hücreler

  • Konbuyu başlatan hazen
  • Başlangıç tarihi
H

hazen

Misafir
s.a kardeşler bir sorum olacak ya insan hücresiyle hayvan hücresi birleşebilir mi bundan ortaya bir varlık çıkar mı?:confused:
 

FaKiR

Meþveret Bþk.
s.a kardeşler bir sorum olacak ya insan hücresiyle hayvan hücresi birleşebilir mi bundan ortaya bir varlık çıkar mı?:confused:

Aleykum selam

insan hucresiyle hayvan hucresi birlesebilirmi?

Oncelikle bu manipulasyon dunyanin her tarafinda yasaklanmis bi manipulasyon,
tibbi olarak,insan hucresiyle hayvan hucresi ayni fonksiyonlara sahip oldugu biliniyor ama, ADN ler kesinlikle birbirine uyarlanamiyor.............

diye biliniyordu taaa kiii Ingilizler yasagi ortadan kaldirmayi basarip insan hucreleriyle Inek hucrelerini birlestirinciye kadar,
ama bu sadece hastalikla care bulma amacli olarak yapildi diye biliyorum, yani, amac ortaya baska
bir varlik cikarmak degildi, ve bu elde edilen embriyon da sadece 14 gun boyunca saklanabiliyor, ve sonra yok edilmesi gerekiyor.

cindede gizli olarak denendi ve basarili olunamadi,

10 sene once iskoc bilim adaminin yaptigi klonlama koyun "Doly" manipulasyonuda basarisiz oldu,
Koyun klonmaya calistilar ama, Doly isimli koyunun verdigi sut bile yesil cikti:),ve en fazla yanilmiyosam 1hafta yasiyabildi,
Rabbim oyle bi sistem yaratmiski, kopyalanmasi imkansiz,


"Ortaya yeni bi varlik cikarmak" cok yanlis bi tabir bence . günümüzde yeni bir şey ortaya koymaya da, yanlış olarak, “yaratma” deniliyor , fennî buluşlara bilerek “yaratma” deniyor,
Allah’ın lütfuyla birtakım keşifler yapabiliyorlar.Bunları birer İlâhî ihsan ve ikram olarak değerlendirmek yerine bazi kendini bilmezler kalkip bu başarılarıni ateizm hesabına kazanılmış birer zafer olarak goruyolar
..............Rabbim islah etsin.....
 

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
Tıp Dünyasında Yeni Bir Boyut Kök Hücreleri
Kadir DEMİRCAN


İnsan Genom Projesi'yle birlikte birçok hastalığın tedavisinde yeniliklerden bahsedilmeye başlanmıştır. Bir insanın bütün programının onun her hücresindeki DNA moleküllerine şifrelendiğini bilmemize ve bu bilgiye ait temel kodları da heceleyerek sökmemize rağmen, bu şifreli bilgilerin potansiyel halden görünür hale geçmesinin sırları halen çok kompleksliktir. Biyologlar bütün himmetlerini bir tek hücreden başlayıp 100 trilyon hücreye ulaştırırken aynı zamanda farklılaşan ve yeni özellikler kazanan hücrelerin bölünmelerindeki mükemmel program ve hassas zamanlamaya da dikkati çekmektedirler.
Lâboratuardaki fare kemik iliği hücrelerinin, beyin hücrelerine benzer hücrelere dönüşmesi, bilim dünyasında yeni tartışmalar başlatmıştır. Heyecan verici bu yeni gelişmenin odak noktasında kök hücreleri bulunmaktadır.

