Açiklamalı - Sekizinci Söz - Din'in gerekliliği

Zuhr

Talebe
Bismillahirrahmanirrahim



Sekizinci Söz


اللَّهُ لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ الْحَيُّ الْقَيُّومُ ۚ
Allâhu lâ ilâhe illâ huvel hayyul kayyûm(kayyûmu),
Allah ki, O'ndan başka ilâh yoktur (Sadece O vardır). Hayy'ul Kayyum'dur.
(BAKARA Suresi-Ayet - 255)


إِنَّ الدِّينَ عِنْدَ اللَّهِ الْإِسْلَامُ ۗ
İnned dîne indâllâhil islâm(islâmu)
Muhakkak ki Allah'ın indinde dîn, İslâm'dır (teslim dînidir). (ÂLİ İMRÂN Suresi Ayet - 19)


Şu dünya ve dünya içindeki ruh-u insanî
ve insanda dinin mahiyet ve kıymetlerini
ve eğer din-i hak olmazsa,
dünya bir zindan olması
ve dinsiz insan, en bedbaht mahluk olduğunu
ve şu âlemin tılsımını açan,

ruh-u beşerîyi zulümattan kurtaran “ya Allah” ve “La ilahe illallah” olduğunu anlamak istersen;


şu temsilî hikâyeciğe bak, dinle:

hikayeciğe geçmeden,
binler hikmetleri anlamları olan şu cümlelerin mana denizinden
hissemize düşen birkaç katreyi ifade edelim

madde dediğimiz, beş duyu ile algılanabilen,
bir hacmi, kütlesi olan varlıklarla dolu çevremiz,
ve bedenimiz de bu “varlık” dünyasının bir üyesi
duyularımızla algılıyoruz bu alemi;

bir odaya gireceksek, kapısını arıyoruz,
kapıyı görünce açmak için elimizi uzatıyoruz ve kapı kolunu tutup çeviriyoruz,
bir aracı, bir gereç arıyoruz hedefe ulaşmak için,
gücümüz yetmezse kapı kolunu çevirmeye,
en yakınımızda yardım alabileceğimiz kim varsa ona gidiyoruz

duyularla algılanan madde dünyasında
sınırlı kuvvetimizle işlerimizi görmeye çalışırken,
zorlandığımız yerlerde bir başkasından yardım istiyoruz.

duyularımızla algıladığımız varlıklar,
duygularımızla yoğrulup,
aklımızda anlam kazanmaya başlıyor.
duyular aleminden duygular alemine geçince,
aklımızı kullanmaya olayları daha net görmeye başlıyoruz,
ve insan oluyoruz.

duygular maneviyat kapılarını çalmaya başlıyor,
ve sanki gördüğümüzün ötesinde birşeyler olduğunu fark etmeye başlıyoruz,
fark edebilene ne mutlu !
manevi dünyamız ruhumuzun çevresinde şekillnmeye başlıyor,
ve nasıl bir lambanın yanması ve çevresini aydınlatması gibi,
manevi dünyamızda bizim maddesel dünyamızı aydınlatıyor, besliyor yaşatıyor.

demek ruh sandığımızdan daha önemli,
hem ruhumuzu elma armutla doyuramayız,
maddi olmadığı için
maddesel besinler işe yaramaz,
onun dünyasından olmalı besinleri,
darda kaldığında alacağı destek manevi alemden olmalı.

peki maddi ve manevi dünyalar arasında bu dengeleri geçişleri nasıl sağlayacağız

ne yapacağız da ruhumuz ayakta kalacak, kendisi yaşayacak ve bizimde madde dünyasında yaşamamıza vesile olacak?

bize yol yordam gösteren,
doğruyu yanlışı anlatan bir şeyler olmalı,
nasıl davranacağımızı, neye nasıl inanacağımız anlatmalı bize ki
bu kısacık ömrü boş yere harcamayalım.
uygun bir kelime bulmak için lugatımıza baktığımızda;
karşımıza “din” çıkıyor,

işte din, kâinatın, dünyanın hayatın ve insanın yaratılış gayeleri
ve var oluş şekillerini açıklıyarak, onları mânasızlıktan ve abesiyetten kurtarır.
insanların cemiyet hayatında barış içinde ve kardeşçe yaşamalarını sağlar,
hakiki saadete ulaştırır.
dinin zayıfladığı cemiyetlerde ırkçılık ve ihtilâlci ideolojiler yayılır.
milletin birlik ve dirliği bozulur.

bunu daha net gömek için, Ustadımızın temsili hikayeciğine bakalım;


Eski zamanda iki kardeş, uzun bir seyahate beraber gidiyorlar.
Gitgide tâ yol ikileşti.
O iki yol başında ciddî bir adamı gördüler.
Ondan sordular: “Hangi yol iyidir?”

