Bahçesaray (Müküs) Yolculuğu

Ali Said

Well-known member
img0899i.jpg

Faraza o dağlar tamamen su kesilse ve mahrutî birer havuz olsalar, o büyük nehirlerin şöyle sür'atli ve kesretli cereyanlarına müvazeneyi kaybetmeden, birkaç ay ancak dayanabilirler ve o kesretli masarife karşı galiben bir metre kadar toprakta nüfuz eden yağmur, kâfi varidat olamaz. Demek ki, şu enhârın nebeanları, âdi ve tabiî ve tesadüfî bir iş değildir. Belki pek hârika bir Sûrette Fâtır-ı Zülcelâl, onları sırf hazine-i gaybdan akıttırıyor.


Van dan 7 haziran sabahı erken satlerde başlayan yolculuğumuz inanılmaz manzaralarla devam etti Van da baharı yaşarken yüksek kesimler de kıştan yeni çıkmış yerlerle karşılaştık yer yer 2 metreyi bulan kar ve yeni yeni çıkan kardelen çiçekleri,Alpler’i hatırlatan dağlar ve sarp uçurumlar muhteşem bir manzara ülkemizin en yüksek karayolundan 3 bin 200 rakımlı Krapit Geçidi’ni geçip, onuncu gezegen Bahçesaray'a varmak. Bahçesaray adeta başka bir yer. Yeşillikler içinde bir vadi, bir yaşam biçimi.Risale-I Nur da geçen”Nil-i mübârek Cebel-i Kamer'den çıktığı gibi, Dicle'nin en mühim bir şubesi Van vilâyetinden, Müküs nâhiyesinden bir kayanın mağarasından çıkıyor.”but suyun kaynağına gidip o mağara dan çıkan muhteşem suyu temaşa etmek…Hayatta bir defa gitmek lazım “Bu fıkra ile dağlardan nebean eden Nil-i Mübarek, Dicle ve Fırat gibi ırmakları hatırlatmakla, taşların evâmir-i tekviniyeye karşı ne kadar hârika-nümâ ve mu'cizevari bir Sûrette mazhar ve müsahhar olduğunu ifham eder ve onunla böyle bir mânâyı müteyakkız kalblere veriyor ki: Şöyle azîm ırmakların elbette mümkün değil, şu dağlar hakikî menbaları olsun. Çünki: Faraza o dağlar tamamen su kesilse ve mahrutî birer havuz olsalar, o büyük nehirlerin şöyle sür'atli ve kesretli cereyanlarına müvazeneyi kaybetmeden, birkaç ay ancak dayanabilirler ve o kesretli masarife karşı galiben bir metre kadar toprakta nüfuz eden yağmur, kâfi varidat olamaz. Demek ki, şu enhârın nebeanları, âdi ve tabiî ve tesadüfî bir iş değildir. Belki pek hârika bir Sûrette Fâtır-ı Zülcelâl, onları sırf hazine-i gaybdan akıttırıyor.

İşte bu sırra işareten bu mânâyı ifade için hadîste rivayet ediliyor ki: «O üç nehrin herbirine Cennet'ten birer katre her vakit damlıyor ve ondan bereketlidirler.» Hem bir rivayette denilmiş ki: «Şu üç nehrin menbaları Cennet'tendir.G Şu rivayetin hakikatı şudur ki: Mâdem esbab-ı maddiyye, şunların bu derece kesretli nebeanına kabil değildir. Elbette menbaları, bir âlem-i gaybdadır ve gizli bir hazine-i Rahmetten gelir ki, masarif ile varidatın müvazenesi devam eder. “Yirminci Söz“Evet, zemin denilen muhteşem ve seyyar sarayın temel taşı olan taş tabakasının Fâtır-ı Zülcelâl tarafından tavzif edilen en mühim üç vazifeyi Beyân etmek, ancak Kur'an'a yakışır.

İşte birinci vazifesi: Toprağın, kudret-i Rabbâniye ile nebâtata analık edip yetiştirdiği gibi, Kudret-i İlahiye ile taş dahi toprağa dâyelik edip yetiştiriyor.

İkinci vazifesi: Zeminin bedeninde deveran-ı dem hükmünde olan suların muntâzam cevelânına hizmetidir.