Eğer insan vücudunun tedavisi, bir arabanın bozulan parçasını değiştirmek kadar kolay olsaydı, diabetten (şeker), kalb hastalıklarına kadar birçok hastalık bugün olmayacaktı. Eskimiş, yıpranmış, yaralanmış, yorulmuş bir hücremizin yerine canlı ve taze yeni hücre konabilirse, bugün tedavisi mümkün olmayan hastalıklar kolayca tedavi edilebileceklerdir. Şeker hastalarında bozuk olan pankreastaki hücrelerin yerine yenileri konulabildiği takdirde, şeker hastaları istedikleri kadar şekeri perhiz yapmadan yiyebileceklerdir. Bunlar insana ütopik görünse de, tıp dünyası hemen her hafta gelen yeni haberlerle yeni gelişmelere sahne olmaktadır. Dünyanın en saygın ve en önde gelen dergilerinden Cell, Science, Nature ve Nature Genetik, son sayılarında, kök hücreleriyle ilgili çalışmalara yer ayırmakta, ayrıca konunun politik, kültürel ve ahlâkî boyutlarını da tartışmaktadırlar. 'Kemik iliğinden beyne, kemik iliğinden karaciğere, deriden beyne, beyinden kalbe, kandan beyine', başlıklarıyla yayımlanan bu makalelerde; kök hücrelerinin çok yönlü özellikleri, farelerde yapılan transplantasyon (organdoku veya hücre nakli) çalışmaları, kök hücrelerinden yeni kan damarlarının meydana gelişi, zayıf kemiklerin güçlendirilmesi, beyindeki ve omurilikteki hasarların tamiri rapor edilmektedir. Hâdisenin aslı şudur: erken embriyona (döllenmeden sonraki ilk saatler), fetal dokulara (anne karnındaki embriyonun hücre grupları) ve yetişkinlerdeki bazı dokulara, kendi yapılarını değiştirerek başka tip hücrelere dönüşme kabiliyeti yaratılıştan verilmiştir. Bir şeyden her şeyi, her şeyden bir şeyi yaratabilen Kudreti Sonsuz Rabbimiz her hücreye aynı programı koymuş olmakla beraber, bu programlar O'nun iradesi ile gerektiği zaman farklı ürünler verebilmektedir. Meselâ bir kemik iliği hücresi, karaciğer hücresine veya bir beyin hücresi kas hücresine dönüşebilmektedir. Eski devirlerde yaşayan kimyagerlerin (Simyacı) bakır ve demir gibi madenleri altına çevirme fikirleri, bir açıdan tıp dünyasında kök hücreleri sayesinde gerçeğe dönüşmek üzeredir. Bunlar gerçekleştiği takdirde, biyolojik bilimlerde yeni bir dönem başlayacaktır. Peki bilim adamlarını bu kadar heyecanlandıran ve her insanda bulunan bu kök hücreleri nedir?

Kök Hücreleri
İnsan öyle mükemmel şekilde yaratılmıştır ki, trilyonlarca hücre ve atom, insanın biyolojik hayatı için beraber çalışmaktadırlar. Bozulan ve eskiyen hücrelerin yerine yenileri yapılmakta, vücuda giren zararlı mikroplarla savaşmak için savunma hücreleri üretilmektedir. Gözümüzdeki hücreler görme, pankreastaki hücreler salgı, akciğerlerimizdeki hücreler solunum için farklılaşmışlardır. İşte vücudumuzdaki bütün hücrelerin ilk ana hücresine 'kök hücresi' adı verilir. Şekilsiz ve yumuşak bir plastik, nasıl ustasının elinde değişik şekiller alabiliyorsa, kök hücreleri de farklılaşmış hücrelere dönüşebiliyorlar. Bilim adamlarının hâlâ tam olarak açıklayamadıkları birçok nokta vardır. İnsan hayatı, erkek ve kadın cinsiyet hücrelerinin bir araya gelmesiyle başlar. Döllenmiş yumurta tek bir hücre olmakla birlikte, vücut sistemlerini meydana getirecek bütün hücreler bu tek hücreden çoğalacaktır. Bu döllenmiş yumurtaya totipotent denir. Mânâsı; her şey olma potansiyeli olan, demektir. Döllenmeden birkaç saat sonra bu totipotent hücre iki eşit parçaya bölünür. Bu iki eşit totipotent hücreden biri alınıp rahime yerleştirilirse, canlı gelişimi yine olmaktadır. Genetik olarak aynı olan tek yumurta ikizleri de böyle olmaktadır. İki totipotent hücre bilemediğimiz sebepler çerçevesinde ayrılıp, her ikisi ferdî olarak gelişmektedirler. Döllenmeden dört gün ve birkaç hücre bölünmesinden sonra bu totipotent hücreler farklılaşmaya başlayarak blastocyt denilen içi boş bir küreye dönüşürler. Blastosistte iki tip hücre vardır; biri dış tabaka, biri de kürenin içinde olan iç tabaka. Blastosistin dış tabakasından (throphoblast), dokuz ay boyunca bebeğin beslenmesini ve solunumunu sağlayacak plasenta ve koruyucu chorion tabakası gelişir. Blastosistin iç hücre tabakasından (embriyonik düğüm) göz, kalb, beyin, kaslar, kemikler vs gibi doku ve organlar gelişir. Ancak bunun için iç hücre tabakasının, dış hücre tabakasıyla bir arada çalışması gerekir. Yalnız, tek başına iç hücre tabakasından hiçbir canlı gelişmez. İçteki hücre kümesine, pluripotent hücreler de denir. Bunun mânâsı, çeşitli doku ve hücre tipine dönüşebilen hücre demektir. Pluripotent hücreler totipotent değillerdir. Çünkü pluripotent hücrelerden plasenta oluşamaz. Plasenta olmayınca da canlı gelişimi olmaz.

