Tahrif ve Bidat çeşitleri..

TAHRİF ve BİDAT ÇEŞİTLERİ -1-

YAHUDİ ilk akla gelendir “tahrif” deyince. Evet Yahudilerin tahrifte “kes makasla çıkar ekle çarpıt..” da üstüne yoktur! İblislik bunların iliklerine kadar işlemiş ve yürüyen birer iblis olmuşlardır! Adeta, Yahudiler şeytanlaşmaz, şeytan Yahudileşir dedirtecek kadar şerefsiz kafir tağut belam cipt ve alçaktırlar! Binlerce tahriflerinden sadece birini misal verelim. Bakara Suresinde 58 ve 59. ayetlerde bahsedildiği üzere, “Hıtta yani Bizi affet demeleri gerekirken alayla “Hınta” yani buğday dediler. Maddiyatı Maneviyata tercih de var burada.. Tipik Yahudi maddiyat ve menfaatçılığı. Ayrıca Din ile alay! Allah cc ün o ayette dediği gibi, “kelimelerin yerlerini değiştirdiler”. Çünkü yahudinin tipik alçaklığı tahrifçiliğidir bu! Her bidatçi de tahrifçidir yani Yahudileşmiştir! Şeytanın değişik vahiyleridir her tahrif!


Tahrif çeşitlidir, eklemek yani bidat, bunu yapmak için de çoğunlukla var olan bir hakikati iptal etmek ya da çarpıtmak, veya kısmen iptal yahut kısmen çarpıtmak sömürmek vs.. Tahrifçi Yahudileşme ile Bidatçilik aynı veya yakın benzer durumlardır. Kendisini Dine Hak ka nisbet edip de Batıl üzere olan ve Hak kı gizleyen ya da Hak kı batıla karıştıran, sureti hakdan görünen tahrifçi-bidatçiler her devirde var olmuştur.


Evet; tüm tahrifciler dalaletçi ve bidatçiler de aslında yahudileşmiştir ve aşağıda bahsedeceğimiz türden “Yahudileşmişler” de her biri din ile alay etmektedir gerçekte !


HAÇLI tahrifine de binlercesinden bir örnek olarak Vaftiz zırvalığını nakledebiliriz. Bildiğimiz gibi Hıristiyanlarda vaftiz denen bir ayin var, yeni doğan bebeği törenle yıkama ibadeti yani. Allah cc Bakara 138 de “Vaftiz de ne oluyormuş! Sen asıl, Allah ın Boyasına -bak! Kim Allah dan güzel boya vurabilir?” ayetiyle de bu ahmaklıkları alaylı bir şekilde kınamaktadır!


Bu ebleh Hıristiyanlar vaftiz ile, bildiğimiz üzere, teslisçi Pavlus ciptinin belamının uydurduğu “ilk günah” tezinden dolayı, doğan çocuğu yıkarlar çünkü herkes kirli, günahkar doğar onlara göre !


Allah ise, bir boya “Sıbgatullah” dan bahsetmekte! Evet, işin gerçeği günahkar pis doğum değil tertemiz, İslam-Tevhid üzere bir temiz Fıtratla doğuyor olmamızdır!


Herhalde bu gerzekler; bu temiz fıtratı, Sıbgatullah’ı yıkamaya (?) onu vaftizle çıkarmaya çalışıyorlar… Evet evet, İnsanı insanlıktan çıkarmaya çalışıyorlar! İslamdan Fıtrattan çıkarma çabasıdır bu, daha doğar doğmaz başlıyorlar tahrife!


Allah ım sen Haçlının Moğolun Avrupalının ve de Gulat sapık fırkaların-Fitneci Bidatçilerin korkulu rüyaları olan; Salahaddin Eyyubi ve Zahir Baybars hz nden, İzzeddin Bin Abdusselam, Şeyhülislam İmam Nevevi, ve Şeyhülislam İmam İbni Teymiyye hz nden; Halife Süleyman ve Barbaros Hayrüddin hz nden ve Ebu Suud hz nden razı ol!


RAFIZİ tahrifleri de sayısızdır. En belirgin veya dikkatimizi çekenlerden birini vurgulamakla yetineceğiz; “Bismillah”ı haşa “Bismişah” yapan kafirler bunlar!


