Flört ve koku

Nûrolog

Well-known member
Geçtiğimiz günlerde malûm televizyonlardan birisinin akşam haberlerinde flört ve koku konusuna yer verilmiş: Diyanet İşleri Başkanlığının web sitesinde flörtün “zina” ve kadınların başkaları için koku sürünmelerine “edep dışı” dendiğini “şaşkınlıkla” öğrenmişler, mikrofonu kaptıkları gibi sokağa fırlamışlar, kendi kanaatlerine destek verecek karakterdeki insanların ağızlarına dayamışlar ve hemen hemen hepsinden de; “Olur mu öyle şey?”, “Çok saçma”, “Katılmıyorum” gibi cevaplar almışlar.

Avrupalılar, flört gibi fıtrat dışı davranışların cezasını çok ağır ödediklerinden, bugün insanlar arasındaki mesafelerin ne kadar olması gerektiği konusuna kafa yormakla meşgullerken; bizde bazıları da her zaman olduğu gibi, onların kurtulmaya çalıştıkları pislikleri toplamakla meşgul.

İslâma göre birbirine nikâh düşen bir erkek ve kadının yalnız olarak bir arada bulunması, ayrıca kadınların başka erkekler için koku sürünmeleri caiz değildir. Kanları kaynayan ve ateşle barut mesabesinde olan genç erkek ve kızların; kuralsızca, çok samimî bir hava içerisinde bir arada olmaları asla doğru olamaz. Sosyal hayat içerisinde her gün kötü ve iğrenç örneklerini gördüğümüz flörtün kabul edilebilir bir tarafının olması mümkün değildir. Zinanın çerçevesi ve çeşitleri bellidir. Bunda da yetki Diyanet’e aittir.

İnsan her yönüyle paha biçilmez bir değere sahiptir. Namus gibi çok yüksek bir değerin ortalık yerde lâyık olmadığı bir tarzda dolaştırılması Müslümanlara asla yakışmayacak olan bir davranış biçimidir.

Televizyon dizilerinin hemen hemen her bölümünde; içki sofraları kurdurularak, komün hayatı yaşayanlar konu edinilerek, güya evlendirme programı adı altında kişilik ve ahlâkî değerlerin ayaklar altına alındığı flört stüdyoları kurdurularak ve uygunsuz ilişkiler normalmiş gibi gösterilerek saf zihinler bulandırılmaktadır. Bu tekrarların fazlalığı hareketleri kalıcı kılacaktır. Kötülüklerin kalıcı olmaları da sosyal hayatı altüst edecektir. Bundan da en çok zararı görecek ve manevî azaplara düçar olacakların, yaygınlaştıranların kendilerinin olacaklarını bilmeleri gerekir.

Reklâmcıların; “çıldırtıcı”, “kışkırtıcı”, “baştan çıkarıcı” gibi cinsellik kokan parolalarla ve şehvet aracına dönüştürdükleri kadınlarla koku ürünlerini pazarlamaya çalışmaları, Diyanet’in doğruluğunu tasdik etmektedir. Böylesine “kışkırtıcı” ve “harama davetkâr” kokuları sürünüp “işveli işveli” gezinenlere “edepsiz”den başka ne denebilir? Edepsizin edepsizliğine sahip çıkmanın da edepsizlik olduğu unutulmamalıdır. Gerek hanımlar ve gerekse erkeklerin dikkat ve ilgi çekmeyecek şekilde koku sürünmelerine kimsenin bir itirazı olmaz. Yeter ki, niyet kötü olmasın. Niyet kötü olursa, güzel olan da çirkinleşir.

Yüce Allah, insana sayısız kabiliyetler ihsan etmiştir. Bu kabiliyetleri iyi niyetle ve iyi şeyler öğrenerek geliştirmek ve lâyık olduğu şekilde kullanmak her insanın borcudur. Ayrıca, her şeyin sahibi Allah’ı ve emirlerini tanımayan, İslâm esas ve şeâirlerini tahribe çalışarak bindiği dalı kesen insanları uyarmak da bir borçtur.

Kadir Aytar

10.06.2008 tarihli yazisindan...
 
Üst