Üçüncü Vazife-i Fıtriyesi: Çeşmelerin ve ırmakların, uyûn ve enharın muntâzam bir mizan ile zuhur ve devamlarına hazinedârlık etmektir. Evet taşlar, bütün kuvvetiyle ve ağızlarının dolusuyla akıttıkları âb-ı hayat Sûretinde, Delâil-i Vahdâniyeti zemin yüzüne yazıp serpiyor.”İlçe Tarihçesi
kackacuk_pervarii.jpg

Bahçesaray ’ın eski yerli halk tarafından hala kullanılan ismi “Müküs”tür. Müküs, Arapça bir kelime olup-meks-kelimesinin çoğuludur. Sözlük anlamı öşürler, borçlar, vergiler ve bunların toplamıdır. Ayrıca toplanma yeri ve üs anlamında da kullanılır.

Eskiden Siirt İli Pervari İlçesine bağlı bir nahiye iken, 1964 yılında Van İli Gevaş İlçesine bağlanmış, 04.07.1987 tarih ve 19507 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak ilçe olarak şekillendirilmiştir.
Bahçesaray, zengin bir tarihsel geçmişe sahip olmasına karşılık ulaşımı zor bir kapalı havzada bulunması ve Van gibi önemli bir merkezin gölgesinde kalması nedeniyle hakkında az bilgi bulunan bir yer olarak tanınır. Bahçesaray ilçesinin Van gölü Havzasının klasik ortak tarihi dışında, bilinen özel tarihi IV. Yüzyıla dayanmaktadır. Şemsettin Sami, “Kamus-ül Alam” adlı eserinde Dicle Irmağının bir kolu olan Müküs Çayının İskender kalesi altından çıktığını yazmıştır. Adı geçen ve Dicle ırmağının bir kolu olan bu çay ilçenin 2km kuzeyinden çıkar. Kaynaktan yaklaşık 3km yukarıda, günümüzde İskender kalesi olarak bilinen kalıntıları mevcuttur.

Bahçesaray ilçesi, tarihi kayıtlarda ilk olarak “Moks” adında Vaspurakan Krallığı’na ait bir prenslik olarak karşımıza çıkar. Nitekim Abbasi Halifesi Mütevekkil Prensi Grigor, Vaspurakan Kralı Gagik’e bağlılığını bildirmiştir. 977’de ise Moks prensi Zapranik, Bizans İmparatoru Basil’e karşı Vaspurakan krallığı güçleri ile savaşa katılmıştır. 1064 yılında Sultan Alparslan’ın oğlu Melikşah tarafından fethedilen Müküs, 1548yılına kadar sırası ile Ahlatşahlar, Eyyubiler, Anadolu Selçukları, Karakoyunlular, Akkoyunlular ve Safevilerin himayesine girmiştir. 1539 yılında Müküs, Kanuni Sultan Süleyman’ın Van’ı fethetmesi ile Osmanlı İmparatorluğu hakimiyetine geçmiştir. Ancak Avusturya Kralı ile baş gösteren sorunlardan dolayı Osmanlı güçlerinin Van Bölgesinden çekilmesi nedeniyle Müküs, tekrar Safevilerin hakimiyetine girmiştir. Daha sonra 1548 yılında Osmanlı Devletinin Van’ı geri alması ile Müküs, bir daha el değiştirmemek üzere Osmanlı idaresi altına girmiştir.

Tarihi seyri içerisinde Müküs bazen sancak beyliği, bazen kaza, bazen de nahiye statüsünde bulunmuştur. Bu statüler de dönemsel olarak stratejik önemi ile bağlantılı olmuştur. Coğrafi YapıBahçesaray ilçesi 576 kilometre kare yüz ölçümüne sahip deniz seviyesinden 1670 metre yükseklikte, Van il merkezine 110 kilometre uzaklıkta olup, bu yolun 74 kilometresi asfalt geri kalan 36 kilometresi ise ham toprak yoldur. Ayrıca Van-Tatvan- Hizan- Bahçesaray güzergahının bulunduğu 245 kilometrelik bir yol bulunduğu 2004 yılı içinde de asfaltlanmıştır. Çetin arazi ve tabiat şartlarına sahip, etrafı sarp yüksek dağ ve tepelerle çevrilidir. Dar bir yerleşimi bulunmaktadır.