Şah derken ister hz Resulu Ekrem Muhammed as’ı ister hz Halife-İmam Ali r.a.’ı, ister mürted münafık rafızi İran şahlarını ister başka bir şeyi kastetsinler yaptıkları tam bir kafirliktir tam bir Yahudi tahrifidir! Hatta bu; Yahudilerinkinden daha kafirce bir tahrif daha açık bir küfür!


Bu Rafızilik hakkında son dönemde tağut laik TC nin TRT sinde de reklamı yapılan bir proğram yapıldı adı da “Hacı bektaşı Veli ve Cem Töreni”, piyasada CD si de vardır.


O proğramda da kendi ağızlarıyla bir de övünerek itiraf ediyorlar ki; Rafızilikteki 12 sayısı aslında evrensel bir sayı ve bir çok dinde karşılığı var onlardan geçmiş; ve yine haşa “Allah Muhammed Ya Ali” Teslis tapınmasının da bir çok dinde benzeri karşılığı var, yani teslis, Aleviliğe de bu versiyonda girmiş.


Allah düşmanı olan kişi ancak Allah ismini Besmeleden çıkarıp yerine başka bir kelimeyi sokar! Allahım sen Rafızilerin de celladı olan Halife-Sultan Süleyman hz ve Şeyhülİslam Ebu Suud hz nden razı ol!


MEVLEVİ lerin ve Mevlana ciptinin tahrifine de bir misal vermeden geçemeyiz. Bildiğimiz gibi Mevlana denen Moğol ajanı, Cihad ve Şeriat düşmanı sözde hakikat kahramanı aslında cipt zındık ve hain olan zat kitabını imalı bir şekilde ifadelerle haşa Kurana altarnatif olarak yazdığını belirtir. Mesnevisinin ön sözüne başlar başlamaz kendinizi sanki –haşa- ElifLamMim le başlayan Bakara Suresi nin ilk sayfalarını okur gibi olursunuz, zira bellidir ki, orayı taklit ve oraya misil olsun diye yazılmıştır bu önsöz; “Yazdırıldı” der; “Korunmuştur” der, “Hidayete götürdüğü” vurgulanır, ve başına da Besmeleye benzer-altarnatif olarak nisbet olsun diye yine Be ile başlayan ve Mevlevi zındıkların da “Mesnevinin Besmelesi” demekten çekinmediği “Bişnev” (dinle) yi koyar. Ayrıca bu giriş, Yahudilerin “Sema Yizrael-İşit İsrail” diye başlayan meşhur Şema duasını da anımsatmaktadır..


Zaten, yine Mevleviler Mevlana için açıkça “Nebi değil amma kitabı var” demekten de çekinmezler. Daha sayısız bidat ve delaletlerini tahriflerini yazmak mümkün biz sadece Mesnevi nin girişindeki Mevlana ya ait önsözü konu edelim dedik..


Aslında Sofi tahrifleri babında ele alınması gerek bu Mevlevi kafirlerin, amma çok bariz ve galiz bir tahrif olduğu için bu anlattığım “kitab” ve “besmele” bahsi, yazmadan edemedim..


Mesnevi için tam bir porno kitabı dersek yanlış olmaz. Hayvanla cinsel ilişkiden, kocasını aldatan kadın örneğine, eşcinsel kabadayı örneğinden başka.. Sanki sapıklıkları misal vermese ibretli hikmetli öğütler vermek mümkün olmayacakmışçasına, Cinsi münasebetleri ayrıntısıyla anlatarak (?) hikmetler dersi vermeye çalışan, hikmeti bacak arasına hapseden Mevlanayı Sigmund Freud veya Darvin ya da Marks Yahudileri tanısalardı çok sevinirlerdi, pisliğinde boncuk bulmuş deli gibi sevindirik olurlar ve ‘bakın şark alim(?)leri içinde de bizim sapıklıklarımızı tasdik edenler var’ derlerdi..


