Bediüzzaman'ın Seyyidliği

Huseyni

Müdavim
Muhtelif vesilelerle ençok muhatap olduğumuz suâllerden biri, Üstad Bediüzzaman'ın Kürtlüğü ve Seyyidliği hakkındadır. Geçtiğimiz günlerde aynı mevzuyla alâkalı suâllere bir kez daha muhatap olduk.

Bu mesele, kâmil mânâsıyla cevap bulmadığı, yahut vüzûha kavuşturulmadığı takdirde, maalesef zihinler bulanmakta, kafalarda istifhamlar oluşmaktadır.
Bediüzzaman Hazretlerinin Âl-i Beyt'ten olduğu ve Seyyidler neslinden geldiğine dair geniş bir dosya çalışması yapmış ve bunu iki-üç sene kadar evvel dizi halinde neşretmiştik. Arzu edenlerin e-posta adresine arşivimizde kayıtlı olan bu dosyayı memnuniyetle gönderebiliriz.

Burada, şimdilik çok kısa ve gayet net ifadelerle şunları söylemek isteriz ki: Başta Üstad Bediüzzaman ve ailesi olmak üzere, Nurs Köyü halkının tamamı zahirî tarih nazarında Kürttür. Ancak, onlar hakikatte Seyyiddirler. Dolayısıyla, Hz. Bediüzzaman, mânen olduğu gibi, neslen de Âl-i Beyt'tendir ve evlâd-ı Resûl'dür. Anne tarafından Hüseynî, baba tarafından Hasenîdir.
Keza, Kuleönü'lü "Büyük Ruhlu Küçük Ali" kat'î ifadesiyle, Üstad Bediüzzaman'ın omuzları üzerinde sarih olarak "kadem-i Resûl-i Ekrem"in (asm) izi vardır.

Ayrıca, Üstad Nursî, Kürtlerin ilk akrabalarının Araplar olduğunu söylerken, bizim yaptığımız araştırmalara göre de, Kürtlerin neredeyse yarısına yakını Seyyidler nesline karışmış, dahil olmuştur. Bilhassa, Emeviler'in zalim Basra valisi Haccac-ı Zalim zamanında kıyıma uğrayarak yerlerinden yurtlarından olan Seyyidlerin çoğu, daha ziyade Kürtlerle meskûn yukarı Mezopotamya'ya doğru hicret edip gelmiş ve yerli halktan da büyük hürmet gördükleri için buralara yerleşmişlerdir. Bunların bir kısmı da, Anadolu'nun muhtelif bölgelerine hicret edip gitmişlerdir.

NOT: Sıklıkla muhatap olduğumuz bir diğer suâl ise, Mehdiyet meselesiyle ilgilidir. Bu mevzuda suâl–cevap tarzında hazırladığımız bir çalışmayı, yarından itibaren takip edebilirsiniz.

M. Latif SALİHOĞLU
27.07.2009
Yeniasya
 
Üst