Müzikal Beyin

ReþHa2

Well-known member

beyin.jpg



Çeyrek yüzyıldır insanların şarkı söylerken beyinlerinin bir yarısının sözlerle diğer yarısının ise müzikle uğraştığı düşünülüyordu. Yeni çalışmalar yapıldıkça hikaye daha karmaşık bir hale geliyor.

Los Angeles'tan Joseph Bogan ve Harald Gordan adlı iki bilim adamı çalışmalarında beyindeki yarıkürelerden birini geçici olarak uyuşturup birini uyanık bırakarak klasik buluşlarını gerçekleştirdiler. İki yarıküre arasında bilgi geçişinin izlerine rastladılar. Bu geçiş miktarının kişiden kişiye değişiklik gösterdiğini buldular. Çalışmaya ilk başladıklarında yapmaya çalıştıkları beyni görüntüleyerek cerrahi operasyonlarda bu bilgiyi kullanmaktı. Ancak, "Beyin Madencileri" olarak da adlandırılan bu kişiler bir süre sonra yetenek, kişilik ve benlik konusunda da önemli adımlar attılar.

Bogen ve Gordon hastanedeki hastaların enselerinin sağında bulunan ana karotid damardan sodyum amital adlı anestetik maddeyi verdiler. Anestetik madde kafatasından içeriye, oradan da sağ yarıküreye girdi. Beyin yarıküreleri vücudun diğer yarısını kontrol ettiğinden Bogen ve Gordon anestezinin başarılı olup olmadığını anlamak için hastalardan her iki elleri ile el sallamalarını istedi. Hastalar sadece uyuşturulmamış yarıkürenin kontrol ettiği kısmı kontrol edebildiler ve el salladılar. Diğer bölüm ise kıpırdamadı.

Hastaların sol beyni açık, sağ beyni kapalıyken, hastalardan şarkı söylemeleri istendi. Hastaların çoğu şarkıların sözlerini hatırlamakta güçlük çekti.

Böylece doğanın genel kuralı bulunmuş oldu: Beynin sol tarafı kelimelerle, sağ tarafı müzikle ilgileniyor.

Bogen ve Gordon araştırmalarda bir adım öteye giderek anestetik maddeyi vermeden önce hastalardan şarkı söylemelerini istediler, bunu kaydederek anestetik maddeyi verdikten sonra söylenen şarkı ile karşılaştırdılar. Bu karşılaştırmanın sonunda hastanın iki yarımküre arasındaki bilgi alışveriş miktarı, her iki yarıküreyi de kullanabilme yeteneği bulunmuş oldu.

Her iki yarıküreyi de kullanabilme yeteneğine ait bir kaç hasta olduğu ortaya çıktı. He ne kadar beynin sol tarafı kelimelerle, sağ tarafı müzikle ilgileniyor gibi görünse de bunun kesin bir kural olduğu söylenemez.

Daha önceki çalışmalarda okuma-yazma ve aritmetik işlemlerinin çoğunun insan tarafından (solaklar dahil) sol yarıküre ile yapıldığı bulunmuştu.

Bir insanın hassas tarafı, yeni fikirlerle, düşüncelerle, görsel perspektifle -yaratıcı zeka ve zeka ile- ilgili olan kısmı ise beynin sağ yarıküresi.

Beynimizdeki farklılıkların bilincinde değiliz. Sağ ve sol elle yazan insanları düşünün. Çoğu solaklar tersten yazmayı daha rahat başarırlar. Mesela Leonardo de Vinci. Günlüğünü tersten tutmuştur, daha sonra günlüğünü rahat okumak için aynanın karşısına geçmiştir. Bu insanların beyinleri (solakların) olayları daha farklı algılamaktadır. Çoğu solak, sağ elli insanların dünyasına girdikten sonra, sevecen olmayan bir öğretmenin de sınıfına düşmüşse okuma-yazma konusunda disleksia denilen problemle karşılaşabilir.

İki yarıküre birbirinin aynı değildir. Her ne kadar birbirlerinin ayna görüntüleriymiş gibi görünseler de anatomik olarak da farklılıklar gösterirler.

Beyin, insan vücudunun en karmaşık, anlaşılması en güç organlarından birisi. Ancak sırları gün geçtikçe biraz daha gün ışığına çıkıyor.

Indiana Üniversitesi
 
Üst