Hasredin Hoca hz Moğollara karşı gaza ederken Mevlana gibi veya Nasreddin Tusi Rafızisi

Gibi hain sofi ve Şiiler işbirliği yapmakta, düşmanı övmekte idiler. Bir takım tarihçiler de zaten Mevlana ve Şemsin Moğol ajanı olduklarında ısrarlıdır. Zaten eserinde Gazilere çirkin ahlaksız –herkesi kendisi ve şems gibi i..ne sandığı için olsa gerek- benzetmelerle alaylı ifadeler vardır. Öte yandan kafirleri, evet Cengiz tağutunu ise över !


Mevlana kafiri; İslam memleketlerinin yağmalandığı halifelerinin katledildiği bir dönemde, Mücahid Sultan Zahir Baybars hz ile ve onun, Hilafet kurumu yok olmasın diye Bağdat dan Abbasoğullarından birini Mısır’a davet edip orda ona biat etmesiyle alay etmekte öte yandan Cengiz kafirine övgüler yağdırmaktadır!


Benzer mürtedliği de daha açıkça Irak da, Şiilerin böyük ulemasından olan Hace Nasreddin Tusi yapmakta; Hülagü tağutunun yanında yardakçısı belamı olmakta ve Ehli Sünnet Müslümanların katledilmesinde fetvalar dağıtmaktadır Moğol İşgalcilere!


Dikkat edin ikisinin de adı Hoca Nasreddin! Biri Konya Akşehir li Mücahid bir Alim olan, ve Hanım Gaziler olarak bilinen ve umumiyetle Akıncı-Gaziyan ın eşleri olan ‘Baciyan’ dan olan karısı ve kızı da savaşmış ve direniş sırasında Moğollarca şehid edilmiş olan, ve Mevlana zındığı ile de sürtüşmesi olan Nasreddin Hoca hz; Öbürü ise Rafızilerin kutsallarından olan hain mürted şii Belam Tus’lu Hace Nasreddin !Arada dağlar kadar fark var! Nerede Nasreddin Hoca hz, Zahir Baybars hz, İzzeddin Bin Abdusselam hz; nerede Hain ve zındık belamlar olan Mevlana, Şems, Hace Nasreddin ?!


SOFİ lerin genel bazı tahriflerinden de birkaç misal verelim. Mesela “Allah a teslimiyet” yerine “Şeyhe teslim olmak” şirki küfrü! Evet İbrahim as ne dedi: “Eslemtü Li Rabbil Alemiyn!” –Alemlerin Rabbi olan Allah a teslim oldum!- Bu kafirler ise bu Tevhidi teslimiyeti kaldırıp yerine, şeyhe, şeyh kılığındaki Megaloman Ruh Hastalarına Belam ve Ciptlere teslim olmayı koydular!


Yine “Her şey O nundur-mahluku ve mülküdür-” hakikatini de haşa “Her şey O dur” diye tahrif eden vahdetivücutçu sofiye değil mi!


“Cihad için Rabıtalı olun -hazırlık yapın-” ayetindeki Rabıta yı da “Şeyhe tapınma bidat şirk ritüeli” haline dönüştüren de sofilerdir! Ha Kemalistlerin Ataputa saygı duruşu ha Rafızilerin cem sırasında Dedeye secde ayini, ha bu Halidi-Nakşilerin Şeyhe Rabıta denen Hint Yogası ! Bu şirk olan bidati sokarken nasıl da bazı ayetleri tahrif ediyorlar!


Beyani bilgiyi yani 4 asılı (Kuran Sünnet İcma İçtihad) sonraya atıp sözde İrfani bilgiyi, ve Vehmi Zannı Hevayı hayali histeriyi halisünasyonu, büyü sihr biyoenerji vs İstidracı öne alan da bu zındıklar ve Megaloman şeyhleridir!