Pluripotent kök hücreleri, multipotent kök hücreleri denilen biraz daha özelleşmiş hücrelere dönüşürler. Kademe kademe bir nevi ihtisas ve uzmanlaşma safhası geçiren pluripotent hücreler, daha hususî uzman hücreler hâline gelirler. Meselâ; kan meydana getirecek kök hücreleri; oksijen taşıyarak solunumda gerekli olan alyuvarlar, hastalıklarla savaşan akyuvarlar ve pıhtılaşmayı sağlayan trombositler gibi birbirinden farklı hususiyetlere sahip üç ana grupta farklılaşırlar. Deri kök hücreleri çeşitli tipteki deri hücrelerini, kas kök hücreleri de farklı tipteki kas dokularını meydana getirirler. Böyle hususî kabiliyete sahip kök hücrelerine multipotent kök hücreleri denir. Neticede bir tek döllenmiş yumurtadan milyarlarca farklı hücre oluşur.

Pluripotent kök hücreleri erken gelişim döneminde bulunmalarına rağmen, multipotent kök hücreleri çocuklarda ve yetişkinlerde bulunabilmektedirler. Meselâ, üzerinde en çok çalışılmış kan kök hücrelerini ele alalım. Kan kök hücreleri her insanın kemik iliğinde bulunur. Bazen çok az miktarda kanda da bulunabilirler. Bu kök hücreleri hayatî öneme sahiptirler. Ömür boyu bu kök hücreleri çeşitli tipteki kan hücrelerine dönüşerek hayatın devamını sağlarlar. Kırmızı kan hücresinin (alyuvar) ömrü ortalama 120 gündür. Eğer kök hücreleri olmasaydı insanın ömrü de belki 120 gün olacaktı. Çünkü insan alyuvarsız bir an bile yaşayamaz.

Blastosistin iç hücre tabakasından oluşan pluripotent kök hücrelerine embriyonik kök hücreleri (embriyonic stem cell) de denilmektedir. Kök hücreleri, klonogenik yani çoğaltılabilme kabiliyetleri yüzünden çok özel bir ehemmiyete sahiptirler.