O dahi onlara dedi ki:
Sağ yolda kanun ve nizama tebaiyet mecburiyeti vardır.
Fakat o külfet içinde bir emniyet ve saadet vardır.
Sol yolda ise, serbestiyet ve hürriyet vardır.
Fakat o serbestiyet içinde bir tehlike ve şekavet vardır.

Şimdi intihabdaki ihtiyar sizdedir.

evet şimdi seçme iradesi,
seçim yapma özgürlüğü bizdedir,
iki yolcudan biri nefsine kanar, kısa süreli sefahati, rahatlığı düşünüp sol yola sapar,
diğeri emniyet ve saadetini düşünüp sağ yola devam ederler;
hikayenin sonunda hallerini anlatılıyor;

“Bakınız, sol yolun bedbaht yolcusu, her vakit ejderhanın ağzına girmeye muntazırdır; titriyor
ve şu bahtiyar ise, meyvedar ve revnekdar bir bahçeye davet edilir.

Hem o bedbaht, elîm bir dehşette ve azîm bir korku içinde kalbi parçalanıyor
ve şu bahtiyar ise lezîz bir ibret, tatlı bir havf, mahbub bir marifet içinde garib şeyleri seyir ve temaşa ediyor.

Hem o bedbaht, vahşet ve me'yusiyet ve kimsesizlik içinde azab çekiyor.
Ve şu bahtiyar ise, ünsiyet ve ümid ve iştiyak içinde telezzüz ediyor.

Hem o bedbaht, kendini vahşi canavarların hücumuna maruz bir mahpus hükmünde görüyor
ve şu bahtiyar ise, bir aziz misafirdir ki,
misafiri olduğu Mihmandar-ı Kerim'in acib hizmetkârları ile ünsiyet edip eğleniyor.

Hem o bedbaht zâhiren leziz, manen zehirli yemişleri yemekle azabını tacil ediyor.
Zira o meyveler, nümunelerdir. Tatmaya izin var, tâ asıllarına talib olup müşteri olsun.
Yoksa, hayvan gibi yutmaya izin yoktur.
Ve şu bahtiyar ise tadar, işi anlar.
Yemesini te'hir eder ve intizar ile telezzüz eder.
Hem o bedbaht, kendi kendine zulmetmiş.
Gündüz gibi güzel bir hakikatı ve parlak bir vaziyeti,
basiretsizliği ile kendisine muzlim ve zulümatlı bir evham, bir cehennem şekline getirmiş.
Ne şefkate müstehaktır ve ne de kimseden şekvaya hakkı vardır.


dinin rükünlerini yerine getirmek,
onlara uygun yaşamak
başta külfet gibi görünse de
gerçek saadet ve gerçek huzurun temini için tek yol.

gerek sosyal
gerek bireysel yaşantı için konan kurallar
çizilen yollar
bizim kendimizi geliştirmiz, doğruyu bulabilmemiz için
doğru yolda daim kalabilmemiz için.

Rabbimiz inayeti ile
kendisine açılan yolları bize göstermiş,
o yollardan çıkmadan ebedi saadete kavuşmayı nasip etsin hepimize

bu mübarek günde
bereketin sağanak sağanak yağdırıldığı gecede
gönüllerimizi imanın nuruyla doldursun

Subhâneke lâ ılmelene illema allemtene inneke entel alîmul hakîm ve ahiru de’vehüm enilhamdülillahi rabbil âlemin,
el fatiha me as salavat
Âmin.
 

ebrar172

Well-known member
gerek sosyal
gerek bireysel yaşantı için konan kurallar
çizilen yollar
bizim kendimizi geliştirmiz, doğruyu bulabilmemiz için
doğru yolda daim kalabilmemiz için.

Rabbimiz inayeti ile
kendisine açılan yolları bize göstermiş,
o yollardan çıkmadan ebedi saadete kavuşmayı nasip etsin hepimize


*******************

Amin...
Bakanlardan değil , görenlerden olabilme duasıyla inşaAllah...
Allah razı olsun nukte...


 
Üst