İlçe doğuda Çatak, batıda Bitlis iline bağlı Hizan, kuzeyde Gevaş, Güneyde ise Siirt iline bağlı Pervari ilçesi ile sınırdır. lçenin tarihi ile ilgili yeterli bilgi bulunmamaktadır. Ancak, ilçedeki XVII.yüzyılda yapılmış Mir Hasan Veli Medresesinin bulunması yörenin Osmanlı döneminde bir yerleşim yeri olduğuna işaret etmektedir. Medrese 1737 ve 1858 yıllarında onarılmıştır. Bunun dışında Bahçesaray ile ilgili herhangi bir bilgi yoktur. Yalnızca eski isminin Müküs olduğu bilinmektedir. İlçenin belediyesi 1989 yılında kurulmuş olup, 19 köy ve 43 mezradan meydana gelmiştir. Gevaş ilçesine bağlı bir bucak olan Bahçesaray 1987’de ilçe konumuna getirilmiştir.

İlçede eski eser olarak; Mir Hasan Veli Medresesinin kalıntıları, Bahçesaray-Hizan yolu üzerindeki Kırmızı Köprü bulunmaktadır.

İlçenin kuzeyinde bulunan ağirov dağı eteğindeki Serkahni (Çeşme başı) dedikleri membadan çıkan, Müküs (Bahçesaray) çayı olarak adlandırılan akarsu ilçeyi ikiye bölerek uzun ve dar vadiden geçtik ten sonra Pervari ilçesi sınırına ulaşır.
Karakovan balı, cevizi, ağaç oymacılığı, keçi kılından yapılan çarıkları ile üzümü meşhurdur. Yılın büyük bir bölümü yolu karla kaplı olduğundan kış mevsimi sözü edilen bir yerdir.
FOTOĞRAFLAR
img0675lcv.jpg

Van Bahçesaray yolundayız Güzel bir bahar sabahı Buralara daha yeni bahar gelmektedir.
img0691sky.jpg

img0708tzy.jpg

Yukarı Narlıca Köyü

img0759f.jpg

Zirvelere çıkışımız devam ediyor.

img0769l.jpg

Yol kenarın daki 2 metre kar bu yolların hazirana kadar niçin açlmadığını daha iyi anlıyoruz.
img0776b.jpg

img0781u.jpg

Yol kenarın da Müthiş bir yığını
img0794t.jpg

Zirvelerde yetişen bir kardelen
 

Ali Said

Well-known member
img0801u.jpg



img0825v.jpg



3200 metre yüksekliğin deki Krapit geçidinden inişe geçiyoruz



img0843h.jpg



Ve yol çalışması 1 saat yolun açılmasını bekliyoruz



img0838u.jpg



Yolun kenarın daki uçurum ve orda bir köy var uzakta



img0867n.jpg



Bahçesaray da bir camii



img0878d.jpg



Nil-i mübârek Cebel-i Kamer'den çıktığı gibi, Dicle'nin en mühim bir şubesi Van vilâyetinden, Müküs nâhiyesinden bir kayanın mağarasından çıkıyor.” suyun çıkış yeri bakmayın böyle durgun olmasına


Ey Rabbü'l-Berri ve'l-Bahr!
Kur'ân'ın dersiyle ve Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın tâlimiyle anladım ki: Nasıl gökler ve fezâ ve zemin Senin birliğine ve varlığına şehâdet ederler; öyle de, bahirler, nehirler ve çeşmeler ve ırmaklar, Senin vücûb-u vücuduna ve vahdetine bedâhet derecesinde şehâdet ederler.

img0887cfb.jpg


Şimdi, bak çeşmelere, çaylara, ırmaklara; yerden, dağlardan kaynamaları tesadüfî değildir. Çünkü, onlara terettüb eden âsâr-ı rahmet olan faydaların ve semerelerin şehâdetiyle ve dağlarda bir mîzan-ı hâcetle iddiharlarının ifadesiyle ve bir mîzan-ı hikmetle gönderilmelerinin delâletiyle gösteriliyor ki, bir Rabb-i Hakîmin teshîriyle ve iddiharıyladır. Ve kaynamaları ise, Onun emrine heyecanla imtisâl etmeleridir.

