Muhammedun Resulullah Demeyen Kurtuluşa eremez

  • Konbuyu başlatan Tevhid_Nur
  • Başlangıç tarihi
T

Tevhid_Nur

Misafir
Hz. Muhammedi (asm) Kabul Etmeyen Biri Cennete Gider mi?
“Bir kimse mücerred, yalnız ‘Lâ ilâhe illallah’ dese ve ‘Muhammedün Resûlüllah’ cümlesini eklemezse, ona inanmazsa, acaba bu kimse ehl-i tevhîd ve ehl-i necât olabilir mi; yoksa olamaz mı? Cehennem’den kurtulur mu?

(Sorunun Cevabından bir kısımdır)


Tahkik,cumhur-i ulema-i İslam,Eş’ari ve Maturidi mezheplerinin muhakkik ulemasının “kelime-i şehadetin iki cümlesini lisanıyla ikrar etmek imanın şartı olmakla beraber imanın mahiyetinden harictir” şeklindeki görüşlerden şunu anlamışlar ve demişler ki;

Bu,ulemanın “Kelime-i şehadetin iki cümlesini beraber ikrar etmek,imanın mahiyetinden hariçtir” cümlesinden muradı şudur:Bir kimseye,ahkam-ı mü’minini,ya’ni Müslümanlar üzerine farz ve vacip olan ahkamı,tatbik ve icra etmek için kelime-i şehadetin iki cümlesini zahiren lisanıyla ikrar etmesi telaffuz etmesi şarttır.O zaman biz,o kimsenin Müslüman ve mü’min olduğuna zahiren hükmederiz,İslam’ın ahkamını ona tatbik ederiz.Mesela;tevârüs(birbirine varis olmak),evlilik hukuku,arkasında namaz kılmak veya cenaze namazını kıldırmak,Müslüman kabristanına defnetmek ve namazı kılmadığı,zekatı vermediği zaman veya sair cezayı gerektiren ahkam-ı diniyyeyi yerine getirmediği zaman onu cezalandırmak ve muaheze etmek gibi,İslamiyyet’in bütün ahkamı ona teklif edilir,tatbiki istenir.

Zira kalben kelime-i şehadeti tasdik edip,lisanen ikrar etmese bu hal bir cihette iman sayılırsa da ancak gizlidir.Onunla Allah arasında bir sırdır.Bilinmez ki,onun zahiren Müslüman olduğuna hükmedilebilsin.Bunun için bir kimsenin mü’min ve Müslüman olduğuna dalalet eden zahiri bir alamet lazımdır.O da kelime-i şehadetin ikrarıdır.Ta ki ahkam-ı diniye ona tatbik edilsin,ondan istenilsin.Öyle ise bir kimse,meşru’ bir özre dayanmadan,zaruri bir engeli olmadığı halde,kelime-i şehadeti kalbiyle tasdik edip lisanıyla da iki cümlesini ikrar etmese ve kendinden talep edildiği zaman telaffuz etmekten imtina’ etmeyip ikrar etmek kaydıyla bu kimse Allah indinde mü’mindir.fakat ahkam-ı İslamiyye cihetinde kafir sayılır.Çünkü zahiren İslamiyyetine dalalet edecek bir alamet yoktur.Müslümanlar arasında kafir olarak kabul edilir.

Amma ma’zur olan (şer’an geçerli bir özrü olan) kimse,eğer Müslüman olduğuna ve iman etmiş bulunduğuna dair,kelime-i şehadeti ikrar etmeksizin,bir alamet ve bir işaretle islamiyyetini ispat ederse,o kimse hem dünya cihetiyle,hem ahiret cihetiyle,hem de Allah katında Müslüman ve mıvahhid sayılır.(Mesela;dilsiz olan,fıtraten konuşamayan,fakat iman etmiş olan kimse gibi.)
Fakat bir kimseye, “Kelime-i şehadeti ikrar et!” denildiği halde;o bunu kabul etmeyip,kelime-i şehadetin iki cümlesini –özrü olmaksızın – lisanı ile ikrar etmese,hem dünyada hem de ahirette kafir sayılır.Her ne kadar kalbiyle iman etmiş de olsa bu ona faide vermez,ahirette de kurtulamaz.Çünkü imanın “makbul” olmasının şartı,kelime-i şehadeti ikrar etmektir.Talep edildiği zaman,lisan-ı hal ile kelime-i şehadeti getirmesi şarttır.

Bir kimse lisanıyla kelime-i şehadeti ikrar ettiği halde,kalbiyle tasdik etmese o kimse münafıktır.O kimse dünya ahkamı cihetiyle zahiren Müslüman sayılır.Kafir olduğu bilinmediği müddetçe İslam ahkamı ona icra edilir.Mesela,o kimsenin kafir olduğunu gösteren alametlerden ba’zıları şunlardır Puta secde ettiğinin görülmesi,zaruriyyat-ı diniyyeden har hangi bir ahkamı inkar etmesi;mesela namazı inkar etmesi ve ekseriyetle otuz günden ibaret olan ramazan-ı şerif ayının orucunu inkar etmesi gibi.İşte küfrü mucip yukarıdaki ahkamlardan birini inkar ederse veya küfre götüren –puta tapmak – gibi bir fiili işlerse tevbe edip bundan vazgeçmediği takdirde bu kimse mürted olur.(Öldürülmesi,varis olmaması gibi)

