Nüfuz Ticareti...Olması gereken bu değilmidir??

bardak

Well-known member
1464117348_8ecf4f0758.jpg

Kıtlık yıllarıydı…
Hz. Ömer dolaşırken, fevkalâde semiz bir deve gördü. Çobanı çağırıp sordu:
“Bu semiz devenin sahibi kim?”
Çoban, “Oğlunuz Abdullah” deyince can evinden vurulmuşa döndü. Çünkü o Ömer’di, adâlet timsali Ömer! Öyle ki, yönettiği insanlar ondan bir metre fazla kumaşın hesabını sorabiliyorlardı.
Oğlu Abdullah’ı buldu:
“En semiz deve seninmiş oğlum, diğerleri bir deri bir kemik, bu nasıl oldu?”
Abdullah makul ve mantıklı gerekçeler sıralamaya başlayınca Hz. Ömer bir el hareketiyle oğlunu susturdu:
“Sus ey Abdullah! İşin aslını ben sana anlatayım: Halifenin oğlunun devesidir diye en iyi otları senin devene yedirdiler, en besleyici otların yeşerdiği bölgeyi senin devene ayırdılar.
Sadece senin devene çok iyi baktılar. Şimdi bu deveyi al, sat, ana parayı ayır, kârını hemen bana getir, Beytü’l-Mal’e (devlet hazinesine) devredelim. Çünkü halife unvanı devletindir. Devletin unvanı ile kazanılan para da devlete aittir. Aksi halde nüfuz ticareti yapmış oluruz. Bu da bir nevi helal malı harama dönüştürür.”

“Kıssa” bu kadar. İsteyen “hisse”sini alır.:032::032::032:
 
Üst