Kök Hücreleri Nasıl Elde Edilir?
Şu an için, kök hücrelerini elde etmek için iki kaynak vardır. Birinci metotta kök hücreleri doğrudan blastosistin iç hücre tabakasından elde edilirler. Bu metot kısırlığa karşı çalışan in vitro fertilizasyon (vücut dışı döllenme) kliniklerinde, tüp bebek elde etmek için kullanılmaktadır. Anne babanın müsaadesi alınarak uygulanan bu teknikte blastosistin totipotent iç hücreleri, özel hazırlanmış ortamlarda çoğaltılarak pluripotent kök hücreleri elde edilmektedir. İkinci teknikde, kök hücreler düşük veya sonlandırılmış gebeliklerden elde edilmektedirler. Bazen de hayvan deneyleri kullanılır. Kamuoyunun yakından tanıdığı ve klonlama metodu ile elde edilen Dolly örneğinde olduğu gibi, kök hücreleri klonlama ile de elde edilebilmektedir. Vücut hücresi çekirdek nakli adı verilen bu klonlama (çoğaltma) metodunda, normal bir hayvanın yumurta hücresi alınır. Bu hücrenin DNA ve RNA gibi genetik maddesinin olduğu çekirdeği yumurta hücresinden çıkarılır. Çekirdeği alınan hücrede besinler ve embryon gelişimi için gerekli maddeler vardır. Daha sonra sperm ve yumurta dışındaki başka bir vücut hücresi alınarak, çekirdeği alınmış yumurta hücresi ile birleştirilir. Bu yeni hücre artık totipotent bir hücredir. Totipotent hücre hemen blastosist hâline geçer. Blastosistin iç hücrelerinden de pluripotent kök hücreleri oluşur.

Kök Hücrelerinin Muhtemel Uygulama Alanları
Temel bilimler açısından kök hücreleri insan gelişimi sırasında olan kompleks ve bir hayli girift olayları anlamamıza hizmet ederler. Bu çalışmanın maksadı, hücre özelleşmesi sırasında karar mekânizmasının maddî sebeplerinin açıklığa kavuşmasıdır. Elbette bir hücrenin kas mı, kemik mi olacağına ilahî kudret karar veriyor. Ama ilahî ilim ve kudretin yaratılıştaki tecellisi, daima maddî sebepleri perde yaparak, örtülü mucizeler şeklinde ortaya çıkmaktadır. Günümüzde bu işlerin maddî arka plânında genlerin olduğunu biliyoruz. Ancak kök hücrelerini harekete geçiren, onların çalışmasını hızlandıran, yavaşlatan veya durduran maddî faktörleri hâlâ bilinmemektedir. İnsan vücudunda çalıştırılan genler, hayat için vazgeçilmez olan proteinleri sentezlemektedirler. Ama çok küçük miktarlardaki uyarıcı proteinlerin ihtiyaç duyulan yerde ve olması gerektiği kadar, tam vaktinde hazırlandığı ile ilgili bilgiler henüz çok eksiktir. Kanser ve doğum kusurları gibi birçok hastalığın sebebi, bu hücrelerin farklılaşarak uzmanlaşma mekânizmalarındaki farklılaşmadan doğan arızalarda görülmektedir. Hücrelerin belli vazifelere uygun olarak uzmanlaşmaları sistemleri anlaşıldığı zaman, birçok hastalığın da önüne geçilebilecektir. Meselâ, hücreye anormal olması için giden protein molekülüne ait sinyal, normale çevrildiğinde hücre anormalleşmeyecektir.

Kök hücrelerinin, yeni ilâçların gelişiminde ve ilâçların test edilmesi safhasında kullanılması düşünülmektedir. Kök hücreleri bu deneylerde kullanılabilirse, çok farklı hücrelere de aynı deneyler uygulanabilecektir. Kan hastalıkları ile ilgili bir ilâç, kan kök hücrelerinde, kas hastalıkları ile ilgili bir ilâç da kas kök hücrelerinde denenebilecektir. Eğer bu ilâç, kök hücrelerinde müspet bir netice verirse, hayvan ve insan deneylerine geçilebilecek.

Kök hücreleri için diğer bir uygulama sahası, kusurlu ve bozuk hücrelerin yerine sağlam hücre ve dokuların üretilmesidir. Birçok hastalığın tedavisi arızalı hücrelerin değiştirilmesiyle mümkün olabilecektir. Parkinson, alzheimer, omirilik yaralanmaları ve sinir tahribatlarına bağlı felçler, kalb hastalıkları, şeker hastalığı, eklem rahatsızlıkları, osteoporoz ve romatizmanın, kök hücrelerinden yararlanılarak tedavisi düşünülmektedir.

Sağlıklı kalb kas hücrelerinin nakli, kronik (müzmin) kalb hastaları için umut vaat etmektedir. Kök hücrelerinden elde edilen kas hücreleri arızalı kalbe nakledildiğinde (fareler üzerinde yapılan çalışmalarda), kalb normal fonksiyonuna dönmektedir.

