Bediüzzaman dinsiz bilim istemez

Ali Said

Well-known member
Bahçeşehir Üniversitesi’nin Canterbury Başpiskoposluğu ve Georgetown Üniversitesi’yle ortaklaşa düzenlediği “Hıristiyanlık ve İslâm Açısından Din ve Bilim” konulu uluslar arası konferans başladı. Canterbury Başpiskoposluğu’nun her yıl düzenlediği seminerleri dizisi kapsamında düzenlenen konferans, din ve bilim dünyası arasında köprüler inşa etmek amacıyla yapılıyor.

Konferans ile ilgili sorularımızı cevaplayan Fatih Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Alparslan Açıkgenç ise, Bediüzzaman Said Nursî’nin görüşlerinin bu tür bir konferans için bir temel teşkil ettiğini ifade etti. Prof. Dr. Açıkgenç, “Bediüzzaman’ın görüşleri çok önemli. Gerçekten onun görüşlerinden istifade etmek gerekir. Çünkü 20. yüzyılın hemen başlarından itibaren bu konuya el atmıştır. Problemin asıl ortaya çıktığı çağlar o zamanlar. Dolayısıyla bilimle din arasındaki mesafe gittikçe açılmaya başladığı böylesi bir zamanda dinin bilime karşı olmadığını hatta dindeki hiçbir ifadenin de bilimi red etmediğini, ancak bunların alanlarının farklı olduğunu çok güzel bir şekilde ifade etmiştir” dedi.

Bediüzzaman’ın din ve bilim arasındaki epistemolojik ayrımı harika bir şekilde ortaya koyduğunu ifade eden Prof. Dr. Açıkgenç, “Birinin epistemolojik açıdan ilgilendiği alan ile ötekinin ilgilendiği alan farklıdır. Kur’ân’da şehadet âlemi, görünür âlem dediğimiz bilimin ele aldığı alandır. Bilim zaten gaypla yani metafizikle ilgilenmediğini başta açıkça söylüyor. Dine gelince de, biliyorsunuz, laboratuvar ortamına getirilebilecek, deneyle ölçülebilecek herhangi bir veri yoktur. Ama diğer taraftan dinde uzman olan kişilerin, uzmanlaştıkça o alanı anlayabilecek yeteneklerini geliştirdikleri söylenebilir. Ancak bunu kendi başlarına yapamazlar, çünkü Kur’ân açıkça söylüyor; “Gaybı Allah’tan başka kimse bilemez” diye. Onlar sadece gaybtan bildirilen bilgiye inanırlar. Biz bunları yorumlamaya çalıştığımız zaman mecburen kendi çağımızdaki bilimsel teoriler ışığında ele alabiliriz. Ancak bilimsel teoriler sonradan yanlışlandığı zaman din de haşa yanlışlanmış olur. Bu ayrımı iyi yaparsak din ve bilim arasındaki bütün çatışmalar da ortadan kalkar. Çünkü bütün ayrımlar bu meseleden ortaya çıkıyor” dedi. Din ve bilimin argümanlarının da farklı olduğunu dile getiren Açıkgenç şöyle konuştu: “Meselâ bazı mütekellimler dini sûdûr teorisine göre yorumlamışlar. İbni Sina, Zemahşeri gibi kimselerden örnekler verilmekte. Bunlar hep o dönemde ortaya atılan sûdûr teorisine göre hareket etmişler. Halbuki Kur’ân da sûdûr teorisi yoktur.”

DİN VE BİLİM BİR ARADA OLMALI

Bediüzzaman’ın dile getirdiği din ve bilim ilimlerinin bir arada okutulması konusuna da değinen Prof. Dr. Açıkgenç, “Din ve bilimin bir arada okutulması konusu da çok önemli. Çünkü insan ne akıldan ibaret, ne de kalpten ibaret bir varlıktır. İkisinin bir arada aydınlanması gerekmektedir. Bediüzzaman Hazretleri diyor ki; aklın nuru bilim, vicdanı yani kalbi aydınlatan ise dindir. Bunların ikisi bir arada olduğu zaman kâmil insan ortaya çıkar. İnsan-ı kâmil olur yani kemale erer” dedi.

EN ÇOK BEDİÜZZAMAN ELE ALINMALI

Konferansta en çok konuşulacak konunun Bediüzzaman Said Nursî’nin görüşleri olacağını dile getiren Prof. Açıkgenç, “Bu konferansta en çok üzerinde durulması gereken görüşler şüphesiz Bediüzzaman’ın görüşleridir. Önümüzdeki iki gün boyunca bu konferans devam edecek, kapalı oturumlarda bütün bu konular dile getirilecek ve tartışılacaktır” şeklinde konuştu.

Bahçeşehir Üniversitesi’nin evsahipliğinde gerçekleştirilen “Hıristiyanlık ve İslâm Açısından Din ve Bilim” konferansında dün farklı konularda üç oturum gerçekleştirildi. Konferans bugün de kapalı oturumlarla devam edecek.

Yeni Asya
 
Üst