Kadının en tatlı güzelliği, hüsn-ü sîretidir

Eyvàh!

Well-known member
Kadının en tatlı güzelliği, hüsn-ü sîretidir

Belki kadının en câzibedar, en tatlı güzelliği, kadınlığa mahsus bir letâfet ve nezâket içindeki hüsn-ü sîretidir. Ve en kıymettar ve en şirin cemâli ise, ulvî, ciddî, samimî, nurânî şefkatidir. Şu cemâl-i şefkat ve hüsn-ü sîret, âhir hayata kadar devam eder, ziyâdeleşir. Ve o zaife, latîfe mahlûkun hukuk-u hürmeti o muhabbetle muhâfaza edilir. Yoksa, hüsn-ü sûretin zevâliyle, en muhtaç olduğu bir zamanda, bîçare, hakkını kaybeder.

Sözler, s. 584

***

..kadının—aile hayatında müdir-i dahilî olmak haysiyetiyle kocasının bütün malına, evlâdına ve herşeyine muhafaza memuru olduğundan—en esaslı hasleti sadakattir, emniyettir. Açık saçıklık ise, bu sadakati kırar, kocası nazarında emniyeti kaybeder, ona vicdan azâbı çektirir.

24. Lem’a, 4. Hikmet

***

Kadınların saadet-i uhreviyesi gibi saadet-i dünyeviyeleri de ve fıtratlarındaki ulvî seciyeleri de, bozulmaktan kurtulmanın çare-i yegânesi, daire-i İslâmiyedeki terbiye-i diniyeden başka yoktur. (...)

..kadın, elinden geldiği kadar kocasının kusurunu ıslâha çalışmalıdır ki, ebedî arkadaşını kurtarsın. Yoksa, o da kendini açıklık ve saçıklıkla başkalara göstermeye ve sevdirmeye çalışsa, her cihetle zarar eder. Çünkü hakikî sadakati bırakan, dünyada da cezasını görür.

24. Lem’a, 2. Nükte

***

Eğer terbiye-i İslâmiye dâiresinde, âdâb-ı Kur’âniye zînetiyle o cemâl güzelleştirilse; o fâni hüsün, mânen bâki kalacağı ve Cennette hûrilerin cemalinden daha şirin ve daha parlak bir tarzda kendine verileceği hadiste kat’iyetle sabittir. Eğer o güzelin zerre miktar aklı varsa, bu güzel ve parlak ve ebedî neticeyi elinden kaçırmayacak.

Gençlik Rehberi, s. 33

Lügatçe:


letâfet: Güzellik, hoşluk.

hüsn-ü sîret: Ahlâk güzelliği.

müdir-i dahilî: İç işleri idare eden.

saadet-i uhreviye: Ahiret mutluluğu.

saadet-i dünyeviye: Dünya

mutluluğu.

fıtrat: Yaratılış.

seciye: Karakter, huy, mizaç.

çare-i yegâne: Tek çare.

daire-i İslâmiye: İslâm dairesi.

câzibedar: Çekici, cezbedici.

cemâl: Güzellik.

cemâl-i şefkat: Şefkat güzelliği.

âhir: Son.

zaife: Zayıf kadın.

hüsn-ü sûret: Dış güzelliği, fizik

güzelliği.

zevâl: Sona erme.

âdâb-ı Kur’âniye: Kur’ân’ın terbiyesi.

hüsün: Güzellik.
 

zeyhak_

Well-known member
***

Eğer terbiye-i İslâmiye dâiresinde, âdâb-ı Kur’âniye zînetiyle o cemâl güzelleştirilse; o fâni hüsün, mânen bâki kalacağı ve Cennette hûrilerin cemalinden daha şirin ve daha parlak bir tarzda kendine verileceği hadiste kat’iyetle sabittir. Eğer o güzelin zerre miktar aklı varsa, bu güzel ve parlak ve ebedî neticeyi elinden kaçırmayacak.

Allah cc razı olsun çok güzel paylaşım
 
Üst