Tip1 şeker hastalarında pankreasın insulin üreten adacık hücreleri bozulmuşlardır. Yeni hücrelerin nakliyle insanda en küçük protein hormonu olan (51 aminoasitten yapılmış) insülin salgılanması normale dönebilecektir.

Bütün bu gelişmelere rağmen yine de her şey güllük gülistanlık değildir. Daha alınacak çok yol vardır. Öncelikle hücre özelleşmesinin mekânizması tam olarak açıklanmalıdır. İkinci olarak immün reaksiyon olarak bilinen, vücudun yeni hücre ve organları kabul etmemesi, vücut dışına atması hâdisesinin de üstesinden gelinmelidir. Üçüncü olarak da şu anda birçok kişinin göz ardı ettiği, hâdisenin etik boyutudur.

Bilim dünyası kök hücreleri ile uğraşırken, politikacılar da bu konuya izin verilip verilmemesini tartışmaktadırlar. İngiltere; embriyonik kök hücreleri ile çalışmaya ve klonlamaya izin veren tek ülkedir. Bizzat ülkenin başbakanı bu konuya tam destek vermektedir. Japonya ve Almanya'da bu tür çalışmalar şu an yasaktır. Avustralya'nın bazı eyaletlerinde kök hücreleri ve insan üremesiyle ilgili klonlama çalışmaları yasaklandığı hâlde, bazı eyaletlerde serbesttir. Amerika'da genel olarak yasak olsa da, bazı özel durumlarda özel izinler alınarak çalışmalar yapılabilmektedir. NIH (Milli Sağlık Enstitüsü) destekli araştırmacılar, kök hücreleri ile çalışma yetkisine sahipler.

Örnek Çalışmalar Ve Gelecek İçin Plânlar
Standford Üniversitesi araştırmacılarının Science dergisinde yayınladıkları bir çalışmada, beyine enjekte edilen kemik iliği hücrelerinden sinir hücrelerine benzer hücreler oluşmuştur.

Nature dergisindeki bir çalışmada ise, kemik iliği nakli yapılan kadınlarda, kemik iliği hücrelerinin karaciğer hücrelerine dönüştüğü gözlenmiştir. Hattâ erkeklerden kemik iliği alan kadın hastalarda Y kromozomu görülmüştür. Bilindiği gibi Y kromozomu erkeklere has bir kromozomdur. Bu kromozomun kemik iliği hücrelerinden farklılaştığı düşünülmektedir. Benzer neticelere, fareler üzerinde yapılan deneylerde de rastlanmıştır.

Yine Science dergisindeki bir yayında, kemik iliği hücrelerinin beyin hücrelerine ve kas hücrelerine dönüşebileceği gösterilmiştir.

Tıp dünyasında kök hücrelerinin en çok kullanılacağı sahanın nörolojik (beyinsinir) bilimler olacağı tahmin edilmektedir. Çünkü birçok hastalığın temelinde sinir hücrelerinin kaybı veya ölümü vardır. Parkinson hastalığında dopamin adlı kimyevî maddeyi sağlayan, hücreler; alzheimer hastalığında asetilkolin üreten hücreler ve amyotrophic sclerosis de kasları harekete geçiren sinir hücreleri ölmektedir. Felç, travma ve omurilik yaralanmalarında da sinir hücrelerinin kaybı vardır. Hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde, kök hücreleri ile başarılı neticeler alınmıştır.

Kök hücre çalışmaları, sağırlığın tedavisini çözecek gibidir. Sağırlık; genetik, mikrobik veya darbeler neticesinde sesi alan iç kulaktaki hücrelerin kaybıyla ortaya çıkan bir durumdur. Pluripotent kök hücreleri ile üretilen sağlıklı işitme hücreleri, eskileri ile değiştirildiğinde sağırlık problemi kalmayacaktır. Ancak burada da bütün kök hücre çalışmalarında olduğu gibi önemli bir engel vardır: Kök hücrelerini, hususî vazifelendirilmiş hücrelere dönüştüren sinyal nedir? Bu mekânizma nasıl çalışır? Öncelikle bu sorular cevaplandırılmalıdır. Nasıl oluyor da bir kök hücre, daha sonra bir göz, kulak, kalb, kas ve kan gibi yüzlerce farklı hücreye dönüşüyor? Bilim dünyası şimdi bu sorulara cevap arıyor; sorular cevaplandıkça çalışmalar büyük bir ivme kazanacak, birçok hastalık da inşaallah tedavi edilebilecektir.