MEALCİ Mutezili Akılcı Reyci fırkaların tahrifini de unutmayalım. En belirgin tahrifleri; önce Nakil değil Akıl demeleri; Beyan değil sözde Burhani bilgiyi öne alma küfrü! Evet bu ekolün de genel tahrifi Sünneti ve İcmayı devre dışı bırakıp ve kısmen de çarpıtıp çalıp çırpıp, Kitaba hevalarına göre sırf mantık esaslı meal verme tahrifleridir! Bu kesimin de kendi içinde türleri vardır. En iyileri ehveni şerleri bile, Kitab ve Sünneti kaynak olarak tanısalarda, Bu iki asılı bize ulaştıran ravileri Ashabı Tabiini ve Tebayı tabiini yani kısaca Selefi Salihiyni tanımazlar, İcmayı Ümmeti red ederler. Bir kısmı açıkça Sünneti de kah kısmen kah tümden red veya tahrif eder. Peygamber as ı haşa sadece bir postacı olarak görür, kendilerinin dini daha iyi bildiğini iddia ederler. Kırpa kırpa kuşa çevirmek dedikleri budur işte. Alimleri atarlar, sünneti atarlar, geriye de üzerinde rahatça at oynatacakları bir alan kalıyor, meal.. Bırakın meali, bildik Kuranı mushafı dahi batıni-hurufi-kabbalist-cifri hesaplara veya matematiksel uyum anlayışlarına uymadı diye kısmen red edenler çıktı bu ekolden.. Dinlerini haşa Allaha öğretmeye çalışanlar biraz da bunlar işte..


Böyleleri normalde hayatları boyunca en basit insanların hatta kafir bazı patronlarının efendilerinin yahut hatun kişilerinin karşısında el pençe divan dururlarken; iş Dine gelince bir ellerinde Kuran mushafı, abdestsiz ve edebsizce ve bacak bacak üstüne atmış bir elde de sigara; ‘bence şu ayet şunu ifade eder, bana göre falan sure şu manaya gelir, bence Allah şunu kastetti(?)’ türünden, bencelerle sencelerle, İşkembei kübradan, ilah edindikleri hevalarından atıp tutarlarken; Allahın dinini vehimleri vesveseleri paranoyaları septisist ve fasit tevilleri ve kısaca dersek ‘şeytandan aldıkları vahyleri’ ile tahrif ederken görmek mümkündür.. Bencelerini Allah ve Resulullahın sözleri önüne alma küfrü bu modern mealcilere kafirlik olarak yeter de artar bile! Daha içeriğe girmeyelim bile, hangi küfür fikirlerini sayalım? Allah ın hükümlerini nohut akıllarınca nasıl geçersiz kıldıklarını, nasıl Tevhid akidesini tahrif ettiklerini, nasıl asıl manasını sırrını hikmetini sadece Allah ın bildiği “hurufu mukaata” ve de “müteşabih” ayetlere sürekli şerhler(?) getirip Allah adına uydurduklarını, ve dahası nasıl da her “ahkam” ayetine sanki müteşabihlermiş gibi bir imaj verip sanki tüm kitab bir simgeler şifreler ve uygulanamaz amel edilemez haberler kitabı imiş gibi görüp-gösterip, her somut ameli emreden-yasaklayan ahkam ayetini soyutlaştırıp dini yaşanmaz bir hale getirip nasıl Şeytanist Batınilik ve bazen de Hurufilik yaptıklarını, nasıl birer Peygamber ve Ashab düşmanı olduklarını ayrıca başlık başlık açmak lazım yeri burası değil..


HARİCİ tahrifi hakkında da denecek ilk şey; Dinde kaynaklarda sadece emir yasak ve tekfirle sadece cehennem ve azapla sırf Celalle alakalı yerleri cımbızlamaları ve aynen Yahudilerin Yahova tarifi gibi haşa Sadist, sadece Azabı olan bir Yaradan tarifi yapmaları ve amellerine güvenmeleri Müslümanlar da dahil insanlığı tekfir ve tahkir etmeleri , adeta herkesi cehenneme göndermeye çalışmaları ve adeta dini tekellerine almalarıdır.. İslamı Skolastik-Yobaz ve yaşanmaz bir hale getirmek çabasında olmak gibi bir tahrifleri vardır..Mürcieler islamın laikleridir dersek, Hariciler de bu ümmetin yobazları bedevi ruhlu gerizekalılarıdır diyebiliriz. Zaten Ehli Sünnet ve Muhalifler adlı eserimizde de bu “birbirini doğurmuş ve birbirinden beslenen ifrat ve tefrit zıtlar” bahsini naklen ve aklen açıklamıştık dileyen oraya tekrar göz atsın deriz.


