Siz Hiç Hanımınızla Yarıştınız mı?

bardak

Well-known member
Yine bir sefer vaktiydi.

Peygamber Efendimiz (s.a.v) ile, hanımı Hz Ayşe gelmişti.
İslam ordusu çölün kızgın kumlarında yol alırken Peygamber Efendimiz (s.a.v)
hanımına yavaşlamasını söyledi. Orduya da devam edin işareti yaptı. Nihayet
ordu uzaklaşmış, Peygamber Efendimiz (s.a.v) ve eşi geride kalmışlardı.
Kâinatın yüzüsuyu hürmetine yaratıldığı ALLAH elçisi hanımına sordu?

-Yarışalım mı ya Ayşe?

Ordu savaşa gidiyordu. Savaştan daha önemli bir mesele yoktu ve bu bir ölüm kalım meselesi idi. Bu durumda bile ALLAHın Resulü (s.a.v) hanımını ihmal etmiyor ve hatta bugün için bile bize çok ayıp gelecek, hatta koca koca
adamların hayatta yapamayacakları bir şeyi istiyordu hanımından.

-Yarışalım mı ya Ayşe?

Ordu silahlarını kuşanmış, düşman üzerine süzülüyordu.
Dünyevi anlamda bundan daha büyük bir konu olamazdı. Savaş, ölüm ve kan belki de
biraz sonra yollara dökülecekti. O ise hanımına soruyordu:

-Yarışalım mı ya Ayşe?

Geçenlerde bir arkadaşımız eşi ile çok şiddetli kavga etmişlerdi. Sebep evin
beyi hanımına vakit ayırmıyordu. Zaten bütün gün para peşinde koşuyorum,
akşam bir de seninle mi uğraşayım diyordu adam.

Yıllar sonra bir öğrencimle karşılaştım dün yolda. Altındaki
güzel arabasıyla bizi eve bıraktı. Evlenmiş, çocukları olmuş. Neler
yapıyorsun diye sordum. Hafta içi her gün sabahın yedisinde okula gidiyormuş.
Öğlenden sonraları bir dershanede çalışıyormuş. Hafta sonları ise özel
ders veriyormuş. Ailece sabah kahvaltısı yapmayalı üç ay oldu diyordu.
Genç yaşında ev ve araba sahibi olmuştu. Gördüğümüzde yeni bir
şeyler almayı planlıyordu. Ama onbir aylık çocuğunun nasıl büyüdüğünü fark
edememişti.

Bir başka arkadaşımızın ailesi farklı şehirde, kendisinin işi
farklı yerdeydi. İki haftada bir, iki üç günlüğüne eve gidiyordu. Niye
böyle yaptığını sorduğumda, hanımı orada iyi bir işte
çalışıyordu, çocuklarından biri de orada iyi bir dershaneye gidiyordu. Peki hanımının ve
çocuklarının sana on beş günde birkaç günlüğüne mi ihtiyaçları var diye
sordum. Ne yapalım çocukların istikbali için katlanıyoruz dedi. Nasıl bir istikbalse?

Sonunda Hz Ayşe de yarışa razı oldu. Bir çizgi çizip yarışa başladılar. Hz
Ayşe ve âlemlere Rahmet olarak gönderilen yarışıyorlardı. Birden
hanımımla hiç de yarışmadığım aklıma düştü. Acaba şu yan taraftaki
boş arsada yarışacak olsak komşularımız ne derlerdi? Ya dostlarımız?

Niye bu kadar resmi olduk acaba? Meşru dairedeki pek çok şeyi kendi
kendimize haram kıldık.

Ve yarışı Hz Ayşe kazandı.

Öylece orduya vâsıl oldular. Peygamber Efendimiz (s.a.v) iş olsun diye değil,
bugün idrak dahi edemeyeceğimiz bir tarzda savaşa giderken dahi hanımına vakit
ayırmıştı. Onun gönlünü hoş eylemişti. Ve bu hadiseyi savaşa
giden mücahitlerden hiç birinin kınadığına, aleyhine konuştuğuna dair
bir kayıt yok.

Sonra bir başka seferde orduyu yine ileriye gönderdi Peygamber Efendimiz (s.a.v)
Hanımına yine sordu:

-Yarışalım mı ya Ayşe.

Ve hanımı yine tamam dedi. Yarıştılar kızgın kumların üstünde
yürüyen orduya doğru. Bu defa Peygamber Efendimiz (s.a.v) azanmıştı.

-Bu dedi, âlemlere Rahmet olarak gönderilen. Geçen seferkinin
rövanşı idi ve tebessümle baktı hanımına.

Sahi siz hiç hanımınızla yarıştınız mı?

Yoksa böyle şeyler bizi bozar mı?
 
Üst