tevafuk mu, tesadüf mü?

bardak

Well-known member
Tesadüf: Rast gelme, Bir şey kendiliğinden olma, Tedbirsiz meydana gelme.
Tevafuk: Bir birine uygunluk, muvafık oluş, Nizamlanmış biçimde bir birine uygun olmak.
Her iki kelime zıtlıkları ile birbirlerini tarif eder. Günlük hayatta tesadüf kelimesini çok kullanmamıza rağmen, gerçekte tesadüf yoktur, tevafuk vardır. Yaratılışta ve devam eden hadiselerdeki pek çok noktadaki benzerlikler tesadüf değil, tevafuktur.
Tesadüfte şuursuzluk, hesapsızlık ve başıboşluk vardır “Şu hâdise tesadüfen şöyle oldu, bu hâdise tesadüfen böyle oldu” gibi Bunu söyleyen zâta sorsanız:
- Siz kâinatta başıboşluk olduğunu kabûl edebiliyor musunuz? Hâdiseler, vak’alar başıboşluktan mı zuhur ediyor, yoksa hepsinde ince bir hikmet, kesin bir maksat mı vardır? Muhatabımız hemen diyecektir ki:
- Asla, kâinatta başıboşluk yoktur Her hâdisenin altında bilmediğimiz nice hikmet ve maslahatlar vardır
- Öyle ise hikmetsizlik ve başıboşluk mânasına gelen tesadüfü neden kullanıyorsunuz?
- Canım, ne bileyim herkes kullanıyor, ben de kullanıyorum Alışmışız bir defa Bir âyeti kerîme bizlere ışık tutuyor: “Denizde, karada ne cereyan ediyorsa, ALLAH’ın ilmi dâhilinde cereyan ediyor Bir yaprak düşmez ki ALLAH’ın ilmi dâhilinde olmasın!” Anlaşılan, tesadüfî sandığımız kâinat hâdiselerinin hiçbirinde tesadüf yoktur Bir yaprağın düşüşünde dahi
- Ya ne vardır?
- Tevafuk, Muvafık olmak, münasip düşerek cereyan etmek, bir İlâhî maksat, bir İlâhî hikmet için cereyan etmiş olmak Bunun içindir ki kelimeleri yanlış mânada kullanmak istemeyenler tesadüfü terk eder, tevafuku tercih ederler
- Tevafuken böyle oldu, tevafuken şöyle cereyan etti, diyerek her hâdisenin altında bir İlâhî hikmet, Rabbanî maksat ararlar Yaratandan alâkasını kesmek gibi bir dalgınlığa düşmezler
 
Üst