MÜRCİE tahrifine gelince. Haricilerin tam tersi diyebiliriz. Dinde, kaynaklarda sadece af ile mağfiretle rahmetle cennetle alakalı kısımları cımbızlayıp seçip çıkaran ve adeta herkesi cennete göndermeye çalışan ve cehennemi adeta feshetmeye ateşini söndürmeye (?) çalışan bir Hıristiyan meşreb ruh halinde olmaları, sadece Cemali olan ve azab vaadini tutmayan haşa Yalancı ve Mazoşist bir Yaradan tarifi yapmaları dikkat çeken bariz tahrifleridir. Sekülerist-Laik bir hale getirmek isterler İslamı! Bu ekol, bilhassa zıddı

olduğu haricilerden de tehlikelidir. Zira daha kolay olduğu için daha popülerdir. Harici şöhret kurbanı ise bunlar da şehvet kurbanıdır. Hariciler Kuzman gibi ise Mürcieler de Salebe gibidir hele de modern mürcieler.. Günümüzde, Afagnistan Irak Çeçenya Keşmir Türkistan Burma Filipinler Sudan Cezayir Somali Filistin Lübnan vs cephelerde gaza eden ve umumiyetle de El Kaide namıyla namlanmış ve o ortak isim altında birleşmiş tüm Ehli Sünnet gazileri için fütursuzca insafsızca sözler sarfeden ve her sözde “köpek gibi ısıran” ve genelde de terörist-harici-tekfirci hatta kullanılıyorlar-ajan bunlar diye ifirayı yaygarayı basan bu modern ve işbirlikçi mürcieler, iş kafirlere tağutlara hainlere belamlara ciptlere gelince “biz kimseyi günahından dolayı tekfir edemeyiz” der ve muvahhidleri mücahidleri mazlumları düşman tağutları hainleri zalimleri de dost edinirler! Oysa dedikleri kelam kendisiyle batılı kastettikleri Hak bir kelamdır Ehli Sünnetin de akidesindendir; doğru; günahından gündelik fıskından mesela içki zina gibi günahlarından dolayı hiçbir “Müslüman” tekfir edilemez! Fakat küfür söz ve ameli aşikar olan herkes kafirdir ve ap açık kafirlere kafir demeyen de kafirdir!.. Günümüzde irca, tüm diğer sapık fırkaların hatta kendileri savaşmayan amma savaşan mücahidlere bile kafir deyen bazı tekfirciler hariciler de dahil, şiisinden sofisine mealcisine dek tüm ‘rahat’ yaşayan zındıklanın ortak vasfı üst kimliğidir. Hem sofi veya hem şii veya hem mealci hem de mürcie olmayan yok gibidir nerdeyse. Yani adeta iki kere sapıklar ve gulatlaşanlar da iki kere kafirler..


Ehli Sünnet ve Muhalifler adlı eserimizde; mesela ruhani Ayetullah veya Şeyhlerini kutsayan ve dini bu ruhban kişilere endeksli, her meselede “efendim bilir” ci bir akidede olan adeta zır nakilci ve kör taklitçi Sofi ve Şiiler ile; Alimlerini Önderlerini rab edinen bu Sofi ve Şiilere tarikatçi cemaatçi ve mezhebcilere nisbet tam tersi bir yolda aşırı giden ve Hevasını rab ilah edinen Her konuda “ben bilirim” cilik yapan Mealci Felsefeci Reyci İtizalci zır akılcı kesimin ve


Allahı sadece Celali olan sadece Azabı olan sadece Cehennemi olan ve aynen Yahudilerdeki Yahova tarifine uygun şekilde tarif eden yani adeta Sadist-kaprisli bir Rab tarifi yapan ve dini zorlaştıran dine din katan ve adeta “her şey günah” çı bir Yahudi-Ferisi kafasına sahip Skolastik Haricilerle, Allahı sadece Cemali olan sadece Rahmeti olan sadece Cenneti olan İlkesiz Mazoşist bir mahluk gibi tarif eden ve her fırsatta dini kolaylaştırmaya dinden eksiltmeye ve de tağutlara yaranmaya çalışan “her yol mübah” çı Hıristiyan-Meşreb içim temiz ci Sekülerist Mürcielerin;


Nasıl birbirini “iten” ve gitgide birbirlerinden ve de orta vasat yol yani merkez yani denge-kemal yolu olan Ehli Sünnetden “uzaklaşıp” hatta bir yerden sonra gulatlaşıp ap açık kafir olan ap ayrı birer dine dönüşen , birbirine “gebe”, ve birbirini “doğurmuş” ve birbirinden “beslenen” ifrat ve tefrit zıtlar olduğunu naklen ve aklen isbat ve izah etmişizdir.