İleride tedavisi düşünülen diğer bazı hastalıklar şunlardır: Böbrek hastalıkları, yarık damak, yarık dudak, kanser, alerji, mikrobik hastalıklar, göz ve deri hastalıkları.

Böylesi ümitler vaat etmesine rağmen, suiistimale açık olan bu mesele, her konu da olduğu gibi kötü niyetli insanlara karşı tedbir alma gereğini hissettirmiştir.

İnsan klonlama çalışmalarının gayrî ahlâkî olduğunu düşünen uzmanların baskısıyla da yapılan, "insan klonlamasını yasaklayan kanun, Bush ve yönetimi tarafından Amerikan Senatosu'nda 26 Nisan 2001 tarihinde kabul edildi. Her ne maksatla olursa olsun, vücut hücresi çekirdeği transferi metodu ile kanunu ihlâl edenlere, 1.000.000. dolar para cezası ve 10 yıla kadar hapis cezası verilebilecek. Science dergisi, haberi "Yokolan Kök Hücreleri, Yokolan Bilim" başlığıyla, hükümeti suçlayarak kamuoyuna duyurdu. Buna rağmen ABD'de bilim etiği, bilim felsefesi, ahlâk ve Hristiyanlık konularında verilen seminerlerde ve organizasyonlarda mesele enine boyuna ele alınmaktadır.

Enteresan olan, meselenin Hristiyanlık açısından tartışmasını yapanlara, hiç kimse, "antilaik", "dinci" veya "gerici" gibi sıfatlar yakıştırmazken; ülkemizde bilim adamlarının bir kısmı, meseleyi ahlâkî veya dinî zeminde tartışmak isteyenleri hemen bu sıfatlarla yaftalamaktadırlar. İşte Batıdaki bilim adamları ile bizdeki bilim adamları arasındaki fark!... Galiba, oradaki teknolojik farkı kapatmaya çalışmaktan çok, bu düşünce ve ahlâkî tavır farklılığını kapatmamız gerekiyor.

Bütün bu bilgiler ışığında diyebiliriz ki, kök hücre biyolojisi ve kök hücre teknolojisi yeni yeni gelişiyor. Şu an emekleme dönemini yaşayan bu çalışmanın, soru işareti uyandıran noktaları çoktur. Karanlık noktalar aydınlandıkça; kâinata ibret ve hayret nazarıyla bakan, kalbi ve vicdanı ölmemiş insanların iman ufku inşaallah daha da açılacaktır.

KAYNAKLAR
1) Nature Medicine, Vol 7, No. 4, Nisan 2001
2) Cell, 100, 143155, 2000
3) Science, 283, 534537,1999
4) Science, 290, 1 Aralık 2000.
5) Nature Reviews, Genetics, Ocak 2001.
6) Scientific American, Nisan 2001.
7) Amerikan Ulusal Sağlık Enstitüsü (NIH), Mayıs 2000 Bülteni.
8) Science, Nisan 2001.
9) Nature, 3 Mayıs 2001.
10) Science, 27 Nisan, 2001.

-----------------------------------------------------------------------



236725.jpg

Hayvanlara insan hücresi enjeksiyonu
Deneylerde insan hücrelerinin hayvanlara verilmesi giderek daha çok tartışılıyor. Bu deneylere karşı çıkanlar, insan-hayvan arası hibrit canlıların ortaya çıktığını iddia ediyor.


