Av. Bekir Berk anıldı

Ali Said

Well-known member

58621.jpg


İstanbul İlim Ve Kültür Vakfı (İİKV) tarafından organize edilen etkinlikler çerçevesinde, Rüstempaşa medresesinde açılan Bekir Berk fotoğraf sergisi ve Eyüp Sultan Mezarlığında kabir ziyareti gerçekleştirildi.


Bediüzzaman Said Nursi’nin talebelerinden Bekir Berk, İstanbul İlim Ve Kültür Vakfı (İİKV) tarafından tertiplenen programlarla anıldı. Anma merasimleri İİKV’nin İstanbul-Cağaloğlu’nda bulunan Rüstem Paşa medresesindeki merkezinde Bekir Berk resim sergisi açılışıyla başladı.


Açılışında Bediüzzaman Said Nursi’nin talebelerinden Mustafa Sungur ve Mehmet Fırıncı’nın yanı sıra kalabalık bir topluluk katıldı. Açılış Kur’an tilavetinden sonra sergi koordinatörü Said Yüce’nin konuşmasıyla başladı. Daha sonra kürsüye gelen İİKV mütevelli heyeti başkanı Prof. Dr. Faris Kaya, Bekir Berk’in hizmetlerini anlattı. Konuşmasında “Bu sergiye bakıldığı zaman Üstad'ın talebeleri arasındaki bağın ne kadar metin olduğu anlaşılmaktadır. Tarih üç şeyle yazılır. Şahıs, zaman ve mekân. 2010 yılı çok önemli hizmetlere gebedir. Çünkü 2010 Bediüzzaman’ın vefatının 50. Yılıdır. Biz 2010 da Bediüzzaman’ın eserlerinin Türkiye’de ve dünyada hangi noktada olduğunu ortaya koyacağız. Sergi için Anadolu’dan ve yurt dışından çok talepler var. Bizim hedefimiz Allah’ın rızasını kazanma yolunda Hakkı sevenler ile birlikte çalışmaktır.”


Sergiyi İstanbul’dan 30.000 kişinin, Ankara’dan 6.000 kişinin izlediğini, bir sergi için bu sayıların yüksek olduğunu kaydeden Kaya, Bekir Berk'in İslam'a ve Risale-i Nur’a her şeyiyle kilitlenmiş biri olduğunu, büyük bir ideal adamı olduğunu söyleyerek sözlerini tamamladı. Kaya'nın ardından sırasıyla İhsan Atasoy, Mehmet Fırıncı ve Mustafa Sungur da birer konuşma yaptıktan sonra katılımcılar Bekir Berk resim sergisini gezdiler.



Yapılan ikramdan sonra Eyüp Sultan camiine hareket eden katılımcılar, ikindi namazının ardından Eyüp sırtlarında bulunan mezarlığa geçtiler. Okunan hatimler, binlerce Yasinler ve cevşenler okunan merasim, dualarla sona erdi.
fotoğraflar ve haber RİSALE HABER den alınmıştır.

40_3.jpg



40_6.jpg



40_10.jpg



40_15.jpg



40_19.jpg



40_23.jpg





Allah rahmet eylesin
tevafuk ki Annaemi de aynu gün kaybetmiştik
Kurban bayramını 4. günüydü
vanasyanur
 

müdavim

Üye Sorumlusu
Bekir Berk ağabey...