MÜSLÜMAN ve EHLİ SÜNNET olan sıddık sabikun kamil insanlar; tahrifin ve bidatin, ifrat ve tefritin her türünden, küfrün ve sapmanın her çeşidinden beridirler. Allah bizi de onlardan etsin.




TAHRİF VE BİDAT ÇEŞİTLERİ -2-

(ŞEYTANIN, DOSTLARINA VAHİY ÇEŞİTLERİ)


Günümüzde İslam devleti Hilafet olmadığı ve onun Şeriat müesseseleri askeriyesi kadısı müeyyidesi var olmadığı için modern-muasır sofi, mutezili, şii, harici ve mürcie gibi sapık fırkaların bir çoğu “gulat” derecede sapmış yani kafir zındık olmuştur. Ehli Sünnet ve Muhalifler adlı yazımızda daha ayrıntılı ve mukayeseli bilgi mevcuttur. Evet, nasılsa İslam Devleti yok, atış serbest! Her fırka ağzına geleni konuşuyor. Bu Sahte Tabelalar halkı da çok aldatıyor. Ne ucube tipler çıktı ve çıkmakta sözde İslamcı kesimden; bir kaçını sayacağım ve çok şaşıracaksınız. Aşağıda ismini sayacağım kişilerin yazar çizer taifesinin bir kısmı ile de yüzyüze konuşma ya da net üzerinden yazışma fırsatımız oldu; bazısı çok edebsiz yontulmamış bir kütük gibi bazısı da az çok samimi veya edebli bir tarza sahip, amma akide batıl olunca tüm ameller boşa gitmez mi?... Birkaç misal verelim bu “farklı olmak için farklı olan megaloman ruh hastaları”na;


En basitinden mesela; yazar İhsan Eliaçık Yunus as ın kıssasından bahsederken ordaki "balık" dan kastın Babil hapishanesi, balık karnından kastın da hapishane içi olduğunu, veya mesela Süleyman as ın çalıştırdığı şeytan "cinlerin" aslında bildik insanlar olduğunu, bunların birer totem vs simge olduğunu o devirde o kavimlerin simgesi olduğunu söyler.. Benzer bir çok ayet hakkında benzer tahrifleri vardır. Acaba bu bilgi(?)lerin kaynağı; beyni veya bir yerinin sağ lobu mu sol lobu mu? Onu da dipnot olarak yazsa çok faydalanırdık...


Dedikleri doğrudur(!) zaten Süleyman as ın ordusu tarafından çiğnenmemek için inlerine giren Karıncalar da sembol idiler. Musa as ile Yuşa as olduğu sanılan gencin yanından suya akıp giden Balıklar da aslında simge idi; Yahudilere emredilen sarı inek de simge idi; Bakmazlar mı Deveye nasıl yaratılmış ayetindeki deve de; Nahl suresine isim olan Arı da, Neml Suresine isim olan Karınca da..


Yav aslında bizim pazardan alıp yediğimiz portakal var ya;
hah işte o da öyle. Yok yok; ben dün akşam bir sembol yedim !!!!


Bu gün Amerikalı askerler Müslüman kadınların ırzına geçmiyor; zira o gazetelerde kameralarda çıkan görüntüler de birer simge! Yok yok, olmaz öyle şey canım; onlar birer sembol. Zahiri gerçekliği yok! Ve Siz burada bir yerlerinizi böyütüp Din sömürüsü yaparken cihad eden şerefli Ehli Sünnet islam Gazileri var ya, hani görüntülerini gördüğünüz haberini aldığınız hatta dokunduğunuz; onlar da birer sembol; zahiri bir gerçeklikleri yok ha!