img0896.jpg


Sonra o misafir, nehirlere bakar, görür ki: Menfaatleri ve vazifeleri ve varidat ve sarfiyatları o kadar hakîmâne ve rahîmânedir; bilbedahe ispat eder ki, bütün ırmaklar, pınarlar,çaylar, büyük nehirler, bir Rahmân-ı Zülcelâli ve'l-İkramın hazine-i rahmetinden çıkıyorlar ve akıyorlar. Hattâ o kadar fevkalâde iddihar ve sarf ediliyorlar ki, "Dört nehir Cennetten geliyorlar" diye rivâyet edilmiş. Yani, zâhirî esbabın pek fevkinde olduklarından, mânevî bir cennetin hazinesinden ve yalnız gaybî ve tükenmez bir menbaın feyzinden akıyorlar demektir

img0899i.jpg



İşte o durgun suyun akması inanılmaz derece de muhteşem

Evet, zemin denilen muhteşem ve seyyar sarayın temel taşı olan taş tabakasının Fâtır-ı Zülcelâltarafından tavzif edilen en mühim üç vazifeyi beyân etmek, ancak Kur'ân'a yakışır.
İşte birinci vazifesi: Toprağın, kudret-i Rabbâniye ile nebâtâta analık edip yetiştirdiği gibi, kudret-i İlâhiye ile, taş dahi, toprağa dâyelik edip yetiştiriyor.
İkinci vazifesi: Zeminin bedeninde deverân-ı dem hükmünde olan suların muntazam cevelânına hizmetidir.
Üçüncü vazife-i fıtriyesi: Çeşmelerin ve ırmakların, suyun ve enhârın muntazam bir mîzan ile zuhur ve devamlarına hazînedarlık etmektir. Evet, taşlar, bütün kuvvetiyle ve ağızlarının dolusuyla akıttıkları âb-ı hayat sûretinde delâil-i vahdâniyeti, zemin yüzüne yazıp serpiyor.


img0907m.jpg


Hem taştan su çıkması, çay akması ve dağılıp yuvarlanması ünvânıyla tabaka-i türâbiye altında olan taş tabakası, su damarlarına hazînedarlık ve toprağa analık ettiğini ifade ediyor.

img0898b.jpg



Akarsuların coşkusu, yazın bereketi, yaylalarının uçsuz bucaklığı yeni ufuklar açar önümüzde. Kuş olup uçmak ister insan ereceğinden bakacağına. Dağlarının tepesinde avuçlamak ister bulutlarını.


img0938f.jpg


Rabbim bu güzel günde baharın kendini göstermeye başladıgı günlerde bizimde gönüllerimizde filizler oluştur ve bizimde kurumuş gönüllerimizi yeşillendir...amin

img1008t.jpg





img1006.jpg



Hem Fettâh ve Musavvir isimlerinin tecellîleriyle başta insan olarak bütün hayvanatın su katrelerinden açılan pek çok mânidar suretlerine ve bahar çiçeklerinin habbe ve zerreciklerinden açtırılan çok cazibedar simalarına bak, fettâhiyet ve musavviriyet-i İlâhiyenin mu'cizâtlı cemâlini gör.



İşte, bu mezkûr misallere kıyasen, Esmâ-i Hüsnânın herbirisinin kendine mahsus öyle kudsî bir cemâli var ki, birtek cilvesi koca bir âlemi ve hadsiz bir nevi güzelleştiriyor.



Birtek çiçekte bir ismin cilve-i cemâlini gördüğün gibi, bahar dahi bir çiçektir. Ve Cennet dahi görülmedik bir çiçektir. Baharın tamamına bakabilirsen ve Cenneti İmân gözüyle görebilirsen bak, gör, cemâl-i sermedînin derece-i haşmetini anla. O güzelliğe karşı İmân güzelliğiyle ve ubudiyet cemâliyle mukabele etsen çok güzel bir mahlûk olursun. Eğer dalâletin hadsiz çirkinliğiyle ve isyanın menfur kubhuyla mukabele edip karşılasan, en çirkin bir mahlûk olmakla beraber, bütün güzel mevcudatın mânen menfurları olursun.
 
kardeşim bahcesaraya kar yağdımı 6 ay mahsur kalınıyor hastalar helıkopterlerle hastanelere merkeze goturuluyor
allah yardımcıları olsun cok ama cok zor orda yasamak
 

Ali Said

Well-known member
kardeşim bahcesaraya kar yağdımı 6 ay mahsur kalınıyor hastalar helıkopterlerle hastanelere merkeze goturuluyor
allah yardımcıları olsun cok ama cok zor orda yasamak

öyle ancak şu an Hizan tarafın dan yolu çok iyi ancak bizim dün gittiğimiz yol Van dan gidiliyor ki bu manzaraları ancak bu yolda bulabilirsiniz
 
Üst