Kader ve kazaya îmân

Amentüyü biliyoruz:
... ve bil kaderi ve min şerrihi minallâhi teâlâ...​

Bunu kutsal bir yazı olarak -vahîy- göremeyeceğimizden, yanlışlık olabilir.

Esirgeyen ve bağışlayan Rabb'in adıyla,
Îmânın şartı altı tânedir:
1. Tek Rab olan Allâh'a
2. Resûl ve nebîlerine
3. Kutsal kitaplarına
4. Melekutuna
5. Âhirete

6. Kadere ve kazaya îmân.

Bakara 177:
Yüzlerinizi batıya ve doğuya çevirmek iyi olmak demek değildir. Doğru ve iyi olan, Allâh'a, âhiret gününe, melekuta, kitaba, peygamberlere inanan, Allâh sevgisiyle yakınanlarına, yetimlere, düşkünlere, yolculara, yolda kalmışlara, isteyenlere ve esirlere mal veren, namaz kılan, zekât veren, söz verdiği zaman sözünü yerine getiren, darda ve savaşta sabredenlerdir. İşte onlar doğru olanlardır ve sakınanlar ancak onlardır.​
Âmîn.

Gördüğümüz gibi, beş tâne şart var. Şâyet herbirini farklı âyetlerde belirtecek olsaydı birini bir sûreye, birini bir sûreye yerleştirirdi Allâh, değil mi ?

Kader ve kazaya îmân ile ilgili âyet var mı ? Hadîs-i şerîf olmasın, çünkü bizim için farzları belirleyen Kur'ân-ı Kerîm'dir.

Esenlikler dilerim.
Rabb'in ışığı hepimizle olsun.
Âmîn.
 

FaKiR

Meþveret Bþk.
Kader ve kazaya îmân ile ilgili âyet var mı ? Hadîs-i şerîf olmasın, çünkü bizim için farzları belirleyen Kur'ân-ı Kerîm'dir.

Esenlikler dilerim.
Rabb'in ışığı hepimizle olsun.
Âmîn.

Allah Yolcusu kardesim öncelikle hosgeldiniz, yeni musluman olmussunuz, arastirip ogrenmek istemenizi takdirle karsiliyorum, cok guzel bi durum.tebrik ediyorum, Rabbim cumlemize tam hidayet nasip etsin.

"Hadîs-i şerîf olmasın, çünkü bizim için farzları belirleyen Kur'ân-ı Kerîm'dir." demissiniz , ama biliyorsunuz ki Islam dininde kaynak dörttür.

Bunlar,

Kur'an-ı kerim,
Sünnet [hadis-i şerifler],
İcma-ı ümmet ve
Kıyas-ı fukaha’dır


Sünnet, icma ve kıyas, Kur'an-ı kerimde bulunmayan şeyleri eklemek değildir.
Bunlar, Kur'an-ı kerimin içinde kapalı olarak bulunan bilgileri meydana çıkarmaktadır. Müctehid, bir işin nasıl yapılacağını, Kur'an-ı kerimde açık olarak bulamazsa,
hadis-i şeriflere bakar.
Bunlarda da açıkça bulamazsa, bu iş için, İcma var ise, öyle yapılmasını bildirir.
İcma sözbirliği demektir. Yani, bu işi eshab-ı kiramın hepsinin aynı suretle yapması veya söylemesi demektir. Eshab-ı kiramdan sonra gelen tabiinin de icmaı delildir, senettir.

Kur’an-ı kerimde,

(Resulüm, sana indirdiğimiz Kur’anı insanlara açıkla)
buyuruluyor.
(Nahl 44)
Bu ayettede apacik gosteriliyorki sunneti seniyyeyi red etmek cahilliktir.

------------
İmam-ı Şarani hazretleri de buyuruyor ki:

Kur’an-ı kerimde, namazların kaç rekat olduğu,
rüku ve secdede okunacak tesbihler, vakit namazları ile bayram ve cenaze namazlarının nasıl kılınacağı, namazı bozan şeyler, zekat nisabı, zekatın hangi maldan verileceği orucun ve haccın farzları, oruç kefareti, hukuk bilgileri, kedi köpek etinin yenilip yenilmeyeceği gibi birçok husus açıkça bildirilmemiştir. Yani hiçbir âlim, bunları Kur’an-ı kerimden bulup çıkaramazdı. Bunları Peygamber efendimiz açıklamıştır.
(Mizan-ül kübra)
bu nedenle sunneti seniyye ye bas vurmak sarttir.
-----

Yalnız Kur’an diyen müsteşriklere [oryantalistlere] soruyoruz.
Kur’an-ı kerimde (Meyte ve kan size haram kılındı) buyuruluyor.
(Maide 3)

Meyte, boğazlanmadan ölen veya öldürülen yani leş olan hayvandır. Bir müsteşrik, bu âyete bakarak balık yemenin haram olduğunu söyler. Ona göre sadece delil Kur’andır.
Halbuki Allahü teâlâ
(Bir işte anlaşamazsanız, bu işin hükmünü öğrenmek için Kur’ana ve sünnete bakın!) buyuruyor.


Zaten Onun sözleri vahiydir.
(Necm 4)

Kur’ana, İslam’a uymak için, Peygamber efendimize uymak gerekir.
Peygamber efendimize uymak için de İslam âlimlerine uymak gerekir.