Bir kafir; tenezzül edip de açıp


1)Kitaba Sünnete Ashaba ve Selefe İcmaya bakmadan

2)Gerçek tarihe arkeolojiye antropolojiye bakmadan

3)Gerçek akıl-mantık kullanmadan ve de

4)Allah ın kudretini "tahdit" ederek, sınırlayarak, hatta "yok sayarak"


yapacağı bir tefsir ancak böylesi Ucube mealler ve Gulat-mealcilik ve Batınilik küfrü olacaktır!


Biraz daha sıçrama yapıp Edip Yüksel in 19 putuna takıntısına da Halife Reşadın resullük ve ilahlık iddiası yanılgısına tağutluğuna da yükselebilir ihsan hoca..


Bahaaddin Sağlam ın , batıdaki mevcut tevrat ve incil in muharref olmadığını zırvalaması da bu kaabilden mealciliktir.


Salih Parlak ın ademi yaratılışı ve mucizeleri , tarihi , komple dini, Eric von Daniken taklitçisi bir "ufoculuk" takıntısı-paranoyası uğruna tahrifi de bu kaabildendir.. Bu hocamız da Cennet bir başka gezegen idi oradan buraya “indirildik uzay araclarıyla bizi getirdi bıraktılar” diye inanan ayrı bir şizofren. İskender Türe de buna benzer bir şeyler zırvalamış ona da değineceğiz.. Göreceğimiz üzere hepsi de bazı bazı birbirinin ve hususan da batının taklitçileri. Her ne kadar kendilerinin “farklı” orijinal olduğunu sansa veya bu cahil halak öyle pazarlasalar da aslında tamamen taklit üzereler. Bu tür sapıklıkların hemen her birinin evveliyatı geçmişte bir dönemde benzer şeyleri zırvalayan selefleri vardır aslında..


Muhammed Esed in şiirsel değeri yüksek amma tefsir ve ilim değeri sıfır olan mealleri de böyledir.. Bu saydıklarımız içinde aslında en belki de samimisi bu zattır amma maalesef hiç de öyle ilmi bir meal-tefsir değil eseri. Şiir ve Felsefe diyebiliriz..


İskender Türe denen zibidinin Zülkarneyn adlı "ufocu" luk kompleksi altında yazılmış safsataları da aynen Bülent adlı Sabatay kadının "Dünya Kardeşlik Birliği mevlana Yüce Vakfı" ve Ufoların -şeytanın- vahyettiği "Bilgi Kitabı" gibi bir şey.. Ne ucubeler var şu islamcı Takılan zındıklar arasında... Türe de gezegenler arası yolculuk yapan ve bir takım uzaylıları –yecüc mecücü- bir takım uzay teknolojisi kullanarak bir selde haps eden ve İnsanlık için

koruma kalkanı kuran bir Kaptan Spack olarak görür Zülkarneyn as’ ı !...
Özentili Maymun! Batılılar keler deliğine bile girse bunlar peşi sıra girer..


Niyazi B. diye bir sosyete şeyhi tanıdık, bu kafir de, İsa as ın babasının olduğunu, İnsanlara üflenen Ruhun, Cibril as ın Cinlerin ve Mucizelerin gerçek olmadığını o kavram ve isimlerin birer simgeden ibaret olduğunu savunuyor !!! Her şeyi bilim ve tekniğe hatta bazen de istidraci sezgi ve keşf(!)lerine bağlayan bu tür zındıklar aynen Muhyiddin Arabi Mevlana kafirleri gibi Hint Mistisizmi ile Kadim Yunan Felsefesini cem eden sofi-felsefeci kafirler!!


Bir tarafta Adem as ve yaratılışı inkar eden ve "hubut" u çıkış dağılış türeyiş anlamında "çıkın" anlamında ele alıp (böyle alması sorun değil asıl sorun sonrası..) aynen Darvinist bir Evrimi savunanlar bir yanda da hubut kavramını "inin" anlamında ele alıp (bu da sorun değil, amma sonrası içler acısı bir aşağılık kompleksi ve paranoya septisism vehim..) gökten başka gezegen den, cennet adlı bir gök küreden buraya sepetlendiğimizi söyleyecek kadar bilim kurgucu ruh hastası Megaloman ruh hastası mütefekkir(!) alim(!) şeyh ve pirlerle yazar çizer taifesi ile dolu piyasa. İstanbul Fatih de özellikle, bunlardan metrekareye bir kaç tane düşer herhalde..