ASSOCIATED PRESS
Güncelleme: 12:39 TSİ 23 Haziran 2006 Cuma
SAN FRANCISCO - Karayip Denizi’nde küçük bir ada olan St. Kitts’te, Mary Shelley’nin 1818 tarihli Frankenstein romanını anımsatan bir deney yapılıyor. Yale Üniversitesi uzmanları Parkinson hastası maymunların beynine insan hücreleri enjekte ediyor. Maymunlarda gözlemlenen değişimlerden, insanlar için bir ilacın yapımında yararlanılacak. Harvard Üniversitesi uzmanları da, insan embriyonlarını tavşan yumurtalarına yerleştirdi. Çin’de de özel bir araştırma kliniğinde 29 keçinin organlarına insandan alınan kan hücreleri verilerek hareketleri gözlemleniyor.



-----------------------------------------------------------



İnsan ve hayvan hücresi taşıyan koyun yaratıldı
Amerikan Nevada üniversitesi profesörlerinden İsmail Zanjani’nin 7 yıl süren ve 10 milyon dolar harcadığı araştırması, donörün kemik iliklerden alınan kök hücrelerinin cenine enjekte edilmesi esasına dayanıyor.
Dünyaya gelen koyunun karaciğer, kalp, akciğer ve beyninin bir bölümü insan hücreleri taşıyor. Profesör Zanjani’ye göre bu insanlara hayvanlardan organ nakline bir adım daha yaklaşılması anlamına geliyor.
Ancak bu yöntemin etik açıdan bazı çevrelerin hedefi olması kaçınılmaz. Bazı bilimadamları da hayvanlarda zararsız olan bazı virüslerin insanlarda büyük tehlike yaratabileceğine dikkat çekiyor. Hayvan hakları savunucuları da hayvan ve insan özellikleri taşıyan melez bir ırkın oluşmasından endişe ediyor. Ancak araştırmayı yürüten bilimadamlarına göre bu mümkün değil.



-------------------------------------------------------------------
 

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
Bilime göre insanın varlığı tek bir hücreden oluşmakda ve Herşey tek olandan başlamakda.. bir önceki mesajdaki ilk makalede kök hücreler den söz etmişdik buna göre kök hücreleri ile hastalıkların tedavisi imkansız görünmemekde. Ancak İnsan ve hayvan hücrelerinin hibriti ile yeni canlılar elde edilmesi araştırmayı yürüten bilim adamları tarafından bile imkansız görülmekde.. O zaman Anladığım kadarıyla bilim adamlarının amacı yeni canlılar elde edebilmek için uğraşmaları değilde hastalıkların tedavisi araştırmasını yürüttükleri olabilir...Peki yeni canlılar Bu olabilir mi derseniz ? Hakikati Allah dan başkası bilemez... Ancak Kuran-i kerimde bir kaç ayeti kerime var bu konu ile alakalı ayete ve tefsirlerine bakalım isterseniz :

Bakara Sûresi
65 Şüphesiz siz, içinizden Cumartesi yasağını(15) çiğneyenleri bilirsiniz. Biz onlara, �Aşağılık maymunlar olun� demiştik.

Mâide Sûresi
60 De ki: �Allah katında cezası bundan daha kötü olanları size haber vereyim mi? Onlar, Allah�ın lânetlediği ve gazabına uğrattığı, içlerinden maymunlar ve domuzlar çıkardığı kimseler ile şeytanlara tapan kimselerdir. İşte bunların yeri daha kötüdür ve onlar doğru yoldan daha çok sapmışlardır.�

A’râf Sûresi
166 Yasaklandıkları şeylerden vazgeçmeye yanaşmayınca da onlara �aşağılık maymunlar olun� dedik.


MESH

İnsanın hayvan şekline getirilmesi.​

Kur’an-ı Kerim, geçmişte bir kısım insanların maymun ve domuza çevrildiklerinin ve daha sonra helâk edildiklerini haber verir. (Bakara, 65; Maide 60; A’raf, 166) Müfessirler, ilgili ayetlerin yorumunda iki türlü meshe dikkat çekmişlerdir: Maddî mesh ve Manevi mesh.