Hekimoğlu İsmail
Üstad Bediüzzaman, Bekir Berk hakkında şöyle der: "Seninle üç beraberliğim var. Biri Risale-i Nur talebesi olman, ikincisi Nur'un avukatı olman, üçüncü bir beraberliğimiz daha var, ama onu şimdi söylemeyeceğim."
İstanbul Barosu avukatlarından olan Bekir Berk'e Risale-i Nur davasını savunmak için 1958 yılında teklif götürülür. Ağabeyimize bu teklifi Doktor Tahsin Tola ağabeyimiz yapar. O da teklifi memnuniyetle kabul eder. Böylece 163. maddeden yargılanan Nur talebelerinin iki bine yakın davasının kazanılmasını sağlar.
Bir gün hapiste tutulan Nur talebelerini birlikte ziyarete gittik. Ben de yanındayım... "Arkadaşlar!" dedi, "Biz sizlerin bir an önce hapisten çıkmanız için mi çalışalım, yoksa inandığınız dava için mi müdafaa yapalım?" Oradaki kardeşlerimiz dediler ki: "Biz burada on sene yatsak da razıyız. Siz Risale-i Nur davasının müdafaasına çalışınız." Bekir Berk ağabey hemen ağlamaya başladı. Gözlüğünü çıkardı, gözyaşlarını sildi...
Erzurum'da Kırkıncı Hoca'nın mahkemesinden çıktık. Hüseyin Abdik'i (rahmetli) Elbistan'da tevkif edip hapse atmışlar. Mahkemeye gidiyoruz yine. Bendeniz yine Bekir Berk'in çantasını taşıyor, şoförlüğünü yapıyordum. Bekir Berk, arka minderde battaniyeye sarılmış uyuyor. Elbistan'a doğru yol alıyoruz. Trafik işaretleri yok, yollar karanlık... Tabii şartlar bizi ürkütüyor amma Bekir Berk ağabey aniden bağırıyor: "Sür!.."
Bir tarafta nehir, diğer tarafta dağlar... Taşlı yolda sürüyoruz. Düşündüm ki herhalde bir hendeğe yuvarlanacağız ve bu iş burada bitecek. Bir taraftan acıkmışız... Hele ben açlığa hiç dayanamam. "Bekir ağabey acıktık. Bir yerde yemek yesek." dedim. Bekir ağabey omzuma yumruğuyla vurdu, marş söylemeye başladı:
"Biz Kur'an'ın şakirtleri, pür imanlı ve zindeyiz,
Bu yoldan dönmeyiz asla, Peygamber'in izindeyiz!"
Bir şey söylediğimde hemen omzuma vururdu. Çok hoşuma giderdi. Beni kardeşi gibi gördüğünden samimi davranırdı. Bir petrol istasyonunun ışıkları göründü, orada mola verdik. Bir tarafta Fırat Nehri, öbür tarafta Munzur Dağları; in cin yok. Bekir ağabey arabadan fırladı gitti, istasyonun yanındaki fakir görünümlü evin kapısını yumruklamaya başladı. İçerden, "Kimsiniz?" diye sordular. "Allah'ın kulu olan bir yolcu..." diye cevap verdi. Kapı açıldı. Dedik ki, "Kardeşim, bize biraz yiyecekle su ver." Adam bizi içeriye
aldı. Soba yanıyor. Üzerinde bir çaydanlık çay fokur fokur kaynıyor. Evi inceledim. Bu evden daha fakir bir ev olamaz, diye düşündüm. Sobanın isi duvarları kapkara yapmış. Evin küçücük pencereleri tavana yakın... Çay geldi. Demlik yine simsiyah. Çayı kaynatmışlar, zehir gibi olmuş. Ne kadar parça, kuru ekmek varsa getirdi, sofra bezine döktü, "Buyurun." dedi. Yedik, içtik. Benim için bir ziyafet sofrasıydı bu. Bugün o çayın tadı hâlâ aklımdadır...
Bekir ağabey, adamın eline, cebinden çıkardığı parayı sıkıştırmak istedi. Adam almak istemedi. "Olmaz kardeşim" dedi Bekir ağabey, "Kardeşlik bunu gerektirir. Sen bize yemek verdin, biz de sana parasını ödeyeceğiz." Böylece yine yola koyulduk. Bekir ağabey yine bağırıyor: "Sür!.."
Kıvrım kıvrım kıvrılan yollarda hızla gidiyoruz...
Daha evvel geçirdiği akciğer rahatsızlığı sebebiyle doktorlar ona kara, hava ve deniz yolculuğunu yasaklamışlardı. Hatta doktoru kendisine demiş ki: "Eğer bu yolculuklara çıkmaya devam edersen, ölürsün!" Bekir Berk ağabey de demiş ki: "Yatağımda rahat ölmektense, mü'minlerin yardımına giderken ölmeyi tercih ederim."
Bu sözleri söyleyen muhterem ağabeyimizin yeni bir çift ayakkabısı yoktu. Hey gidi Bekir ağabey... Çok günler geçirdik birlikte. İman onun Leyla'sıydı. Yazı yazarken o eski günlere geri döndüm. Yoruldum, hüzünlendim...
Üstad Bediüzzaman, Bekir Berk hakkında şöyle der: "Seninle üç beraberliğim var. Biri Risale-i Nur talebesi olman, ikincisi Nur'un avukatı olman, üçüncü bir beraberliğimiz daha var, ama onu şimdi söylemeyeceğim."
Bekir Berk ağabey, şimdi Üstad'ıyla üçüncü beraberliğinde... Yani cennette...
 
Üst