Mesele istikamet çizgisini son nefesine kadar koruma

hulusi

Well-known member
20080513152647_Moon-1-69%255B1%255D.jpg

Şah-ı Nakşibend Hazretlerine, kerametler gösterecek derecede düzgün istikametli bir insandan söz ederken derler ki:

"Bu insanın istikameti öylesine düzgün ki, bazen sabah namazlarını Kâbe'de kıldığı bile görülmektedir.

Şah-ı Nakşibend Hazretleri, 'Mühim değil!' deyip geçer. 'Dicle nehrinin üzerinden yürüyerek geçer, suya batmaz.' derler. 'O da mühim değil!' der. 'Bahçesinde çalışırken zemin çamur olursa seccadesini havaya atıp namazlarını üzerinde kılar.' derler. 'O da mühim değildir!' deyince sorularını şöyle sorarlar:

— Efendi Hazretleri o mühim değil, bu mühim değil de, sizin için ne mühimdir?

Cevaba bakın:

— Benim için mühim olan, onu o makama ulaştıran istikamet çizgisini son nefesine kadar koruyup devam ettirmesidir. Anladınız mı şimdi mühim olanın ne olduğunu? Mesele istikamet çizgisini son nefesine kadar koruma titizliğine sahip olması, zamanla bozulma ve gevşemeye düşmemesidir!
 

iyinesil

Well-known member
hud suresi ben kocattı buyururki,bu ayettir...festekim kema umirt(emrolunduğun gibi dosdoğru ol)...
rabbim istikametten ayırmasın...
allahumme sebbit akdamena ala dinik..
hazineyi bulmak zordur..daha da zoru o hazineyi muhafaza etmektir..
ömerin saçlarına aklar düştüğü zaman kendine her gün ölümü hatırlatan kişiye gayri senin sözlerine ihtiyacım kalmadı demişti saçlarındaki akları göstererek...
saçlarıma aklar düşeli hayli zaman oldu...heyhat ki nerde bende ömerdeki idrak...
 

memluk

Hatim Sorumlusu
Süfyan İbnu Abdullah es-Sakafî (ra) anlatıyor: “Dedim ki: Ey Allah’ın Resûlü, bana İslâm hakkında öyle bir bilgi ver ki, bana yetsin ve sizden başka hiç kimseye İslâm’dan sormaya ihtiyaç bırakmasın”

Resûlullah Efendimiz(asm) şu cevabı verdi:

“Allah’a îmân ettim de; ve sonra dosdoğru ol”1

İşte bütün mesele bu: “‘Allah’a iman ettim’ demek; sonra dosdoğru olmak!”

Dosdoğru olanlar, yapmakla yükümlü oldukları emirleri kavramakta gecikmezler. Doğruluk, bu kimselerin rehberleri olur. Kalplerinde önce imanla doğruluk bütünleşmiştir.


Fakat şeytan başımızdadır; görevini yapacaktır; bizi dosdoğru çizgimizden saptırmak, istikametimizi bozdurmak, ayağımızı kaydırmak, bizi sırat-ı müstakîmden alıkoymak ve bizi Allah’ın rızasının uzağına atmak için var gücüyle, ama var gücüyle şeytan çalışıyor.

Kur’ân’ın en öncelikli uyarısı da, şeytana aldanmamak hakkındadır nitekim. Kur’ân o kadar nettir ki bu konuda; şöyle buyuruyor: “Ey Âdemoğulları! Size ‘Şeytana tapmayın! Çünkü o sizin apaçık düşmanınızdır’ demedim mi? Ve ‘Bana ibadet ediniz.

Doğru yol budur!’ demedim mi? Şeytan sizden pek çok toplulukları kandırdı. Hâlâ akıl erdiremiyor musunuz?”2 İmandan sonra amel-i salihte muvaffak olmak, mü’minin hayatında önemli bir yükümlülüktür.

Amel-i sâlihi yaşamak, esasen dosdoğru olmak demektir. Çünkü amel-i sâlih esaslarını belirleyen, imanla bağlandığımız Rabbimizden başkası değildir.

Öyleyse içimizdeki doğruluk bizi Allah’ın emirlerine uymaya, yasaklarından kaçınmaya, yani amel-i salihi uygulamaya götürür.

Amel-i salihi yaşamak, Cennete girmek kadar lezzetlidir. Çünkü her amel-i salih birer Cennet amelidir.
 

ARİF

Well-known member
"Allah'a (c.c.) imanınız varsa, elbette Allah'ı seveceksiniz. Madem Allah'ı seversiniz, Allah'ın sevdiği tarzı yapacaksınız. Ve o sevdiği tarz ise; Allah'ın sevdiği Zat'a benzemekle olur. O'na benzemek ise, Ona uyup ittiba etmektir. Ne vakit O'na ittiba etseniz Allah da sizi sevecek. Zaten siz Allah'ı seversiniz, ta ki Allah da sizi sevsin."

YA RABBİM bizi emrolunduğumuz gibi dosdoğru olma gayretinden ayırma ...amin.
 

ilimehli

Well-known member
Cok guzel paylasimlar olmus,konuyu acan ve yorumlayanlardan Hak Teala hz.leri dunya ve ahirette razi olsun...
Rabbim buyuklerimizin degerini bilen hakiki sufilerden eylesin bizleri...
Sevgi ve Dua ile...
 
Üst