Kur’an-ı kerimde
(Bilmiyorsanız âlimlere sorun) buyuruluyor.
(Nahl 43)
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Âlimlere tâbi olun!) [Deylemi]
(Âlimler yeryüzünün ışıklarıdır.
Benim ve diğer Peygamberlerin vârisleridir.)
[Ebu Nuaym]
(Âlimler rehberdir.) [İ. Neccar]
(Âlim, Allahü teâlânın güvendiği kimsedir.) [Deylemi]
 

FaKiR

Meþveret Bþk.
Amentüyü biliyoruz:
... ve bil kaderi ve min şerrihi minallâhi teâlâ...​

Bunu kutsal bir yazı olarak -vahîy- göremeyeceğimizden, yanlışlık olabilir.

Esirgeyen ve bağışlayan Rabb'in adıyla,
Îmânın şartı altı tânedir:
1. Tek Rab olan Allâh'a
2. Resûl ve nebîlerine
3. Kutsal kitaplarına
4. Melekutuna
5. Âhirete

6. Kadere ve kazaya îmân.

Bakara 177:
Yüzlerinizi batıya ve doğuya çevirmek iyi olmak demek değildir. Doğru ve iyi olan, Allâh'a, âhiret gününe, melekuta, kitaba, peygamberlere inanan, Allâh sevgisiyle yakınanlarına, yetimlere, düşkünlere, yolculara, yolda kalmışlara, isteyenlere ve esirlere mal veren, namaz kılan, zekât veren, söz verdiği zaman sözünü yerine getiren, darda ve savaşta sabredenlerdir. İşte onlar doğru olanlardır ve sakınanlar ancak onlardır.
Âmîn.

Gördüğümüz gibi, beş tâne şart var. Şâyet herbirini farklı âyetlerde belirtecek olsaydı birini bir sûreye, birini bir sûreye yerleştirirdi Allâh, değil mi ?

Kader ve kazaya îmân ile ilgili âyet var mı ?
Esenlikler dilerim.
Rabb'in ışığı hepimizle olsun.
Âmîn.

Kader ve kaza ile ilgili bi cok ayet ve hadisi serif var kardesim:


Kader konusu ile ilgili bazı ayetlerin meali şöyledir:

"...O'nun katında her şey bir ölçü (miktar) iledir" (er-Ra'd 13/8).

"...Her şeyi yaratıp ona bir nizam veren ve mukadderatını tayin eden Allah, yüceler yücesidir" (el-Furkan 25/2).

"De ki: Allah'ın bizim için yazdığından başkası bize asla erişmez..." (et-Tevbe 9/51).

Bu ayetlerden başka Allah'ın her şeyin yaratıcısı olduğunu, dilediğini sapıklığa sevkedip, dilediğini hidayete erdirdiğini, insanlar arasında ölümü O'nun takdir ettiğini bildiren ayetler de (bk. ez-Zümer 39/62; es-Saffat 37/96; el-A'raf 7/178; el-Vakıa 56/60 vb.) kapsam açısından kainatta her şeyin belli bir kadere bağlı bulunduğu, bunun da Allah Teala tarafından belirlendiği sonucunu ortaya çıkarmaktadır.

Hz. Peygamber de Cibril hadisi diye bilinen hadiste açıklandığı gibi, kadere imanı iman esasları arasında saymıştır. Bu hadiste geçtiğine göre Cebrail (a.s.) Peygamberimiz'e:

- "İman nedir?" diye sormuş, o da:

- "Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, hayır ve şerriyle kadere inanmandır" cevabını vermiştir (bk. Müslim, "İman", l; Ebu Davud, "Sünnet", 15; İbn Mace, "Mukaddime", 9).

Kaderin bir ilahî sır oluşunu ve insanlar tarafından gerçek anlamda çözülmesinin imkansızlığını göz önünde bulunduran Hz. Peygamber kader konusunu tartışan ashabını uyararak şöyle buyurmuştur: "Siz bununla mı emrolundunuz? Veya ben bunun için mi peygamber olarak gönderildim? Şunu biliniz ki sizden önceki ümmetler bu tür tartışmalara başladıkları zaman helak olmuşlardır. Böyle tartışmalara girmemelisiniz" (Tirmizî, "Kader", l).
 

anarkh

Well-known member
Allah Yolcusu kardesim öncelikle hosgeldiniz, yeni musluman olmussunuz, arastirip ogrenmek istemenizi takdirle karsiliyorum, cok guzel bi durum.tebrik ediyorum, Rabbim cumlemize tam hidayet nasip etsin.

Bunlar,

Kur'an-ı kerim,
Sünnet [hadis-i şerifler],
İcma-ı ümmet ve
Kıyas-ı fukaha’dır

Allah sizden razı olsun Feza.
 

FaKiR

Meþveret Bþk.
Aydınlattığınız için teşekkürler.

Şimdi bazı şeyleri ve değerlerini daha iyi anladım. :)

Allah sizden razı olsun Feza.


Ecmain olsun kardes,kader ve kaza konusu itina isteyen bi konudur. bu konuda mealden cok tefsir okumanizi tavsiye ederiz.Huseyni abinin verdigi linkten baslayabilirsiniz mesela
selam ve dua ile..
 
Üst