Bir de vahdeti vücutçu Ahmed Hulusi gibi zındıklar var. "Allah" cc için haşa "Kozmik Güç" ya da bilgisi Rabbimiz katında olan ve bizim bilmemiz mümkün olmayacak olan "Ruh" için "Mikrodalga Beden" diyen ve kitabının her yerinde neo-vahdeti vücutçuluk ve neo-mistisist zırvalar dolu olan böylesi kafirler var.. Tüm bu kafirlerin ayrıca temel bir küfürleri olan, tağuta biatlı olmak küfrünü saymadık daha..


Bilim bunlar için put olmuş daha doğrusu Bilimde öne çıkanlar yani şu anda Kafir Batılılar! Onlara batılılara ve laiklere göre bir din üretme heyecanı ve paniği içinde bu zındıklar!


Bir yanda da dışarda Fazlurrahman, Raşid Gannuşi, Muhammed Ammare gibi zındıklar; bizde de Muasır Pavlus Saint Fethos Gülenos veya Abdulaziz Bayındır Hayreddin Karaman veya kartını kadınlara oynayan ve kadınlar tarafından idare edildiğini bildiği islamcı kesimi, efendilerini yani kadınları kazanırsam onları da kazanırım karlı mantığıyla kafalama peşinde koşan ve bu rantiye uğruna bayanlara şirin gözünmek için bir tür islmi-feminizme kapı aralayan İslam Fıkhı ve alimlerinnin içtihadları için "erkeksi fıkıh" diyip bütün gelmiş geçmiş İslam alimlerini, "kitablarını kanıyla yazan" alimleri tahkir etmekte aşağılamakta,
kendi uyduruk yorum ve tevillerini karalayıp dünyanın parasını gişesini kırmakta
olan Mustafa İslamoğlu gibi belamlar, ılımlı ve kafirlerle tağutla "barışık"
kolaycı bir din üretme peşinde koşmaktalar..


Rabıta denen Hint Yofgası Şirk Bidatini Namaz edasıyla eda eden hatta daha üstün tutan Seyda idi Mahmut idi Topbaş idi Coşan idi Reyhan idi veya laik Haydar Baş idi, Yaşar Nuri vs idi bunlar da açıktan kafirler, Tağutun Bel'amları, bunlar da ılımlı islamın ve bidatlerin hurafelerin mimarları..


Bütün bu Tağut Cipt ve Bel'amların hepsi de "Dostları olan Şeytan dan Vahiy alıyor olmalarıdır"..


"Şeytanın Vahiyleri" adlı eserimizde de kısaca değindiğimiz gibi; Şeytan bu tür durumlarda, herkese beklediği şartlandığı yönden yanaşır ve o yönde körükler azdırır.

Eliaçık için sofiyane ilhamlar keşfler vs yaşatacağı yok tabi ki, zira bu onu aşırı bilgici yönünde duraksatıp sezgiye ve belki dengeye çekecektir; (tabi tek başına bu onu mümin bir akideye sahip yapmaz; zira sezgisel haller yaşarsa yine de Kitab ve Sünnet den yüzçevirdiği için sonunda sezgiyi-sözde irfanı ve bilgiyi-sözde burhanı cem edip amma beyanı vahyi atan mistisist-felsefeci vahdeti vücutçular gibi de olması mumkun) Şeytan ona Felsefi vehimler şeklinde vahyeder; Seydaya veya Mahmut Usta ya veya müridana da elbette felsefe değil sezgisel keşfi haller şeklinde vahyedecek o yönde şartlandıracaktır; hariciye tekfir yönünde mürcieye ılımlılık yönünde yaklaşacaktır. Şiilerin rüyalarını seyitler süslerken sofilerin rüyalarını ve hallerini şeyhleri süsleyecektir.


Evet, nihayetinde hepsi de Şeytani Vahiyler. Formu usulü farklı amma kaynağı bir;
İblis ve Nefis-Heva-Zan..




Akıncı Zülfikar
 
Üst