idrak ediyor zihnim.

“Böyle bir ruh hali ile göçmek“ diye geçiriyorum içimden. Sadrını Allah’ın elçisine sımsıkı bağlamış olarak bir irtihâl ne güzel bir son olur insan denilen eşrefi mahluk için.

Rasûl yine senin için Rabbine dua ediyor ey Sâd.
Yine övgüsü senin için dökülüyor Peygamberin inci tanesi dişleri arasından…

"Allah,ım! Sa'd dua ettigi zaman onun duasını kabul et " diye…

Gıbta ediyorum sana Ey Sâd, feda olsun benim de Anam babam sana binlerce defa...

Yerinde olmayı arzuluyorum ey “güzel kul”. O güzide asırda, ashâbı gûzin ile birlikte yaşamayı ve senin gibi Allah Rasûlunun övgüsü ile dolu bir hayat sürmeyi isyor naçiz ruhum. Yarabbi bu fani dünya aleminde birlikte olamadığımız mümtaz simalarla ahiret aleminde bizleri birlikte eyle.

“Kişi sevdiği ile beraberdir” hadisi şerifinin mücibince bizleri onlarla ahirette beraber, dünyada halleriyle hemhal eyle…“

Amin…diyerek kapatıyorum sahifeleri…
Yüreğimin coşkusu yerinde duruyor mu diye dinliyorum kalbimi, sanki halen yanımda ashab…
Sanki halen denizde duruyor cennet ile müjdeli mübarek sahabi Sâd bin Ebi Vakkas (R.A)…




M.Sami Saraç

 
Üst