Ba’zı ulema- İslam da demişler ki;kelime-i şehadetin iki cümlesini lisanen ikrar etmek imanın yarısıdır,imanın bir parçasıdır ve imanın hakikatına dahildir.Mesela;İmam-ı A’zam ve Eş’ari ulemasının az bir kısmı demişler ki;kelime- şehadetin iki cümlesini ikrar etmek,imanın şartı değil,belki şatrıdır(yarısıdır).bu ulemaya göre iman;kalbin tasdikine ve lisanın da onu ikrar etmesine verilen isimdir.Tasdik ve ikrar beraber olması şarttır.Yoksa ona iman edilmez.Bu kavle göre (Nutk-i şehadeteyni,imanın yarısı sayan ulemaya göre) ve nutk-i şehadeteyni imanın yarısı değil de,sıhhatinin şartı olarak kabul edenlere göre,kim kalbiyle iz’an edip tasdik eder de,gücü yettiği takdirde ömrü boyunca bir def’a dahi kelime-i şehadeti telaffuz edip ikrar etmese bu kimse ne Müslümanların nazarında,ne de şeriatın zahirine göre Müslümandır.

Bu görüşler içinde en mu’temed ve en güvenilir kuvvetli görüş,birinci görüştür.Ya’ni Eş’ari mezhebinin ekser muhakkik ulemasının görüşü ile Maturidi mezhebinin ba’zı muhakkik ulemasının görüşüdür.Ya’ni “nutk-i şehadeteynin” imanın şartı olması görüşüdür.Bu en güvenilir ve en sağlam görüştür.Şart olması demek ise:Ahkam-ı İslamiyye’nin o kimseye teklif edilip,tatbik edilmesi için zahiren kelime-i şehadeti ikrar etmesi şarttır demektir.O halde bir kimse,kelime-i şehadetin iki cümlesini kalbi ile tasdik edip lisanıyla ikrar etmese,küfrü mucib bir şey yapmamak kaydiyle,o kişi Allah katında mü’min sayılır.Bu husus ulemanın ittifakıyla sabittir.

Küfrü mucib ba’zı zahiri davranışlar şunlardır:
Puta tapmak,peygamberleri öldürmek,din-i İslamla alay etmek,Kur’an-ı Kerim’i ve Kabe’yi hafife almak vs.Herhangi mukaddes bir şeyle alay etmek,hafife almak küfürdür.İşte kişi böyle küfrü mucib bir harekette bulunursa,kelime-i şehadeti tasdik etse bile bu kimsenin imanı gider.Bu şahıs hem Allah katında,hem ehl-i iman nezdinde kafir olmuş olur.

Ulema-ı İslam ittifakla demişler ki;sadece kalben kelime-i şehadeti tasdik eden bir kimsenin kelime-i şehadetin iki cümlesini tasdik ettiğini isbat için, “Lisanınla da ikrar et” diye kendisinden ikrar etmesi talaep edildiği zaman bu kşimse lisanıyla da iman ettiğini,kelime-i şehadeti ikrar etmek suretiyle isbat etmezse,kibrinden dolayı söylemekten imtina’ ederse bu kimse muannid bir kafir olur.

İşte “imanın tahakkuku ve gerçekleşmesi için,inadı terk etmek şarttır” diyen ulemanın maksadı budur.Bir kişiye “kelime-i şehadeti ikrar et.” denildiği takdirde,o kimse inad edip,kibrinden dolayı ikrar etmese kafir olur.

Bu açık ifadelerden ve beyanattan kesin anlaşıldı ki;muhakkak Allah katında ve ehl-i İslamın nezdinde imanın makbul ve geçerli olması,ya’ni bir kimsenin mü’min ve Müslüman sayılması için,kelime-i şehadetin iki cümlesini hem kalben tasdik etmesi,hem de o tasdikini lisanen de ikrar etmek suretiyle şehadet etmesi kesinlikle şarttır.yoksa imanı tamam olmaz,iman etmiş sayılmaz.

İman eden kimse,Allah’tan başka İlah ve Ma’bud-i bilhak olmadığına kesinlikle şehadet ederek اَشْهَد “Ben şehadet ederim” ifadesi ile de bunu ikrar edecektir.
Hem yine şehadet edecektir ki,Efendimiz Hazret-i Muhammed (sav) Allah’ın kulu ve elçisidir.Ya’ni meşhur olan kelime-i şehadetin siğasını ikrar ederek Müslüman olduğunu gösterecektir.Çünkü kelime-i şehadetin iki cümlesi,biri birisiz tamam olmaz.Ya’ni Allah’a iman etmek,varlığına ve birliğine şehadet etmek,Hazret-i Muhammed (sav)’in onun kulu ve resulü olduğuna şehadet etmeyi gerektirir.Zira Allah’a iman,bizzarure O’nun gönderdiği ahirzaman peygamberi olan Hazret-i Muhammed (sav)’e iman etmeyi de luzüm derecesinde iktiza’ eder.Keza peygambere iman,Allah’a imanı gerektirir.

O halde bir kimse kelime-i şehadetin birinci cümlesini tasdik edip,ikinci cümlesini tasdik etmese,asla ehl-i tevhid olamaz.Müşrik ve kafir olur.


Kitabud-Düreril-Mustafa Fi Ecvibeti Mesâile Mâ Kad Hefa ve Tercümesi
 
Üst