Maddi mesh, insanların şeklen maymun veya domuz olmasıdır. Manevi mesh ise, şeklen değil, tabiat itibariyle tilki, yılan, canavar veya domuz gibi olmasıdır. Birincisi suret itibariyle, ikincisi ise, siret itibariyledir.

----------------------------------------------

Yukarıdaki ayeti kerimelerde meshin olabileceğine işaret olabilir. Ama süret olarak mı siret olarak mı bunu Allahtan başkası bilemez.. Ancak Ustad bediüzzamanın şu sözü bize ışık olabilir :

Soru

Hiçbir nevi müteselsil-i ezeli değildir. İmkan bırakmaz. İnkılab-ı hakikat olmaz. Mutavassıt nev'in silsilesi devam etmez. Tahavvül-ü esnaf inkılab-ı hakaikin gayrısıdır."cümlesini açıklarmısınız.

Cevabımız

Değerli Kardeşimiz;

Hiç bir nev(cins) varlık, silsile halinde birbirini yaparak devam etmez. Ne insan nevi ve ne de hayvan nevi.

Mesela; Çocuğu, annesi; annesini, anne annesi; ve onu da onun annesi vesile olarak dünyaya gelmesine sebep olmuşlardır. Ancak, bu silsile, bu şekilde devam edemez. Mutlaka bir Adem baba ile bir Havva anneye dayanması lazımdır. Bu zaviyeden baktığımızda, her Her varlığın mutlaka bir adem babası vardır diyebiliriz.

İmkanat buna müsait değildir. Namaz kılan en arka saftakiler, bir öndekine bakarak hareket ederler. Bir öndekiler de, iki önde olanlara bakarak hareket ederler. Ancak bu böyle devam etmez. silsile bir yerde biter. o da imamdır.

Mutavasıt bir nevin silsilesi devam etmez. Yani, iki cins bir araya gelerek yeni bir cinsin ortaya çıkmasına sebep olsa da, o cins devam etmez. mesela; merkep ve atın birleşmesi sonucu olarak, "Katır" dediğimiz varlık neşet eder. ancak nesli devam etmez. Katırdan, Katır olmaz.

Bir cinsin başka bir cinse inkılap etmesi mümkün değildir. Zira inkılab-ı hakaik muhaldır. Ancak bir cinste, bazı değiliklikler olabilir. Fakat, o değiliklikler, inkılab-ı hakaik( mahiyetin değişmesi)değildir. Şöyle ki, her cinsin DNA sında bulunan farklı özellikler vardır. Şartlar ve ortama göre bu özelliklerden bir tanesi ön plana çıkmış oluyor. Bir örnek vermek gerekirse; Her insanda, her türlü kaabiliyet tohumu vardır. Ancak babasının marangozhanesinde çalışan biri marangoz, berberde çıraklık yapan bir diğeri ise berber oluyor. Şartlar ve ortam bir kaabiliyetin ön plana çıkmasına vesile olmuştur.

Aynen öyle de, her cins bitki ve hayavanın da DNA sında bulunan farklı bir çok özellikten herhangi birinin çevre ve iklim şartlarına bağlı olarak ortaya çıkması da mümkündür ve olmaktadır. Böyle bir değişiklik, zaten mahiyetinde var olan bir özelliğin oraya çıkmasıdır. Dışarıdan müdahale etmek suretiyle de bu şartlar oluşturularak farklı özellikler ortaya çıkarılabilir.

Mesela; Modern zirai usuller ile, Domates, Karpuz, gibi sebze ve meyveler üzeride şekil değişiklikleri yapılıyor. Ancak, bu değişiklik. Domatesin mahiyetini değiştirmiyor. tam tersine domatesin mahiyetinde olan bir farklılığın ortaya çıkmasına vesile oluyor. Yine Domatestir. Dolayısıyla, cinslerde maydana gelen bu tür değişiklikler evrime delil gösterilemez. Zira, evrimde iddia edilen; İnkılab-ı hakaiktir. Mahiyetin tam değişmesidir. Balığın maymuna inkılap etmesi gibi.

Böyle bir değişim ise, kainatta mümkün olmadığı gibi, vaki de değildir.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale-i Nur Editör

---------------------------------------------------------


 
Üst